Türkiye’nin KKTC’deki İHA’larının Doğu Akdeniz denklemindeki yeri

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
TT

Türkiye’nin KKTC’deki İHA’larının Doğu Akdeniz denklemindeki yeri

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)

İnci Mecdi
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 16 Aralık 2019 tarihinde Türkiye’den kalkan ilk insansız hava aracının (İHA) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) Geçitkale (Lefkonuk) Havalimanı’na indiğini duyurdu. Söz konusu duyuru, Kıbrıs Adası kıyılarında büyük doğalgaz keşiflerinin ilan edilmesi ve bölge ülkeleri arasında doğalgazın çıkarılması ve ihracatında koordinasyon ve iş birliği yapılması amacıyla Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulmasının ardından, Trablus’taki eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan iki mutabakat muhtırasından aylar sonra yapıldı.
Türkiye, geçtiğimiz iki yıl boyunca Kıbrıs adası kara sularını ihlal ederek efalarca kez Kıbrıs kıyılarında doğalgaz arama çalışmaları başlattı. Türkiye’nin bu adımları uluslararası toplumdan çok sayıda kınama açıklamasının yapılmasına yol açtı. Nüfusunun çoğunluğunu Kıbrıs Türklerinin oluşturduğu Kıbrıs adasının kuzey kesimi 1974 yılından bu yana Türkiye’nin hakimiyeti altında.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz temmuz ayında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etmiş ve Maraş’ın bir kısmının yeniden açıldığını duyurmuştu.
BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2019 yılında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) Maraş’ın yerel sakinleri dışındakilerin şehre yerleştirilmesi girişimlerinin ‘kabul edilemez’ olduğunu onaylayan bir karar yayınlamıştı.
Ancak Türkiye’nin Kıbrıs adasının kuzeyinde 47 yıldır devam eden varlığı, Ankara'nın Doğu Akdeniz’deki doğalgazdan pay alma çabaları için bir delik açmış gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yılının mayıs ayında Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arayan gemilerinin söz konusu çalışmaları KKTC’deki kardeşlerinin hakları için yaptıklarını söyledi.
Ayrıca Türkiye ile Libya arasında imzalanan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası/Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, AB tarafından uluslararası hukukun ve BMGK kararlarının açıkça ihlali edilmesi olarak değerlendirildi. Söz konusu iddiaya konu olan iki mutabakat muhtırası da uluslararası arenada geniş çapta kınamalara yol açtı. Mutabakat muhtıraları, Türkiye'nin güney kıyılarından Libya'nın kuzeydoğu kıyılarına kadar uzanan bir ‘münhasır ekonomik bölgenin’ paylaşılmasını öngörüyor. Mutabakat muhtıralarına karşı çıkanlar, bunların yasa dışı olduğunu ve ticaret ile enerji akışlarını bozabileceğini öne sürüyor. NATO ve AB üyesi olan Yunanistan muhtıralar çerçevesinde belirlenen münhasır ekonomik bölgenin Girit Adası’na uzanan suları da kapsadığını öne sürerek bunun kendi toprak egemenliğinin ihlali olduğunu iddia ediyor.

