Erdoğan: Talimatı Dışişleri Bakanımıza verdim, 'Bu 10 büyükelçinin bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini hemen halledeceksiniz' dedim

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
TT

Erdoğan: Talimatı Dışişleri Bakanımıza verdim, 'Bu 10 büyükelçinin bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini hemen halledeceksiniz' dedim

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vilayet Meydanı'nda düzenlenen Eskişehir Millet Bahçesi, İl Halk Kütüphanesi ve Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni'nde konuştu. Yaklaşık iki yıllık bir aranın ardından bugün Eskişehirlilerle bir kez daha hasret gidermeye, hasbihal etmeye, bu vesileyle de çeşitli programlara katılmaya geldiklerini belirten Erdoğan, Eskişehir'e ayak basar basmaz, önce AK Parti İl Danışma Kurulu toplantısında Eskişehir teşkilatıyla buluştuğunu, ardından Çin HAİER firmasının şehirde kurduğu beyaz eşya fabrikası ile Organize Sanayi Bölgesi'nde yapılan 52 yeni fabrika ve altyapı tesislerinin açılış törenlerine katıldığını anımsattı.
Yatırım değeri 1,6 milyar lira olan bu fabrikaların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, HAİER firmasının dünya markalarını bünyesine katan, küresel çapta pazar payı olan bir firma olduğunu anlattı. Erdoğan, Eskişehir'de kurulan fabrikada dünyanın dört bir yanına ihraç edilecek bulaşık ve kurutma makinaları üretileceğini, kurutma makinası fabrikası bugün üretime geçerken yatırımı süren bulaşık makinası fabrikasının da haziranda üretime başlayacağını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görüldüğü gibi Türkiye, kendi firmalarının yatırım ve üretim atağı yanında küresel firmaların da üretim üssü olma yolunda hızla ilerliyor. Her zaman söylediğim gibi sermayenin milliyeti, rengi, inancı olmaz. Ülkemize yatırım yapacak, teknoloji getirecek, ihracatımıza, istihdamımıza, büyümemize katkı sağlayacak herkese kapılarımız da yüreğimiz de sonuna kadar açıktır" diye konuştu.
Bu anlayışla salgın döneminde yeniden yapılanan küresel üretim ve lojistik sisteminde Türkiye'yi en üst seviyeye çıkartmayı hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yatırım demek, üretim demek, ihracat demek, istihdam demek, cari açığın azalması ve ülkenin kazancının artması, milletimizin zenginleşmesi demek. Bu formül Türkiye'nin kurtuluş reçetesidir. İnşallah önümüzdeki günlerde benzer daha pek çok müjdeyi milletimizle paylaşacağız. Kurulan her yeni fabrikayla, ortaya çıkan her yeni istihdamla ülkemiz hedeflerine bir adım daha yaklaşmaktadır."

"106 kalem eserin toplu açılış törenini yapıyoruz"
Bu noktaya kolay gelinmediğini belirten Erdoğan, geride kalan 19 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, sanayiden enerjiye, ulaştırmadan şehirciliğe kadar her alanı kapsayan yatırımlar sayesinde Türkiye'nin bu güce kavuştuğunu bildirdi.
Türkiye'nin 81 vilayetinin her birini Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamını 5'e, 10'e katlayan yatırımlarla donatarak, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına giden yolları açtıklarını ifade eden Erdoğan, bugün de burada bakanlıkların, kurumların, belediyelerin tamamladığı toplam yatırım bedeli yaklaşık 3 milyar lirayı geçen 106 kalem eserin toplu açılış törenini yaptıklarını belirtti.
Eğitimde şehre kazandırdıkları 3 anaokulu, 7 ilkokul, 5 ortaokul ve 11 lise, fen lisesi pansiyonu, halk eğitim merkezi, Osmangazi Üniversitesinin fakülte binaları, 1250 yataklı ve 1500 yataklı 2 ayrı yükseköğrenim yurdunun resmi açılışının da bugün yapıldığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sağlıkta 112 Acil merkezini hizmete açıyoruz. Çevre ve şehircilikte TOKİ tarafından yapılan, kapalı otoparkı ve sosyal tesisleriyle Eskişehir Millet Bahçesi'nin, bunun yanında altyapı ve çevre düzenlemesi projelerinin resmi açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Tarım ve ormanda ağaçlandırmadan orman işletmelerine, kadastrodan mesire yerlerine, tabiat parklarından sel kapanlarına kadar pek çok hizmetin açılışını da yine bugün yapıyoruz. Bugün burada çeşitli bakanlıklarımızın ve kurumlarımızın hizmet binalarını, tamamlanan il bank projelerini, organize sanayi bölgelerini, altyapı ve eğitim yatırımlarını, enerji ve tevsiat ve iletim hattı yatırımlarını, kalkınma ajansımızın desteklediği projeleri de aynen resmi olarak hizmete açıyoruz. Eskişehir'imizin gururu TEİ TUSAŞ Motor Sanayi hem altyapı yatırımları hem de çok önemli motor geliştirme projelerini tamamladı. Bugün bunların da resmi açılışlarını gerçekleştiriyoruz. Aynı şekilde Beylikova, İnönü ve Günyüzü belediyelerimizin ilçelerimize kazandırdığı eserlerin resmi açılışlarını da buradan yapıyoruz."
Tüm bu eser ve hizmetlerin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, yatırımlarda emeği geçenleri kutladı. Erdoğan, bundan sonra da Eskişehir'in her karışını yeni yatırımlarla eserlerle hizmetlerle donatmaya devam edeceklerini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye seninle gurur duyuyor" tezahüratlarına, "Ben sizlerle gurur duyuyorum" karşılığını verdi.

