Fenerbahçe ve Galatasaray, Avrupa Ligi'nde galibiyet peşinde... "En büyük sıkıntısı hücuma 6. oyuncuyu gönderememesi"

UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe Antwerp'i konuk edecek. Galatasaray ise Lokomotiv Moskova deplasmanına çıkacak / Fotoğraf: AA
UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe Antwerp'i konuk edecek. Galatasaray ise Lokomotiv Moskova deplasmanına çıkacak / Fotoğraf: AA
TT

Fenerbahçe ve Galatasaray, Avrupa Ligi'nde galibiyet peşinde... "En büyük sıkıntısı hücuma 6. oyuncuyu gönderememesi"

UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe Antwerp'i konuk edecek. Galatasaray ise Lokomotiv Moskova deplasmanına çıkacak / Fotoğraf: AA
UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe Antwerp'i konuk edecek. Galatasaray ise Lokomotiv Moskova deplasmanına çıkacak / Fotoğraf: AA

Avrupa futbolunun kulüpler düzeyindeki iki numaralı organizasyonu UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe ile Galatasaray, üçüncü maçlarına çıkıyor.
D Grubu'nda Olimpiakos ve Eintracht Frankfut maçlarını geride bırakan Fenerbahçe, üçüncü hafta maçında Antwerp ile karşı karşıya gelecek. 
21 Ekim Perşembe günü Kadıköy'deki Ülker Stadı'nda oynanacak karşılaşmayı Rus hakem Sergey Ivanov yönetecek.
Sarı-lacivertliler gruptaki ilk maçında deplasmanda Frankfurt ile 1-1 berabere kalırken, ikinci maçta sahasında Olympiakos'a 3-0 yenilerek üçüncü sırada kaldı.
İstanbul temsilcisinde Serdar Aziz ile Mert Hakan Yandaş sakatlıkları, Miguel Crespo, Burak Kapacak ve Serdar Dursun da UEFA listesine isimleri bildirilmediği için Antwerp karşısında forma giyemeyecek.

Galatasaray ise Lazio ve Marsilya maçlarının ardından E Grubu'ndaki üçüncü maçını  Lokomotiv Moskova ile oynayacak.
Moskova'daki RZD Arena'da saat 22.00'de başlayacak müsabakada Avusturya Futbol Federasyonu'ndan Harald Lechner düdük çalacak.
Sarı-kırmızılılar, gruptaki ilk maçında sahasında Lazio'yu 1-0 yenmeyi başardı.
İkinci maçında Marsilya'ya konuk olan sarı-kırmızılar, sahadan 1-1 beraberlikle ayrılarak grup liderliğini sürdürdü.
Galatasaray, Moskova deplasmanında Arda Turan ve Sacha Boey'den sakatlıkları, Fatih Öztürk, Oğulcan Çağlayan, Aytaç Kara ve Gustavo Assunçao'dan da UEFA listesinde yer almadıkları için yararlanamayacak.

"Moskova maçını aldığı taktirde yüzünü Batı'ya çevirme olanağı doğacak"
Spor yorumcusu Serdar Kelleci, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin son durumunu ve rakipleri karşısındaki şansını Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
Galatasaray'ın grupta 4 puanla zirvede yer almasının kendisi için büyük bir avantaj sağladığını söyleyen Kelleci, "Galatasaray'ın 4 puanının olması büyük avantaj. Bu maçı aldığı taktirde yüzünü Batı'ya çevirme olanağı doğuyor. Galatasaray'ın uzun yıllardır Avrupa'da bir başarısı yok. Bu gruptan çıkabilmesi adına hedef maçı olduğu için büyük önem arz ediyor" şeklinde konuştu. 
Sarı-kırmızıların Lokomotiv Moskova maçının ardından Beşiktaş ile derbi maça çıkacağını hatırlatan Kelleci, "Fatih Terim'in maç maç baktığını biliyoruz. Bu karşılaşmaya tam kadro çıkacağını düşünüyorum. Moskova'da Galatasaray'ın alacağı üç puan nihayetinde hedef belirleyecek" yorumunu yaptı. 
Galatasaray'ın rakibi karşısındaki oyun planına da değinen Kelleci, "Galatasaray'ın geride bekleyeceğini düşünüyorum. Lazio ve Marsilya maçlarında bunu denedi. Oyunun belli anlarında arkada bekleyip belli alanlarda sete yerleşti. Lokomotiv Moskova, Marsilya ve Lazio maçlarına göre daha kolay bir karşılaşma olabilir. Burada alınacak bir beraberlik bile çok önemli olur. İçeride tekrar Lokomotiv Moskova ile oynanacak. Yenilgisiz götürmek Galatasaray'ı bir adım öne çıkartabilir" değerlendirmesinde bulundu. 