Daha geniş saldırı kabiliyeti
Ankara, KKTC’de İHA’lar için de bir üs kurma yönünde adımlar atıyor. Bu durum, özellikle Kıbrıs Adası’nın bölgede sahip olduğu stratejik konum göz önüne alındığında bölge ülkeleri arasında tartışmalara neden oluyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Türkiye, müttefiklerinin önemli çatışmaları çözmesini sağlayan İHA teknolojisinde lider konumda bulunuyor. Söz konusu çatışmaların başında da Azerbaycan’ın geçtiğimiz yıl yaklaşık 44 gün süren ve Ermeni nüfusun yaşadığı yarı özerk bölge olan Dağlık Karabağ bölgesinin kontrolünü ele geçirdiği savaş geliyor. Azerbaycan’ın başarısının kaynağı Türkiye’nin temin ettiği İHA’lar oldu. Gözlemcilere göre Ermenistan’ın kullandığı Rus yapımı hava savunma sistemleri, başkent Erivan'daki kara kuvvetlerini Türk yapımı Bayraktar TB2 silahlı İHA’larından koruyamadı.
Bayraktar TB2 SİHA’ları, Türk savunma sanayisinde lider teçhizat haline gelirken Ukrayna, Katar, Azerbaycan, Polonya ve diğer ülkelere de satışları yapıldı. Bayraktar TB2 SİHA’larını geliştiren Baykar, İHA uzman bir şirket olarak ön plana çıkıyor. Şirket, kısa bir süre önce Akıncı TİHA’nın çift motorlu, 20 metre kanat açıklığına ve altı ton kalkış ağırlığına sahip yeni, daha gelişmiş bir versiyonunu duyurdu. Türk basınında yer alan haberlere göre Akıncı TİHA’nın yeni versiyonu 1,5 tonluk bir taşıma kapasitesine sahip ve 11 bin 594 metre irtifada uçabiliyor. Yeni Akıncı TİHA, 24 saat kesintisiz uçma özelliğiyle Türk havacılık tarihinde bir rekora imza attı.
Katar Üniversitesi İbn Haldun Beşeri ve Sosyal Bilimler Merkezi’nden Dr. Ali Hussain Bakir tarafından kaleme alınan, Londra merkezi Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) tarafından yayımlanan makaleye göre Türk yapımı İHA teknolojisi ve özellikle elektronik silah sistemi ‘Koral’, Türkiye'nin Ortadoğu ve Orta Asya'daki askeri savaşlarında belirleyici bir faktör konumunda. Makalede, Türk yapımı İHA’ların Suriye, Azerbaycan ve Libya'daki başarısının ardındaki gizli gücün Koral olduğu belirtildi.
Türkiye yıllardır İHA’larla PKK’ya operasyonlar gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz yıl Suriye'deki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin doğal bir uzantısı olarak görülen ve hem Türkiye hem de İran’daki Kürtleri için bir örnek teşkil eden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Türk yapımı bir SİHA ile gerçekleştirilen saldırıda iki Iraklı subay şoförleriyle birlikte öldürüldüler. PKK’nın yanı sıra Suriyeli ve İranlı müttefiklerinin mevzilerinin de SİHA’larla sürekli olarak bombalandığı belirtiliyor.

Türkiye'nin çapraz ateşinde
Gözlemciler, Türk ordusunun, düşman askerlerinin yerini tespit etmesini ve hava savunma teknolojisini bozmasını sağlayan İHA’ların üretiminde ilerleme kaydettiğini ve bu durumun Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'de GKRY ve Yunanistan ile yaşadığı anlaşmazlıklarda önemli kartlara sahip olabileceği görüşündeler. Ancak KKTC’de Türkiye’nin İHA’ları için bir üssün olması, bölgeyi Türk istihbaratı açısından da önemli bir konuma getiriyor. Türkiye’nin Etiyopya ve Somali'ye İHA satışının da denklemlere etkisine dikkat çekiliyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ağustos ayı başlarında bir Türk televizyon kanalına verdiği röportajda, Bayraktar TB2 SİHA’larının KKTC’de anavatan Türkiye'deki üslerden çok daha hızlı hareket edebilecekleri konusunda övgüde bulundu. Tatar, SİHA’ların bölgeyi denetlemek amacıyla kullanılabileceğini belirtti.
ABD merkezli güvenlik araştırma kuruluşu Amerikan Girişimcilik Enstitüsü (American Enterprise Institute – AEI) yazarı Michael Rubin, KKTC’de gelişmiş Türk askeri silahlarının olmasının, Ankara’nın Doğu Akdeniz ülkelerini askeri kabiliyetleri kapsamına alacağını söyledi.
Daha önce Türkiye’nin KKTC’deki İHA üssüyle ilgili olarak ABD merkezli AP’ye açıklamalarda bulunan Mısırlı bir diplomat, söz konusu hamleyi Ankara'nın uluslararası toplumdan ‘sert tepkiler’ verilen bir dizi adımın parçası olarak nitelendirdi. Mısırlı diplomat ayrıc üssün KKTC, Libya ve Akdeniz'deki atılan diğer adımlara birlikte daha fazla endişeye neden olacağını öne sürdü.
GKRY Dışişleri Bakanı Nikos Christodoulides, kısa bir süre önce düzenlediği bir basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC’deki İHA üssü ile ilgili açıklamasının ‘Türkiye'nin Osmanlı politikasına ve Ankara'nın dış politikasının askerileşmesine’ bir örnek olduğu iddiasında bulundu. Christodoulides, açıklamasında, “İHA üssünü kurmanın temel nedeni Ortadoğu'yu, İsrail'i ve Mısır'ı kontrol etmektir. Asıl amaç KKTC değil. Çünkü adadaki durumu izlemek için KKTC’de bir İHA üssüne ihtiyacınız duymazsınız” dedi.
Gözlemciler, bölgedeki çatışma alanlarında ve önümüzdeki yıllarda bölgesel çatışmalarda Türkiye’nin hava kontrolünün sonuçlarını takibe aldılar. ABD Başkanı Joe Biden yönetimine GKRY’e Patriot füze savunma sistemi ve uçaksavar teknolojisi temin edilmesini tavsiye ediyorlar. AEI yazarı Rubin, bölgede başarılı olacak tek stratejinin Washington'ın Türkiye'nin bu tutum nedeniyle çok şey kaybedeceğini kanıtlaması olduğunu öne sürdü.

