Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı: Paralı askerler çekilmeli ve seçimlerin zamanında yapılmalı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı: Yabancı güçlerin Libya’yı terk etmesi konusunda uluslararası toplumun fikir birliği mevcut

21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
TT

Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı: Paralı askerler çekilmeli ve seçimlerin zamanında yapılmalı

21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)
21 Ekim’de Trablus’un ev sahipliğinde düzenlenen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’na katılanların bir grup fotoğrafı (AFP)

Libya’nın başkenti Trablus’un ev sahipliğinde 21 Ekim’de gerçekleştirilen Libya’da İstikrarın Desteklenmesi Konferansı’nın kapanış bildirgesinde, ‘ulusal seçimlerin 24 Aralık olarak planlanan tarihte adil, şeffaf ve kapsayıcı bir şekilde yapılması için gerekli güven artırıcı önlemlerin alınması, Ulusal Birlik Hükümeti’nin Libya’nın egemenliğine ve bağımsızlığına bağlı kalması, iç işlerine yabancı müdahalenin kategorik olarak reddedilmesi, BM Güvenlik Konseyi kararlarının, Berlin 1 - 2 konferansları sonuçlarının ve yol haritasının uygulanması’ çağrısı yapıldı. Konferansın başlamasıyla birlikte Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, katılımcı heyetlere, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından desteklenen barış planına göre 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlerin zamanında gerçekleştirilmesine verdiği desteği yineledi. Dibeybe, “2011’de Kaddafi rejimini deviren ayaklanmadan bu yana ülkenin yaşadığı uzun krize son vermek mümkün” dedi. Bu bağlamda Dibeybe, yaptığı açıklamada Yüksek Seçim Komisyonu’nun oy kullanma için belirlenen tarih konusunda yaptığı çalışmalara destek verdiğini ifade ederek, Libyalılara da bu faaliyetlere katılma çağrısı yaptı. Libya’da 10 yıl sonra ilk kez düzenlenen konferansta ‘Onurlu Varlık’ olarak nitelendirilen şeyin, ‘istikrar ve inşa aşamasının başladığına dair güçlü bir mesaj’ olduğunu söyleyen Dibeybe, “Talep edilen şey, Libya ile ilgili tüm tarafları kalıcı bir temas ve koordinasyon mekanizması üzerinde bir anlayışa varmaya davet ederek, istikrar ve uzlaşı sağlamak için çalışmak ve yabancı varlık konusu gibi önemli sorunları çözmektir” şeklinde konuştu. Abdulhamid Dibeybe, UBH’nin ‘Libya’nın istikrarı, barışı ve yıllar süren siyasi bölünmeden sonra Libyalıların uzlaşısı’ için geldiğini vurguladı. Konferansın ‘hükümeti tarafından yapılan herhangi bir taahhüdün reddi’ olduğunu yalanlayan Dibeybe, ‘seçimlerin uygulanmasına, seçimlerin yapılması için uygun koşulların sağlanmasına katkıda bulunmaya ve Libyalı tarafları seçim sonuçlarına saygı duymaya teşvik etme’ için desteğini sürdürdüğünü söyledi.
Öte yandan Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, konferanstan önce yaptığı konuşmada, “Libya’nın, Libya halkına siyasi katılım hakkını garanti eden istikrar ve siyasi adalete ihtiyacı var. Yaklaşan seçimlerin sonuçlarını kabul etmekle ilgileniyoruz” dedi. Aynı şekilde Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ise Libya halkının aradığı istikrarı güçlendirecek kapsamlı bir siyasi çözümün, Libya’da ileriye taşınması gerektiğini vurguladı. Şukri, Güvenlik Konseyi kararları ve (tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin istisna veya ayrım olmaksızın Libya’dan çekilmesine ilişkin) ‘Berlin 2’ Konferansı’nın sonuçları tam olarak uygulanmadan Libya’da istikrarın sağlanması hakkında konuşmaya yer olmadığını vurguladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan bin Abdullah da yabancı güçlerin Libya’yı terk etmesi konusunda Arap ve uluslararası açıdan bir fikir birliği olduğunu söyledi. 21 Ekim’de ‘Al Arabiya’ kanalına yaptığı açıklamalarda, Suudi Arabistan’ın vizyonunun her zaman Libyalıların sorunlarını çözme yeteneğini vurguladığını ifade etti.
Bakan, Libya’nın istikrarını destekleme amaçlı bakanlar konferansına katılmak üzere 21 Ekim’de Trablus’a geldi. Trablus Uluslararası Havalimanı’na vardığında Libya Maliye Bakanı Halid el-Mebruk ve Libya hükümetinden bir dizi yetkili tarafından karşılandı.
