Libya kamuoyunda petrolü kimin yöneteceği tartışılıyor

Libya Dışişleri Bakanı Menguş, AB Dışişleri bakanlarına ‘Libya için İstikrar’ girişimini sundu

Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin görevden alınan başkanı Mustafa Sanallah (Reuters)
Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin görevden alınan başkanı Mustafa Sanallah (Reuters)
TT

Libya kamuoyunda petrolü kimin yöneteceği tartışılıyor

Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin görevden alınan başkanı Mustafa Sanallah (Reuters)
Libya Ulusal Petrol Şirketi’nin görevden alınan başkanı Mustafa Sanallah (Reuters)

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Libya Ulusal Birlik Hükümeti içerisinde anlaşmazlıklar artarken Petrol Bakanı, Ulusal Petrol Şirketi (NOC) Başkanı’nın soruşturulmasını ve üst üste ikinci kez görevden uzaklaştırılmasını emretti. Öte yandan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, göreve başlamasından bu yana sürdürdüğü medya sessizliğini bozdu.
Menfi, geçen pazartesi günü el-Marc şehri bileşenleri, belediye başkanları ve üyeleriyle yaptığı toplantı sırasında, ‘paralı askerler ve yabancı savaşçıların’ ülkeden çıkarılması hakkında ilk konuşanın Başkanlık Konseyi olduğuna dikkat çekti. Geçen yılın Mart ayında göreve başlamasının ardından geçen süre boyunca medya sessizliğini savunan Menfi, “Gündemi karıştırmamak için defalarca medyaya konuşmayı planladık. Konuşmaya karar verdik” dedi. Menfi, tüm gözlem ve sorunları, ilgili yürütme makamlarıyla koordineli olarak çözmeyi taahhüt eden hükümete aktaracağını vurguladı.
Öte yandan Petrol Bakanı Muhammed Avn, Ulusal Petrol Şirketi başkanı Mustafa Sanallah’ı ‘kendisine atfedilen ihlallerle ilgili’ bir soruşturmaya sevk etti ve soruşturma bitene kadar onu görevden uzaklaştırma kararı aldı.
Bu durum, Avn ve Dibeybe arasındaki anlaşmazlığı tırmandıran üst üste ikinci olay oldu. Dibeybe, bu anlaşmazlıkları çözmek için birkaç hafta önce başkent Trablus’ta ortak bir toplantı düzenledi ancak bu adım da herhangi bir sonuç vermedi.
Temsilciler Meclisi, Libya Petrol Kurumu Başkanı Sanallah’ın, kurumun yönetim yapısı dışında Londra’da satış ofisi açarak gerçekleştirdiği suiistimalleri araştırmak için bir komite kurulduğunu açıkladı.
Aynı şekilde Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşler ve Barış İnşası Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Dibeybe, İçişleri Bakanı ve Menfi’nin iki yardımcısı ile Trablus’ta ‘verimli görüşmelerde’ bulundu. Görüşmede ‘seçimlerin zamanında yapılması, yabancı güçlerin ve paralı askerlerin geri çekilmesinin önemi ve göçmen ve sığınmacıların koşulları’ ele alındı.
Dibeybe, toplantıda ‘Libya’daki siyasi durumu, Birlik Hükümeti’nin attığı adımları, 5+5 komitesinin aktif rolünü ve yakın zamanda onaylanan bir planda tüm tarafların desteğine duyulan ihtiyacı’ ele aldıklarını söyledi. Dibeybe’ye göre gelecek perşembe günü Trablus’ta gerçekleştirilecek olan ‘İstikrara Destek’ konferansında BM Genel Sekreterini temsil edecek olan DiCarlo, konferansı ‘hükümet için önemli bir adım’ olarak nitelendirdi. BM yetkilisi, yasadışı göç konusunda Libya’nın karşılaştığı zorlukları ve bu konuda ciddi adımların atılması için tüm ilgili kurum ve ülkelerle iş birliği yapılması gerekliliğini ele aldıklarına dikkati çekti.
Öte yandan Menfi’nin yardımcısı Abdullah el-Lafi, ulusal uzlaşıyı teşvik etmeyi ve toplumsal barışı desteklemeyi amaçlayan ulusal ve toplumsal çalışmayla ilgilenen çok sayıda insanın girişimini memnuniyetle karşıladı. Lafi, Libya’nın farklı bölgelerinden aktivistlerle yaptığı görüşmede, tüm şehir sakinlerine ‘Libya’yı yeni bir istikrar ve toplumsal barış aşamasına taşımayı amaçlayan grup toplantılarına katılmaları’ çağrısını yineledi.
Aynı şekilde Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, gelecek perşembe günü yapılması planlanan uluslararası bakanlar konferansının çalışmalarına dikkati çekerek, Avrupalı ​​mevkidaşlarını ‘rollerini oynamaya, Libyalıların istikrara ulaşmalarına ve geçiş aşamalarını sona erdirmelerine yardımcı olmak için gerekli desteği sağlamaya’ çağırdı.
Menguş, Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanlarının Lüksemburg’daki Libya konulu toplantısında, ‘Libya için İstikrar’ girişimini sundu. Hükümet tarafından tamamen Libya’ya yönelik ilk girişim olarak başlatılan söz konusu girişim, Libya’nın tüm bölgelerinde yaklaşan seçimlere kadar tam bir istikrar sağlamayı hedefliyor.
Necla el-Menguş, askeri, güvenlik ve ekonomik süreçleriyle bu girişimin Libya’yı güvenliğe götüreceğini vurgularken, Libya’nın bundan en çok etkilenen ve bundan en çok zarar gören ülke haline geldiği göz önüne alındığında yasadışı göç olgusunun ele alınması gerektiğine dikkati çekti. Bakan, bunun ise ‘uluslararası toplumun ve ilgili kuruluşlarının, kalkınmayı sadece menşe ülkelerde değil, aynı zamanda transit ülkelerde de ele almaya çalıştığı ortak çabalarıyla’ mümkün olacağını kaydetti.
Yüksek Seçim Komisyonu’nun gelecek pazar günü başkent Trablus’taki karargahında yapacağı basın toplantısında seçim süreçlerindeki son gelişmeleri ve özgür seçimler yapma taahhüdünü sağlamak için aldığı önlemleri ele alması bekleniyor.
Komisyon, yaptığı bir açıklamada, ulusal ve hedefli medya desteğine yönelik arzusunu dile getirerek, bu adımı ‘seçimleri uygulama, şeffaflık ilkesinin gerçekleşmesini sağlama, yaklaşan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle ilgili mevzuat ve yasaların uygulanmasındaki en son gelişmeler hakkında kamuoyunu bilgilendirme’ hazırlıkları çerçevesine dahil etti.