Sivil havacılığın güvenliğine yönelik riskler
Türkiye’nin KKTC’deki yeni İHA üssünün etkileri bu kadarla da  sınırlı değil. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre, Washington merkezli Uluslararası Uçuş Güvenliği Vakfı'na bağlı bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan FSF-Med Türkiye’nin KKTC’deki İHA üssünün, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası çevresindeki sivil hava sahasını da etkileyebileceğini savundu.
FSF-Med, Eylül ayı ortalarında yaptığı bir uyarıda şu iddialarda bulundu:
“Geçitkale’deki Türk hava üssünün planlanan modernizasyonu, Türkiye ve GKRY’nin havacılık otoriteleri arasındaki yıllardır havacılık alanında süren gerilimi, iletişimi ve koordinasyon sorununu başka bir safhaya taşıyabilir. Türk askeri uçaklarının, GKRY yetkilileriyle uçuş planlarını paylaşmaması ve sivil uçaklara yakın uçabilmesi nedeniyle gerilim riski artıyor.”
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), uluslararası ve Avrupa’daki havacılık güvenliği yetkililerine İHA üssünün oluşturduğu artan risklerle ilgili endişelerini dile getirmeleri için baskı yapacağını bildirdi. ICAO, herhangi bir olay yaşanması durumunda sorumluluğun ihlallerini durdurmaya yönelik adım atmayanlarda olacağını vurguladı.
Uluslararası Pilotlar Birliği Federasyonu (IFALPA), geçtiğimiz günlerde, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) tarafından kısa bir süre önce yayınlanan bir araştırma çalışmasına atıfta bulunarak, sivil uçaklar üzerindeki bu tür çelişkili talimatların, ‘bölgedeki uçuşların güvenliğine zarar verebilecek’ sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Aynı çalışma, Lefkoşa'nın Rum kesimindeki Athalassa'da bulunan Hava Trafik Kontrol Merkezi tarafından kontrol edilen hava sahasında 2019 yılında meydana gelen 166 olay kaydettiğini belirtti. Çalışmada, olayların tam niteliğine dair bilgi verilmezken, 2016 ve 2018 yılları arasında yılda 250'den fazla ‘havacılık kazası’ meydana geldiğine işaret edildi.
CNN Türk bu yılın başlarında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, üssün kalıcı olacağını ve İHA’ların sürekli olarak konuşlandırılacağını söylediğini aktardı.
 



Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
TT

Witkoff: Ukrayna ile yapılan görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Berlin'deki görüşmeleri öncesinde Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in yanında ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile tokalaşıyor (Almanya Federal Hükümeti Enformasyon Bürosu/Guido Bergmann)

ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün, Rusya ile savaşa diplomatik bir çözüm bulmak amacıyla Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile Berlin'de yapılan görüşmelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini açıkladı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Jared Kushner arasındaki görüşme beş saatten fazla sürdü. Witkoff’un sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamaya göre görüşmede, 20 maddelik barış planı, ekonomik programlar ve diğer konular hakkında derinlemesine tartışmalar yapıldı. Witkoff, bu sabah başka bir toplantı daha yapılacağını da sözlerine ekledi.