"Ülkeye ve millete hizmet etmek nasip işidir"
Her şey gibi ülkeye ve millete hizmet etmenin de nasip işi olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Rabb'im bize 19 yıldır bunu nasip etti. Yıllarca tek parti faşizminin, darbelerin, iç ve dış vesayetin, terör örgütlerinin cenderesi altında enerjisi boşa harcanan, vakti heder edilen bir ülkeyi dünyanın en üst liginin eşiğine kadar hamdolsun getirdik. Türkiye'yi, gerçekleştirdiğimiz tarihimizin en büyük demokratik reformları ve kalkınma hamleleri sayesinde dünyanın en itibarlı, sözü dinlenen, gelişmelere yön veren ülkeleri arasına dahil ettik. Bunun için hep birlikte gerçekten çok büyük bedeller ödedik. Yeri geldi vesayetin dayatmalarıyla karşı karşıya kaldık. Yeri geldi üzerimize salınan terör örgütlerinin saldırılarıyla uğraştık. Yeri geldi darbecilerin silahlarıyla burun buruna kaldık. Yeri geldi ekonomik tetikçilerle, onların tuzaklarıyla boğuştuk. Yeri geldi içeride ve dışarıda estirilen nice haksız ve adaletsiz yalan, iftira, çarpıtma rüzgarına karşı mücadele ettik. Hamdolsun Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle hepsinin de üstesinden geldik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi diplomasi ve ekonomide zora sokarak iktidarı değiştirmeyi hedeflediklerini söyleyenlerin amaçları ülkemizin menfaatlerini korumak değildir" dedi.
Erdoğan, "Nasıl 19 yıldır bu ülkeyi kimseye yem etmediysek, nasıl tüm kötü niyetlilerin heveslerini kursaklarında bıraktıysak bu defa da aynı şeyi yapacağız" diye konuştu.
"Yaşadığımız sıkıntılar geçicidir ama emin olun elde edeceğimiz kazançlar nesiller boyu devam edecektir." diye konuşan Erdoğan, "Yatırımları teşvik edecek, üretimi artıracak, istihdamı güçlendirecek bir ekonomi politikasıyla bu küresel krizi tarihi bir fırsata dönüştürmek istiyoruz" ifadesini kullandı.
"Yatıyorlar kalkıyorlar Kavala. Kavala dediğin Soros'un Türkiye şubesi. 10 büyükelçi onun için Dışişleri Bakanlığına geliyor. Bu ne terbiyesizliktir." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Talimatı Dışişleri Bakanımıza verdim, 'Bu 10 büyükelçinin bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini hemen halledeceksiniz' dedim.
(10 büyükelçinin Kavala açıklaması) Bunlar Türkiye'yi tanıyacak, anlayacak, bilecekler. Türkiye'yi bilmedikleri, anlamadıkları gün burayı terk edecekler."



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”