Arap Parlamentosu, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki rolünü övdü

Arap Parlamentosu, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki rolünü övdü
TT

Arap Parlamentosu, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki rolünü övdü

Arap Parlamentosu, Suudi Arabistan’ın Yemen’deki rolünü övdü

Arap Parlamentosu’nun Mısır’ın başkenti Kahire’deki genel merkezinde üçüncü yasama döneminin ikinci oturumu dün başladı.
Arap Parlamentosu Başkanı Adil el-Usumi’nin başkanlık ettiği oturuma, Yemen Şura Konseyi Başkanı Ahmed Ubaid bin Dağr ve Arap Parlamentosu Çocuklar Grubu Başkanı Retaj el-Abbasi de katıldı.
Parlamento Başkanı Usumi, oturumda Yemen’deki gelişmelere değinerek, Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önderliğindeki Suudi Arabistan’ın, kardeş Yemen halkının acılarına son vermek, güvenlik ve istikrara yönelik meşru özlemlerini gerçekleştirmek için yürüttüğü çabalara övgüde bulundu.
Yemen hükümetinin geçici başkent Aden’e dönüşünü takdir eden Usumi, terörist Husi milislerin Yemen halkına, özellikle de masum kadın ve çocuklara karşı işlediği savaş suçlarının yanı sıra Suudi Arabistan’daki sivil nesneler, ekonomik tesisler ve sivil havaalanlarına yönelik devam eden saldırılarını kınadı.
Usumi, uluslararası toplumu bu suçları durdurmak için ivedilikle harekete geçmekle birlikte hukuki ve ahlaki sorumluluğunu üstlenmeye ve Marib şehri ve Abdiyye semtindeki yaşanan trajik duruma son vermeye çağırdı.
Arap Parlamentosu Başkanı, “Bu suçlara karşı uluslararası sessizliğin devam etmesi, bu milisleri terör suçlarında ısrar etmeye teşvik edecektir” şeklinde bir uyarı da yaptı.
Terör ve Radikal İdeoloji ile Mücadele Arap Merkezi’nin açıldığını dile getiren Usumi, merkezin terör ve radikal ideolojiyle mücadele alanındaki parlamenter çabaları desteklemek için bölgesel ve uluslararası bir merkez olmayı hedeflediğini söyledi.
Arap Parlamentosu, Arap halkının öncelikli meselesi olan Filistin konusuna sağlam ve kalıcı desteğini de vurguladı.
Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı ve UNESCO Genel Direktörü’ne, işgalcilerin Mescid-i Aksa’daki sistematik ihlalleri konusunda Filistin davasını destekleyen uluslararası harekete devam edilmesi çağrısında bulundu.
Usumi, Etiyopya’ya Nahda Barajı (Rönesans Barajı) konusundaki müzakerelerde samimi bir siyasi irade gösterme talebinde bulunarak, barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kurallar konusunda yasal bir anlaşmaya varılması gerektiğini sözlerine ekledi.
 



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz