Çin - İran yakınlaşması, Biden yönetimini endişelendiriyor

Çin - İran yakınlaşması, Biden yönetimini endişelendiriyor
TT

Çin - İran yakınlaşması, Biden yönetimini endişelendiriyor

Çin - İran yakınlaşması, Biden yönetimini endişelendiriyor

Çin ile İran’ın ABD karşısında siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet edecek yönde açık ve güçlü yakınlaşması kapsamında Çin'in İran'ın ABD yaptırımlarından kaçmasına yardım etmeye çalışması, Başkan Joe Biden'ın yönetimini endişelendiriyor.
ABD merkezli Gatestone Institute tarafından yayınlanan bir raporda, bu yakınlaşmanın sebebi ‘ABD ulusal güvenliğine yönelik en büyük tehdit’ olarak nitelendirilen hususa bağlandı. Çin'in kurtarma paketinin İranlı yöneticilerin nükleer programları durdurma veya müzakere masasına geri dönme yönünde hiçbir neden görmüyor oluşlarını kısmen açıklayabileceğine de değinildi.
Biden yönetimi, İran'dan petrol ithalatını durdurmasını talep etmek için Pekin ile iletişime geçmişti. ABD'li üst düzey bir yetkili, yaptığı basın açıklamasında, İran'ın Çin ile ticari ilişkilerde bulunanları da içeren yaptırımlardan kaçınma operasyonlarına yanıt olarak yaptırım uygulama yetkilerini kullandığını, gerekirse bunu yapmaya devam edeceğini söylemişti. Ancak Çin ise İran'dan petrol ithalatını durdurmayarak ABD yaptırımlarına boyun eğmeyi reddetti. Çin, Rusya, Pakistan, Hindistan, Tacikistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan'ı içeren siyasi, askeri, ekonomik ve güvenlik ittifakı Şanghay İşbirliği Örgütü’nde gözlemci üye statüsü sahip İran’ın uzun yıllar süren girişimlerin ardından tam üye olarak kabul edilmesi, ABD’ye başka bir darbe daha vurdu.
DPA’nın haberine göre, Amerikan Uluslararası Ortadoğu Konseyi Başkanı ve Harvard International Review üyesi Mecid Rafizade, bu ittifakın İran, Çin ve Rusya arasındaki ekonomik, siyasi ve askeri ortaklığı pekiştirerek İranlıların Batı'ya meydan okumasına yardımcı olacağını söyledi. İran'ın nükleer devlet olmaya yaklaştığı için Viyana'daki nükleer müzakerelerine devam etmediğini söyleyen Rafizade, ancak Pekin’in nükleer programını durdurması yönünde İran rejimine baskı yapmak yerine ABD’yi ekonomik yaptırımları kaldırmamakla suçladığını söyledi. Biden yönetimi bu tehlikeli gelişmeler karşısında sessiz kalırken Çin ise İran'ın 2015 İran nükleer anlaşmasıyla ilgili argümanını meydan okurcasına kullanıyor.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, geçen ayın 24'ünde yaptığı açıklamada, “ABD, İran'a yönelik azami baskı politikasını düzeltmeli, zirâ bu politika yanlış. Aynı zamanda üçüncü taraflara yönelik tüm yasa dışı yaptırımları ve uzun vadeli yargı prosedürlerini kaldırmalı, müzakereleri yeniden başlatma ve erken bir tarihte sonuç alma yönünde çalışmalı” açıklamalarında bulunmuştu. Çin Komünist Partisi’nin İran rejiminin yanında durarak birçok avantaj sağladığını söyleyen Rafizade, Pekin'in ABD ile olan ticaret savaşı sırasında İran'ı bir koz olarak kullanabileceğini de ekledi.
Geçtiğimiz günlerde İran ile Çin arasında imzalanan 25 yıllık anlaşma, Çin'e İran kaynakları üzerinde önemli haklar veriyor. Sızdırılan bilgilere göre anlaşma kapsamında Çin'in İran'ın petrol, gaz ve petrokimya endüstrilerine yaklaşık 400 milyar dolar yatırım yapması öngörülüyor. Buna karşılık, İran'da bu yöndeki sektörlerde herhangi bir yeni projedeki açık artırmada öncelik yüzde 12 indirim elde edecek ve istediği para biriminde ödeme yapabilecek olan Çin’in olacak. Nitekim Çin'in toplamda yüzde 32 civarında indirim alacağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda anlaşmaya göre Çin, İran topraklarında 5 bin güvenlik gücü konuşlandıracak.
Böyle bir stratejik ve ekonomik anlaşma, Çin için açık bir zafer sayılıyor. Zirâ dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin, tüm bunlar karşılığında 25 yıllık bir süre zarfında sadece 400 milyar dolar değerinde bir yatırım yapacak. Bütün bu süre boyunca İran adaları üzerinde tam yetkiye sahip olacak olan Çin, İran petrolüne ciddi ölçüde indirimli bir fiyat ile erişecek; kablosuz iletişim, bankacılık, enerji, demiryolları ve limanlar dahil olmak üzere İran endüstrisinin hemen hemen her sektöründe etkisini ve varlığını yoğunlaştıracak.