İsrail, Lübnan ordusunun talebi üzerine Lübnan’ın güneyindeki bir köyün bombalanmasını askıya aldı

İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
TT

İsrail, Lübnan ordusunun talebi üzerine Lübnan’ın güneyindeki bir köyün bombalanmasını askıya aldı

İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)
İsrail'in el-Matala yerleşim biriminden görülen Lübnan'ın güneyindeki el-Adaissa beldesi (EPA)

İsrail ordusunun Arapça Sözcüsü Avichay Adraee, Lübnan ordusunun ateşkes anlaşmasının ‘ihlal edilmesi’ meselesini ele almak için bölgeye erişim talebinde bulunmasının ardından, İsrail'in dün Lübnan’ın güneyindeki bir köye düzenlemeyi planladığı hava saldırısını askıya aldığını söyledi.

İsrail dün sabah, Lübnan’daki silahlı grup Hizbullah'ın altyapısına saldırı düzenleyeceğini açıklayarak Yanuh köyü için tahliye uyarısında bulunmuştu.

Adraee, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Uyarı yayınlandıktan sonra, Lübnan ordusu suç unsuru bulunan belirli bir bölgeye erişim ve anlaşmanın ihlalini ele almak için talepte bulundu. İsrail ordusu bunu kabul etmeye karar verdi ve buna bağlı olarak saldırı geçici olarak askıya alındı.”

İsrail, Lübnan'ın güneyindeki Ensar ve Zarariya arasındaki bölgeye iki hava saldırısı düzenledi (Sosyal medya)

İsrail ve Lübnan, 2024 yılında ABD'nin arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşması imzalayarak, İsrail ile Hizbullah arasında bir yılı aşkın bir süre devam eden ve İsrail’in İran yanlısı grubu ciddi şekilde zayıflatan saldırılarıyla sonuçlanan çatışmalara son verdi. O tarihten bu yana, iki taraf birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçluyor.

