İsrail hapishanelerindeki mahkumlar, yönetim geri adım atana kadar direnişe devam edecekler

Geçen yıl 11 Eylül'de yeniden tutuklanıp mahkemeye çıkarıldıktan sonra Gilboa hapishanesinden kaçan Zekeriya Zubeydi (EPA)
Geçen yıl 11 Eylül'de yeniden tutuklanıp mahkemeye çıkarıldıktan sonra Gilboa hapishanesinden kaçan Zekeriya Zubeydi (EPA)
TT

İsrail hapishanelerindeki mahkumlar, yönetim geri adım atana kadar direnişe devam edecekler

Geçen yıl 11 Eylül'de yeniden tutuklanıp mahkemeye çıkarıldıktan sonra Gilboa hapishanesinden kaçan Zekeriya Zubeydi (EPA)
Geçen yıl 11 Eylül'de yeniden tutuklanıp mahkemeye çıkarıldıktan sonra Gilboa hapishanesinden kaçan Zekeriya Zubeydi (EPA)

İsrail Hapishanelerindeki Filistinli Esirler Hareketi, 4 gündür açlık grevinde olan İslami Cihad hareketi tutsaklarına destek amacıyla 21 Ekim Salı günü bir grup mahkumun daha açlık grevine başlayacağını duyurdu.
Cezaevlerinden yapılan açıklamada, işgal cezaevleri yönetiminin tutukluların taleplerini kabul etmemesi durumunda çok sayıda tutuklunun su grevine gideceği ve tansiyonu yükseltici taktik adımlar atılacağı belirtildi.
Çarşamba günü, İslami Cihad hareketi mensubu 250 mahkum, mahkumların Gilboa Hapishanesi’nden firar ettiği tarih olan 5 Eylül öncesine dönülmesini talep ederek açlık grevine başladı.
İslami Cihad mahkumları, İsrail Hapishane İdaresi yönetimini cezaevlerindeki örgütsel dayanışmayı dağıtmak amacıyla kendilerini hedef almakla suçluyor.
6 Eylül'den bu yana, İsrail Hapishane Yönetimi bir dizi kötü niyetli önlemler aldı. İslami Cihad tutsaklarını nakil, tecrit ve hücrelerde tutma, bir grup lideri sorguya gönderme gibi uygulamalarda bulunuyor. Ayrıca mahkumlara toplamda yaklaşık bir milyon İsrail Şekeli ağır para cezası uygulamak suretiyle çifte kısıtlama politikası uygulanıyor.
Esir Hareketi, bu tedbirlerle cezaevlerindeki İslami Cihad dayanışmasının dağıtılmasının amaçlandığını söyledi.
İsrail, daha sonra da Fetih hareketinin silahlı kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayı üyesi Zekeriya Zubeydi ile birlikte Gilboa hapishanesinden kaçtıktan sonra tutuklanan 5 İslami Cihad mahkumuna odaklandı.
İslami Cihad Mahkumlar Heyeti, Cumartesi günü, işgal hapishanelerinin şimdiye kadar asgari  seviyedeki talepleri dahi karşılamadığı için mahkumların greve gittiklerini söyledi. Heyet, yaptığı açıklamada, top şimdi işgalcilerin sahasında diyerek açık açlık grevi mücadelesinin devam ettiğini doğruladı.
Hapishanelerdeki tüm Filistinli grupları temsil eden Esirler Hareketi, “Mahkumlar aşağılanmayı ve rezilliği kabul etmeyecekler. İşgalcilere sonuna kadar gittiğimizi bildirmek ve bize yapılan bu saldırıyı sonlandırmak için diz çökmedik, eğilmeyeceğiz. Allah'ın izniyle kazanacağız” dedi.
Esirler hareketinin açıklaması, mahkumların cezaevlerinde tansiyonun yükseltilmesine yönelik bir niyetlerinin olduğunu doğruluyor. Filistinli Esirler Hareketi, "İşgal hapishanelerinde mahkumların direnişi tansiyonu yükseltiyor" dedi.
Hareket, Raymond Hapishanesi'nde tutuklu bulunan Muhammed el-Amudi ve Hüsnü İsa'nın su içmeyerek grevin şiddetini arttıdığını, sağlıklarının bozulduğunu ve cezaevi kliniğine nakledildiklerini açıkladı.
Cumartesi günü yapılan açıklamada, "Üst üste dördüncü gün devam eden grev, işgal cezaevleri yönetiminin başlattığı saldırıyı durdurmak için geçtiğimiz dönemde diyaloglarını ve mücadele programlarını sürdüren tüm grupların desteğiyle yapıldı” vurgusu yapıldı.
Hamas da tehditlere katıldı. İşgal altındaki cezaevlerinde bulunan Hamas mahkumları heyeti cezaevi yönetiminin, örgütsel bağlantısı ne olursa olsun herhangi bir mahkuma farklı muamelede bulunmasına izin vermeyeceğini ve bununla mücadele etmek engel olacağını söyledi.
Heyet yaptığı açıklamada, tüm mahkumların cezaevi yönetiminin aldığı tedbirlerine, özellikle de İslami Cihad mahkumlarının maruz kaldığı uygulamalara karşı birlik içinde olduğunu teyit ettiğini yineledi.
Heyet, "Biz ve Esir Hareketin tüm paydaşları, işgal hapishanelerinin 6 Eylül'den önceki duruma döndürülmesi konusunda mutabık kalınan şartların uygulanmasında işgal cezaevleri yönetiminin erteleme ve isteksizliği karşısında boş durmayacağız” dedi. Esir hareketinin kazanımlarını korumaya devam ettiğini vurguladı.
 



Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye'nin kuzeydoğusundaki saldırılarda 9 SDG'li öldü

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlığı üyesi Tümgeneral Ali el-Hasan, geçtiğimiz haziran ayında Haseke'de düzenlediği basın toplantısında (Şarku’l Avsat)

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri, Deyrizor'un kuzey kırsalındaki karargâhlarına yapılan benzer saldırıların ardından yaptığı açıklamada, Rakka vilayeti kırsalındaki Tabka kenti ve Haseke vilayetinin güneyindeki eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik noktalarını hedef alan bir dizi silahlı saldırıda 5 üyesinin öldüğünü ve 2 üyesinin de yaralandığını duyurdu. Bu arada Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Medya Merkezi, silahlı grupların SDG'nin etki alanlarına yönelik saldırılarında 4 savaşçısının öldürüldüğünü açıkladı.

Kürt yönetimine bağlı İç Güvenlik Güçleri dün resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, ‘terörist’ olarak nitelediği grupların ‘Tabka kentinde güçlerine ait iki noktayı hedef aldığını ve iki üyesinin yaralanmasına neden olduğunu, 14 Temmuz sabahı da eş-Şeddadi kasabasındaki güvenlik kontrol noktalarından birine saldırı düzenlendiğini ve beş üyesinin öldüğünü belirtti.

Özerk Yönetim ve SDG liderliği söz konusu saldırıları genellikle DEAŞ hücrelerinin gerçekleştirdiğini iddia ederek, ‘medya saldırıları ve Suriye genelinde, özellikle de ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde kaos ve fitne yaymak isteyen tarafların sürekli kışkırtmaları ışığında’ bu saldırıların arttığını ve sıklaştığını kaydetti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri liderlerinden Ali el-Hüseyin Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, son dönemde Özerk Yönetim bölgelerindeki güvenlik durumunun, doğrudan karargâhları ve güvenlik kontrol noktalarını hedef alan DEAŞ hücrelerinin hareketlerinde bir artışa sahne olduğunu söyledi. Hüseyin, “Bu girişimlere rağmen, kuvvetlerimiz yüksek hazırlık ve uyanıklıkları sayesinde saldırıları etkili bir şekilde engellemeyi başardı” dedi.

jukıo
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İç Güvenlik Güçleri mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan karargahlarından birinde (Şarku’l Avsat)

Genel Komutanlığın bu grupların kimliğini ve bağlantılarını ortaya çıkarmak amacıyla kapsamlı soruşturmalar başlattığını belirten el-Hüseyin, “Güvenlik güçlerimiz, bu tür girişimleri boşa çıkarmak konusunda daima tam teyakkuz hâlindedir ve sivillerin güvenliğini ve emniyetini korumak için gerekli tüm önlemleri almıştır” ifadesini kullandı.

SDG'nin güvenlik kanadı olan güvenlik güçlerinin mevzilerine yönelik bu silahlı saldırılar, Suriye'nin kuzeydoğusunda Özerk Yönetim’in kontrolü altındaki bölgelerin akıbetine ilişkin gerginlik ve endişe ortamında, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve SDG lideri Mazlum Abdi tarafından 10 Mart'ta imzalanan anlaşmanın uygulanmasını hızlandırmak amacıyla Özerk Yönetim’den bir heyetin ABD ve Fransa arabuluculuğunda başkent Şam'da Suriye hükümeti bakanlarıyla yaptığı son görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığının açıklanmasının ardından geldi.

vdfghyju
Suriye hükümeti Tişrin Barajı'nda bakım çalışmalarına başladı. (Arşiv)

Konuyla ilgili olarak SDG Medya Merkezi, Halep'in doğu kırsalında Türk ordusu ve müttefik Suriyeli silahlı gruplar ile aralarında devam eden çatışmalarda 4 savaşçısının öldüğünü bildirdi.

Bu bölgeler, 10 Nisan'da Münbiç kırsalında varılan Tişrin Barajı anlaşmasından bu yana temkinli bir sükunete tanıklık etti. Cumhurbaşkanı eş-Şera ve Abdi arasındaki ikili anlaşmanın bir parçası olarak, tüm askeri tarafların çekilmesi ve Suriye Savunma Bakanlığı güçlerinin barajı korumak üzere bölgeye girmesiyle birlikte Suriye'nin kuzeyindeki stratejik barajın ortak yönetimi oluşturuldu.