Husiler Abdiya ilçesinde sivilleri infaz ederken, okulları hapishaneye çeviriyor

Marib’de yerinden edilenler için kamptaki kadın ve çocuklar (Reuters)
Marib’de yerinden edilenler için kamptaki kadın ve çocuklar (Reuters)
TT

Husiler Abdiya ilçesinde sivilleri infaz ederken, okulları hapishaneye çeviriyor

Marib’de yerinden edilenler için kamptaki kadın ve çocuklar (Reuters)
Marib’de yerinden edilenler için kamptaki kadın ve çocuklar (Reuters)

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nu son 24 saat içerisinde Marib vilayetine bağlı Cuba ve el Kesara ilçesinde İran destekli Husilere yönelik düzenlenen hava saldırısında 92 Husi teröristi öldürülürken, 16 askeri araç da imha edildi.
Marib vilayetindeki yerel yönetim, Husi milislerin vilayetin güneyindeki Abdiya ilçesindeki evlerdeki sivilleri kuşattığını, yaralıları infaz ettiğini, çocuk ve yaşlıları kaçırdığını, okul ve kamu tesislerini gözaltı merkezlerine dönüştürdüğünü açıkladı.
Bu açıklamada, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) yalnızca beş hafta içerisinde beş bini aşkın kişinin zorla yerlerinden edildiğini bildirdiği bir zamanda geldi. Yemen’deki en şiddetli çatışmalar Marib vilayetinin güneyindeki yaşanırken, bölgedeki aileler artan çatışmalar sebebiyle yerleri evlerini terk etmek zorunda kalıyor.
UNHCR, yıl başından bu yana yaklaşık 80 bin Yemenlinin evlerini terk etmeye ve ülke genelinde sığınmaya zorlandığını ve çatışmaların yüzlerce aileyi yerinden ettiği Marib valiliğindeki son gelişmelerle ilgili endişelerini dile getirdi. Açıklamada, insani yardım dağıtımındaki kısıtlamaların aileleri zor durumda bıraktığı kaydedildi.
Açıklamada, Marib valiliğinin güneyindeki Cuba mahallesinde güvenlik endişeleri nedeniyle faaliyetlerin geçici olarak durdurulduğu, UNHCR’nin yerel ortağının 75 aileye ve Marib’de ikamet eden 149 aileye gıda dışı ürün dağıtımına devam ettiği kaydedildi.
UNHCR, Yemen'de 4 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişi de dahil olmak üzere 20,7 milyon insanın yardıma ihtiyacı olduğunu, bölgede bin 800 ev sahibi ve 1,2 milyona kadar yerinden edilmiş Yemenlinin yaşadığını hatırlattı. Aynı zamanda 129 bin 531 mülteci ve 120 bin 75 ise sığınmacı bulunuyor.
Öte yandan Marib Valiliği Müsteşarı Abdurrabbu Miftah, BM Yemen İnsani Yardım Koordinatör Yardımcısı Diego Zorrilla ve beraberindeki ekip ile yaptığı görüşmede, BM kuruluşlarının insani açıdan gösterdiği performans ve valilikteki insani duruma yönelik performanslarındaki büyük eksiklikleri, güvenlik ve Husi milislerinin sivillere karşı işlediği suçları tartıştı.
Marib valiliğinin resmi internet sitesinde Miftah’ın, Husi milislerin Abdiya ilçesinin 35 bin sakinine karşı devam ettirdiği insanlık dramının, uluslararası örgütlerin eksikliklerinin boyutunu ve sivilleri kurtarmak için insani, ahlaki ve yasal görevlerini yerine getirmedeki başarısızlıklarını açıkça gösterdiği sözleri aktarıldı.
Yemenli yetkili, yerel yönetim ve hükümetin yinelenen insani çağrıları karşısında BM sessizliğini ve kendilerine karşı uygulanan ve bir ay süren kuşatmanın başlamasından bu yana Abdiya ilçesi sakinlerini kurtarmak için görevlerini yerine getirmeleri konusunda eleştiride bulundu. Yetkili, özellikle genel merkezi Sana’da bulunan kuruluşların Husi milislerin otorite ve direktiflerine tabi olduklarını belirterek, alınan kararlar ve yapılan hareketlerin Husiler tarafından yönetildiğini teyit etti.
BM kuruluşlarının sessizliği,  ahlaki ve yasal insani görevlerini yerine getirmemelerinin Husi milislerini Abdiya ilçesi sakinlerine karşı suçlarını sürdürmeye teşvik ettiğini söyleyen Miftah, milisleri bu bölgede hukuk dışı faaliyet göstermekle suçladı. Yetkili, milislerin evlere baskınlar yaparak kuşatma uyguladığını, yaralıları infaz ettiğini, okul ve kamu tesislerini gözaltı merkezi ve sığınma merkezlerine dönüştürdüğünü aktardı.
Marib Vali Yardımcısı, Husi milislerinin sivillere karşı işlediği suçların, milislerin barışı tanımadıklarını ve uluslararası ateşkes çağrılarını umursamadıklarını gösterdiğini vurguladı.
Miftah, Zorilla’dan insani yardım kuruluşlarının çalışmalarını, değerini ve bağımsızlığını koruyacak şekilde yeniden düzenlemesini talep ederek, bölgede ve komşu valiliklerde Husi milislerin devam eden askeri eylemleriyle sivilleri hedef alarak insanları yerlerinden etmesiyle acil insani ihtiyaçlarına cevap vermesini sağlayacak bir rezerv stoğuna sahip olma ihtiyacına değindi.
Yemenli yetkili, Marib Valiliği ve kamplarındaki yerinden edilmiş kişilerin insani durumunu gözden geçirerek, Şabva vilayetinin kuzey bölgeleri ile Marib vilayetinin güney bölgelerinden gelen yeni göç dalgalarına cevap vermede BM kuruluşlarının yetersiz kaldığını bildirdi.
Miftah açıklamasında, Zorilla’nın ziyaretinin BM kuruluşlarının Marib ve Abdiya gibi yerlerde insani açıdan performansını değerlendirmeye olanak tanıdığını ifade etti.
Marib vilayetinin resmi internet sitesinde belirtilenlere göre, BM yetkilisi, Abdiya bölgesinde meydana gelen ihlaller, Husiler tarafından tutuklananlar ve zorla kaçırılan kişilerin yanı sıra evlerin bombalanması, yakılması, saha infazları ve diğer ihlaller hakkında bilgi sahibi oldu.
BM yetkilisi açıklamasında, İnsan Hakları Yüksek Komisyonu’nun faillere karşı adaletin sağlanması için tüm ihlalleri titizlikle ve ilgiyle takip ettiğini belgelediğini belirterek, bir sonraki aşamada planların geliştirilmesini ve önceliklerine göre farklı sektörlere yardım stoku çalışmalarına öncelik vereceklerine dair söz verdi.



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP