Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı: Paralı askerler çekilmeli ve seçimlerin zamanında yapılmalı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı: Yabancı güçlerin Libya’yı terk etmesi konusunda uluslararası toplumun fikir birliği mevcut

21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
TT

Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı: Paralı askerler çekilmeli ve seçimlerin zamanında yapılmalı

21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)

Libya’nın başkenti Trablus’un ev sahipliğinde 21 Ekim’de gerçekleştirilen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’nın kapanış bildirgesinde, ‘ulusal seçimlerin 24 Aralık olarak planlanan tarihte adil, şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde yapılması için gerekli güven artırıcı önlemlerin alınması, Ulusal Birlik Hükümeti’nin Libya’nın egemenliğine ve bağımsızlığına bağlı kalması, iç işlerine yabancı müdahalenin kategorik olarak reddedilmesi, BM Güvenlik Konseyi kararlarının, Berlin 1 - 2 konferansları sonuçlarının ve yol haritasının uygulanması’ çağrısı yapıldı. Konferansın başlamasıyla birlikte Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, katılımcı heyetlere, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen barış planına göre 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlerin zamanında gerçekleştirilmesine verdiği desteği yineledi. Dibeybe, “2011’de Kaddafi rejimini deviren ayaklanmadan bu yana ülkenin yaşadığı uzun krize son vermek mümkün” dedi. Bu bağlamda Dibeybe, yaptığı açıklamada Yüksek Seçim Komisyonu’nun oy kullanma için belirlenen tarih konusunda yaptığı çalışmalara destek verdiğini ifade ederek, Libyalılara da bu faaliyetlere katılma çağrısı yaptı. Libya’da 10 yıl sonra ilk kez düzenlenen konferansta ‘Onurlu Varlık’ olarak nitelendirilen şeyin, ‘istikrar ve inşa aşamasının başladığına dair güçlü bir mesaj’ olduğunu söyleyen Dibeybe, “Talep edilen şey, Libya ile ilgili tüm tarafları kalıcı bir temas ve koordinasyon mekanizması üzerinde bir anlayışa varmaya davet ederek, istikrar ve uzlaşı sağlamak için çalışmak ve yabancı varlık konusu gibi önemli sorunları çözmektir” şeklinde konuştu. Abdulhamid Dibeybe, UBH’nin ‘Libya’nın istikrarı, barışı ve yıllar süren siyasi bölünmeden sonra Libyalıların uzlaşısı’ için geldiğini vurguladı. Konferansın ‘hükümeti tarafından yapılan herhangi bir taahhüdün reddi’ olduğunu yalanlayan Dibeybe, ‘seçimlerin uygulanmasına, seçimlerin yapılması için uygun koşulların sağlanmasına katkıda bulunmaya ve Libyalı tarafları seçim sonuçlarına saygı duymaya teşvik etme’ için desteğini sürdürdüğünü söyledi.
Öte yandan Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, konferanstan önce yaptığı konuşmada, “Libya’nın, Libya halkına siyasi katılım hakkını garanti eden istikrar ve siyasi adalete ihtiyacı var. Yaklaşan seçimlerin sonuçlarını kabul etmekle ilgileniyoruz” dedi. Aynı şekilde Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ise Libya halkının aradığı istikrarı güçlendirecek kapsamlı bir siyasi çözümün, Libya’da ileriye taşınması gerektiğini vurguladı. Şukri, Güvenlik Konseyi kararları ve (tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin istisna veya ayrım olmaksızın Libya’dan çekilmesine ilişkin) ‘Berlin 2’ Konferansı’nın sonuçları tam olarak uygulanmadan Libya’da istikrarın sağlanması hakkında konuşmaya yer olmadığını vurguladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan bin Abdullah da yabancı güçlerin Libya’yı terk etmesi konusunda Arap ve uluslararası açıdan bir fikir birliği olduğunu söyledi. 21 Ekim’de ‘Al Arabiya’ kanalına yaptığı açıklamalarda, Suudi Arabistan’ın vizyonunun her zaman Libyalıların sorunlarını çözme yeteneğini vurguladığını ifade etti.
Bakan, Libya’nın istikrarını destekleme amaçlı bakanlar konferansına katılmak üzere 21 Ekim’de Trablus’a geldi. Trablus Uluslararası Havalimanı’na vardığında Libya Maliye Bakanı Halid el-Mebruk ve Libya hükümetinden bir dizi yetkili tarafından karşılandı.
Diğer taraftan BM Siyasi İşler ve Barış İnşası Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, uluslararası kuruluşun tüm Libya kurumlarının birleşmesine hazırlık olarak seçimlerin zamanında yapılmasını desteklemeye devam edeceğini belirtti. DiCarlo, geçen yıl imzalanan ateşkesin uygulanmasını takip etmek için BM’nin 5+5 ortak askeri komitesinde temsil edilen Libyalı ortaklarıyla koordinasyonuna atıfta bulundu.
Aynı şekilde Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Arap ülkelerinin Libya’nın güvenliği ve istikrarı konusundaki hassasiyetine dikkati çekerek, BM kararları uyarınca tüm paralı askerlerin ve yabancı kuvvetlerin Libya’dan kademeli ve eşzamanlı olarak çıkarılması çağrısında bulundu. Kuveytli Bakan, “Libya’nın birliği ve egemenliğine olan bağlılığımızı teyit ediyoruz ve içişlerine dış müdahaleyi reddediyoruz” dedi. Arapların Libya seçimlerinin zamanında yapılmasını arzuladığını söyleyen Nasır es-Sabah, ülkesinin Libya’da kalıcı bir ateşkesi desteklediğini ve parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zamanında yapılması gerektiğini vurguladı.
Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Libya’da İstikrarı Destekleme Konferansı’nın faaliyetlerinin başlatılmasının ‘Libya’nın güvenliği ve istikrarı için Arap ülkelerinin çıkarına’ olduğunu dile getirdi. Yetkili, birlikteki üye devletlerin ‘Libya’nın birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğüne ve dış müdahalenin reddedilmesine olan bağlılıklarını dile getirdiklerini’ söyledi. Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Kuveyt’in ‘Başkanlık Konseyi ve hükümetteki birleşik Libya makamlarını, Libya’nın güvenlik ve istikrarını artıracak her şeyi destekleme’ konusundaki sağlam tavrına dikkati çekti. Dışişleri Bakanlığı ise Nasır es-Sabah’ın Dibeybe ile görüştüğünü ve görüşme sırasında Kuveyt’in ‘Libya’ya ve onun egemenliğini, güvenliğini ve istikrarını koruyacak her şeye kararlı desteğini’ yinelediğini kaydetti.
Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Trablus konferansına katılımı sırasında 21 Ekim’de yaptığı konuşmada, Fransa’nın 12 Kasım için davet edeceği zirvenin detaylarını açıkladı.
Le Drian, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘Libya geçiş yetkililerine ek olarak, son Berlin zirvesine katılan tüm yetkililerin yer alacağı genişletilmiş bir uluslararası zirveye ev sahipliği yapacağını’ söyledi. Ancak yeni olan şu ki, ‘bazı ülkelerin katılımdan dışlandıkları için şikâyet ettiği’ iki Berlin zirvesinde yaşananların aksine Libya’nın tüm komşu ülkeleri, bu zirveye için çağrı yapacak.
Le Drian, zirvenin BM ile ortaklaşa düzenleneceğini ve ‘Fransa, İtalya ve Almanya’ üçlü cumhurbaşkanlığının olacağını dile getirdi. Bakan, “Zirve, bu yılın sonunda yapılması planlanan seçimleri desteklemek için gerekli uluslararası ivmeyi sağlayacak, bunların gerçekleşmesi için gerekli koşulların sağlanmasına ve ulaşılacak sonuçlara saygı duyulmasına katkıda bulunacak olması dolayısıyla önemlidir” dedi. Bakan Le Drian, yaklaşan zirveyle ‘yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden ayrılması için Libya planının benimsenmesinin’ ve ‘Libya krizinin bölgesel boyutunun ve bunun Libya’nın çevresi üzerindeki sonuçlarının tamamen hesaba katılmasının’ beklendiğini söyledi. Bakan ayrıca ‘kriz sayfalarını çevirmek ve 10 yıllık istikrarsızlığa son vermek’ için Libya geçiş yetkililerinin, yerel partilerin ve Libya’nın ortaklarının katılımı olacağına dikkati çekti.
Bugün itibariyle davet edilecek liderlerin katılımıyla ilgili iki soru ortaya çıkıyor. Bunların ilki, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa’nın başkenti Paris’e gelişi, ikincisi ise Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un varlığıyla ilgili. Paris ve Ankara arasındaki ilişkiler biraz durulmuş olsa da Paris’in Yunanistan’ı silahlandırmaya katkısı da dahil olmak üzere derin anlaşmazlıklar devam ediyor. Öyle ki Türkiye, bu silahların kendisine yöneltileceği kanaatinde. Cezayir’e gelince Cezayir büyükelçisinin Paris’ten geri çekilmesi ve Fransa’nın askeri uçaklarının Cezayir hava sahasında uçmasının engellenmesi sonrasında Fransa ve Cezayir arasındaki ilişkiler, en kötü dönemine tanık oluyor. Fransa, Cezayir’in söz konusu adımlarına ‘Cezayir’e verilen vize sayısını yarıya indirerek’ yanıt verdi.



Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
TT

Irak'taki Şii Koordinasyon Çerçevesi çöküşün eşiğinde

Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)
Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin daha önceki toplantısından bir kare (Irak Haber Ajansı)

Şii Koordinasyon Çerçevesi çevresindeki siyaset kulislerinde, son aylarda meydana gelen değişikliklerle bu güçlerin dağılmanın eşiğinde olduğu konuşuluyor.

Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kaynaklar, ‘ittifakın birliğini zayıflatmaya’ katkıda bulunan birkaç faktöre işaret etti. Bunların başında şu anda çoğu ana gücün neredeyse bağımsız olarak yarışmayı tercih ettiği ve Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin ikinci dönem için aday olmayı istemesinden kaynaklanan fikir ayrılığıyla, önümüzdeki kasım ayında yapılması planlanan genel seçimler geliyor. Diğer faktörler arasında ise İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) komutanları aracılığıyla Irak'taki Şii güçler arasındaki ilişkilerin yol gösterici pusulası olan İran'ın, İsrail'in saldırıları ve ABD ile uluslararası baskılar sonucunda yaşadığı bölgesel değişimler ve zorlu koşullar yer alıyor.


Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Doha Zirvesi Bildirisi’nde Katar'la koşulsuz dayanışma ve saldırının yaygın olarak kınanması vurgusu

Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'ndan bir kare (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Kaynaklar, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda tartıştıkları taslak nihai bildirinin, İsrail'in geçtiğimiz salı günü Katar'a düzenlediği saldırılarını şiddetle kınadığını söyledi.

Kaynaklara göre taslak bildiri, bir araya gelen devletlerin Katar’la sarsılmaz dayanışma içinde olduklarını teyit ederken Katar topraklarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alan saldırıyı, ‘açık bir saldırganlık eylemi ve uluslararası hukukun ciddi bir ihlali’ olarak değerlendirerek kınadı. Bildiride ayrıca, İsrail’in düzenlediği saldırıların bölgesel ve uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden bir tırmanış oluşturduğu ve bunun tüm Arap ve İslam ülkelerine yönelik bir saldırı olduğu vurgulandı.

Bildiri, bu ülkelerin Doha'nın egemenliğini ve güvenliğini savunmak için aldığı tüm önlemlere koşulsuz destek verdiklerini yeniden teyit etti.

İsrail’in saldırısının Gazze'deki savaşı sona erdirmek ve tutukluları serbest bırakmak için Katar'ın arabuluculuk çabalarını baltalamayı amaçladığı vurgulanan bildiride barış için yapılan diplomatik çabaların başarısızlığından İsrail'in tam olarak sorumlu tutulduğu belirtildi. İsrail'in saldırısının ‘mevcut ve gelecekteki anlaşmaları tehdit ettiği’ ifade edilen bildiride, uluslararası topluma saldırıyı durdurmak için acil önlemler alması çağrısında bulunulurken, Arap Barış Girişimi'ne bağlı kalınmasını vurgulandı. Bununla birlikte Katar, Mısır ve ABD'nin arabuluculuk çabalarındaki rolünü ve Suudi Arabistan ile Fransa'nın ‘iki devletli çözümü’ destekleyen çabaları övüldü.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al-i Sani'nin dün gerçekleşen zirvede yaptığı konuşmadan, Doha'nın kendi topraklarına yönelik saldırıyı kınamak, uluslararası toplumu İsrail'i Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşı durdurmaya zorlamak ve Filistin devletinin kurulmasını desteklemek amacıyla ‘gerçekçi’ bir yanıt hazırlamaya çalıştığı anlaşıldı. Katarlı yetkili, ülkesinin Gazze Şeridi'nde ateşkesin sağlanması için Mısır ve ABD ile arabuluculuk rolünü sürdüreceğini de duyurdu.


Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
TT

Doha Zirvesi: İsrail'e karşı ortak adımların görüşüleceği bakanlar toplantısı

Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)
Katar’ın başkenti Doha'daki Sheraton Oteli olağanüstü zirveye ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, otelin önünde İslam ülkelerinin bayrakları dalgalanıyor. (Reuters)

Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanları bugün Katar'ın başkenti Doha'da bir araya gelerek İsrail'in Doha'ya yönelik saldırısı hakkında bir karar taslağını görüştü. Karar, yarın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenecek olağanüstü Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde liderlere sunulacak.

Bu gelişme, zirveye katılan ülkelerin dışişleri bakanları arasında, resmi toplantılar başlamadan önce bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili tutumları koordine etmek için iletişimin devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Geçtiğimiz salı günü Katar'ın başkentinde Hamas liderlerini hedef alan İsrail saldırıları, hareketin beş üyesinin ve Katar güvenlik güçlerinden bir üyenin ölümüne yol açtı.

Zirvenin taslak sonuç bildirgesinin tartışılması

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan dün Doha'ya geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, olağanüstü zirvede ‘bugün yapılacak dışişleri bakanları hazırlık toplantısında sunulan, İsrail'in Katar devletine yönelik saldırısı hakkında bir taslak bildirgenin tartışılacağını’ doğruladı.

Katar Haber Ajansı'na (QNA) yaptığı açıklamada el-Ensari, zirvenin toplanmasının, ‘İsrail'in bir dizi Hamas liderinin konutlarını hedef alan alçakça saldırısı karşısında İslam dünyasının Katar ile dayanışma içinde olduğunu yansıttığını’ vurguladı.

Dışişleri bakanlarının gündeminde Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin konuşması ve Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt'ın benzer bir konuşması yer alıyor. Dışişleri bakanları, önerilerini, resmi olarak kabul edilmesi için olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine sunacak.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanlığı Devlet Bakanı Halife bin Şahin el-Merar, Bangladeş Geçici Hükümeti Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Muhammed Tevhid Huseyin, Brunei Darussalam Cumhuriyeti Dışişleri İkinci Bakanı Dato Erron Behin Yusuf, Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Alibek Bakayev, İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha ve Gambiya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mohamed Jallow olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesine katılmak üzere Katar’ın başkenti Doha’ya geldi.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İİT dışişleri bakanları toplantısına katılmak üzere bugün Tahran'dan Doha'ya gitti. İran Devrim Muhafızları Ordusu'na yakın (DMO) Tesnim haber ajansı, Arakçi'nin İİT dışişleri bakanları olağanüstü toplantısına katılmak üzere bu sabah Katar'ın başkentine gittiğini bildirdi. Söz konusu toplantı, yarın yapılacak olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi hazırlıkları kapsamında, İsrail'in Katar'a yönelik ‘askeri saldırganlığını’ görüşmek üzere Katar'ın talebi üzerine düzenlendi. Tesnim, İran'ın olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından temsil edileceğini bildirdi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise İsrail'in ‘kardeş ülke Katar'a yönelik acımasız saldırısının uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve Arap, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden tehlikeli bir adım olduğunu’ söyledi.

Katar'ın yarın ev sahipliği yapacağı olağanüstü Arap Birliği – İİT zirvesi öncesinde QNA'ya verdiği özel röportajda Abbas, “Doha Zirvesi'ne katılmanın mesajı ve amacı açık; Katar'ın güvenliği, Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Hepimiz bu saldırılar karşısında birleşmiş durumdayız” ifadelerini kullandı.

Abbas, İsrail'in Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğine yönelik saldırısının yansımalarıyla ilgili olarak, bunun ‘Arap ve İslam ülkelerinin güvenliğini zayıflatmaya ve bölgenin istikrarını bozmaya yönelik tehlikeli bir gösterge olduğunu’ belirtti. Abbas, ‘kolektif güvenliği korumak için Arap ve İslam dünyasının ortak bir tepki vermesi gerektiğini’ vurguladı.

Abbas ayrıca, İsrail'in Katar, Filistin ve diğer Arap ülkelerine karşı sürdürdüğü ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğini bildirdi.

QNA’nın bugün yayınladığı röportajda Abbas, insani yardımın ulaştırılmasının hızlandırılması, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi, Batı Şeria ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetlerinin ve yerleşimci terörünün durdurulması, ele geçirilen Filistin fonlarının iadesi ve uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi uyarınca, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin tüm topraklarının işgalinin sona erdirilmesi ve yeniden inşanın ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

Filistin Devlet Başkanı ayrıca, Filistin davasını destekleme konusunda Katar'ın kararlı rolünü övdü ve bu durumun, hakikat ve adaleti savunan halkların ve devletlerin, saldırganların planlarını bozabileceğini kanıtladığını belirtti.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, “Zirvenin toplanması, Katar'ın yalnız olmadığı ve Arap ve İslam ülkelerinin onun yanında olduğu mesajını veriyor” dedi.

Ebu Gayt, Şarku'l Avsat'a yaptığı özel açıklamada, “İsrail saldırıları, ne yazık ki, uluslararası toplumun iki yıldır Gazze Şeridi'ndeki soykırım suçuna sessiz kalmasından ve işgalci liderlerin istedikleri her şeyi yapıp paçayı sıyırabilecekleri hissine kapılmalarından kaynaklanıyor. Bu talihsiz durumun sona erdirilmesi gerekiyor. Zira böyle devam ederse uluslararası hukukun çöküşünün bedelini hepimiz ödeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

sdfr
Kahire'deki Arap Birliği Genel Merkezi (Şarku'l Avsat)

Geçtiğimiz perşembe günü Katar, İsrail Hava Kuvvetleri’nin salı günü Hamas liderlerinin konutlarına düzenlediği ve Körfez, Arap ve uluslararası ülkeler ve kuruluşlar tarafından kınanan saldırıyı görüşmek üzere acil bir Arap Birliği – İİT zirvesi düzenleneceğini duyurdu.

Zirvede, durumun yansımaları ve bölgenin daha fazla çatışmaya sürüklenmesini önlemek için atılması gereken adımlar tartışılacak. İran, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın zirveye katılacağını doğrularken, Irak da Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin katılacağını doğruladı. Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın Doha'yı ziyaret edeceğini açıkladı.