İsrail, geçtiğimiz salı günü, Lübnan'ın güneyindeki birkaç bölgede Hizbullah'ın altyapısının olduğunu iddia ettiği hedefleri bombaladı.

Lübnan ve İsrail, ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘Ortadoğu’da barış gündemine’ uygun olarak görüşmelerin kapsamını genişletme yönündeki talebine yanıt olarak, aralarındaki ateşkesi izleyen askeri komiteye sivil temsilciler gönderdi.


Hizbullah Genel Sekreteri: Direnişin silahsızlandırılması Lübnan'ın değil, İsrail-Amerika'nın talebidir

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
TT

Hizbullah Genel Sekreteri: Direnişin silahsızlandırılması Lübnan'ın değil, İsrail-Amerika'nın talebidir

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım (Arşiv- Reuters)

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, “Direniş, Lübnan ordusuyla azami iş birliğine hazırdır ve Lübnan'ın gücünden ve direnişinden faydalanacak bir savunma stratejisine razıdır. Ancak Amerika ve İsrail'e teslim olma çerçevesine hazır değildir” açıklamasında bulundu.

Kasım dün yaptığı bir konuşmada, “Direnişin asıl görevi kurtuluştur, saldırganlığı önlemek onun görevi değildir. Caydırıcılığı sağlamak devlete ve orduya aittir, direnişin görevi ise onları desteklemektir” ifadelerini kullandı.

"Direnişin rolü, devlet ve ordu bunu yapamadığında düşmanla yüzleşmektir" ve "direnişin rolü, düşmanın gücünü pekiştirmesini engellemeyi desteklemek, ayrıca kurtuluşa yardımcı olmaktır" diyen Kasım, "Eğer ordu koruma sağlayamıyorsa, silahsızlandırılmasını mı talep etmeliyiz? Ve eğer direniş koruma sağlayamazsa ve İsrail saldırganlığı devam ederse, direnişin silahsızlandırılmasını mı talep etmeliyiz?" diye sordu.

"Devletin sorunu, devletin gelişimi adına silah tekelciliğiyle ilgili değildir" diyerek, "önerilen silah tekelciliğinin Amerikan-İsrail talebi olduğunu" ifade etti.


Oklar Hamas’a çevrildi: Direniş Ekseni’ni Hamas’ın 7 Ekim kararı mı dağıttı?

Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
TT

Oklar Hamas’a çevrildi: Direniş Ekseni’ni Hamas’ın 7 Ekim kararı mı dağıttı?

Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)
Han Yunus’ta Aksa Tufanı Operasyonu sırasında ele geçirilen bir İsrail askeri aracının üzerine çıkan Filistinliler, 7 Ekim 2023 (DPA)

Suriye'de Beşşar Esed rejiminin düşmesinden bir yıl sonra, ‘Direniş Ekseni’ çevrelerinde, Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihindeki Aksa Tufanı Operasyonu’nu, Direniş Ekseni’nin hiçbir unsuruyla koordinasyon kurmadan başlatarak eksenin gücünü ortadan kaldırmakla suçlandığı tartışmalar yeniden alevlendi.

Bu tartışma, bazen Direniş Ekseni taraflarının halk tabanlarından sıradan insanlar tarafından sosyal medyada gündeme getirildiyse de gayri resmi iç tartışmalarda ve toplantılarda da yer aldı ve resmi tartışmalarda da gündeme getirilmiş olabileceği düşünülüyor.

fgtr
İsrail saldırıları sonucu dumanlar yükselirken Gazze şehrinden kaçan Gazze sakinleri (Arşiv - AFP)

Bu tartışma, Hamas'ın yurtdışındaki Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'in bir televizyon röportajında yaptığı açıklamaların ardından bazı çevrelerde yeniden alevlendi. Röportajda Hamas’ın Direniş Ekseni ile ilişkisi hakkındaki bir soruya yanıt veren Meşal, Hamas’ın tarihi boyunca hiçbir eksenle ittifak kurmadığını ve tüm Arap ve İslam ülkelerine açık olduğunu söyledi.