Diğer taraftan BM Siyasi İşler ve Barış İnşası Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, uluslararası kuruluşun tüm Libya kurumlarının birleşmesine hazırlık olarak seçimlerin zamanında yapılmasını desteklemeye devam edeceğini belirtti. DiCarlo, geçen yıl imzalanan ateşkesin uygulanmasını takip etmek için BM’nin 5+5 ortak askeri komitesinde temsil edilen Libyalı ortaklarıyla koordinasyonuna atıfta bulundu.
Aynı şekilde Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Arap ülkelerinin Libya’nın güvenliği ve istikrarı konusundaki hassasiyetine dikkati çekerek, BM kararları uyarınca tüm paralı askerlerin ve yabancı kuvvetlerin Libya’dan kademeli ve eşzamanlı olarak çıkarılması çağrısında bulundu. Kuveytli Bakan, “Libya’nın birliği ve egemenliğine olan bağlılığımızı teyit ediyoruz ve içişlerine dış müdahaleyi reddediyoruz” dedi. Arapların Libya seçimlerinin zamanında yapılmasını arzuladığını söyleyen Nasır es-Sabah, ülkesinin Libya’da kalıcı bir ateşkesi desteklediğini ve parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin zamanında yapılması gerektiğini vurguladı.
Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Libya’da İstikrarı Destekleme Konferansı’nın faaliyetlerinin başlatılmasının ‘Libya’nın güvenliği ve istikrarı için Arap ülkelerinin çıkarına’ olduğunu dile getirdi. Yetkili, birlikteki üye devletlerin ‘Libya’nın birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğüne ve dış müdahalenin reddedilmesine olan bağlılıklarını dile getirdiklerini’ söyledi. Şeyh Ahmed Nasır es-Sabah, Kuveyt’in ‘Başkanlık Konseyi ve hükümetteki birleşik Libya makamlarını, Libya’nın güvenlik ve istikrarını artıracak her şeyi destekleme’ konusundaki sağlam tavrına dikkati çekti. Dışişleri Bakanlığı ise Nasır es-Sabah’ın Dibeybe ile görüştüğünü ve görüşme sırasında Kuveyt’in ‘Libya’ya ve onun egemenliğini, güvenliğini ve istikrarını koruyacak her şeye kararlı desteğini’ yinelediğini kaydetti.
Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Trablus konferansına katılımı sırasında 21 Ekim’de yaptığı konuşmada, Fransa’nın 12 Kasım için davet edeceği zirvenin detaylarını açıkladı.
Le Drian, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘Libya geçiş yetkililerine ek olarak, son Berlin zirvesine katılan tüm yetkililerin yer alacağı genişletilmiş bir uluslararası zirveye ev sahipliği yapacağını’ söyledi. Ancak yeni olan şu ki, ‘bazı ülkelerin katılımdan dışlandıkları için şikâyet ettiği’ iki Berlin zirvesinde yaşananların aksine Libya’nın tüm komşu ülkeleri, bu zirveye için çağrı yapacak.
Le Drian, zirvenin BM ile ortaklaşa düzenleneceğini ve ‘Fransa, İtalya ve Almanya’ üçlü cumhurbaşkanlığının olacağını dile getirdi. Bakan, “Zirve, bu yılın sonunda yapılması planlanan seçimleri desteklemek için gerekli uluslararası ivmeyi sağlayacak, bunların gerçekleşmesi için gerekli koşulların sağlanmasına ve ulaşılacak sonuçlara saygı duyulmasına katkıda bulunacak olması dolayısıyla önemlidir” dedi. Bakan Le Drian, yaklaşan zirveyle ‘yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden ayrılması için Libya planının benimsenmesinin’ ve ‘Libya krizinin bölgesel boyutunun ve bunun Libya’nın çevresi üzerindeki sonuçlarının tamamen hesaba katılmasının’ beklendiğini söyledi. Bakan ayrıca ‘kriz sayfalarını çevirmek ve 10 yıllık istikrarsızlığa son vermek’ için Libya geçiş yetkililerinin, yerel partilerin ve Libya’nın ortaklarının katılımı olacağına dikkati çekti.
Bugün itibariyle davet edilecek liderlerin katılımıyla ilgili iki soru ortaya çıkıyor. Bunların ilki, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fransa’nın başkenti Paris’e gelişi, ikincisi ise Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un varlığıyla ilgili. Paris ve Ankara arasındaki ilişkiler biraz durulmuş olsa da Paris’in Yunanistan’ı silahlandırmaya katkısı da dahil olmak üzere derin anlaşmazlıklar devam ediyor. Öyle ki Türkiye, bu silahların kendisine yöneltileceği kanaatinde. Cezayir’e gelince Cezayir büyükelçisinin Paris’ten geri çekilmesi ve Fransa’nın askeri uçaklarının Cezayir hava sahasında uçmasının engellenmesi sonrasında Fransa ve Cezayir arasındaki ilişkiler, en kötü dönemine tanık oluyor. Fransa, Cezayir’in söz konusu adımlarına ‘Cezayir’e verilen vize sayısını yarıya indirerek’ yanıt verdi.



İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
TT

İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı sektördeki faaliyetlerini sonlandırdığını duyurdu

Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)
Filistinliler, 29 Mayıs 2025'te Gazze'nin merkezinde ABD destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan aldıkları yardımı taşıyor (Reuters)

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki yardım dağıtım operasyonlarını sonlandırdığını duyurdu.

Kuruluş, altı hafta önce Washington’un arabuluculuğunda yürürlüğe giren ateşkesin ardından dağıtım merkezlerini kapatmıştı. Vakıf, yayımladığı son açıklamada görevini “kalıcı olarak” durdurduğunu ve misyonunu tamamladığını belirtti.

Vakıf Direktörü John Acrey, yaptığı yazılı açıklamada, “Gazze halkına yardımların ulaştırılmasında daha iyi bir yöntem olduğunu kanıtlama görevimizi başarıyla yerine getirdik” dedi.

Kısa süre faaliyet gösteren vakfın operasyonları büyük ölçüde gizlilik içinde yürütülmüştü. ABD ve İsrail destekli alternatif bir yapı olarak BM’ye bağlı UNRWA’nın yerine kurulmuş, ancak finansman kaynakları ya da yardım noktalarını yöneten silahlı yüklenicilerin kimlikleri kamuoyuyla hiç paylaşılmamıştı. Vakıf, amacının yardımların Hamas’a aktarılmasını engellemek olduğunu savunuyordu.

Ancak Filistinliler, yardım çalışanları ve sağlık yetkilileri, bu sistemin yardım almak isteyen sivilleri, İsrail askerlerinin bulunduğu kontrol noktalarından geçmek zorunda bırakarak hayatlarını riske attığını belirtiyordu.

Kurumun görevlerini, Gazze’deki ateşkesi denetlemekle sorumlu İsrail’deki ABD merkezli Sivil-Askerî Koordinasyon Merkezine devredeceğini açıklayan Acrey, “Vakıf haftalardır Koordinasyon Merkezi ve uluslararası kuruluşlarla bir sonraki adımlar konusunda temas hâlinde. Açıkça görülüyor ki bizim uyguladığımız modeli benimseyip genişletecekler” dedi.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Mayıs ayı sonunda, İsrail’in üç ay boyunca gıda girişini durdurmasının ardından Gazze’de kıtlık eşiğine gelinmesi üzerine faaliyete başlamıştı. İsrail, BM’nin gıda dağıtım sisteminin yerine geçmesi hedeflenen bu özel kuruluşu, Hamas’ın büyük miktarda yardıma el koyduğu iddiasıyla savunmuştu; ancak BM bu iddiaları reddetmişti.

BM, söz konusu vakfın kurulmasına karşı çıkarak sistemin İsrail’e gıda dağıtımı üzerinde tam kontrol sağlayabileceğini ve Filistinlilerin yerinden edilmesine yol açabileceğini belirtmişti. Savaş süresince BM ve insani yardım kuruluşları, yüzlerce merkez üzerinden Gazze’ye gıda, ilaç, yakıt ve diğer ihtiyaçların ulaştırılmasına öncülük etmişti.

Vakıf, açıklamasında Gazze’de 3 milyonun üzerinde gıda paketi dağıttığını, bunun 187 milyon öğüne denk geldiğini duyurdu.


Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Hamas, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam etmesi üzerine ‘etnik temizlik’ uygulamasını kınadı

Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde İsrail ordusunun bombaladığı bölgeyi inceleyen Filistinli bir kız çocuğu, 22 Kasım 2025 (Reuters)

Hamas Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'nin doğu bölgelerinde ve orta kesiminde ‘etnik temizlik’ yaptığını söyledi.

