Sudan’da milyonlarca kişi sivil yönetime destek için sokaklara döküldü

Kuzey Hartum’da yönetimin sivillere devredilmesi talebiyle yürüyüş düzenlendi. (AFP)
Kuzey Hartum’da yönetimin sivillere devredilmesi talebiyle yürüyüş düzenlendi. (AFP)
TT

Sudan’da milyonlarca kişi sivil yönetime destek için sokaklara döküldü

Kuzey Hartum’da yönetimin sivillere devredilmesi talebiyle yürüyüş düzenlendi. (AFP)
Kuzey Hartum’da yönetimin sivillere devredilmesi talebiyle yürüyüş düzenlendi. (AFP)

Milyonlarca Sudanlı, başta başkent Hartum olmak üzere ülkenin birok şehrinde sokaklara akın etti. Protestocular attıkları sloganlarla sivil yönetime destek verdiler.
Dün Sudan sokaklarına dökülen insanlar, 11 Nisan 2019'da, ülkeyi yaklaşık 30 yıl boyunca ülkeyi yöneten Ömer el-Beşir'i deviren halk devriminden bu yana en büyük protestoya imza attı.
Sivil yönetime destek veren göstericilerin talepleri şunlardı:
-Egemenlik Konseyi’nin başkanlığının sivillere devredilmesi
- Her türden darbe girişimlerinin engellenmesi
- Güvenlik birimlerinin ıslah edilmesi
- Silahlı hareketlerin düzenli orduya entegre edilmesi
- Sivil hükümetin ve demokratik dönüşümün desteklenmesi
-Adaletin tesis edilip 2019 yılının haziran ayında yapılan oturma eyleminin dağıtılması sırasında öldürülen göstericilerin katillerinden hesap sorulması
-Aranan kişilerin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) teslim edilmesi
- İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) rejiminden kalanların dağıtılması.
Başbakan Abdullah Hamduk, tüm şehirlerdeil ve kırsal bölgelerde milyonlarca kişiden oluşan kitleleri selamlayarak geçiş hükümetinin sivil ve demokratik dönüşüme ve devrimin “Özgürlük, barış ve adalet... Sivil yönetim halkın seçimidir” sloganına bağlılığını vurguladı. Hamduk dünkü konuşmasında Sudan halkının barışa olan bağlılığını ve özgürlük, demokrasi ve sivil-demokratik dönüşüm yolunda yürümeye kararlı olduğunu gösterdiğini söyledi. Hamduk kitlelerin sesini duyurduklarını ve devrimin hedeflerinden geri adım atma gibi bir durumun söz konusu olmadığı mesajını verdiklerinin altını çizdi. Ayrıca geçiş kurumlarını tamamlamak ve devrimin hedeflerini ve sloganlarını gerçekleştirmek için çalışmaya devam etme sözü veren Hamduk, polis güçlerinin kalabalığı ve düşünceleri ifade etmek için kullanılan tüm barışçıl araçları korumada oynadığı role övgüde bulundu.

