Libya: Bölünme hayaleti’ Ulusal Birlik Hükümeti’ni tehdit ediyor

Libya Başbakanı Dibeybe, Doğu Libya temsilcilerinin taleplerini görmezden geldi. Yardımcısı, Dibeybe’nin kararlarını uygulamayı reddetti

 Libya Başbakanı Dibeybe, Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisini kabul etti (Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanlık Ofisi)
Libya Başbakanı Dibeybe, Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisini kabul etti (Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanlık Ofisi)
TT

Libya: Bölünme hayaleti’ Ulusal Birlik Hükümeti’ni tehdit ediyor

 Libya Başbakanı Dibeybe, Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisini kabul etti (Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanlık Ofisi)
Libya Başbakanı Dibeybe, Birleşik Krallık’ın Trablus Büyükelçisini kabul etti (Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanlık Ofisi)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) içerisinde büyüyen bölünmeler ülke gündeminde. Başbakan Abdulhamid Dibeybe ile hükümeti içerisinde Doğu Libya (Sirenayka) bölgesinin temsilcileriyle olan ihtilaf ise büyüyor.
Dibeybe ayrıca, Başbakan Yardımcısı Hüseyin el-Katrani’nin ‘Hükümet İletişim Şirketi’nin yönetim kurulunu değiştirmemesi’ konusundaki uyarılarını da görmezden geldi. Libya Temsilciler Meclisi (TM) ise ‘siyasi partiler arasındaki rekabet’ çerçevesinde yeni geçici hükümetin başına Abdulhafız Goga’nın seçilmesiyle ilgili olarak, 18 Ekim’de medya organlarında dolaşan ‘sahte bir belgeyi’ yalanladı.
Katrani, resmi bir mesajla Dibeybe’ye ‘Sirenayka bölgesinin talepleri çözülene kadar, hassas egemen hizmet kurumlarından biri olduğu için şirketin idari merkezlerinde herhangi bir değişiklik yapmaması’ çağrısında bulundu. Ancak Dibeybe, bu uyarıları dikkate almayarak geçen pazar akşamı “İletişim ve Bilgi Teknolojileri Şirketi Yönetim Kurulunu yeniden oluşturmaya” karar verdi. Başbakan, Yönetim Kurulu Başkanı Faysal Karkab’ın yerine Muhammed bin Ayyad’ı atayarak, yeni yönetim kurulunun oluşturulduğunun ilan edilmesi sonrasında şirketin Trablus’taki genel kurul toplantısına Ayyad başkanlık etti.
Dibeybe’nin açıklamasının ardından Katrani, Bingazi’de gerçekleştirdiği uzun bir toplantı sırasında hükümette Sirenayka bölgesini temsil eden bakanlara, ajanlara ve başkanlara, “Dibeybe tarafından verilen herhangi bir karar veya talimatı, kendisine danışılmadan uygulamama” talimatı verdi. Katılımcılar, toplantıdan sonra Katrani tarafından dağıtılan bir bildiride, “Sirenayka bölgesinde yer alan bakanlıkların, kurumların, organların ve kamu menfaatlerinin çoğunun herhangi bir yetkisi yoktur. Tüm kurumlar doğru şekilde ve gerekli biçimde birleştirilmemiştir” ifadelerine yer verdi.
Katrani ayrıca, 18 Ekim’de resmi bir mesaj aracılığıyla Dibeybe’ye ‘ilk yardımcısı olarak pozisyonuna sıkı sıkıya bağlı olduğunu’ bildirdi.
Sireneyka bölgesinin hükümetteki temsilcileri, Başbakan Dibeybe’ye ‘kendilerine ülkede bir ortakmış gibi davranması, bölgeye haklarını vermesi ve siyasi anlaşmanın tüm şartlarını uygulaması’ çağrısında bulunmuştu. Gözlemcilere göre Dibeybe ile bölge temsilcileri arasındaki anlaşmazlıkların tırmanması hükümetin çöküşünün habercisi. Aynı şekilde bu yılın sonunda yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini yapma becerisi konusunda da şüpheler uyandırıyor.
