Riyad, koronavirüs pandemisinden bu yana en büyük uluslararası konferansa ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor

Önümüzdeki hafta Riyad’da düzenlenecek “Geleceğe Yatırım Girişimi” konferansına için tüm hazırlıklar yapılıyor (Şarku’l Avsat)
Önümüzdeki hafta Riyad’da düzenlenecek “Geleceğe Yatırım Girişimi” konferansına için tüm hazırlıklar yapılıyor (Şarku’l Avsat)
TT

Riyad, koronavirüs pandemisinden bu yana en büyük uluslararası konferansa ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor

Önümüzdeki hafta Riyad’da düzenlenecek “Geleceğe Yatırım Girişimi” konferansına için tüm hazırlıklar yapılıyor (Şarku’l Avsat)
Önümüzdeki hafta Riyad’da düzenlenecek “Geleceğe Yatırım Girişimi” konferansına için tüm hazırlıklar yapılıyor (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad, yeni tip koronavirüs ( Kovid-19) salgınından bu yana 2 bin delegasyon ve 5 bin katılımcının yer alacağı büyük katılımlı bir dünya konferansına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Geleceğe Yatırım Girişimi  (Future Investment Initiative Institute/FII Enstitüsü) Vakfı CEO’su Richard Attias’a göre, ‘İnsanlığa Yatırım’ sloganıyla gerçekleşecek olan konferansın önümüzdeki hafta yapılması planlanıyor.
Attias dün düzenlediği basın toplantısında,  26 ila 28 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan konferansta, özellikle aşıya erişim sağlayamayan ülkelerde temiz su, eğitim, halk sağlığı, cinsiyet eşitliği ve yoksullukla mücadele başta olmak üzere nasıl yatırım yapılması gerektiğinin ele alınacağını vurguladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Attias, Suudi Arabistan’ın girişimlerinin dünyayı ekonomik, yatırım, ticaret, sağlık ve eğitim için değiştireceğini söyleyerek, Krallığı’n toplulukları ve gençleri en iyi değişim türüne doğru motive etmeye yardımcı olan çeşitli kaynaklara ve harika yeteneklere  sahip olduğunu vurguladı.
Attias dünkü basın toplantısında, koronavirüs pandemisinin ardından her türlü sektörün normal çalışmaya başladığını ifade ederek, tüm sektörlerin insanlığa yatırım yaparak sürdürülebilirliğe ihtiyaç duyduğuna dikkati çekti. Afrika’daki insanların çok azının aşı olduğunu ve bunun da pişmanlık duygusunu beraberinde getirdiğine dikkati çeken CEO, “Cömert, katılımcı ve kapsayıcı olmalıyız. Bunlar vakfı kurarken aldığımız direktifler” şeklinde konuştu.
Attias, Geleceğe Yatırım Girişimi’nin sağlık, yapay zeka, sosyal yönetim, çevre ve eğitim alanlarında birçok girişim başlatacağına atıfta bulundu. Çalışmanın yerel ve küresel olarak başladığını, fikrin Suudi Arabistan’da doğarak ABD’de tescillendiğini bildiren CEO, Asya’da bir ofis açılacağını kaydetti.
Vakfın sağlık, sürdürülebilirlik, yoksulluk, sosyal ve çevresel yönetim konularında yayınlanmış 60 sayfalık araştırma gerçekleştirdiğinin altını çizen Attias, başta sağlık sektörü ve sürdürülebilirlik ile ilgili olmak üzere farklı sektörlerdeki birçok soruna çözüm önerileri geliştirdiklerini kaydetti. Yetkili, bu araştırmanın ülkelerin sağlık sektöründeki GSYİH payını yüzde 5 oranında arttırdığını söyledi.
Attias, Geleceğin Yatırım Girişimi Vakfı'nın çevresel ve sosyal yönetimi değerlendirmeye ve girişimin temeli olan adil ve kapsamlı bir çerçeve oluşturmaya dayalı yeni bir metodoloji geliştirmeyi amaçladığını söyleyerek, konferansın 2 binden fazla delegasyon ve 5 bin katılımcıyı bir araya getireceğini aktardı.
Öte yandan FII Başkanı Rakan Tarabzoni, vakfın bağımsız, kar amacı gütmeyen ve Kamu Yatırım Fonu’na (PIF) yapılan yatırımlar sonucu Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın yönetimi altında faaliyet gösterdiğini belirterek, yatırıma ek olarak yapay zeka, sürdürülebilirlik ve sağlık konularında birçok çalışma yaptığını ve herkes için daha iyi bir gelecek yaratmaya yardımcı olduğunu aktardı.
Tarabzoni, FII’nın dünya genelinde çeşitli konularda birçok yıllık etkinlik düzenlediğini söyledi.
FII Yatırım Departmanı Genel Müdürü Anthony Barclay ise dün düzenlediği basın toplantısında,  kurumun insan ve gezegen için olumlu yatırım fırsatları üzerinde çalışarak insana yatırım yapmaya odaklandığını belirterek, sürdürülebilirlik, sağlık, eğitim ve teknoloji kullanımının önemini vurguladı. Barclay aynı zamanda, Suudi Arabistan’ın teknoloji sektöründe birçok yatırım anlaşması yapmak için çalıştığını ifade ederek, çok hızlı ilerleme kaydettiğini ve teknolojiyi kullanan şirketlerin ise buna büyük önem verdiğini aktardı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.