ABD’li arabulucu, Lübnan-İsrail deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelerin hızla tamamlanması çağrısında bulundu

ABD’li arabulucu, Lübnan-İsrail deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelerin hızla tamamlanması çağrısında bulundu
TT

ABD’li arabulucu, Lübnan-İsrail deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelerin hızla tamamlanması çağrısında bulundu

ABD’li arabulucu, Lübnan-İsrail deniz sınırının çizilmesine ilişkin müzakerelerin hızla tamamlanması çağrısında bulundu

İsrail ile Lübnan arasında deniz sınırlarının belirlenmesine yönelik dolaylı müzakerelerin yeni arabulucusu olan ABD Dışişleri Bakanı’nın Enerji Güvenliği Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, yeniden başlatmayı umduğu müzakerelerin başarılı olması halinde kısa sürede sonuçlandırılması gerektiğini söyledi.
Beyrut ziyareti sırasında Al Hadath TV'ye konuşan Amos Hochstein, geçen yıl taraflar arasında ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde dolaylı görüşmelerin yapılmasının önemli bir kilometre taşı olduğunu dile getirerek şöyle devam etti;
“Ancak müzakerelere yeniden başlamanın zamanının gelip gelmediği henüz belli değil. Belki de önce müzakere konusunda tarafların pozisyonlarını değerlendirmek ve daha sonra Nakura’ya geri dönüp müzakereleri tamamlamak için bir mekik diplomasisi olmalı” dedi.
Lübnan ve İsrail, Ekim 2020’de Lübnan’ın güneyindeki Ras en-Nakura beldesinde bulunan Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) karargahında ABD'li bir arabulucu aracılığıyla müzakerelere başladı ve şu ana kadar beş tur dolaylı müzakere gerçekleştirdi.
İsrail halihazırda büyük açık deniz alanlarından gaz pompalıyor.
Henüz kendi sularında ticari gaz rezervleri keşfetmemiş olan Lübnan ise, derinleşen ekonomik çöküşün ışığında yabancı bağışçılardan ciddi şekilde likiditeye ihtiyaç duyuyor.
Hochstein, deniz sınırı sorununun çözülmesinin, Lübnan’ın açık doğalgaz kaynaklarını geliştirmesine izin vererek, elektrik sıkıntısının hafifletilmesine yardımcı olacağını sözlerine ekledi.



Sudan'ın kuzeyinde altın madeninde çökme: 11 ölü

Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
TT

Sudan'ın kuzeyinde altın madeninde çökme: 11 ölü

Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)
Sudan'ın altın üretiminin büyük kısmı geleneksel madencilikten sağlanıyor (Reuters)

Sudan'ın kuzeydoğusunda geleneksel altın madenlerinden birinin kısmen çökmesi sonucu 11 kişi öldü, 7 kişi yaralandı. Resmi açıklama, dün Sudan Maden Kaynakları Limited Şirketi tarafından yapıldı.

2023 yılında Sudan ordusu ile “Hızlı Destek Kuvvetleri” (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, resmi kaynaklar ve uzmanlara göre, her iki taraf da altın gelirlerine giderek daha fazla bağımlı hale geldi.

Madencilik sektörünün çoğu Sudan'ın çeşitli bölgelerinde yaygın olarak görülmekte, sektöründeki kaynakların tahminlerine göre savaş öncesinde bu sektörde en az 2 milyon kişi çalışıyordu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre iki yılı aşkın süredir ülkeyi kasıp kavuran savaş nedeniyle milyonlarca insan birçok bölgede açlığın eşiğine gelmiş durumda. Bu nedenle geleneksel madencilik, zorlu yaşam koşullarında yaşayan çok sayıda insan için cazip bir alan.

Şirket, yaptığı açıklamada, madenin faaliyetlerini daha önce durdurduğunu ve “hayati tehlike arz ettiği için maden içinde faaliyetlerin sürdürülmemesi konusunda uyarıda bulunduğunu” belirterek, “faaliyetlerinin durdurulduğu yerlerde çalışılmaması konusunda uyarısını” yineledi.

Açıklamada, çöküntünün Sudan'ın kuzeydoğusundaki Huveyd çöl bölgesindeki Karş el-Fil madeninde meydana geldiği belirtildi, ancak kazanın zamanı belirtilmedi.

Sudan, Afrika kıtasının en büyük altın üreticilerinden biridir. Hükümetin şubat ayında yaptığı açıklamaya göre, 2024 yılında altın üretimi 41,8 tondan 64 tona çıkarak rekor kırdı.

Sudan'ın savaşın ekonomisini ve altyapısını tahrip ettiği ülkesinin hazinesine geçen yıl 1,57 milyar dolar gelir sağlayan altın ihracatı, Sudan Maden Kaynakları Şirketi'ne göre üretimin yaklaşık yarısı, kara sınırlarından kaçak olarak ülke dışına çıkarılmaktadır.