Sözcü Hazım Kasım, “İşgal güçleri, sarı hattın dışındaki sivilleri hedef alıyor. Bu sabahtan itibaren dört vatandaş öldürüldü, yıkım operasyonları yoğunlaştı ve doğu bölgelerinden vatandaşlar yerlerinden edildi” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre, bu sabah İsrail'in Gazze ve Han Yunus şehirlerini hedef alan bombardımanında dört Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

dcgtrhy
Gazze şehrinde İsrail ateşiyle öldürülen Filistinli genç Ahmed el-Hevari'nin cenazesine katılan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu sabah üç kişinin cenazesi hastanelere getirildi; ikisi Han Yunus’un doğusundaki Beni Suheyle kasabasında İsrail’e ait bir insansız hava aracı (İHA) tarafından, bir diğeri ise Gazze kentinin doğusundaki et-Tuffah mahallesinde İsrail tankının açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti” dedi.

Han Yunus’taki Nasır Hastanesi, iki ölü ve biri ağır olmak üzere üç yaralıyı kabul ettiğini duyurdu. Gazze kentindeki Şifa Hastanesi’nin Müdürü Dr. Muhammed Ebu Selmiye de et-Tuffah mahallesinde sivillere yönelik tank ateşi nedeniyle bir ölü ve çok sayıda yaralının hastaneye ulaştığını doğruladı.

Gazze'deki bir güvenlik kaynağı AFP'ye, ‘işgal uçaklarının bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus ve Refah'ın güneydoğusundaki bölgelere birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ söyledi. Kaynak, İsrail ordusunun ‘ez-Zeytun, Şucaiyye ve et-Tuffah (Gazze şehrinin doğusu) mahallelerinde ve Han Yunus ile Refah'ta savaş sırasında hasar gören onlarca binayı ve evi yıkmaya devam ettiğini’ belirtti.

İsrail güçleri, Refah şehrinin büyük bir kısmını ve Han Yunus'un doğu bölgelerini kontrol altında tutuyor. İsrail, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından Gazze Şeridi'ne savaş açtı. O günden bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir bulduğu Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşında en az 69 bin 756 kişi hayatını kaybetti.


Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
TT

Mısır Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy verme işlemi başladı

Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)
Şarkiyye vilayetine bağlı Fakus şehrinde bir seçim komitesinin girişi (Facebook)

Mısırlılar bugün, 2025 Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşamasında oy kullanmaya başladı.

İki gün sürecek seçimler, 73 seçim bölgesi ve 5 bin 287 alt komiteden oluşan 13 vilayette gerçekleştiriliyor. Şarku’l Avsat’ın Kahire el-İhbariyye televizyonundan aktardığına göre, bu aşamada bin 316 aday bireysel sistem altında yarışıyor ve Kahire ile Kuzey, Orta ve Güney Delta ve Doğu Delta'nın iki seçim bölgesinde bir liste yer alıyor.

Mısır Ulusal Seçim Komisyonu, vatandaşlara seçimlere katılım çağrısında bulunarak, sürecin bütünlüğünü sağlama ve seçmenlerin iradesini tam şeffaflık içinde sandığa yansıtma konusundaki kararlılığını vurguladı.

Seçimlerin ikinci aşamasına dahil olan vilayetler, Ulusal Seçim Komisyonu’nun verilerine göre Kahire, Kalubiyye, Dakahliye, Garbiye, Menufiye, Kafr eş-Şeyh, Şarkiye, Dimyat, Port Said, İsmailiye, Süveyş, Güney Sina ve Kuzey Sina’dan oluşuyor.

gju
Parlamento seçimlerinin ilk turunda oy verme merkezlerinin önünde bekleyen Mısırlı kadınlar (Gençlik Partisi Koordinasyon Komitesi)

Temsilciler Meclisi seçimlerinin ikinci aşaması, ilk turda 19 seçim bölgesindeki sonuçların ‘önemli ihlaller’ gerekçesiyle iptal edilmesinin ardından geliyor. Bu ihlaller arasında sandıkların önünde yapılan usulsüz propaganda ile adaylara oy sayım tutanaklarının nüshalarının verilmemesi gibi durumlar yer aldı. Gözlemciler bu adımı ‘emsalsiz’ olarak nitelendirdi.

Bu seçim bölgelerindeki sonuçların iptal edilmesi, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ‘azami şeffaflık’ sağlanması için yaptığı doğrudan çağrının ardından gerçekleşti.