Suriye: 15 DEAŞ militanı öldürüldü

Rus savaş uçakları, terör örgütü DEAŞ’ın Suriye’deki mevziilerine saldırılarını yoğunlaştırdı

Rus savaş uçakları, Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelere füze fırlattı (SOHR)
Rus savaş uçakları, Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelere füze fırlattı (SOHR)
TT

Suriye: 15 DEAŞ militanı öldürüldü

Rus savaş uçakları, Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelere füze fırlattı (SOHR)
Rus savaş uçakları, Suriye’nin kuzeydoğusundaki bölgelere füze fırlattı (SOHR)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), 17 Ekim’de Rus savaş uçaklarının Suriye Çölü bölgesindeki mevziilerine düzenlediği saldırılarda DEAŞ’a mensup yaklaşık 15 teröristi öldürdüğünü açıkladı.
Şarku’l Avsat’ın SOHR’dan aktardığı bilgilere göre Rus savaş uçaklarının Suriye’nin çöl bölgesinde DEAŞ militanlarının barındığı yerleri bombalamaya devam ettiğine dikkati çekti. Son 48 saat içerisinde Rakka’nın güneyindeki Rusafa bölgesinde DEAŞ mevziilerini ve Suriye Çölü’nde yer alan Cebel el-Bişri’deki mevziilerini hedef alan Rus hava saldırılarının sayısının 55’e yükseldiği belirtildi.
Bu durum, Rusafa bölgesinde geçen cumartesi günü örgütün ilerlediği noktalara yönelik çatışmalar ve Rus hava saldırılarında 14 DEAŞ militanın öldürülmesinin ardından gelişti. Daha sonra Esed güçleri ve onlara bağlı milisler, 24 saatten az süren çatışmaların ardından Rakka kırsalındaki Rusafa bölgesinde geri çekildikleri noktaları yeniden ele geçirdi. Öyle ki DEAŞ militanlarının, Rusafa yakınlarında rejim güçlerine ait bir dizi noktaya yönelik saldırılarına yanıt verildi.
SOHR, 17 Ekim’de DEAŞ militanlarının güneybatıdaki Rakka çölünde yer alan Rusafa bölgesinde rejim güçleri ve onlara bağlı milislerin mevzilerine yönelik şiddetli saldırılarını sürdürdüğünü belirtti. İki taraf arasında şiddetli çatışmalar patlak verirken rejim güçleri, bölgeye yoğun saldırılar düzenleyen Rus savaş uçaklarının desteğiyle karşı koymaya çalışıyor. SOHR, geçen cumartesi akşamından dün sabaha kadar aralıksız devam eden saldırılar sonucu rejim güçlerine ve onlara bağlı milislere mensup 8 kişinin öldürüldüğünü belgeledi.
Böylece SOHR istatistiklerine göre 24 Mart 2019 tarihinden günümüze kadar olan süreçte yaşanan can kayıplarının sayısı şöyle; Rejim güçlerine bağlı Suriye veya yabancı uyruklu bin 578 kişi hayatını kaybetti. Bunlar arasında en az 3 Rus ve Suriye vatandaşı olmayan 153 İran yanlısı milis bulunuyor. Tamamı DEAŞ’ın Fırat, Deyr-i Zor çölü, Rakka, Humus, Suveyda, Hama ve Halep’te düzenlediği saldırılarda, bombardımanlarda ve pusularda öldürüldü. Aynı şekilde SOHR, gaz sahalarında çalışan 4 sivil ile onlarca çobanın, ayrıca aralarında çocukların ve kadınların da bulunduğu diğer sivillerin DEAŞ saldırılarında hayatını kaybettiğini de belgeledi. SOHR’a göre aynı dönemde bin 81 DEAŞ militanı, saldırı ve bombardımanlarda öldürüldü.
SOHR, 17 Ekim akşam saatlerinde Rakka’nın 35 km güneybatısındaki Rusafa kenti yakınlarında bir tarafta Suriye rejim güçleri ve kendilerine sadık milisler, diğer tarafta DEAŞ militanları arasında ağır silahlarla yaşanan çatışmaları takip etti. Yaşanan kayıplar hakkında henüz bilgi verilmedi.
Öte yandan Rus savaş uçakları, Suriye Çöl bölgesindeki farklı alanlarda 20 hava saldırısı düzenledi. Bu durumla birlikte Ekim ayının ilk gününden bugüne kadar Rus uçakları tarafından gerçekleştirilen saldırıların sayısı 380’e ulaştı. Deyr-i Zor’daki mevziilerin yanı sıra Esriya, Rusafa ve Halep- Hama- Rakka üçgeni içindeki diğer yerler, Sukna bölgesi, Tedmur (Palmira) kırsalı ve Humus’un doğusundaki çöl bölgesinde yer alan diğer alanlar hedef alındı.



Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Resmi Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), bugün Şam'ın Mezze bölgesi yakınlarında bir patlama sesi duyulduğunu ve patlamanın niteliğinin araştırıldığını bildirdi.


Libya'nın başkentinde devam eden protestolar ve yol kapatma eylemleri

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)
TT

Libya'nın başkentinde devam eden protestolar ve yol kapatma eylemleri

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe (Dibeybe'nin ofisi)

Libya’nın başkenti Trablus, Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) karşı öfkeli protestoların yeniden alevlenmesiyle bir kez daha gergin bir gece yaşadı. Protestolara, ‘Misrata kentindeki devrimci tugaylar ve birlikler’ olarak bilinen grupların da destek vermesiyle talepler, hükümetin görevden alınması çağrısının ötesine geçerek, yıllardır siyasi bölünmüşlük altında bulunan ülkedeki tüm ‘siyasi oluşumların’ düşürülmesi isteğine dönüştü.

Görgü tanıkları ve yerel medya kaynaklarına göre, cumartesi akşamı Trablus’ta Abdulhamid Dibeybe hükümetini protesto eden göstericiler otoyolu ve sahil yolunu kapattı. Başkentin merkezinde lastikler ateşe verilirken, birçok mahallede gece saatlerinde düzenlenen gösterilerde yolsuzluğun yaygınlaşması, hizmetlerdeki aksaklıklar ve yaşam koşullarındaki kötüleşme protesto edildi.

Libyalı diplomat Muhammed Halife el-Akrut, yolların kesildiği, lastiklerin yakıldığı, trafik akışında ciddi aksamalar yaşandığı ve yoğun sıkışıklık nedeniyle çok sayıda aracın birbirine çarptığı bir tabloya dikkat çekti.

Trablus’ta cuma günü düzenlenen benzer gösterilerin ardından protestolar ikinci gününe girerken, Misrata ve Zaviye kentlerinde de eş zamanlı eylemler yapıldı. Göstericiler, ekonomi, hizmet ve güvenlik koşullarındaki kötüleşmeyi protesto ederek geçiş sürecinin sona erdirilmesini talep etti.

Misrata kentindeki devrimci tugaylar ve birliklerin liderleri, ‘halk ayaklanması’ olarak niteledikleri eylemlere tam destek verdiklerini açıkladı. Açıklamada, ‘ülkenin çektiği acılardan sorumlu tüm siyasi oluşumların devrilmesi’ çağrısı yapılırken, Libyalılar sokağa çıkmaya davet edildi. Ayrıca Misrata’daki askeri kurumlara, protestocuların yanında yer alma çağrısında bulunuldu.

Açıklamada geçen ‘siyasi oluşumlar’ ifadesinin, Temsilciler Meclisi (TM) ile Devlet Yüksek Konseyi’nin (DYK) yanı sıra Trablus’taki UBH ve ülkenin doğusunda parlamento tarafından görevlendirilen hükümeti de kapsadığı değerlendiriliyor.

Devrimci tugaylar ve birliklerin liderleri, yayımladıkları bir başka açıklamada, Libya Savunma Bakan Vekili Tuğgeneral Abdusselam Zubi ile aralarına mesafe koyarak, kendilerini temsil etmediğini ve ‘devrimcilerin haklarını savunma’ konusunda kayda değer bir rol üstlenmediğini belirtti. Ayrıca, geçtiğimiz salı günü Türkiye’nin başkenti Ankara’dan havalandıktan kısa süre sonra düşen ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed el-Haddad ile bazı askeri yetkililerin hayatını kaybettiği uçak kazasına ilişkin tutumunu eleştirerek sessiz kalmasını kınadı.

Açıklamada, UBH’nin olaya ilişkin resmi bir taziye mesajı ya da kazanın koşullarını açıklayan bir basın toplantısı düzenlememesi ‘zayıf’ bir tutum olarak nitelendirildi; bunun askeri kuruma ve devrimcilerin fedakârlıklarına bir hakaret olduğu savunuldu.

Misrata Devrimci Tugayları, Libya’nın batısındaki en büyük ve en güçlü örgütlü askeri güçler arasında yer alıyor. Bu yapı, 17 Şubat 2011 devrimi sırasında ortaya çıkmasının ardından, özellikle Misrata, Sirte ve Trablus cephelerinde yürüttüğü operasyonlarla eski lider Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinde kilit rol oynamıştı.

zxscdfrgt
Bingazi'deki Libya Temsilciler Meclisi (TM) oturumundan (TM Medya Ofisi)

Bu oluşumlar, izleyen yıllar boyunca savaşçı örgütlenmeleri, silahlanmaları ve geniş toplumsal tabanlarına dayanarak Misrata’da ve kent dışında kayda değer bir askerî nüfuzu elinde tutmayı sürdürdü. Ayrıca devletin çeşitli askeri kilit noktalarında da varlık gösterdiler.

Öte yandan ülkenin batısındaki el-Esabia kentinde esrarengiz yangınlar yeniden çıktı. Kentte yaklaşık üç eş zamanlı yangın meydana gelirken, 19 Şubat’ta yaşanan ve onlarca, hatta yüzlerce evin yanmasına yol açtığı belirtilen yangınlar zinciri yeniden gündeme geldi.

El-Esabia Belediyesi, sınırlı imkânlar nedeniyle ekiplerin kapasitesini artırmak amacıyla ek bir itfaiye aracı ve bir ambulans tahsis edilmesi çağrısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın Libya resmi haber ajansı LANA’dan aktardığına göre el-Esabia Belediyesi Basın Ofisi Müdürü Sıddık el-Mukattef, yetkili kurumlara acil destek çağrısı yaptı.

El-Mukattef, yangınların nedenlerinin ‘halen bilinmediğini’ belirterek, özellikle şubat ayından bu yana mayısta verilen kısa bir aranın ardından olayların tekrar etmesi nedeniyle takibin artırılması ve halkın korunmasına yönelik önlemler alınması çağrısında bulundu.

Ülkenin doğusunda ise Bingazi’de pazartesi ve salı günleri yapılması planlanan TM oturumunun gündemine ilişkin sessizlik hâkim. Oturumda üç ana dosyanın ele alınmasının beklendiği belirtiliyor. Bunlar arasında Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayih’in idari atamalara ilişkin adaylıklarının onaylanması, Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) maaş çizelgesinde değişikliğe gidilmesi ve TM için yeni bir yönetim yapısının yeniden seçilmesi yer alıyor.


Naim Kasım, ‘silah taşıma münhasır hakkının’ ertelenmesini istedi

İsrail’in Lübnan'ın güneyindeki Aknit beldesinde hedef aldığı ve üç kişinin hayatını kaybettiği bir aracın yanında duran Lübnan askerleri (DPA)
İsrail’in Lübnan'ın güneyindeki Aknit beldesinde hedef aldığı ve üç kişinin hayatını kaybettiği bir aracın yanında duran Lübnan askerleri (DPA)
TT

Naim Kasım, ‘silah taşıma münhasır hakkının’ ertelenmesini istedi

İsrail’in Lübnan'ın güneyindeki Aknit beldesinde hedef aldığı ve üç kişinin hayatını kaybettiği bir aracın yanında duran Lübnan askerleri (DPA)
İsrail’in Lübnan'ın güneyindeki Aknit beldesinde hedef aldığı ve üç kişinin hayatını kaybettiği bir aracın yanında duran Lübnan askerleri (DPA)

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Lübnan hükümetine, silahların münhasıran devletin elinde olması gerektiğini öngören ‘silahların münhasır kontrolü’ konusunu ertelemesi çağrısında bulunarak, bunu ‘İsrail'in devam eden saldırıları ışığında mantıksız’ olarak nitelendirdi.

Kasım, Hizbullah'ın silahsızlandırılmasının, bu aşamada ‘silahların devletle sınırlandırılması’ olarak adlandırılsa da, bir Amerikan-İsrail projesi olduğunu düşündüğünü belirtti.

Hizbullah Genel Sekreteri, bu projenin ‘Lübnan'ın askeri kapasitesini sona erdirmek ve Lübnan halkının dengeli bir kesimini vurmak’ amacını taşıdığını da sözlerine ekledi. Hükümetin karşılığında hiçbir şey almadan gereksiz tavizler verdiğini, İsrail'in ise hiçbir anlaşmaya bağlı kalmadığını vurguladı.

Şeyh Kasım, Hizbullah’ın etkinliğinde yaptığı konuşmada, ülkenin tarihi bir dönüm noktasında olduğunu belirterek, ‘şu anda önerilen planların yeniden gözden geçirilmesi’ çağrısında bulundu. Direnişin anlaşmaya devletten daha fazla bağlı olduğunu vurgulayan Şeyh Kasım, İsrail'in anlaşmaları ihlal etmeye devam ettiğini belirtti.