Tunus'ta Kovid-19 kaynaklı ölüm ve vaka sayısı azalıyor

Tunus'ta Kovid-19 kaynaklı ölüm ve vaka sayısı azalıyor
TT

Tunus'ta Kovid-19 kaynaklı ölüm ve vaka sayısı azalıyor

Tunus'ta Kovid-19 kaynaklı ölüm ve vaka sayısı azalıyor

Tunus Sağlık Bakanlığı, ülke genelinde son haftalarda yeni tip koronavirüse (Kovid-19) bağlı ölüm ve vaka sayılarında azalma olduğunu açıkladı.
Tusnus’ta, 19 Ekim’de virüse bağlı günlük can kaybının 4 kişiyle sınırlı kalsa da salgının başlangıcından bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı yaklaşık 25 bin 121’e yükseldi.  Yapılan 3 bin 907 testin 157’si pozitif kaydedildiği açıklandı. Özellikle bazı bölgelerde salgının yüzde 60 yayılım oranın görüldüğü  Tunus’ta son verilere göre bu oran yüzde 4,2'lerin altına düştü.
Aynı kaynaklar, ülke genelinde koronavirüse karşı aşılamanın ilerlemesine rağmen aynı tarihte 18 yeni vaka da dahil olmak üzere Tunus özel hastanelerinde ve sanatoryumlarında 513 hastanın bulunduğunu, kamu ve özel sektör resüsitasyon ve yoğun bakım bölümlerinde vaka sayısının 121'e ulaştığını belirtti. Suni solunum cihazına (ventilatör) bağlı olarak nefes alabilen mevcut kişi sayısı ise 34 olarak açıklandı.
Öte yandan, Virolog Zekeriya Bougherra, dünyayı kasıp kavuran Kovid-19’un yeni bir türünün yayılması konusunda uyardı. Söz konusu tür birkaç saat içinde İngiltere'de yüzlerce vakaya bulaştı.
Bougherra, ilk olarak Hindistan'da tespit edilen Delta varyantının soyundan gelen yeni türün dünyayı endişelendiren yeni enfeksiyon ve ölüm dalgasına neden olabileceğine dikkat çekti.
Tunuslu yetkililer ise, salgını ortadan kaldırmak ve toplumsal bağışıklığı güvence altına almak için koronavirüse karşı aşılamaya devam edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Bu kapsamda, Tunus Koronavirüsle Mücadele Bilim Kurulu, 20 Ekim itibariyle aşılanan kişi sayısının 4 milyon 262 bin 137’e ulaştığını vurguladı.
Verilere göre, 3 milyon 330 bin 641 kişi iki doz aşı yaptırırıken, tek doz olarak uygulanan Johnson & Johnson aşısından 416 bin 860 kişi yaptırdı. Daha önce koronavirüse enfekte olan 514 bin 636 kişi ise tek doz aşı yaptırmıştır.
13 Mart 2020 tarihinde yeni tip koronavirüse karşı ulusal aşı kampanyanın başlamasından bu yana uygulanan doz sayısı 8 milyon 775 bin 582’ye yükseldi.
Tunus, ay sonuna kadar yaklaşık 5 milyon kişiyi aşılamayı umuyor. Ancak birçok Tunuslunun aşı randevularına uymaması sağlık yetkililerini endişelendiriyor.
Tunus Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan bazı istatistikler, aşı sistemine kayıtlı olanların sadece yüzde 20'sinin aşı olmak için başvurduğuna işaret ediyor.



Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.


İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
TT

İsrail askerleri Filistinli işçileri rüşvet karşılığında askeri kontrol noktalarından geçirdi

İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)
İsrailli askerler, Batı Şeria ile Kudüs arasındaki Kalandiya Kontrol Noktası’nda bekleyen Filistinlileri izliyor. (EPA)

İsrail askerî ve adli polisinin yürüttüğü soruşturmalar, Batı Şeria’daki Filistinlilerin İsrail’e çalışmak amacıyla girebilmek için askerî kontrol noktalarında görev yapan İsrail askerlerine rüşvet verdiğini ortaya koydu.

Soruşturmaya yakın kaynaklar, “bu tür rüşvetlerin ürkütücü bir boyuta ulaştığını” ileri sürerek, bunun “silahlı unsurların İsrail kentlerine sızmasına ve saldırılar düzenlemesine imkân tanıdığını” savundu.

Üç kontrol noktası belirlendi

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre aralarında subay rütbesi taşıyan askerlerin de bulunduğu kişiler, yaptıklarının İsrail içinde saldırılara yol açabileceğini bilmelerine rağmen, para karşılığında geçiş ve kaçak giriş organize etti.

ergvfre
İsrailli duvarın yanında, El Halil yakınlarında zeytin toplayan bir Filistinli. (Reuters)

Haberde, kaçak geçişlerde kullanılan üç askerî kontrol noktasının tespit edildiği belirtildi. Bunlardan birinin Ofer Kontrol Noktası, diğer ikisinin ise Biddu ve Aksa kasabaları yakınında, üçüncüsünün ise Şuafat çevresinde bulunduğu, söz konusu noktaların tamamının Kudüs’ün kuzeyinde yer aldığı kaydedildi. Soruşturmalara göre, geçen cuma günü Bisan saldırısını düzenleyen ve iki İsraillinin ölümü, dört kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının faili Ahmed Ebu’r-Rab’ın da İsrail’e bu kontrol noktalarından birinden girdiği iddia edildi.

Rüşvetin yöntemi ve tutarları

Habere göre Filistinliler, rüşveti kimlik kartının içine koyarak ya da araç durdurulup yolcular indirildiğinde arka koltuğa bırakılan bir zarfla veriyordu. Zarfı alan subayın, işçileri tekrar araca bindirerek geçişe izin verdiği belirtildi.

İkinci İntifada’nın ardından, 2002 yılından itibaren İsrail, 1967 öncesi sınırlar ile Batı Şeria arasında (Yeşil Hat) Filistinlilerin geçişini engellemek amacıyla bir güvenlik duvarı inşa etti. Toplam uzunluğu 770 kilometreyi bulan duvarın yaklaşık 142 kilometrelik bölümü Doğu Kudüs çevresinde yer alıyor ve yüksekliği sekiz metreyi buluyor. Ancak çevresel gerekçeler ve anlaşmazlıklar nedeniyle bazı bölümleri hâlâ tamamlanmış değil.

rg
Ramallah yakınlarındaki İsrail’e ait Atara Kontrol Noktası’nda bekleyen araçlar (AFP)

Gazze savaşının başlamasıyla birlikte İsrail’in yaklaşık 150 bin Filistinli işçinin çalışma izinlerini iptal etmesi, ciddi bir ekonomik krize yol açtı. Bunun üzerine on binlerce işçi kontrol noktalarını aşmaya veya yüksek duvarı tırmanarak geçmeye çalıştı.

Hbaere göre bazı durumlarda minibüslerdeki her yolcu için 50 şekel (yaklaşık 16 dolar) rüşvet ödendi. Bazı vakalarda bir binek aracın geçirilmesi karşılığında  bin 500 şekel (yaklaşık 470 dolar) verildi. Bir olayda ise Filistinli bir iş insanının, polis aracıyla İsrail’e sokulması karşılığında 5 bin  şekel (yaklaşık bin 560 dolar) ödediği belirtildi.

Kaçak geçişlerin bir bölümünün Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimleri içinden yapıldığı, bazı askerlerin sahte resmî çalışma izinleri düzenlediği ve bu tür izinlerin sayısının yaklaşık 300 olduğu tahmin ediliyor.

Telegram kayıtları ve genişleyen soruşturma

İbranice basında yer alan bilgilere göre, rüşvet teklifleri başlangıçta Filistinlilerden gelse de zamanla İsrailli askerlerin de para karşılığı geçiş teklif etmeye başladığı ifade edildi. Sürecin ilerlemesiyle birlikte kaçak geçişlerin askerler ile Filistinli kaçakçılar arasında Telegram üzerinden kurulan ağlar aracılığıyla organize edildiği aktarıldı.

Kayıtlara geçen görüşmelerde, İsrailli bir subayın ödemeyi mutlaka nakit istediği ortaya çıktı. Üst rütbeli bir subayın şüphelenerek gizli soruşturma başlatmasıyla, sadece rüşvet ağının değil, iki askerî birlik arasındaki rekabet nedeniyle bir birliğin diğerini yetersiz göstermek amacıyla kasıtlı olarak Filistinlileri geçirdiği de tespit edildi.

dfrgt
İsrail güvenlik güçleri, Filistin’in Kefr Kaddum köyü yakınlarında Filistinli göstericilerle karşı karşıya. (AFP)

Soruşturma, sadece kaçak geçişlerle sınırlı kalmadı. Sivil idareye bağlı sağlık biriminde görev yapmış eski bir çalışanın, Filistinlilerin sağlık durumlarına dair bilgilerini kullanarak nadir bulunan ilaçları temin edip sattığı, evinde yapılan aramada büyük miktarda ilaç ele geçirildiği bildirildi.

Ordu kaynakları, bu dosyalar kapsamında onlarca asker ve subayın gözaltına alındığını, haklarında yargı süreci başlatılarak cezalandırılacaklarını açıkladı.


