Türkiye’nin KKTC’deki İHA’larının Doğu Akdeniz denklemindeki yeri

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
TT

Türkiye’nin KKTC’deki İHA’larının Doğu Akdeniz denklemindeki yeri

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuryeti’nden (KKTC) havalanan Türk yapımı bir İHA. (AFP)

İnci Mecdi
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 16 Aralık 2019 tarihinde Türkiye’den kalkan ilk insansız hava aracının (İHA) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) Geçitkale (Lefkonuk) Havalimanı’na indiğini duyurdu. Söz konusu duyuru, Kıbrıs Adası kıyılarında büyük doğalgaz keşiflerinin ilan edilmesi ve bölge ülkeleri arasında doğalgazın çıkarılması ve ihracatında koordinasyon ve iş birliği yapılması amacıyla Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulmasının ardından, Trablus’taki eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile imzalanan iki mutabakat muhtırasından aylar sonra yapıldı.
Türkiye, geçtiğimiz iki yıl boyunca Kıbrıs adası kara sularını ihlal ederek efalarca kez Kıbrıs kıyılarında doğalgaz arama çalışmaları başlattı. Türkiye’nin bu adımları uluslararası toplumdan çok sayıda kınama açıklamasının yapılmasına yol açtı. Nüfusunun çoğunluğunu Kıbrıs Türklerinin oluşturduğu Kıbrıs adasının kuzey kesimi 1974 yılından bu yana Türkiye’nin hakimiyeti altında.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz temmuz ayında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) ziyaret etmiş ve Maraş’ın bir kısmının yeniden açıldığını duyurmuştu.
BM Güvenlik Konseyi (BMGK) 2019 yılında, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) Maraş’ın yerel sakinleri dışındakilerin şehre yerleştirilmesi girişimlerinin ‘kabul edilemez’ olduğunu onaylayan bir karar yayınlamıştı.
Ancak Türkiye’nin Kıbrıs adasının kuzeyinde 47 yıldır devam eden varlığı, Ankara'nın Doğu Akdeniz’deki doğalgazdan pay alma çabaları için bir delik açmış gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 yılının mayıs ayında Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arayan gemilerinin söz konusu çalışmaları KKTC’deki kardeşlerinin hakları için yaptıklarını söyledi.
Ayrıca Türkiye ile Libya arasında imzalanan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası/Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, AB tarafından uluslararası hukukun ve BMGK kararlarının açıkça ihlali edilmesi olarak değerlendirildi. Söz konusu iddiaya konu olan iki mutabakat muhtırası da uluslararası arenada geniş çapta kınamalara yol açtı. Mutabakat muhtıraları, Türkiye'nin güney kıyılarından Libya'nın kuzeydoğu kıyılarına kadar uzanan bir ‘münhasır ekonomik bölgenin’ paylaşılmasını öngörüyor. Mutabakat muhtıralarına karşı çıkanlar, bunların yasa dışı olduğunu ve ticaret ile enerji akışlarını bozabileceğini öne sürüyor. NATO ve AB üyesi olan Yunanistan muhtıralar çerçevesinde belirlenen münhasır ekonomik bölgenin Girit Adası’na uzanan suları da kapsadığını öne sürerek bunun kendi toprak egemenliğinin ihlali olduğunu iddia ediyor.

Daha geniş saldırı kabiliyeti
Ankara, KKTC’de İHA’lar için de bir üs kurma yönünde adımlar atıyor. Bu durum, özellikle Kıbrıs Adası’nın bölgede sahip olduğu stratejik konum göz önüne alındığında bölge ülkeleri arasında tartışmalara neden oluyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Türkiye, müttefiklerinin önemli çatışmaları çözmesini sağlayan İHA teknolojisinde lider konumda bulunuyor. Söz konusu çatışmaların başında da Azerbaycan’ın geçtiğimiz yıl yaklaşık 44 gün süren ve Ermeni nüfusun yaşadığı yarı özerk bölge olan Dağlık Karabağ bölgesinin kontrolünü ele geçirdiği savaş geliyor. Azerbaycan’ın başarısının kaynağı Türkiye’nin temin ettiği İHA’lar oldu. Gözlemcilere göre Ermenistan’ın kullandığı Rus yapımı hava savunma sistemleri, başkent Erivan'daki kara kuvvetlerini Türk yapımı Bayraktar TB2 silahlı İHA’larından koruyamadı.
Bayraktar TB2 SİHA’ları, Türk savunma sanayisinde lider teçhizat haline gelirken Ukrayna, Katar, Azerbaycan, Polonya ve diğer ülkelere de satışları yapıldı. Bayraktar TB2 SİHA’larını geliştiren Baykar, İHA uzman bir şirket olarak ön plana çıkıyor. Şirket, kısa bir süre önce Akıncı TİHA’nın çift motorlu, 20 metre kanat açıklığına ve altı ton kalkış ağırlığına sahip yeni, daha gelişmiş bir versiyonunu duyurdu. Türk basınında yer alan haberlere göre Akıncı TİHA’nın yeni versiyonu 1,5 tonluk bir taşıma kapasitesine sahip ve 11 bin 594 metre irtifada uçabiliyor. Yeni Akıncı TİHA, 24 saat kesintisiz uçma özelliğiyle Türk havacılık tarihinde bir rekora imza attı.
Katar Üniversitesi İbn Haldun Beşeri ve Sosyal Bilimler Merkezi’nden Dr. Ali Hussain Bakir tarafından kaleme alınan, Londra merkezi Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) tarafından yayımlanan makaleye göre Türk yapımı İHA teknolojisi ve özellikle elektronik silah sistemi ‘Koral’, Türkiye'nin Ortadoğu ve Orta Asya'daki askeri savaşlarında belirleyici bir faktör konumunda. Makalede, Türk yapımı İHA’ların Suriye, Azerbaycan ve Libya'daki başarısının ardındaki gizli gücün Koral olduğu belirtildi.
Türkiye yıllardır İHA’larla PKK’ya operasyonlar gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz yıl Suriye'deki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin doğal bir uzantısı olarak görülen ve hem Türkiye hem de İran’daki Kürtleri için bir örnek teşkil eden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde Türk yapımı bir SİHA ile gerçekleştirilen saldırıda iki Iraklı subay şoförleriyle birlikte öldürüldüler. PKK’nın yanı sıra Suriyeli ve İranlı müttefiklerinin mevzilerinin de SİHA’larla sürekli olarak bombalandığı belirtiliyor.

Türkiye'nin çapraz ateşinde
Gözlemciler, Türk ordusunun, düşman askerlerinin yerini tespit etmesini ve hava savunma teknolojisini bozmasını sağlayan İHA’ların üretiminde ilerleme kaydettiğini ve bu durumun Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'de GKRY ve Yunanistan ile yaşadığı anlaşmazlıklarda önemli kartlara sahip olabileceği görüşündeler. Ancak KKTC’de Türkiye’nin İHA’ları için bir üssün olması, bölgeyi Türk istihbaratı açısından da önemli bir konuma getiriyor. Türkiye’nin Etiyopya ve Somali'ye İHA satışının da denklemlere etkisine dikkat çekiliyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ağustos ayı başlarında bir Türk televizyon kanalına verdiği röportajda, Bayraktar TB2 SİHA’larının KKTC’de anavatan Türkiye'deki üslerden çok daha hızlı hareket edebilecekleri konusunda övgüde bulundu. Tatar, SİHA’ların bölgeyi denetlemek amacıyla kullanılabileceğini belirtti.
ABD merkezli güvenlik araştırma kuruluşu Amerikan Girişimcilik Enstitüsü (American Enterprise Institute – AEI) yazarı Michael Rubin, KKTC’de gelişmiş Türk askeri silahlarının olmasının, Ankara’nın Doğu Akdeniz ülkelerini askeri kabiliyetleri kapsamına alacağını söyledi.
Daha önce Türkiye’nin KKTC’deki İHA üssüyle ilgili olarak ABD merkezli AP’ye açıklamalarda bulunan Mısırlı bir diplomat, söz konusu hamleyi Ankara'nın uluslararası toplumdan ‘sert tepkiler’ verilen bir dizi adımın parçası olarak nitelendirdi. Mısırlı diplomat ayrıc üssün KKTC, Libya ve Akdeniz'deki atılan diğer adımlara birlikte daha fazla endişeye neden olacağını öne sürdü.
GKRY Dışişleri Bakanı Nikos Christodoulides, kısa bir süre önce düzenlediği bir basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC’deki İHA üssü ile ilgili açıklamasının ‘Türkiye'nin Osmanlı politikasına ve Ankara'nın dış politikasının askerileşmesine’ bir örnek olduğu iddiasında bulundu. Christodoulides, açıklamasında, “İHA üssünü kurmanın temel nedeni Ortadoğu'yu, İsrail'i ve Mısır'ı kontrol etmektir. Asıl amaç KKTC değil. Çünkü adadaki durumu izlemek için KKTC’de bir İHA üssüne ihtiyacınız duymazsınız” dedi.
Gözlemciler, bölgedeki çatışma alanlarında ve önümüzdeki yıllarda bölgesel çatışmalarda Türkiye’nin hava kontrolünün sonuçlarını takibe aldılar. ABD Başkanı Joe Biden yönetimine GKRY’e Patriot füze savunma sistemi ve uçaksavar teknolojisi temin edilmesini tavsiye ediyorlar. AEI yazarı Rubin, bölgede başarılı olacak tek stratejinin Washington'ın Türkiye'nin bu tutum nedeniyle çok şey kaybedeceğini kanıtlaması olduğunu öne sürdü.

