Cezayir’de dini günlerin kutlanmasında farklılıklar, kuşak çatışması ve din dilini yenileme çağrıları

Cezayir’de geçmişe sıkı sıkıya bağlı kalan bir kesim ile küreselleşmeyi savunan başka bir kesim arasında çekişme var.

Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi, Cezayir’i güçlendirecek dini söylemi anlatıyor (Cezayir devlet televizyonu)
Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi, Cezayir’i güçlendirecek dini söylemi anlatıyor (Cezayir devlet televizyonu)
TT

Cezayir’de dini günlerin kutlanmasında farklılıklar, kuşak çatışması ve din dilini yenileme çağrıları

Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi, Cezayir’i güçlendirecek dini söylemi anlatıyor (Cezayir devlet televizyonu)
Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi, Cezayir’i güçlendirecek dini söylemi anlatıyor (Cezayir devlet televizyonu)

Ali Yahi
Cezayir’deki düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri, toplumun iki kesimi arasında yaşanan çatışmayı gün yüzüne çıkardı. Birinci kesim geleneklere bağlılığı savunan kişilerden, ikinci kesim ise din adına konuşan şeriatçılardan oluşuyor. Devlet yetkilileri de bu etkinlikler sırasında ülkeyi fitne ve bölünmekten korumak için din dilini yenileme çağrısı yaptı.

İhtilaf ve taassup
Dindeki özel gün ve tarihler bölgeden bölgeye değişirken, dini açıdan önemli sayılan günlerin nasıl değerlendirileceği hususunda ihtilaflar sürüyor. Mevlidi-i Nebi Haftası’nın bu günler arasında özel bir yeri var ve kuşaklar arası çatışmaların yakın gelecekte dini kutlamaların eskisinden farklı şekillerde icra edileceği izlenimini veren değişimlere rağmen önemini korumaya devam ediyor.
Cezayir halkı Hicri yılbaşı, Kurban Bayramı, Aşure Günü, Ramazan Bayramı ve Mevlid-i Nebi Haftası gibi çeşitli dini günleri bidat, şeriat, sekülerlik ve gelenekler arasında bir yerde idrak ediyorlar. Cezayir toplumunda kendini Selefi olarak tanımlayan kesim tarafından taassubi bir boyut kazandırılmaya başlayan bu farklılıklar, söz konusu dini günlerde kendini gösteriyor.

Siyaset ve din arasında
Devlet yetkilileri dini günleri camilerde dini sohbetler düzenleyerek ve Hz. Muhammed için salavat halkaları kurarak idrak ederken, halk ise bu tür günleri ailelerinin arasında yiyecek ve tatlı ikramlarının eşliğinde kutluyor. Aynı zamanda bu tarz günlerde havai fişek fırlatanlara rastlamak mümkün. Halkın bu kutlama şeklini reddeden iki grup var. Birinci grupta siyasiler yer alıyor. Zira siyasilere göre bu kutlamalar halkın mevcut durumdan memnun ve refah içinde olduğu izlenimi verirken, gerçek ise bunun tam tersi. Siyasiler, iktidarı eleştirme ve protesto etmek için bu tür kutlamalardan yararlanmanın daha faydalı olacağı görüşünde. İkinci grupta ise dini çevreler bulunuyor. Bu çevreler, yapılan kutlamaları dinde yeri olmayan bidat uygulamalar şeklinde nitelerken, bunun sebebinin cehalet ve amacının ise hakiki şeriatı atlamak olduğunu savunuyorlar.

Partiler ve kuşaklar arası çatışma
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Sosyoloji Profesörü Abdulhakim Lakruf, bu kutlamalarda bir kuşak çatışmasının öne çıktığını söyledi. Lakruf, “Cezayirli kimliğini koruyan gelenekler, Fransız sömürgesinin cahil bırakmak ve kimliklerini yok etme çabasıyla eğitim almalarını engellediği dedelerimiz ve evliyalarımız tarafından yıllarca aktarıldı” dedi. Ancak bu gelenekler halihazırda teknoloji ve üniversiteler yoluyla dünyaya açılan şu anki nesil tarafından rağbet görmüyor. Lakruf, “Geçmişe bağlı kalan nesil ile bu geçmişi reddeden ve küreselleşmeyi savunan nesil arasında bir çatışma var. Selefi vaizlerin mevcut bu görünmeyen gerilimin tırmanmasında büyük payı var” ifadesini kullandı.
Fikirlerini sokaktaki sıradan vatandaş için daha cazip hale getirmek adına iktidara muhalefet ederek laikliği gündeme getiren bir kesimin olduğuna dikkati çeken Lakruf, bu kesimin tüketim ürünlerinin fiyatlarındaki aşırı pahalılık, alım gücünün azalması, işsizliğin artması ve çeşitli sorunlardan sürekli konuştuğunu belirtti. Söz konusu kesimin iktidarı sorumlu tuttuğu bu koşullarda kutlama yapmanın doğru olmadığını savunduğunu kaydeden Lakruf, bu söylem sebebiyle insanların dini kutlamalara artık önem vermemeye başladığını ve onlar için ‘soruşturma açma’ çağrılarının bu kutlamalardan önce geldiğini aktardı.

Din dilini yenileme
Cezayir Yüksek İslam Konseyi Buzeyd Boomedin, gençlere ulaşmak ve Cezayir’i fitne ve tefrika lobilerinden korumak için camilerde kullanılan din dilinin, teklif edilecek yeni öneri ve bakış açısıyla yeni bir din diliyle değiştirilmesinin artık bir zorunluluk halini aldığını söyledi. Oluşturulacak yeni dilin sahip olması gereken nitelikleri sıralayan Boomedin, yeni dilin Cezayir milletinin özünü (istikrar ve sınır güvenliği) koruması, mevcut durumdaki gelişmelere uygun ve sadece camilerle sınırlı kalmayıp sosyal medyaya uzanması gerektiğini vurguladı. Boomedin, “Cezayir’de 90’lı yıllar ile Arap Baharı -ki sosyal medyada başka isimlerle de anılıyor- arasında radikalizmin doğası ve terör olgusu bir nevi değişiklik geçirdi. Cezayir dışında faaliyet gösteren internet siteleri, Cezayir merkezli bazı dini, kültürel ve basın siteleriyle işbirliği içindeydi ve bunların stratejik amaçları açıktı. Gençlerin bu sitelerle etkileşim kurması, devlet kurumlarının bu gençlerin nezdindeki imajının zedelenmesinde rol oynuyor” dedi.

Vaziyeti kurtarma umudu
Cezayir Din İşleri Bakanı Yusuf Belmehdi, oluşturulacak yeni din dilinin ülkedeki gelişmelerle uyumlu, gelişmiş ve toplumdaki birlikteliği sağlayabilmesi gerektiğini ifade etti. Bu dengeli din dilinin halk arasında yayılması ve ülkenin ifsat edilmesine yönelik hiçbir çağrının geçişine izin vermemesi gerektiğini kaydeden Belmehdi, reforma ve devlet kurumlarının güçlendirilmesine katılım sağlama çağrısında bulundu. Belmehdi’ye göre bu olumlu din dili, devlet kurumlarının inşasına ve ümitsizlikten uzak tutarak umudu yeşertmeye katkı sağlamalı.

Din dilini ideolojilere hizmet etmesine son vermek
Siyasi analist Kemal Marruş, “Din dilinin ideolojilere hizmet etmesine son veren ve asli milli kültürden beslenen bir anlayışla reform yapmak artık zorunlu hale geldi. Cezayir toplumuna yabancı çeşitli mezheplerin etkilerinden uzak kalarak İslam’ın özgün versiyonuna dönmek önem arz ediyor. Ülkemiz, cami minberlerinde veya sosyal medyada kullanılan ılımlı din diliyle Arap ve İslam dünyasında öne çıkan bir okula dönüştü. Bu dil, çalışmaya ve kalkınmaya sevk ediyor ve ulusal söylemle uyumluluk arz ediyor” ifadelerini kullandı.
Marruş, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Cezayir’i, sosyal medya siteleri ve hatta basın yayın organları vasıtasıyla gençler arasında yayılan çeşitli modern afetlerden korumak için çabaların devam etmesi gerekir. Bu afetler arasında ateizm ve müstehcen görüntülerin yanı sıra ‘Şeytana Tapanlar’ gibi İslam kültürüne yabancı fikirler bulunuyor. Gençleri, Cezayir’e düşmanlığıyla bilinen çevrelerin yaydığı bu afetlerden kurtarmak kesinlikle sosyal medyadan ve camiler ile medya kuruluşları arasında bir ortaklık sözleşmesi imzalamaktan geçiyor. Bu sözleşmenin en önemli ilkeleri, din dili asla ulusal birlikteliğe karşı olmamalı veya Cezayirlilerin sırtına ağır yük yüklememeli, toplumu birleştiren ve safları sıklaştıran dini merciye (Din İşleri Bakanlığı’na) asla karşı olmamalı.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.