Sadr, koşullu ABD açılımıyla Irak'ta yeni bir hükümetin kurulmasına zemin hazırladı

Sadr’ın şartları arasında Irak’ın egemen kararının bağımsızlığı ve ülkenin ABD’nin bölgesel çatışmalarından uzak tutulması yer aldı

Fotoğraf: Şarku'l Avsat
Fotoğraf: Şarku'l Avsat
TT

Sadr, koşullu ABD açılımıyla Irak'ta yeni bir hükümetin kurulmasına zemin hazırladı

Fotoğraf: Şarku'l Avsat
Fotoğraf: Şarku'l Avsat

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, ABD’ye yönelik koşullu açılımla yeni hükümetin kurulmasına zemin hazırlayan bir adım attı. Siyasi gözlemciler bu adımı şaşırtıcı bir değişim olarak niteledi. Sadr’ın bu pragmatik adımı, hükümeti Sadr Hareketi’nden bir kişiye devretmesinde ısrar etmesi halinde ABD’lilerle masaya oturmayı reddetme konusundaki katı tutumunu sürdüreceğini düşünen muhaliflerinin nefes alabilecekleri son deliği de kapattı.
Sadr Hareketinin siyaset kanadındaki yahut Irak meclisindeki liderlerinden hiçbirinin, ABD’nin Bağdat’taki büyükelçileri de dahil hiçbir ABD’li yetkiliyle görüşmemiş olması dikkat çekiyor. Aynı durum belli bir düzeye kadar İngilizler için de geçerli. Zira Mukteda es-Sadr'ın kuzeni Cafer Muhammed Bakır es-Sadr, Irak'ın Londra Büyükelçiliği görevini yürütmektedir.
Cafer es-Sadr, kısa bir süre öncesine kadar hükümeti kuran isimlerden biriydi. Ancak Mukteda es-Sadr'ın, ailesinin yolsuzluk vakalarıyla itibarının zedelenmesi korkusuyla Sadr ailesinden kimsenin başbakanlık görevini üstlenmeyeceğine dair son açıklaması, Cader es-Sadr’ı Sadrlara karşı başlatılan rekabetten uzak tutsa da Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri olarak görev yapan Hamid Naim el Gazi ve Sadr'ın son birkaç gün içinde defalarca kez teşekkür ettiği mevcut Başbakan Mustafa el-Kazımi gibi Sadr ailesi dışındaki isimlerden uzaklaştırmadı.
Sadr, hükümeti kurma prosedürlerini görüşmek üzere diğer partilerle müzakere edecek bir komite kurar kurmaz, komitenin başkanı Hasan el-Azari, bir kadının başbakanlık görevini üstlenmesi ve kağıtları yeniden karılması olasılığına ilişkin bir tweet paylaştı. Sadr, seçim komiserliği tarafından önceki akşam üç gün içinde itiraz edilebilecek nihai seçim sonuçlarını açıkladığında sonuçları kabul ettiğini duyurmuştu. Sadr tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Seçim komiserliğinin sonuçları ne olursa olsun kararını kabul ettiğimi duyurdum. Allah’ın lütfuyla Sadr Grubu’nun seçim ve halk açısından en büyük blok olduğu bizim için netleşti. Mezhepçi veya etnik açıdan değil, dürüst ve vatanı, güvenliğini ve egemenliğini korumaya hevesli milli ittifaklar arayacağız” ifadelerini kullandı.
Sadr, Irak halkının tüm kesimlerini ‘ülkeyi birlikte reforme etmeye ve onu yolsuzluktan, işgalden, normalleşmeden, terörden, bağımlılıktan ve boyun eğmeden kurtarmaya’ katkıda bulunmaya çağırdı.
Sadr, Sadr Grubu tarafından bir hükümet kurulduğunda ABD ile anlaşma olasılığına ilişkin koşullarla ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Dünyanın belki de hükümeti kuran Sadr Grubu’ndan merakla beklediği en önemli şeylerden biri ABD ve işgal konusundaki duruşumuz olacak. Buradan Irak'ı herhangi birine bağımlı olmaktan çıkaran bazı önceliklerimiz olduğunu söylüyorum.”
ABD’ye açılım konusunda 7 şart öne süren Sadr, Irak hükümetiyle ABD arasında, ABD’nin Irak'taki askerlerinin, askeri üslerinin, uçaklarının, savaş gemilerinin ve müdahalelerinin sürmesine ilişkin ciddi ve etkili bir diyalog başlatılması gerektiğini belirtti. Sadr, “Halkın devrimleri ve gösterileri bir iç meseledir ve onları yakından veya uzaktan ilgilendirmez. Irak'ı karadan, havadan, denizden ve insanları bölgesel çatışmalarından ne olursa olsun uzak tutmalı” diyerek koşullarını sıraladı.
Irak’ın her zaman benimsediği ‘ne doğu ne de batı’ vizyonu çerçevesinde aldığı kararın bağımsız olduğunu bir kez daha vurgulayan Sadr, yukarıdaki şartlar yerine getirilirse ABD ya da başka herhangi bir ülkeyle ekonomik olarak uzlaşmak istediklerini, ancak aksi bir durumda ne baskıya ne de bağımlılığa boyun eğemeyeceklerini vurguladı. Sadr son olarak, “Yukarıdaki şartların sağlanamaması durumunda, (ABD) Irak'a düşman bir ülke olduğu ve Irak’ta istikrar istemediği anlamına gelir” dedi.
Mukteda es-Sadr ve Sadr Grubu’nun seçimlerden en büyük blok olarak çıktıkları konusundaki ısrarlarına rağmen, Federal Mahkeme'nin Irak Anayasası’nın 76. maddesine göre en büyük blok hakkındaki yorumuyla ilgili yasal ve anayasal tartışmalar devam ediyor.
Bu konudaki hukuki tartışmaları Şarku'l Avsat'a değerlendiren Hukuk Uzmanı Ahmed el-İbadi, “Federal Mahkemenin 2010 yılındaki kararına göre Meclis’teki en büyük blok, ya seçimlere giren ve en yüksek oyu alan blok ya da birkaç bloktan oluşan ve ilk oturumda Meclis’te en büyük blok olarak ilan edilen bloktur. Federal Mahkeme'nin 2014 yılındaki seçimlerde güncellediği en büyük blok yorumun göre içindeki milletvekili sayısı diğerlerinden fazla olan bu blok, hükümeti kurmakla görevli olan bloktur” ifadelerini kullandı.
Buna karşın bir başka hukuk uzmanı Tarık Harb, Cumhurbaşkanı'nın 2020 tarihli ve 9 sayılı Meclis Seçim Kanunu'nun 45. maddesine Yargıtay tarafından itiraz edilmediği ve bu maddenin bir milletvekilinin başka bir parti ve bloğa geçmesini engellediği için Sadr Grubu’nun adayını atamakla yükümlü olduğunu belirtti. Bazılarının bunu partilere ve bloklara değil, sadece milletvekillerine getirilen bir yasak olarak yanlış şekilde yorumladıklarını söyleyen Harb, 45. maddede, ‘açık listede yer alan ve seçimleri kazanan hiçbir milletvekili, parti veya blok, başka bir parti, blok veya liste ile koalisyona geçme hakkına sahip değildir’ denildiğini hatırlatarak, “Yasağın, tüm milletvekillerini, partileri ve blokları kapsadığı metinde açık. Başka herhangi bir yorum veya açıklama gerekmiyor” şeklinde konuştu.



Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
TT

Hamas: Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in ‘askeri baskısı’ ile ilgisi yok

ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)
ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander, Tel Aviv'de ailesiyle buluştu. (AFP)

Hamas bugün yaptığı açıklamada ABD vatandaşı İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail'in askeri baskısının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan temasların bir ‘meyvesi’ olduğunu bildirdi.

Hamas'tan yapılan açıklamada, “Edan Alexander'ın geri dönüşü, Siyonist saldırganlığın ya da askeri baskı yanılsamasının bir sonucu değil, ABD yönetimiyle yapılan ciddi temasların ve arabulucuların çabalarının bir meyvesidir” denildi.

Hamas dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın Körfez turu öncesinde Gazze Şeridi'nde tutulan Edan Alexander'ı serbest bıraktı. 21 yaşındaki Alexander, 19 aydan uzun bir süredir Gazze Şeridi'nde tutuluyordu ve ABD vatandaşlığına sahip yaşayan son esirdi.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail Başbakanı’nın söylediğinin aksine İsrail'in askeri baskısının değil, Washington'la yapılan ‘ciddi temasların’ bir sonucu olduğu belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Alexander'ın dönüşünü ‘sıcak’ bir şekilde karşıladı ve ‘İsrail hükümetinin yaşayan ya da ölü tüm esirleri ve kayıp kişileri geri getirmeye kararlı olduğunu’ vurguladı. Netanyahu, Alexander'ın serbest bırakılmasının İsrail devletinin askeri baskısı ve Trump'ın ‘siyasi baskısı’ sonucunda gerçekleştiği değerlendirmesinde bulundu.

İsrail ordusu, 7 Ekim saldırısı sırasında kaçırılan 251 esirden 57'sinin halen Gazze Şeridi'nde tutulduğunu, bunlardan 34'ünün öldüğünü açıkladı. Ayrıca Hamas, 2014 yılından bu yana bir İsrail askerinin cesedini elinde tutuyor.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre savaşın başlamasından bu yana Gazze Şeridi'nde çoğu sivil olmak üzere en az 52 bin 862 Filistinli hayatını kaybetti. Bunların 2 bin 749'u yaklaşık iki ay süren kırılgan bir ateşkesin ardından İsrail'in 18 Mart'ta saldırılarına yeniden başlamasından sonra yaşamını yitirdi.