Erdoğan’dan büyükelçi açıklaması: Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Erdoğan’dan büyükelçi açıklaması: Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 ülkenin büyükelçilerinin Osman Kavala'nın serbest bırakılma çağrısına sert tepki gösterdi ve ''Bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz" dedi.
Erdoğan, Afrika’da bazı ülkelere yaptığı ziyaretlerin dönüşünde uçakta kendisine eşlik eden medya çalışanlarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

"Soros artığı"
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda büyükelçilerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı doğrultusunda iş insanı Osman Kavala için “serbest bırakılma” çağrısı yapması konusunda konuşan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bakın şimdi AİHM bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye’yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 tane büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz."
“Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin?” diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala’yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerikası, Almanyası, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, “yargı bağımsızdır.” Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor."

“Hale bakın, terörist adam ya…”
Erdoğan, “Muhalefet partileri de büyükelçilerin diliyle aynı dili kullanıyorlar” ifadesini kullanan medya çalışanlarına şunları söyledi:
"Bunlardan başka bir şey bekleyemeyeceğiz. AK Parti ve MHP olarak Cumhur İttifakında biz milletimizin hakkı söz konusu olduğunda aynı hedefe vururuz. Ama diğerleri aynı hedefe vurmazlar. Onlar birlikte hareket ediyor. Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş’ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya… 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır’da. Yasin Börü yavrumuzun nasıl şehit edildiğini biliyorsunuz. Bütün bunlar ortadayken bakıyorsunuz bir televizyon kanalı bunun hanımını çıkarıyor, konuşturuyor, o da “çocuklarımın babası içeride” diyor. Senin çocukların babası içeride de, Yasin Börü şehit oldu gitti. Diğerleri, yine aynı şekilde şehit edildi. Peki onların yavruları yok mu? Onların hali ne olacak? Hiç bunu konuşmuyorlar. Bizim bu konudaki tutumumuzu, tavrımızı da sürekli eleştiriyorlar. Kusura bakmasınlar, biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz. Buradan taviz veremeyiz."

“1,4 milyar dolarımızı öyle veya böyle alacağız”
Erdoğan, "Washington F-35 krizini çözmek için F-16 vermeyi teklif etti" şeklindeki ifadesini doğrulamayan ABD için de şunları kaydetti:
Şu anda tabi alt düzeyde bu görüşmeler söz konusu. Ama biz bu 1 milyar 400 milyon dolarımızı öyle veya böyle alacağız. Bütün bunlar konuşuluyor. Şu anda Savunma Bakanlarımız karşılıklı olarak bu görüşmeleri yapıyorlar. Şimdi Milli Savunma Bakanımız, Amerika Savunma Bakanıyla bir araya gelecek, görüşecekler. Mesafe alacağız diye inanıyorum. 
Roma’da G20 Toplantısında Biden ile biz de bunu tabi konuşacağız. “Ne yapıyoruz ne oluyor” diye soracağız. Hiçbir şekilde Türkiye’nin haklarının yenmesine fırsat vermeyiz.

“Siyasi cinayet” açıklaması: İddian varsa ispat edeceksin
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi cinayetler işlenebileceğine yönelik açıklaması hakkında görüşü sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Her şeyden önce ana muhalefetin başındaki zatın bu açıklamaları tamamen deli saçması. Ya siyaseti öğrenecek ya siyaseti öğrenecek; bunun başka çıkışı yok. Siyasi cinayet dediğin zaman senin yapman gereken bir şey var. Nedir o? İspat edeceksin. Böyle bir ispat söz konusu değil. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş attı, 40 akıllı çıkaramadı. Bu da böyle. Bunu neye göre söylüyorsun? Çünkü hukuktaki kaide çok açık net ortada; müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Senin bunu ispat etmen lazım. Bunu ispat etmediğin sürece bu sana yapışıp kalır. Nitekim bütün arkadaşlarımız bu konuyla ilgili gerekenleri söylediler. Ama bu da aynı, yanındakiler de aynı. Aynı şeyleri dönüp dönüp konuşuyorlar. Avukat arkadaşlarımız şu anda bununla ilgili davaları açtılar. O da tutuştu. Niye? Çünkü olmayan şeyi konuşuyor. Diğeri de aynı şekilde, olmayan şeyi konuşuyor. Malum, şimdi başsavcılık bunları davet etti. Başsavcının davetiyle de bunlar ifadeyi verecekler. Bakalım ne söyleyecekler, göreceğiz."



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.