Suriye’de yeni gerilim sinyali: İran, rejim kalıntılarını yeniden mi örgütlüyor?

Dördüncü Tümen iddiaları Suriye gündeminde
Dördüncü Tümen iddiaları Suriye gündeminde
TT

Suriye’de yeni gerilim sinyali: İran, rejim kalıntılarını yeniden mi örgütlüyor?

Dördüncü Tümen iddiaları Suriye gündeminde
Dördüncü Tümen iddiaları Suriye gündeminde

Suriye Televizyonu sitesinin haberine göre İran, Aralık ayının başından bu yana, Beşşar Esad’ın firari kardeşi Mahir Esad’ın denetiminde bulunan ve İran’la bağlantılı Dördüncü Tümen’in kalıntılarını yeniden örgütleyerek Suriye’deki durumu tırmandırmaya çalışıyor.

Site, bölgesel güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde, İran’ın bu süreçte Dördüncü Tümen’in eski komutanlarından Gıyath Dalla’nın yanı sıra eski Askerî İstihbarat Başkanı Tümgeneral Kemal Hasan ve Dördüncü Tümen’de görev yapmış Tümgeneral Gassan Bilal’i kullandığını aktardı.

Kaynaklara göre, son aylarda Irak sınırındaki kamplarda, Lübnan’ın Hermel bölgesinde ve Suriye’nin doğusunda PKK bağlantılı grupların kontrolündeki alanlarda onlarca eski Dördüncü Tümen ve askerî istihbarat subayını barındıran İran Devrim Muhafızları, bu isimlerin Suriye’ye geri dönmesini ve Esad rejiminin eski unsurlarını yeniden toparlayarak yeni bir güvenlik operasyonları dalgası başlatmayı hedefliyor.

fevfe
Arakçi ile Esad’ı bir araya getiren son görüşmeden bir kare (Arşiv_ İran Dışişleri Bakanlığı)

Öte yandan New York Times gazetesi de yakın zamanda yayımladığı bir haberde, bu hareketliliğe katılan kişilerle yapılan röportajlara ve aralarındaki yazışmalara dayanarak, eski rejim kadrolarının Suriye’de yeniden nüfuz tesis etmeye kararlı olduklarını yazdı. Haberde, 13 yılı aşkın süredir devam eden iç savaşın ardından ülkede hâlâ ciddi gerilimlerin sürdüğüne dikkat çekildi.

Gazete ayrıca, Esad rejiminin bazı eski üst düzey isimlerinin sürgünde silahlı bir isyan hareketi inşa etmeye çalıştığına, bunlardan birinin ise Washington’da milyonlarca dolarlık bir lobi faaliyeti yürüttüğüne dair güvenilir bilgilere ulaşıldığını aktardı. Bu girişimlerin, Esad’ın mensubu olduğu ve birçok üst düzey askerî ve güvenlik yetkilisinin geldiği Alevi topluluğunun kalesi sayılan Suriye kıyı bölgesinde kontrol sağlamayı hedeflediği belirtildi.

gt
Dördüncü Tümen Generali Gıyath Süleyman Dalla (Sosyal Medya)

Şarku’l Avsat’ın Suriye Televizyonu’ndan aktardığı bilgilere göre İran’ın Suriye’de gerilimi tırmandırmaktaki temel hedeflerinden biri, İran sınırına bitişik Irak sahasında üzerindeki Amerikan baskısını hafifletmek. ABD’nin Bağdat’a gönderdiği özel temsilcinin, Iraklı silahlı gruplara kendilerini feshetmeleri yönünde baskı yaptığına dikkat çekilirken, Suriye’deki bir tırmanmanın bu çabaları oyalayıcı bir unsur olarak kullanılması amaçlanıyor.

xvfg
İran Devrim Muhafızları’na bağlı Fatimiyun unsurları, Suriye’nin doğusundaki Deyrizor’da (Arşiv)

Habere göre, önümüzdeki dönemde Lübnan Hizbullahı üzerindeki silahsızlanma baskısının artması ve buna paralel olarak İran’a yönelik muhtemel yeni bir İsrail saldırısının gündeme gelmesi bekleniyor.

Esad rejiminin kalıntılarının yeniden sahaya sürülmesi, Tahran ve Hizbullah’a daha geniş bir manevra alanı kazandıracak ve yalnızca savunmada kalmak yerine daha esnek hamleler yapabilmelerine imkân tanıyacak. Ayrıca bu unsurların, İsrail’in olası askerî hareketlerini önceden tespit etmek amacıyla istihbarat ve gözetleme faaliyetlerinde kullanılabileceği değerlendiriliyor.