Lüks mezarda bulunan süslü tarak, bir Ortaçağ zenginine ait çıktı

Lüks mezarda bir savaş baltası, mızrak, kalkan ve uzun kılıç da yer alıyordu (Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Dairesi)
Lüks mezarda bir savaş baltası, mızrak, kalkan ve uzun kılıç da yer alıyordu (Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Dairesi)
TT

Lüks mezarda bulunan süslü tarak, bir Ortaçağ zenginine ait çıktı

Lüks mezarda bir savaş baltası, mızrak, kalkan ve uzun kılıç da yer alıyordu (Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Dairesi)
Lüks mezarda bir savaş baltası, mızrak, kalkan ve uzun kılıç da yer alıyordu (Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Dairesi)

1500 yılı aşkın bir süre önce Almanya'nın Bavyera kentinde hayatını kaybeden zengin bir adamın kalıntıları, birlikte gömüldüğü süslü sakal tarağıyla birlikte bulundu.
Öldüğünde yaklaşık 40 ila 50 yaşlarında olan adam, aynı zamanda silahları atıyla birlikte toprağa verilmişti.
Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Dairesi’nden arkeologların aktardığına göre lüks mezarda bir makas ve fildişi bir tarağın da aralarında bulunduğu bakım malzemeleri yer alıyordu.
Kırık, ince dişli tarağın analizleri, nesnenin üzerindeki oyma hayvan şekillerini ortaya çıkardı. Bu hayvanların hangi türden olduğu henüz doğrulanamadı.
Ancak uzmanlar, tarak üzerinde bir ceylanın yırtıcılardan kaçtığı bir av sahnesinin resmedildiğini düşünüyor.
Livescience’ın haberine göre Ortaçağ'dan kalma mezarlarda taraklara sıklıkla rastlanıyor. Ancak bu denli ince malzemeden yapılmamış, daha basit aletler oluyor. Fildişi nesnelere ise nadiren rastlanıyor.
Bu mezarın yanında 30 ila 40 yaşlarındaki bir kadının bulunduğu bir mezar daha keşfedildi. Bu mezardaki eşyaların arasında mücevherler, yiyecekler ve seramikten yapılmış kaliteli, kırmızı bir kase yer alıyordu.
Kasenin tabanında bir haç damgası tespit edildi. Kasenin kenarına oyulmuş işaretler de Germen alfabelerindeki harflere benzetildi. Arkeologlar bu harflerle ne yazıldığını anlamak için daha fazla analiz gerektiğini belirtiyor.
Bunun yanı sıra iki mezarın da M.S. 6. yüzyıla tarihlendiği aktarıldı. Uzmanlar, bu eşyaların "o dönem için muhtemelen gerçekten lüks mallar olduğunu" söyledi.
Bu iki mezar Bavyera'daki Nördlinger Ries adı verilen bir çarpma kraterinde yer alıyordu.
NASA'ya göre, çapı 26 kilometre olan bu kadim krater, ilk kez 1960'larda tanımlanmış ve göktaşı çarpması sonucunda oluştuğu açıklanmıştı.
Independent Türkçe, Livescience



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news