Sivil havacılığın güvenliğine yönelik riskler
Türkiye’nin KKTC’deki yeni İHA üssünün etkileri bu kadarla da  sınırlı değil. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre, Washington merkezli Uluslararası Uçuş Güvenliği Vakfı'na bağlı bir sivil toplum kuruluşu (STK) olan FSF-Med Türkiye’nin KKTC’deki İHA üssünün, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası çevresindeki sivil hava sahasını da etkileyebileceğini savundu.
FSF-Med, Eylül ayı ortalarında yaptığı bir uyarıda şu iddialarda bulundu:
“Geçitkale’deki Türk hava üssünün planlanan modernizasyonu, Türkiye ve GKRY’nin havacılık otoriteleri arasındaki yıllardır havacılık alanında süren gerilimi, iletişimi ve koordinasyon sorununu başka bir safhaya taşıyabilir. Türk askeri uçaklarının, GKRY yetkilileriyle uçuş planlarını paylaşmaması ve sivil uçaklara yakın uçabilmesi nedeniyle gerilim riski artıyor.”
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), uluslararası ve Avrupa’daki havacılık güvenliği yetkililerine İHA üssünün oluşturduğu artan risklerle ilgili endişelerini dile getirmeleri için baskı yapacağını bildirdi. ICAO, herhangi bir olay yaşanması durumunda sorumluluğun ihlallerini durdurmaya yönelik adım atmayanlarda olacağını vurguladı.
Uluslararası Pilotlar Birliği Federasyonu (IFALPA), geçtiğimiz günlerde, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) tarafından kısa bir süre önce yayınlanan bir araştırma çalışmasına atıfta bulunarak, sivil uçaklar üzerindeki bu tür çelişkili talimatların, ‘bölgedeki uçuşların güvenliğine zarar verebilecek’ sonuçlar doğurabileceğini belirtti. Aynı çalışma, Lefkoşa'nın Rum kesimindeki Athalassa'da bulunan Hava Trafik Kontrol Merkezi tarafından kontrol edilen hava sahasında 2019 yılında meydana gelen 166 olay kaydettiğini belirtti. Çalışmada, olayların tam niteliğine dair bilgi verilmezken, 2016 ve 2018 yılları arasında yılda 250'den fazla ‘havacılık kazası’ meydana geldiğine işaret edildi.
CNN Türk bu yılın başlarında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, üssün kalıcı olacağını ve İHA’ların sürekli olarak konuşlandırılacağını söylediğini aktardı.
 



Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
TT

Kremlin: ABD, Ukrayna ile mutabık kalınan planın kriterlerini Moskova’ya iletti

24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)
24 Kasım 2025'te Moskova'daki Kremlin'deki Spasskaya Kulesi ve Kızıl Meydan'daki Aziz Vasil Katedrali (EPA)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin Cenevre’de Ukrayna ile üzerinde anlaşılan planın kriterlerini Rusya’ya teslim ettiğini açıkladı. Peskov, bu kriterlerin gelecek hafta Rus yetkililer tarafından değerlendirileceğini belirterek, Moskova’nın Ukrayna çözüm sürecine ilişkin görüşmeleri kamuoyu önünde yürütme niyetinde olmadığını söyledi.

Rusya’nın resmî kanalı RT’ye konuşan Peskov, ABD’nin özel elçisi Steve Whitkoff’un Rusya’yı ne zaman ziyaret edeceğine dair bilginin “uygun zamanda” açıklanacağını ifade etti ancak ayrıntıya girmedi.