Sivil güçlerin birleşmesi
Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD), Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), halk direniş komiteleri ve sivil toplum örgütleri Sudan vatandaşlarını ülkenin 21 Eylül’de başarısız olan darbe girişiminden bu yana mustarip olduğu siyasi krizden yararlanarak askeri darbe düzenlenmesine karşı protesto gösterileri düzenlemeye çağırdı. Yapılan değerlendirmeler dün düzenlenen yürüyüşlerin adeta ‘deprem’ olduğu yönünde.
Hartum'da yüz binlerce kişinin sokaklara akın ettiği protestolar, 21 Ekim 1964'te yapılan ilk Sudan halk devriminin yıl dönümüne denk geldi. Es-Sahafa Mahallesi ile es-Sittin arası ve ara sokaklar  insan seline tanık oldu. Yüz binlerce devrimcinin sokaklara döküldüğü, Hartum’a çıkan yollardaki konvoyun uzunluğunun 10 kilometre olduğu tahmin ediliyor.
Vad Medeni, el-Ebyad, Kosti, el-Cuneyna, el-Faşir, Nyala, Sennar, Singa, Port Sudan, Kassala, Gadarif, Atbara, Ibri, Dongola ve Sudan'ın dört bir yanındaki şehirler, yüz binlerce kişinin katıldığı benzer yürüyüşlere sahne oldu. Göstericiler askerlerin yönetimi tekeline alma, siyasi ana merkezi bölme ve silahlı hareketlerle ittifak yapma girişimlerini kınadılar ve sivil yönetimin korunmasını talep ettiler.
Protestocular sivil demokratik geçişin korunması, Egemenlik Konseyi başkanlığının sivillere devredilmesi, 30 Haziran rejiminin dağıtılması, devrim şehitlerinin öcünün alınması, Yasama Konseyi ve elçiliklerde temsil edilen geçiş yönetim kurumlarının tamamlanması ve 3 Haziran 2019'da Ordu Karargahı önünde oturma eylemi yapanların dağıtılması sırasındaki katliamı -ki Askeri Geçiş Konseyi o zamanlar bu suçu işlediğini kabul etmişti- soruşturmak üzere Başbakan tarafından görevlendirilen komisyonun çalışmalarının hızlandırılması çağrısında bulundular.
“Sivil otorite veya sonsuz devrim”
Protestocular attıkları sloganlarda Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın istifa etmesini istediler. Sloganların arasında “Sivil bir otorite ya da sonsuz bir devrim”, “Bütün güç halkın elinde”, “Barışçıl... Barışçıl”, “Özgür devrimciler”, “Yürümeye devam edeceğiz”, “Kana kan, diyeti kabul etmeyeceğiz” de vardı.
Hartum ve Kuzey Hartum kentlerinde polisle göstericiler arasında herhangi bir arbede yaşanmadı. Ancak Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Ümmü Derman'da polis, Ulusal Meclis (Parlamento) binaları önünde toplanan protestocuları dağıtmak için göz yaşartıcı gaz bombası kullandı. Polisin bu müdahalesinde çok sayıda gösterici yaralandı. Protestolara katılanlardan İsa Musa adlı bir genç Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte gösterilere sivil yönetimi desteklemek için katıldığını söyledi. Oturma eyleminin dağıtılması sırasında yaşamını yitiren Abdulazim Keşşe’nin babası da oğlunun kanının yerde bırakılmamasını istedi. Yürüyüş liderlerinden olan Keşşe “Kana kan. Diyet kabul etmeyiz” dedi.
Protesto yürüyüşlerine Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf ve Sanayi Bakanı İbrahim eş-Şeyh de dahil olmak üzere çok sayıda bakan ile Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el-Faki, Başbakan'ın Danışmanı Yasir Arman ve 30 Haziran Rejimini Dağıtma Komitesi üyeleri Vecdi Salih ve Taha Osman başta olmak üzere pek çok üst düzey devlet yetkilisi katıldı. Protestocular, özellikle Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el-Faki ve 30 Haziran Rejimini Dağıtma Komitesi üyesi Vecdi Salih’i omuzlarında taşıdılar.
2019'da İslamcı yönetimi deviren protesto hareketine öncülük eden SPD, mahalle direniş komiteleri ve ÖDBG sivil yönetimi desteklemek, devrim taleplerini gerçekleştirmek ve başta Maliye Bakanı Cibril İbrahim ve Darfur Valisi Mini Arko Minavi olmak üzere cumartesi gününden bu yana Egemenlik Konseyi'nin Abdullah Hamduk liderliğindeki sivil hükümeti feshetmesi talebiyle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın önünde oturma eylemi yapan silahlı hareketlerden oluşan bir gruba karşı gösteri yapılması çağrısında bulunmuştu.

Askeri yönetimin desteklediği suçlamaları
Geçiş hükümetinin siyasi mercii sayılan ÖDBG, grubu hükümeti kontrol etmek ve koalisyonu haksız bir biçimde sahiplenmek için askerler ve Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından desteklenmekle suçluyor. Basın kuruluşları söz konusu grubun askerler tarafından geçiş dönemini düzenleyen anayasal belgeye göre Egemenlik Konseyi başkanlığının sivillere devredilmesi için son tarihin yaklaşmasıyla birlikte yönetimde kalmalarını sağlaması amacıyla oluşturulduğunu ve desteklendiğini öne sürdü.
Darbe girişiminin etkileri
Sudan yaklaşık bir aydır büyük bir gerilime sahne oluyor. Geçiş yönetimini idare eden koalisyonun askeri ve sivil kanatları arasında karşılıklı suçlamalar yapılıyor. Askerler, 21 Eylül'deki son darbe girişiminin engellendiği duyurulduktan sonra yaşananlardan siyasi güçleri sorumlu tuttu. Siviller de askerleri, iktidarı kendilerine devretmeyi reddetmelerini haklı çıkarmak için devleti ele geçirmek ve bir gerilim ve güvenlik kaosu yaratmakla suçluyor.
Sudan, 17 Ağustos 2019'da imzalanan bir anayasal belgeyle yönetiliyor. Belgede, 2024 yılının sonunda sonlanması beklenen geçiş dönemine kadar yönetimin siviller ile ordu arasında paylaşılması öngörülüyor. Buna göre, geçiş sürecinin ilk döneminde yönetime askerlerin başkanlık etmesi, ikinci dönem de yönetimin sivillere devredilmesi ön görülüyordu. Ancak askerlerin yönetim döneminin sona yaklaşmasıyla iktidarı sivillere devretmek istemediklerine dair güçlü şüpheler ortaya çıktı.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.