İsrail: Hizbullah’ın deniz projesi İmad Emhez’in itiraflarıyla deşifre oldu

Lübnan’daki Telegram gruplarında dolaşıma giren kimlik kartının, İmad Amez Fadil’e ait olduğu öne sürülüyor.
Lübnan’daki Telegram gruplarında dolaşıma giren kimlik kartının, İmad Amez Fadil’e ait olduğu öne sürülüyor.
TT

İsrail: Hizbullah’ın deniz projesi İmad Emhez’in itiraflarıyla deşifre oldu

Lübnan’daki Telegram gruplarında dolaşıma giren kimlik kartının, İmad Amez Fadil’e ait olduğu öne sürülüyor.
Lübnan’daki Telegram gruplarında dolaşıma giren kimlik kartının, İmad Amez Fadil’e ait olduğu öne sürülüyor.

İsrail ordusu, Lübnan Hizbullahı’nın kıyı savunma füze birimi 7900’de kritik konumda yer alan ve yaklaşık bir yıl önce İsrail’e getirilerek sorgulanan İmad Emhez’in, soruşturma sırasında Hizbullah’ın gizli deniz dosyasına dair önemli bilgiler verdiğini açıkladı.

İsrail ordusunun Arapça medya sözcüsü Avichay Adraee’nin X platformunda yaptığı paylaşıma göre, “İsrail Deniz Komandoları Birliği 13’e bağlı askerler, yaklaşık bir yıl önce askeri istihbarat deniz biriminin yönlendirmesiyle, Lübnan’ın kuzeyindeki Batrun kasabasında, sınırın yaklaşık 140 kilometre uzağında gerçekleştiren operasyonla Emhez’i yakalayıp İsrail’e götürdü.”

Açıklamada, Emhez’in İran ve Lübnan’da askeri eğitim aldığı ve Hizbullah’ın kıyı füze biriminde yürüttüğü görev kapsamında geniş bir denizcilik tecrübesi edindiği belirtildi. Ayrıca, Lübnan’daki sivil denizcilik akademisi “Marasti”de eğitim aldığı, bunun da “Hizbullah’ın sivil kurumları terör faaliyetleri için kullanmasına” örnek teşkil ettiği ifade edildi.

Adraee, Emhez’in soruşturma sırasında Hizbullah’ın en gizli projelerinden biri olan deniz dosyasında merkezi bir görev yürüttüğünü kabul ettiğini belirtti. Emhez’in sunduğu bilgilerin, örgütün deniz faaliyetlerini sivil kisve altında örgütleyerek İsrail ve uluslararası hedeflere saldırı planlarını içerdiği aktarıldı.

İsrail ordusu sözcüsü, söz konusu gizli deniz projesinin, öldürüldükleri belirtilen Hizbullah lideri Hasan Nasrallah tarafından doğrudan yönetildiğini, askeri lider Fuat Şükr ile deniz dosyasının sorumlusu Ali Abdülhasan Nuriddin’in de süreçte yer aldığını iddia etti.

Açıklamada, Emhez’in verdiği bilgiler ve söz konusu lider kadronun etkisiz hâle getirilmesi sayesinde gizli deniz dosyasının ilerlemesinin kritik bir aşamada durdurulduğu bildirildi.