ABD’nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için öne sürdüğü öneriyle yürütülen Ukrayna-Rusya müzakerelerini yöneten Witkoff'un Berlin’e gönderilme kararı, Washington'ın savaşı sona erdirme planının şartları konusunda Kiev ile kalan anlaşmazlıkları çözme konusundaki aciliyetinin arttığını gösteriyor. Ukrayna ve Rusya arasındaki saldırılar devam ederken ve kayıplar artarken, ABD Başkanı Trump, 2022 şubatında Rusya'nın Ukrayna'ya karşı açtığı ve yüz binlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan savaşı çözme planıyla ilgili görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını açıkça dile getirdi.

Zelenskiy daha önce Washington'ın, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinin kontrol ettiği kısmından Ukrayna ordusunun çekilmesini talep ettiğini açıklamıştı. Bu bölgenin silahtan arındırılmış bir ‘serbest ekonomik bölge’ haline getirilmesi planlanıyor. Ancak Washington, Ukrayna topraklarını işgal eden Rusya ordusundan aynı talepte bulunmuyor.

Öte yandan Trump'ın planı, Rusya ordusunun Sumi, Harkiv ve Dnipropetrovsk bölgelerinde (kuzey ve kuzeydoğu) ele geçirdiği küçük alanlardan çekilmesini, ancak Herson ve Zaporijya'da (güney) kontrol ettiği daha geniş toprakları elinde tutmasını öngörüyor.


Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
TT

Güney Kore polisi Birleşme Kilisesi'nin ofislerine baskın düzenledi

Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)
Güney Kore'deki Birleşme Kilisesi genel merkezinin girişi (EPA)

Güney Kore polisi bugün, başkent Seul ve çevresindeki Birleşme Kilisesi'nin ofislerine ve tesislerine baskın düzenlediğini açıkladı. Baskın düzenlenen yerler arasında başkentin kuzeydoğusunda bulunan ve uluslararası genel merkez olarak kullanılan lüks bir saray da yer aldı. Polis, aramanın kiliseye ait on farklı yerde yapıldığını duyurdu.

Yonhap Haber Ajansı, aramanın bazı mevcut ve eski hükümet yetkilileri ile milletvekillerinin kiliseden rüşvet aldıkları iddialarıyla ilgili olduğunu bildirdi. Olayda adı geçenler arasında kilise lideri Hak Ja Han da yer alıyor.

Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı Chung Jae-soo, geçtiğimiz hafta yanlış olduğunu söylediği iddiaları çürütmeye odaklanmak ve davanın Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung’un hükümetinin çalışmalarını etkilemesini önlemek istediğini belirterek istifa etmişti.

sdfrgt
Birleşme Kilisesi'nin lideri Hak Ja Han, Seul'deki özel savcıların talebi üzerine hakkında çıkarılan tutuklama emrinin yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye geldi (Arşiv - Reuters)

Kilise tarafından geçtiğimiz hafta yapılan açıklamada, tek bir eski kilise yetkilisinin karıştığı iddia edilen ve ‘aşırılıklar’ olarak nitelendirilen olaylarla Kilise’nin hiçbir ilgisi olmadığı belirtildi.

Birleşme Kilisesi lideri Hak Ja Han, avantajlı iş olanakları karşılığında eski First Lady Kim Keon-hee'ye rüşvet teklif ettiği iddiasıyla yargılanıyor. Ancak Kilise lideri bu iddiaları reddediyor.


Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
TT

Avustralya Başbakanı’dan, Sidney saldırısı sonrası ‘antisemitizmi’ ortadan kaldırma sözü

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)
Avustralya Başbakanı Anthony Albanese saldırının gerçekleştiği yeri ziyaret etti (EPA)

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese bugün yaptığı açıklamada, Bondi Plajı'na düzenlenen terör saldırısını kınadı, bunu “saf kötülük eylemi” olarak nitelendirdi. Öte yandan Avustralya polisi, dün meydana gelen silahlı saldırıda en az 16 kişinin öldüğünü teyit etti.

efrty
Avustralya Başbakanı Albanese düzenlediği basın toplantısında (EPA)

Başbakan Albanese düzenlediği basın toplantısında, ‘bugünün Bondi'de neşeli bir kutlama olması gerektiğini, ancak yaşananlarla bu kutlamanın sonsuza kadar lekelendiğini’ söyledi.

Albanese, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dün gördüğümüz şey, saf kötülük, antisemitizm ve Avustralya'nın simgesel bir yerinde, bizim kıyılarımızda işlenen bir terör eylemiydi.”

Avustralya'nın ‘antisemitizmi ortadan kaldırmak için ne gerekiyorsa yapacağını’ vurgulayan Başbakan Albanese, “Avustralya asla bölünmeye, şiddete veya nefrete boyun eğmeyecek ve bunu birlikte aşacağız. Onların bizi bir ulus olarak bölmelerine izin vermeyeceğiz. Buna yanıt vermek için gerekli her türlü kaynağı seferber edeceğiz. Dün, ülkemizin tarihinde gerçekten karanlık bir gündü. Ancak bir ulus olarak, bunu yapan korkaklardan daha güçlüyüz” ifadelerini kullandı.

dfgt
Sidney'deki silahlı saldırı olay yerinde polis (AP)

Öte yandan Avustralya polisi dün akşam Sidney'de Yahudi bayramı Hanuka kutlamaları sırasında 16 kişiyi öldüren iki silahlı saldırganın 50 yaşındaki bir adam ve 24 yaşındaki oğlu olduğunu açıkladı.

Yeni Güney Galler Polis Komiseri Mal Lanyon, gazetecilere yaptığı açıklamada baba saldırganın öldürüldüğünü, oğul saldırganın ise şu anda hastanede tedavi gördüğünü söyledi. Lanyon, “Başka saldırganlar aradığımızı söyleyemem” diye ekledi.

Saldırı, yaklaşık 2 bin Yahudi’nin Sidney'deki Bondi Plajı'nda Hanuka kutlamalarına katıldığı sırada gerçekleşti.

Görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kişinin kutlama alanının yakınlarındaki bir arabadan inip ateş açtığını bildirdi.

Raporlara göre ateş yakınlardaki bir köprüden açıldı.

Olay yerinden çekilen görüntülerde, uzun namlulu silahlara sahip saldırganlar kutlama yerine doğru ilerlerken panik içindeki kalabalığın her yöne kaçıştığı görüldü.

Videolarda, kaosun ortasında çimlere uzanmış insanlar görülüyor. Kutlamaya katılan bir Yahudi, olayı kendileri için bir ‘felaket’ olarak nitelendirdi.

Saldırıdan birkaç saat sonra konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese'ye bir mektup göndererek Canberra'yı ‘antisemitizmi körüklemekle’ suçladığını söyledi.

Diğer bir deyişle Netanyahu, Albanese'nin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının ‘sokaklarınızda yıkıma yol açan Yahudilere karşı nefreti teşvik ettiğini’ söyledi. İsrail Başbakanı, “Antisemitizm, liderler sessiz kaldıkça yayılan bir kanserdir. Zayıflığı eylemle değiştirmelisiniz” diye ekledi.

Saldırının ‘korkunç’ olduğunu söyleyen Netanyahu, “Soğukkanlı bir cinayet. Ne yazık ki, kurbanların sayısı her dakika artıyor. En büyük kötülüğü gördük” dedi. Yoldan geçerken saldırganlardan birinin silahını elinden alan ve Yahudi olduğunu söylediği bir kişiye atıfla “Aynı zamanda en büyük Yahudi kahramanlığını da gördük” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küresel anti-Semitizmle mücadele ediyoruz ve bununla savaşmanın tek yolu onu kınamak ve mücadele etmek, başka yolu yok. İsrail'de yaptığımız da bu. İsrail ordusu ve güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu yapmaya devam edecek.”

Avustralya hükümetini üstü kapalı eleştiren Netanyahu, “Olayı kınamayan, aksine teşvik edenleri kınamaya devam edeceğiz. Onlardan özgür ulusların liderlerinden bekleneni yapmalarını talep etmeye devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.