Uzaylıların yaşadığı öne sürülen Europa'nın atmosferinde kalıcı su buharı tespit edildi

Europa, Galileo Galilei'nin Jüpiter yörüngesinde bulunduğu 4 uydudan en küçüğü (NASA)
Europa, Galileo Galilei'nin Jüpiter yörüngesinde bulunduğu 4 uydudan en küçüğü (NASA)
TT

Uzaylıların yaşadığı öne sürülen Europa'nın atmosferinde kalıcı su buharı tespit edildi

Europa, Galileo Galilei'nin Jüpiter yörüngesinde bulunduğu 4 uydudan en küçüğü (NASA)
Europa, Galileo Galilei'nin Jüpiter yörüngesinde bulunduğu 4 uydudan en küçüğü (NASA)

Hubble Uzay Teleskobu'nun 1999 ve 2015 arasında yaptığı gözlemleri analiz eden bilim insanı Lorenz Roth, Jüpiter'in uydusu Europa'nın atmosferinde su buharının kendini istikrarlı şekilde yenilediğini keşfetti.
İsveç'teki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü'nde görevli gökbilimcinin analizine göre Europa, ince atmosferini su buharıyla sürekli besliyor.
Ancak tuhaf bir şekilde bu kararlı su buharı uydunun yalnızca "karanlık" yüzünde, Jüpiter'e bakmayan kısmında yer alıyor.

Europa'nın karanlık okyanusu
Europa tamamı buz tabakasıyla kaplı, küresel bir yeraltı okyanusuna sahip. Bazı bilim insanları, radyasyondan korunaklı bu karanlık okyanusta yaşam gelişme olasılığının neredeyse kesin olduğunu söylüyor. 
Bu nedenle uydu, Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegen ve gök cisimlerindeki yaşam arayışının önemli hedeflerinden biri.
Örneğin Britanya'nın önde gelen gökbilimcilerinden Monica Grady, Europa okyanusunda ahtapot benzeri canlıların yaşıyor olabileceğini öne sürmüştü.
Ayrıca bu esrarengiz okyanusun üzerinde gayzerlerin bulunduğu ve bunların 100 kilometreye kadar buhar fışkırttığı da Hubble'ın 2013'te elde edilen verileriyle tespit edilmişti.
Bu durumun, Europa'nın son derecede ince atmosferinde dağınık ve geçici su buharı cepleri oluşturduğu biliniyordu.

Kalıcı su buharı nereden geldi?
Hakemli bilimsel dergi Geophysical Research'te yayımlanan yeni araştırmada bahsedilen su buharı ise bu gayzerlerden, yani Europa'nın içindeki okyanustan gelmiyor. Daha ziyade Güneş ışığının yansıtıcı yüzeye çarpması ve yüzeydeki buzun buharlaşmasına sebep olmasıyla ortaya çıkıyor.
Üstelik bunun, Europa'nın atmosferindeki su buharının kalıcılaşması, yani sürekli yenilenmesiyle sonuçlanan daimi bir süreç olduğu ifade ediliyor.
Europa'da kararlı su buharının tespiti, uydudaki aşırı derecede düşük sıcaklık göz önüne alındığında gökbilimciler için sürpriz oldu. Zira Europa'daki sıcaklıklar ancak eksi 165 dereceyi görebiliyor.
Öte yandan Europa'nın dondurucu soğuğunda bile yüzeydeki su buzu süblimleşebiliyor, yani doğrudan gaza haline geçebiliyor.

NASA 2024'te Europa'ya gidiyor
Roth'un analizinde bahsi geçen kalıcı su buharı henüz doğrudan gözlemlenemedi.
Makalede incelenen veriler, Hubble'ın Europa atmosferindeki oksijenin ultraviyole spektral parmak izine yönelik ölçümlerinden geldi.
Ancak Europa'nın atmosferindeki bu kalıcı su buharını yakından gözlemlemek de gelecekte mümkün olabilir.
Örneğin NASA'nın 2024'te uyduya göndereceği Europa Clipper aracı bu tür bulguları gözlemlerle doğrudan kanıtlayabilir.
Independent Türkçe, Gizmodo, SciTechDaily



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space