Bu açıklamaların ardından Hamas ve Meşal'i en çok eleştirenler, sosyal medya platformu X üzerinden tweetler atan Beşşar Esed rejiminin destekçileriydi. Ancak Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre asıl tartışma, Meşal'in açıklamalarından önce, sınırlı bir liderlik düzeyinde siyasi diyalogun hakim olduğu gayri resmi oturumlarda, bazı grupların aktif üyeleri ve halk tabanları arasında Gazze Şeridi'nde yaşandı.

Bu toplantılardan birinde, Hamas’ın Gazze şehrindeki bölgelerden sorumlu üst düzey bir yetkilisi, Hamas'ın saldırı planında hata yaptığını, Direniş Ekseni taraflarına, özellikle de Gazze Şeridi'ndeki bazı ortak gruplara, böyle bir saldırının sonuçlarının basit olmayacağını önceden bildiklerinden, sonuçlarına hazırlıklı olabilmeleri için bilgi vermediğini belirtti.

rt5y6
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerinde düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Hizbullah’ın silahlı kanadının lideri Heysem et-Tabtabai ve diğerlerinin cenaze töreninden bir kare (Arşiv - AFP)

İki haftayı aşkın bir süre önce düzenlenen toplantıya katılan kaynaklara göre lider ve toplantıya katılanların çoğu, savaşın diğer cephelere yayılması ve Hizbullah genel sekreteri Hassan Nasrallah dahil olmak üzere üst düzey Hizbullah liderlerini hedef alan önemli suikastlar gibi eksendeki bazı partilerin beklenmedik çöküşün Suriye’de eski rejimin çöküşüne yol açtığını, Esed rejiminin düşüşü ve İran'a yönelik saldırılar gibi olayların eksene zarar verdiğini ve sadece insani kayıplara yol açmakla kalmayıp, ABD'nin desteğiyle İsrail'in Gazze ve Lübnan'ı silahsızlandırma konusundaki ısrarı çerçevesinde bölgedeki gerçekliği de değiştirdiğini düşünüyor.

Toplantı sırasında, Hizbullah’ın askeri kanadının önde gelen bir üyesi, “Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu bizi de onu da yok etti. Kendisiyle birlikte her şeyi yok etti... Artık eksen kalmadı, başka hiçbir şey kalmadı” diyerek toplantıda bulunanları şaşırttı.

Diğerleri de ona katılarak koşulların daha da zorlaştığını vurguladılar. Ancak Hamas'ın tek başına suçlanamayacağını ve Direniş Ekseni çevreleri arasındaki güvenlik dengesizliklerinin, İsrail'in hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunduğunu, etkili suikastların başarısına atıfta bulunarak belirttiler. Bazıları ise eksendeki tarafların kendilerini yeniden inşa edebilecek ve tüm zorluklarla başa çıkabilecek kapasitede olduklarına inandıklarını ifade ettiler.

fg
Şam'ın merkezindeki Emeviler Meydanı'nda Suriye’nin bağımsızlık bayrağını sallayan Suriyeli bir adamın havadan çekilen bir fotoğrafı, 11 Aralık 2024 (AFP)

Öte yandan bazıları Hamas'ın, tek başına saldırı kararı aldığı için halkından ve eksenin destekçilerinden özür dileme ve 2006 yılında Lübnan'ı savaşa sürükleme hatasını kabul eden Hassan Nasrallah'ın cesaretini göstermesi gerektiğini düşünüyordu.

Gazze Şeridi'ndeki Direniş Ekseni’ne bağlı bir İslamcı grup ve bir başka solcu grubun kaynakları, Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana ve hatta savaşın sona ermesinden sonra bile, Filistinli grupların, özellikle maddi düzeyde, İran'ın çeşitli nedenlerle onlara verdiği desteğin azalmasıyla birlikte yeni koşullar ve gerçeklerden etkilendiğini kabul ediyor.

Bunu, birçok tarafın Gazze Şeridi’ne para transferini engellemek için attığı adımların doğrudan bir sonucu olarak görüyorlar. Hatta yurtdışındaki gruplar da İran'ın savaş nedeniyle yaşadığı durumun bir sonucu olarak bu destekten etkilenmiş durumda.

Sol kanat bir fraksiyondan bir kaynak, yurtdışındaki, özellikle Lübnan’daki direniş ekseninin takipçileriyle kişisel görüşmelerinde, herkesi bu zor duruma soktuğu için Hamas’ı suçlayanlar olduğunu söyledi.

dfr
İsrail'in Şehran'daki petrol deposuna düzenlediği saldırıda alevler ve duman yükselirken dalgalanan İran bayrakları (Arşiv - Reuters)

Filistinli İslamcı gruplardan birinin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Şüphesiz, savaşın sonuçları durumun gerçekliğini değiştirdi ve eksenin, ortak karar alma koordinasyonu ile güçlü bir varlık olarak hayatta kalma yeteneğini ortadan kaldırdı, ancak bu koordinasyon Hamas'ın savaşı başlatma planlarında ve niyetlerinde açıkça yoktu” ifadelerini kullandı.

Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Direniş eksenindeki herkes, yeteneklerinin ve liderlerinin çoğunu kaybetti ve bu, gruplar ile bölgedeki eksenin diğer bileşenleri arasındaki ortak koordinasyon sürecini açıkça etkiledi.”

Kaynak, bir yandan İran'ın desteğinin azalması, diğer yandan da bu gruplara mali akışın olmaması nedeniyle, gruplar arasında mali engellerin yeniden ortaya çıktığını ve bu gruplardaki aktif üyelerin maaş ve teşviklerinin ödenmesi için mali taahhütlerin eksik olduğunu inkar etmedi. Kaynak, bu durumun, eksenin tüm güçlerinin gerçekliğini ve koşullarını değiştiren son savaşın etkilerinden biri olduğunu vurguladı.

Öte yandan yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, Hamas'ı ‘Direniş Ekseni’nin dağılmasının arkasında olmakla’ suçlamanın haksızlık olduğunu söyledi. Hamas’ın eksenin bir parçası olduğunu belirten İbrahim, aynı zamanda eksenin Suriye'yi kaybettiği bir dönemde İsrail'in Hizbullah’ı ve İran'ı vurmasının sebeplerinden biri olabileceğine işaret etti.

Şarku’l Avsat’a konuşan İbrahim, Gazze, Lübnan, Suriye ve İran'da yaşananlara rağmen, Direniş Ekseni’nin Aksa Tufanı Operasyonu sırasında stratejik bir zafer elde ettiğine inananlar olduğunu söyledi.

İbrahim, Hamas'ın savaşın başlangıcında eksenin taraflarıyla koordinasyon kurmamış olmasına rağmen, söz konusu tarafların Hamas'ı terk etmediğini ve Hizbullah'ın Lübnan'dan aktif olarak savaşa katıldığını, ardından İran'ın da saldırıya uğradıktan sonra savaşa dahil olduğunu, ancak bundan önce, savaşın başlamasının ardından savaşa katılan ve önceden haberi olmayan Filistinli gruplara siyasi ve mali destek sağladığını açıkladı.

Diğer yandan siyasi analist İbrahim el-Medhun, bu tür suçlamaların ve eleştirilerin mantıksız olduğunu ve gerçeklere dayanmadığını belirterek, Suriye rejimi dışında Direniş Ekseni’nin savaşa katıldığını, Suriye rejiminin ise Hamas'a karşı düşmanca tavır takındığını, hatta Suriye içinde Gazze'yi desteklemek için herhangi bir halk hareketi veya kitlesel hareketin yapılmasını engellediğini vurguladı.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünün Gazze'de olanlarla bağlantılı değil, biriken iç krizlerin sonucu olduğunu, Lübnan'daki durumun ise İsrail'in Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bağımsız olarak Hizbullah'a karşı büyük çaplı bir saldırı hazırlığında olduğunu gösterdiğini söyleyen Medhun, Hamas'ın yaptıklarının bu planları erken bir aşamada ortaya çıkardığını ve İsrail'in hazırlıklarına dair stratejik bir uyarı görevi gördüğünü ifade etti.

Halid Meşal'in açıklamalarının bağlamından koparıldığını düşünen Medhun’a göre Meşal, esasında Hamas'ın İsrail'e karşı duran her eksenin yanında olduğunu, Arap veya İslam ülkelerindeki iç çatışmalara karışan herhangi bir eksenin parçası olmadığı söyledi.