Öte yandan Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, Libya için İstikrar Girişimi Uluslararası Bakanlar Konferansı’nın (yer değişiminin nedeni hakkında bir açıklama yapmadan) gelecek perşembe günü Sirte şehri yerine başkent Trablus’ta yapılacağını söyledi. Menguş, “Girişim iki sürece odaklanacak. İlki, güvenlik ve askeri, diğeri ise ekonomik olacak. Geçiş dönemi adaleti, ulusal uzlaşma ve hoşgörü, terörizm, aşırılık, şiddet ve bölgeciliğin reddedilmesi ile Libya'nın pozitif ekonomik rekabet için bir arena olmasını isteyen bir dini ve medya söyleminin benimsenmesini desteklemeyi amaçlıyor” dedi.
Girişim ayrıca, ateşkesin uygulanması için teknik destek sağlamayı, 5+5 askeri komitenin sonuçlarını desteklemeyi, Libya ordusunun tek komuta altında birleştirilmesine yönelik olumlu adımların atılmasını ve Seçim Komisyonu’nun adil ve şeffaf seçimler yapma yolunda özgürce hareket edebilmesi için desteğini seferber etmeyi amaçlıyor.
Menguş’a göre girişim ayrıca, ‘seçimlerin yapılmasının, siyasi sürecin gidişatının desteklenmesinin ve varlığı yalnızca Libya'ya değil, tüm bölge için tehdit oluşturan tüm paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların geri çekilmesinin gerekliliğine’ vurgu yapacak.
Öte yandan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, 18 Ekim’de Menguş ile görüşmesi sırasında “Libya, kritik bir kavşakta duruyor” dedi. Maas, Libya konulu ikinci Berlin konferansından sonra ülkede daha fazla istikrar için gerekli adımların, ‘gelecek Aralık ayında özgür ve adil seçimlerin düzenlenmesi ve yabancı savaşçıların geri çekilmesi’ olduğunu vurguladı.
18 Ekim’de Libya ziyaretine başlayan Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, ‘uluslararası örgütün, siyasi sürece desteğini Libya makamları ve aktörleriyle görüşeceğini’ belirtti. DiCarlo, Libya’nın istikrarını desteklemek için uluslararası konferansa katılmayı planladığını vurguladı.
Diğer taraftan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Labrak belediyesindeki Cebel-i Ahmer’in ileri gelenleri ile yaptığı görüşmede, ‘başta ordu olmak üzere kurumların birleştirilmesi, ulusal uzlaşma projesinin tamamlanması ve Ortak Askeri Komite’nin çabalarına destek verilmesi olmak üzere tam bir ateşkesi başlatacak ve kurumları birleştirecek’ Cenevre diyaloğunun sonuçlarına olan bağlılığını yineledi.
Aynı şekilde Menfi’nin yardımcısı Musa el-Koni, batılı bir diplomatik heyetin huzurunda, ‘kaçakçılarla, insan kaçakçılarıyla ve sınır ötesi suç çeteleriyle mücadele etmek için’ yasadışı göçle mücadeleyi denizden güneye taşımanın gerekliliğine dikkat çekti. “Libya, amaçlanan ülke değil, transit ülke olduğu için bu meselenin yükünü tek başına taşımamalıdır” diyen Koni, bu konuda ortak bir uluslararası iş birliğinin önemli olduğunu vurguladı.
Öte yandan Temsilciler Meclisi, Libya Petrol Kurumu Başkanı Sanallah’ın, kurumun yönetim yapısı dışında Londra’da satış ofisi açarak gerçekleştirdiği suistimalleri araştırmak için bir komite kurulduğunu açıkladı. Petrol Kurumu, 18 Ekim’de Trablus’ta iki çalışanının kaçırıldığını duyurmuştu.



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.