İsrail ordusu, Hizbullah’ın deniz yapılanması ile diğer deniz birimlerinin İran’ın maddi ve ideolojik desteğiyle geliştirildiğini öne sürerek, “Bu devasa kaynaklar Lübnan’ın kalkınması için kullanılmak yerine Hizbullah’ın terör faaliyetlerine aktarılıyor” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu, vatandaşlarına yöneldiğini belirttiği tehditleri ortadan kaldırmak için “tüm cephelerde gerekli adımların atılmaya devam edeceğini” duyurdu.


Trump: Netanyahu ile Florida'da büyük olasılıkla görüşeceğim

Temmuz 2025'te Beyaz Saray'da Trump ve Netanyahu arasında gerçekleşen görüşmeden (AFP)
Temmuz 2025'te Beyaz Saray'da Trump ve Netanyahu arasında gerçekleşen görüşmeden (AFP)
TT

Trump: Netanyahu ile Florida'da büyük olasılıkla görüşeceğim

Temmuz 2025'te Beyaz Saray'da Trump ve Netanyahu arasında gerçekleşen görüşmeden (AFP)
Temmuz 2025'te Beyaz Saray'da Trump ve Netanyahu arasında gerçekleşen görüşmeden (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir görüşme ayarlamadığını, ancak Netanyahu'nun kendisiyle görüşmek istediğini söyledi.

Beyaz Saray'daki Oval Ofis'ten konuşan Trump, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasının uygulanması için baskı yaparken, Noel tatili sırasında Florida'da Netanyahu ile "büyük olasılıkla" görüşeceğini ifade etti.

Bugün Mar-a-Lago tatil beldesine giderken gazetecilere konuşan Trump, "Evet, büyük olasılıkla Florida'da beni ziyaret edecek," dedi. "Benimle görüşmek istiyor. Henüz resmiyet kazanmadı ama benimle görüşmek istiyor."

Wittkoff, Miami'de arabulucularla görüşecek

İlgili bir gelişmede, Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray'dan bir yetkili dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın özel temsilcisi Steve Wittkoff'un, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin bir sonraki aşamasını görüşmek üzere bugün Florida, Miami'de Katar, Mısır ve Türk yetkililerle bir araya geleceğini söyledi.

Son zamanlarda, iki yıldır süren savaşla harap olmuş Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin arabulucuları ve garantörleri olan Katar ve Mısır, özellikle İsrail güçlerinin çekilmesini ve uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını içeren ABD Başkanı Donald Trump'ın planına dayalı olarak anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesi çağrısında bulundu.

Plan ayrıca, uluslararası "barış konseyi" tarafından denetlenen ve çok uluslu bir güvenlik gücü tarafından desteklenen, Gazze Şeridi'nde geçici bir Filistin teknokrat yönetiminin kurulmasını öngörüyor.

İsrail ve Hamas arasında Gazze'deki ateşkes kırılganlığını koruyor; her iki taraf da birbirini ihlallerle suçlarken, harap olmuş bölgedeki insani durum kötüleşmeye devam ediyor.


Trump, göçmenler için düzenlenen Yeşil Kart çekiliş programını askıya aldı

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
TT

Trump, göçmenler için düzenlenen Yeşil Kart çekiliş programını askıya aldı

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)
İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem (Arşiv- AP)

ABD Başkanı Donald Trump dün, Brown Üniversitesi ve MIT saldırılarının şüphelisinin ABD'ye girişine olanak sağlayan "yeşil kart" çekiliş programını askıya aldı.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, X sosyal medya platformunda yaptığı bir paylaşımda, Trump'ın talimatıyla ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri'ne Çeşitlilik Vizesi programını geçici olarak durdurma emri verdiğini duyurdu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Çeşitlilik Vizesi programı, her yıl çekiliş sistemiyle ABD'de yeterince temsil edilmeyen ülkelerden, çoğunluğu Afrika'dan olan kişilere 50 bine kadar "yeşil kart" sağlıyor.

Noem, X platformundaki bir paylaşımında, "Bu iğrenç şahsın ülkemize girmesine asla izin verilmemeliydi" ifadelerini kullandı.