Irak’ta Kürt ve Sünni partiler, Sadr ile rakipleri arasındaki ‘güç testinin’ sonuçlanmasını bekliyorlar

Mukteda es-Sadr. (Reuters)
Mukteda es-Sadr. (Reuters)
TT

Irak’ta Kürt ve Sünni partiler, Sadr ile rakipleri arasındaki ‘güç testinin’ sonuçlanmasını bekliyorlar

Mukteda es-Sadr. (Reuters)
Mukteda es-Sadr. (Reuters)

Irak’ta Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi ile önde gelen bazı Şii liderlerin yer aldığı Koordinasyon Grubu arasındaki güç testi ikinci haftasına girdi. Ancak halen ufukta çözüm görünmüyor. Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin Şii partiler arasındaki tıkanıklığı açmak için temsilcisi aracılığıyla dünkü cuma hutbesinde bir yol haritası sunması bekleniyordu. Ancak Sistani’nin Kerbela temsilcisi Ahmed Safi okuduğu hutbede gelişmelere değinmedi.
Siyasi gözlemcilere göre Sistani’nin sessiz kalması, yaşananlardan memnun olmadığını gösteriyor. Ancak madalyonun öbür tarafına bakıldığında, Sistani’nin seçimlerin düzenlenmesine kısa bir süre kala seçime katılım çağrısı yaptığı görülüyor. Bu çağrıya rağmen katılım istenen seviyenin altında kaldı. Burada tek istisna Sadr Hareketi’nin seçmen tabanıydı. Zira Hareketin tabanı genellikle başka herhangi bir dini merciden ziyade Mukteda es-Sadr’ın yaptığı çağrılara kulak vermesi ile biliniyor. Sadr, geçtiğimiz günlerde kendisinin halen bir din eğitimi öğrencisi olduğunu belirterek kamu işleriyle meşgul olmasının eğitimini ertelemesine sebep olduğunu söylemişti.
Irak’taki siyasi partiler için sürpriz niteliğinde olan seçim sonuçları Şii partiler arasında çatışmaya yol açtı. Bu çatışma, Sünni ve Kürt partilerle uzlaşarak ‘en büyük meclis bloğu’ olmak isteyen Şii Koordinasyon Grubu’nun Sadr’ı dışladığı başka bir mücadele evresine ulaştı. Seçimde 73 sandalye alarak ilk sıraya yerleşen Sadr Hareketi anayasaya göre hükümeti kurma yetkisine sahip.
Kürt ve Sünni partiler, Şii taraflar arasındaki bu çekişmenin sonlanmasını bekliyorlar. Bu durum Kürt ve Sünni partilerin, elde edebilecekleri kazanımların niteliğine bakmaksızın, başka bir tarafın aleyhine sonuçlar doğurabileceği ihtimaliyle herhangi bir tarafla anlaşma yapma riskine girmemesini sağlıyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen Sünni bir parti yöneticisi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi:
“Sünniler halen denklemdeki en zayıf halka. Bunun sebebi, Şii ortağın Sünnilerle ilişki kurma sınırının, meclisteki Sünni sandalye sayısına göre belirlenmesidir. Sünniler sahip oldukları sandalye sayısına göre otorite makamları üzerinde hak iddia edebiliyor. Bunlar arasında Meclis Başkanlığı’ndan başlayarak bakanlıklar ve geri kalan makamlar ve pozisyonlar bulunuyor. Sünni Araplar önceki seçimlerin tamamında Irak yönetiminde iktidardaki ortaklıktan karar alma mekanizmasındaki ortaklığa terfi etmeye çalıştılar. Fakat başarısız oldular. Dolayısıyla şu anki durumda bir Şii tarafın aleyhine başka bir Şii tarafla uzlaşma riskine girmeleri onların çıkarına olmaz. Sünnilerin şu an yapması gereken tek şey, Şiilerin kendi aralarında uzlaşmasını beklemektir. (Şii taraflar arasındaki) gerginliğe rağmen ufukta bu ihtimal görünüyor. Ardından (Sünni taraflar) masaya oturacak ve sadece seçim başarılarına göre makamlarını teslim alacak.”
Söz konusu yönetici sözlerinin devamında Kürtlerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