ABD’li ve Ukraynalı müzakereciler geçtiğimiz pazar günü Cenevre’de, Washington’ın desteklediği yeni barış planı üzerine görüşmeler gerçekleştirmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de salı günü, plan metninin Cenevre’de ABD ile birlikte hazırlandığını ve müzakere ekibiyle üzerinde çalıştığını belirtmişti.

Rusya’nın TASS haber ajansı çarşamba günü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki hafta Whitkoff ile görüşeceğini bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump ise salı günü yaptığı açıklamada, özel elçisini Moskova’ya göndererek barış planı üzerinde son düzenlemeleri yapma umudu taşıdığını söylemişti.

Putin, dün yaptığı açıklamada, Ukrayna konusunda ortada resmî bir barış anlaşması taslağının bulunmadığını, sadece tartışılmak üzere sunulmuş bir dizi başlık olduğunu ifade etti. Ancak Rusya’nın ABD’nin ilk taslak niteliğindeki planını incelediğini belirten Putin, bu planın “ileride yapılacak anlaşmalar için bir temel oluşturabileceğini” söyledi.


Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
TT

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu, Zelenskiy’nin özel kalem müdürünün konutunu bastı

Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)
Cumhurbaşkanlığı danışmanı Andrei Yermak (Reuters)

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU), Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin özel kalem müdürü Andriy Yermak’ın konutunda arama gerçekleştirdiğini açıkladı.

Kuruma göre, cuma günü yapılan bu baskın devam eden bir soruşturmayla bağlantılı. Zelenskiy yönetimi son aylarda ciddi yolsuzluk iddialarıyla karşı karşıya kalmıştı.

Andriy Yermak, soruşturmayı yürüten müfettişlerle tam iş birliği içinde olduğunu söyleyerek, aramanın kendi dairesinde gerçekleştirildiğini ifade etti.

Yermak, Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, “Müfettişlerin önünde herhangi bir engel bulunmuyor. Ben de kendileriyle tam iş birliği içindeyim” dedi


Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)
TT

Muhammedi, İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etme konusunda "kalıcı yasak" getirdiğini söyledi

Nergis Muhammedi (Reuters)
Nergis Muhammedi (Reuters)

İnsan hakları aktivisti ve Nobel Barış Ödülü sahibi Nergis Muhammedi, ikiz oğullarına gönderdiği doğum günü mesajında, dün İranlı yetkililerin kendisine ülkeyi terk etmesini kalıcı olarak yasakladığını duyurdu.

53 yaşındaki Muhammedi, geçen aralık ayında sınırlı sağlık izniyle serbest bırakılmadan önce üç yıldan fazla hapis yattı. Hukuk ekibi, Muhammedi'nin her an tekrar tutuklanıp cezaevine geri dönebileceği ve ülkeden ayrılamayacağı konusunda uyardı.

İkiz oğulları Kiana ve Ali Rahmani'ye 19. doğum günlerinde yazdığı mektupta, "Size gelebilmek için pasaport başvurusunda bulundum" diye yazmıştı. Ancak, on yıldan uzun süredir görmediği oğullarına yazdığı mektupta, "İslam Cumhuriyeti iki tür seyahat yasağı çıkardı ve uyguladı; bunlardan biri kalıcı seyahat yasağı" diye ilave etti.

Kiana ve Ali, hapiste uzun süre kalmış, tanınmış bir İranlı aktivist olan babaları Taghi Rahmani ile birlikte Paris'te yaşıyor.

Muhammedi, İslam Cumhuriyeti'nde insan hakları mücadelesi nedeniyle 2023 Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. Ayrıca, genç kadın Mahsa Amini'nin ahlak polisi gözetiminde iken hayatını kaybetmesinin ardından patlak veren protestoları da güçlü bir şekilde destekledi.

Mektubunda, "İran yetkilileri belgelerimize 'kalıcı' damgasını vururken, kendileri her gün İran halkının eliyle gelecek kaçınılmaz çöküş korkusuyla yaşıyorlar" ifadelerini kullandı. Muhammedi'ye yönelik yasağın ne zaman ve hangi koşullar altında uygulandığı henüz netlik kazanmadı.

İki oğlu 2023'te Oslo'da onun adına Nobel Barış Ödülü'nü kabul etti ve çocuklarını 11 yıldır görmedi. En son Kasım 2021'de tutuklanan Muhammedi, son on yılın çoğunu parmaklıklar ardında geçirdi. Ancak serbest bırakıldıktan sonra da yetkililere meydan okumaya devam etti ve uluslararası etkinliklerde zorunlu başörtüsü takmayı reddetti.