Galatasaray'da Mostafa Muhammed, son haftalarda formunu yükseltmeyi başardı / Fotoğraf: AA
"Galatasaray, Berkan ve Marcao'nun da etkisiyle Moskova'dan galibiyetle dönecektir"
Sacha Boey'in eksikliğinin takım için çok önemli olduğunu aktaran Kelleci, "Orada Yedlin olacak. Konyaspor maçında kötü bir performans sergilemedi. Galatasaray, Berkan ve Marcao'nun da etkisiyle Moskova'dan galibiyetle dönecektir. Bu da takıma bir momentum, bir özgüven kazandırır" dedi.
Galatasaray'da Moskova deplasmanının lige yansımalarının da olabileceğini aktaran Kelleci, şu noktaya dikkat çekti:
"Lokomotiv Moskova galibiyeti takıma momentum ve özgüven kazandırır. Derbi maça bile çok olumlu sirayet edebilir. Burada tek dezavantaj maçın perşembe günü oynanması ve Moskova'dan dönüş saat. Oyuncular ertesi gün sabah ancak uyuyabilecekler. Bunun etkisini hissedebilir Galatasaray. Bir uyku düzensizliğine yol açabilir. Pazartesi oynanacak Beşiktaş maçına etki edebilir."

"Moskova ve Marsilya maçları sonrası gruptan çıkmayı garantiler"
"Galatasaray'ın gruptan rahat çıkacağını düşünüyorum" diyen Kelleci, İstanbul ekibinin gruptaki şansını şöyle yorumladı:
"Lokomotiv Moskova'dan deplasmanda 1, içeride 3 puan alabilir. Sonra tekrar içeride Marsilya ile maçı var. Bu üç maç sonunda da gruptan çıkmayı garantiler diye düşünüyorum. Sonrasında oynanacak derbi maçına da olumlu sirayet edecektir."

"Fenerbahçe'nin en büyük sıkıntısı hücuma 6. oyuncuyu gönderememesi"
Gruptaki ilk iki maçında bir galibiyet ve bir beraberlik alan Fenerbahçe'nin Olympiakos karşısında oyunun 45-60. dakikalar arasını çok iyi geçirdiğini hatırlatan Kelleci, "Tam gol gelecek diye düşünürken 62'de Olympiakos gol buldu. Bu da tüm gardın düşmesine neden oldu. Bu maçta yine Fenerbahçe'nin benzer senaryo ile oyunu rakip sahaya yıkacağını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Serdar Kelleci / Fotoğraf: Independent Türkçe
Sarı-lacivertlilerin geliştirilen atakları başarısız sonuçlandırmasının en büyük sebeplerinden birinin rakip sahaya yerleşirken fazla oyuncu gönderememesi olduğunu dile getiren Kelleci, "Fenerbahçe'nin en büyük dezavantajı çok oyuncuyla rakibin üstüne gidememesi. Bu da Pereira'nın oynattığı sistemden kaynaklı. Olympiakos maçında geride Kim-Szalai-Novak üçlüsü, önlerinde Gustavo ve Mert çok fazla çıkmadılar. Hücumda sadece Ferdi, Samuel, Valencia, Pelkas ve Rossi'nin katkısı oldu. Bazı maçlarda 1 oyuncu fazla göndermek zorundasınız. Olympiakos gibi biraz daha geride bekleyen takımlara karşı 6. oyuncuyu göndermek zorundasınız. Fenerbahçe bunu eksik yapıyor. En büyük sıkıntısı hücuma 6. oyuncuyu gönderememesi" şeklide görüş belirtti.

"Antwerp'in Zulte Waregem maçına yakın bir kadroyla çıkmasını bekliyorum"
Fenerbahçe'nin rakibi Antwerp'i de değerlendiren Kelleci, Belçika temsilcisinin öne çıkan özelliklerini şöyle aktardı:
"Fenerbahçe'den yaptığı transferlerden Frey'in çok büyük katkısını gördü. Burada beğenilmeyen Frey orada 12 gollük performansa imza attı. Onların da Fenerbahçe karşısında Zulte Waregem maçına yakın bir kadroyla çıkmasını bekliyorum. Belki Frey yerine Samatta veya tek başına Samatta ile başlayabilir. Bol gollü bir müsabaka olabilir. Samatta'nın da lig itibariyle iyi bir konumda olduğunu unutmamak lazım. Bazen takımların isimleriyle ölçüyoruz ama bu hata. Antwerp 11 maç sonunda ilk dörde oynuyor ve deplasman performansı iç sahaya göre daha iyi bir takım. Burada önde Samatta olursa Fenerbahçe geride pozisyon da verebilir. Fenerbahçe'nin buradaki en büyük avantajı ise iki stoperinin kalitesinin oldukça yüksek olması. Avrupa standartlarının da üstündeler."

"Fenerbahçe, yeni bir başlangıç gibi bakacak"
Trabzonspor maçı sonrası yaşananların takım üzerindeki olası etkilerine de değinen Kelleci, şunları kaydetti: 
"Bizim algımız ile Fenerbahçe'nin algısının çok farklı olduğunu düşünüyorum. Genel olarak kamuoyunun bakışı Fenerbahçe, 3-1 yenildi. Ancak havaalanındaki görüntüler Fenerbahçe'nin bu maçı kaybetmemesi gerektiği, hakem hatalarıyla kaybettiği gibi bir algı var. Dolayısıyla bunun takıma da sirayet ettiğini düşünüyorum. Takım içerisinde de 'Biz hakem hatası olmasa Trabzonspor'u rahatlıkla yenerdik' gibi bir algı kayması var. Özellikle Mesut Özil ve Ali Koç'un yaptıkları konuşma tüm takıma sirayet etmiştir. Bunun büyük bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Oyuncular nasıl sahada penaltı yaptırıp hata yapıyorsa hakem de hata yapıyor. Bunlar oyunun içinde olan şeyler. Eğer hakem hatası var ise bunu da oyunun bir parçası olarak kabul etmek gerekiyor."

Tüm yaşananlara rağmen Fenerbahçe'nin Antwerp karşısında olumsuz etkilenmeyeceğini belirten Kelleci, "Fenerbahçe, yeni bir başlangıç gibi bakacak. Burası çok ayrı bir mecra ve orada olmak isteyecektir. Çünkü Fenerbahçe Avrupa'da iyi performanslar sergilediğinde mevcutta olan tribünlerin ihtişamını da tekrar yakalamak isteyecektir" yorumunu yaptı. 

"Olmypiakos-Frankfurt maçının berabere bitmesi Fenerbahçe için avantaj"
Fenerbahçe'nin gruptan çıkma şansını da değerlendiren Kelleci, sözlerini şöyle tamamladı:
"Antwerp'i yenerse 4 puana ulaşacak ve Eintracht Frankfurt ile puanları eşitleyecek. Diğer tarafta Olympiakos-Frankfurt maçı var. Oradaki maçtan bir beraberlik çıkmasını bekliyorum ki bizim için daha büyük avantaj olur. Kimsenin kopup gitmesini istemediğim bir grup burası. 'Olmypiakos kazansın, biz Frankfurt ile kozlarımızı paylaşalım' diye düşünenler var buna katılmıyorum. Çünkü Frankfurt toparlamaya geçen bir takım. Bizim son maçımız Frankfurt ile olacak. Oraya bırakmamak lazım. Bu maçın ardından Antwerp deplasmanı olacak orada alınacak 3 puan bizi liderlik konumuna getirebilir."
Independent Türkçe



Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe


Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
TT

Afrika Kupası’nda Regragui’yi düşündüren kriz: Fas’ta savunma hattı sakatlıklarla sarsıldı

Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)
Fas Milli Takımı kaptanı Romain Saiss (AFP)

2025 Afrika Uluslar Kupası’na galibiyetle başlayan Fas Milli Takımı’nda skor ve genel hava güven verse de, savunma hattındaki sakatlıklar teknik direktör Walid Regragui’nin ilk haftadan itibaren hesaplarını zorlaştırdı.

Komorlar maçında Romain Saiss’in karşılaşmanın ilk dakikalarında sakatlanarak oyundan çıkması dikkat çekti. Tecrübeli savunmacının yerine Jawad El Yamiq dahil olurken, Katar’ın Al Sadd kulübünde forma giyen Saiss’in kapsamlı sağlık kontrollerinden geçeceği ve turnuvanın geri kalanında oynayıp oynayamayacağının bu tetkiklerin ardından netleşeceği belirtildi.

Savunmadaki sıkıntılar bununla da sınırlı kalmadı. Nayef Aguerd’in durumu da belirsizliğini koruyor. Bazı kaynaklar oyuncunun grup maçlarının kalanında forma giyemeyebileceğini öne sürerken, diğer kaynaklar yapılan kontrollerin uyluk bölgesindeki ağrılar nedeniyle tamamen önlem amaçlı olduğunu ve henüz resmî bir sakatlık tespiti bulunmadığını ifade ediyor.

Adam Masina’nın da sağlık kontrolünden geçirilmesi bekleniyor. Tecrübeli oyuncu açılış maçında yedek kulübesinde kalırken, fiziksel durumu hakkında henüz resmî bir açıklama yapılmadı.

Teknik ve sağlık ekibi, Saiss, Aguerd ve Masina’nın durumuna ilişkin sessizliğini koruyor. Çarşamba sabahı itibarıyla üç oyuncunun da sağlık durumunu ve grup maçlarındaki olası durumlarını netleştiren resmî bir bilgilendirme yayımlanmadı.

Saiss ve Aguerd’in yokluğunun kesinleşmesi hâlinde Regragui’nin savunmada Jawad El Yamiq ile Abdelhamid Ait Boudlal’dan oluşan tamamen yeni bir ikiliye yönelmesi gerekecek. Bu durum, turnuvanın erken aşamasında uyum ve savunma istikrarı açısından ciddi bir sınav anlamına geliyor.

Fas Millî Takımı, gruptaki bir sonraki maçında cuma günü Mali ile karşılaşacak, grup etabını ise pazartesi günü Zambiya maçıyla tamamlayacak.