“Kürtler açısından durum farklı. Çünkü onların elinde 2003 öncesinde bile yönettikleri bir bölgesel yönetim var. İktidar konusunda bir çerçeveye ve Bağdat’taki siyasi tarafların (Şii karar sahibinin kim olduğu önemli değil) uzlaşı yapmadan alamayacağı kurumlara sahipler. Kürtler ve Şiiler arasında eski koalisyonlar var. Aynı şekilde Kürtlerin tartışmalı bölgelerle ilgili anayasal talepleri bulunuyor. Ayrıca merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümeti arasındaki ilişkin yapısıyla ilgili iki taraf arasında uzlaşı söz konusu. Tüm bunlar Kürt-Şii uzlaşmasını Şii-Sünni uzlaşmasından farklı kılıyor. Sünniler olan biten karşısında şu ana kadar herhangi bir tavır takınmazken, Kürtler Şii ortaklarıyla ilgili neredeyse günü birlik açıklamalar yapıyor, mesajlar veriyor. Bu mesajların özünü ‘biz varız ve devredilemez haklarımız var’ oluşturuyor.”
İki Şii güç (Sadr ve Koordinasyon Grubu) arasındaki güç testinin sonuçlanması beklenmesine rağmen bir sonraki hükümetin kendileri olmadan kurulmayacağını bilen Kürt ve Sünni ortakların beklentisi, Sadr’ın Koordinasyon Grubu’nda yer alan partilere karşı bu testten başarılı çıkması yönünde. Nitekim bu iki ortak için Meclis’te sandalye çoğunluğunu elde etmesi ve tek bir taraf olması bakımından Sadr ile uzlaşmak; halihazırda tanımadıkları seçim sonuçlarıyla tek hedefi Sadr’a karşı birleşmek olan ve birçok taraftan oluşan Koordinasyon Grubu ile uzlaşmaktan daha kolay görünüyor.
Seçimde kaybeden partilerden ve koalisyonlardan oluşan Koordinasyon Grubu içerisinde yer almasına rağmen seçim sonuçlarına göre Şiiler arasında Sadr Hareketi’nden soran ikinci sırada gelen Nuri Maliki liderliğindeki Kanun Devleti koalisyonu kaybeden taraf olarak nitelendirilemez. Maliki kaybeden partilerin dışında olmakla birlikte Sadr’a karşı bir Şii birlikteliği sağlamak için bu partilerle birlikte hareket ediyor. Zira Maliki, Kürtler ve Sünniler için ‘en büyük meclis bloğunu’ kurmakta Sadr’a alternatif olmak adına, kazandığı 33 sandalyeye ilave olarak kaybeden partilerin sandalyelerine ve desteğine ihtiyaç duyuyor. Nitekim hükümeti kurma yetkisi ‘en büyük meclis bloğuna’ verilecek. Hadi el-Amiri’nin liderliğindeki Fetih Koalisyonu ile Kays el-Hazeli’nin liderliğindeki Asayib Ehlil Hak başta olmak üzere kaybeden taraflar, seçim sonuçlarını tanımayarak ve yeniden elle sayım yapılmasını talep ederek gerginliği tırmandırmakta ısrar ediyorlar.
Buna karşılık, seçimden yenilgiyle çıkan iki tarafa dikkat çekmekte fayda var. Bunlar Irak’ın eski Başbakanı Haydar el-İbadi ile Ulusal Hikmet Akımı lideri Ammar el-Hekim. Bu iki ismin kurduğu koalisyon seçimden sadece dört sandalye alabildi. Dolayısıyla iki taraf da aldıkları ikişer sandalyelerle bu denklemde yerleri olmadığını biliyorlar. Fakat İbadi şu ana kadar sessiz görünüyor. İbadi muhtemelen Koordinasyon Grubu içinde seçim ağırlığı en zayıf olan isim olması nedeniyle yönetimdeki önceki tecrübesinden hareketle Koalisyon Grubu tarafından ‘uzlaşı başbakanı’ sıfatıyla başbakanlığa aday gösterilmeyi bekliyor. Hekim ise kazanma veya kaybetme kavramlarından bağımsız olarak gerginliği yatıştırmada arabuluculuk rolü oynamak adına siyasi ağırlığını kullanıyor. Hekim en nihayetinden hem üyesi olduğu Şii Koordinasyon Grubu hem de Sadr tarafından daha makbul bir isim kabul ediliyor. Ayrıca Kürtlerin ve Sünnilerin yanında hatırı sayılır bir konuma sahip.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.