İran, Rusya ile askeri iş birliğini genişletmeye hazırlanıyor

Rus medyası, İran ile ‘ittifak’ konusuna şüpheci yaklaşıyor.

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
TT

İran, Rusya ile askeri iş birliğini genişletmeye hazırlanıyor

İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri
İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri

Moskova’ya ziyarette bulunan İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Güvenlik Konseyi’nin getirdiği kısıtlamalar üzerine ülkesinin ‘Rusya ile askeri iş birliğini harekete geçirme ve dev sözleşmeler imzalayarak, yeni alanlar açma’ niyetine dair sinyaller verdi.
Bakıri, 19 Ekim’de Rus mevkidaşı Valery Grasimov ile bir araya gelerek, bu konunun yanı sıra bölgesel konulardaki ikili meseleler ve iş birliği konularını ele alan genişletilmiş bir müzakere turu düzenledi. Pazar günü başlayan ve dört gün sürecek olan ziyaretin gündeminde, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile bir toplantı da dahil olmak üzere Rus askeri komutanlığı personeli ile çok sayıda görüşme yer alıyor.
Bakıri, Moskova’daki görüşmelerin İran ve Rusya arasındaki askeri iş birliğini harekete geçirmeyi ve iki ülke arasında büyük askeri sözleşmelerin imzalanmasına hazırlanmayı amaçladığını söyledi. İranlı yetkiliye göre iki taraf ayrıca, Suriye’de ikili iş birliğini geliştirmeye ve bölgesel konuları ele almaya çalışıyor.
Bu, üst düzey bir İranlı yetkilinin geçen ay Rusya’nın başkenti Moskova’ya yaptığı ziyaret sonrasında ikinci ziyaret oldu. Dışişleri Bakanı Hüseyin Abdullahiyan, yakın zamanda ikili ve bölgesel meselelerde iş birliği konularına ilişkin olarak Rus tarafıyla ‘saatleri kontrol etmeye’ çalıştığı bir ziyaret gerçekleştirmişti.
“Afganistan’daki değişiklikler, güney komşularıyla birlikte İran ve Rusya da dahil olmak üzere bölgedeki ülkeleri etkiliyor” diyen Muhammed Bakıri, “İran, Rusya Federasyonu ile çeşitli alanlarda iş birliği yapmaktadır ve bu iş birliği son yıllarda genişlemiştir” şeklinde konuştu. Bakıri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) uyguladığı ambargonun askıya alınmasından hemen sonra Moskova ve Tahran’ın ‘İran’a modern Rus silahlarının sağlanması için’ bir anlaşma imzaladığını söyledi. İranlı yetkili ayrıca, bu konunun mevcut ziyaretinin en önemli eksenlerinden biri olduğunu da vurguladı.

Suriye
Suriye meselesiyle ilgili olarak ise üst düzey askeri yetkili, Moskova’daki görüşmelerin gündeminin ‘Suriye’de güvenliğin sağlanmasına ilişkin eğitim, manevra uygulama, deneyim alışverişi ve devam eden iş birliği konuları da dahil olmak üzere askeri alanda çok taraflı iş birliği’ olduğunu söyledi. Bakıri, İran ve Rusya arasındaki askeri iş birliğinin sürekli bir artış eğiliminde olduğunu belirtirken, İran’ın ‘Rus silahlı kuvvetleriyle iş birliğini geliştirmek için kesin bir arzusu’ olduğunu vurguladı.
Abdullahiyan’ın son ziyareti sırasında Moskova ve Tahran, ‘iki taraf arasında ortak eylemin tüm yönlerini içeren bir stratejik iş birliği anlaşmasının imzalanmasına hazırlık olarak’ askeri ve diplomatik düzeyde temasları canlandıracaklarını açıklamıştı.
Silah sözleşmeleri konusundaki tartışmaların niteliğine ilişkin yaptığı bir açıklamada Bakıri, 19 Ekim’de Twitter hesabı üzerinden görüşmenin ‘Rusya’dan eğitim amaçlı savaş uçakları, jet uçakları ve askeri helikopterlerin satın alınmasına ilişkin önceki sözleşmelerle’ ilgili olduğunu belirtti. Bakıri, şu anda ‘bu anlaşmaları etkinleştirmeyi’ de konuştuklarını dile getirdi.

Rusya’nın İran’a güveni!
İran’ın başta askeri sektör olmak üzere çeşitli alanlarda Moskova ile iş birliğini harekete geçirmeye yönelik aktif açıklamalarının aksine Rus medyasında, Rusya ve İran taraflarının mevcut ortaklığı ‘birçok konuda güçlendirme ve Moskova ve İran arasında tam ortaklığa dönüştürme’ yeteneklerine dair şüpheli bir ton vardı. Rus uzmanlar, Moskova’nın karşı karşıya olduğu ilk sorunun ‘ortak İran’a olan güvenin tamamen kaybolması’ olduğunu belirtti.
Askeri bir analist, “İran İslam Cumhuriyeti’nin hayatındaki son ayların yolunda gitmediği ortaya çıktı. İranlıların askeri manevralarla Ankara ve Bakü’yü korkutma girişimleri hiçbir şeye katkı sağlamadı. Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İranlıların tek başına Güney Kafkasya bölgesindeki sorunu zorla çözmeye cesaret edemeyeceklerini biliyorlar” açıklamasında bulundu. Yorumcu, “Irak’taki gelişmeler de İranlılar açısından çok üzücü. İran yanlısı ana parti büyük bir yenilgiye uğradı. Zira parlamentodaki temsili neredeyse üç kat azaldı” diyerek, nükleer anlaşmayı canlandırmak için yapılan görüşmelerin de olması gerektiği gibi gitmediğine dikkati çekti.
Rus uzmanlara göre Moskova, İran’ın karşı karşıya olduğu zorlukları biliyor ve biraz sempati gösteriyor. İlk akla gelen şey ise yardım teklifinde bulunmak. Ancak konunun ele alınması, ikili iş birliğinin tek koşulunun ortak çıkarlar olmadığı gerçeğine yol açıyor. İş birliğinin meyve vereceğine dair karşılıklı bir güven ve inanç da olmak zorunda. Aynı şekilde Rusya’nın böyle bir güveni yok.
Bir Rus gazetesinde yayınlanan makalede uzman, “İranlıların güvenilirliğini hissetmemek için öznel ve nesnel nedenler var. Öznel nedenlerden biri, eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde yaptırımların kaldırılmasından sonra İran liderliğinin eski davranışıdır. Moskova’nın uzun yıllar boyunca verdiği desteği kabul eden Tahran, Rus üreticilerle olan sözleşmelerin tümünü veya çoğunu derhal feshetti ve bunları Batılı şirketlere verdi” dedi.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel