Ankara İdlib’e yönelik müdahalesini savundu

Milli Savunma Bakanı Akar, Türkiye’nin Suriye'nin kuzeyinde ‘yeri ve zamanı geldiğinde gerekenin yapacağını’ söyledi

Eriha'daki bombardımanlardan zarar görenlerin yanında olduklarını gösteren İdlibli çocuklar (Şarku’l Avsat
Eriha'daki bombardımanlardan zarar görenlerin yanında olduklarını gösteren İdlibli çocuklar (Şarku’l Avsat
TT

Ankara İdlib’e yönelik müdahalesini savundu

Eriha'daki bombardımanlardan zarar görenlerin yanında olduklarını gösteren İdlibli çocuklar (Şarku’l Avsat
Eriha'daki bombardımanlardan zarar görenlerin yanında olduklarını gösteren İdlibli çocuklar (Şarku’l Avsat

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, dün Rus savaş uçakları tarafından bombalanan (Suriye'nin kuzeybatısında yer alan)  İdlib'deki Türkiye’nin askeri varlığını savundu. Bakan Akar, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgası olan ve çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Halk Koruma Birlikleri’ne (YPG) karşı Türkiye’nin yeri ve zamanı geldiğinde gerekeni yapacağını söyledi. Akar’ın bu sözleri, Ankara’nın SDG’nin kontrolü altındaki bölgeleri hedef alma niyetinin bir kez daha teyit edilmesi olarak görüldü.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), kendisiyle birlikte hareket eden Suriyeli muhalif grupların desteğiyle 2019 yılında kontrol altına aldığı Barış Pınarı Harekat bölgesine takviye güç gönderdi. dün Brüksel’de NATO Savunma Bakanları Toplantısı sonrası gazetecilerin soruları yanıtlayan Milli Savunma Bakanı Akar, Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki olayları çok yakından takip ettiğini belirterek, “Yeri ve zamanı geldiğinde gereken yapılır” ifadelerini kullandı.
TSK, Cuma gecesi ve Cumartesi günü, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Barış Pınarı Harekatı bölgesine yeni askeri takviyelerde bulundu. TSK’nın bölgedeki askeri noktalarını takviye etmek için zırhlı araç ve personel taşıyıcılardan oluşan askeri konvoyu, Rakka kırsalındaki Tel Abyad kentinin doğusundaki Abbateyn noktasından giriş yaptı.
Askeri takviyeler, Türk yetkililerin ‘terör tehditlerini’ ortadan kaldırmak için SDG’nin kontrolü altındaki bölgelere karşı yeni bir askeri operasyon başlatma olasılığına ilişkin sık sık tekrarladıkları açıklamalarıyla aynı dönemde gerçekleşti. Türk güçlerinin, geçtiğimiz günlerde Halep'in kuzeyindeki Fırat Kalkanı Harekat bölgesi olarak bilinen ve Türk güçleri ve Türk güçleriyle birlikte hareket eden Suriyeli muhalif grupların kontrolünde olan Mare'de bir asker ve iki özel harekat polisinin şehit edildiği saldırılarla karşı karşıya gelmesinin ardından Türkiye'den son zamanlarda Suriye'nin kuzeyinde SDG'yi hedef alması planlanan yeni bir askeri operasyon olasılığına dair yapılan açıklamalar arttı.
Akar, Suriye’nin kuzeybatısında yer alan İdlib’deki son durumla ilgili olarak, “Bizim (İdlib’deki) mevcudiyetimiz önemli. Bizim oradaki varlığımız rejimin katliamlarını engelliyor. Bunun engellenmesi de göç dalgasını ve radikalleşmeyi durduruyor” ifadelerini kullandı.
Suriye’nin kuzeyine ilişkin ABD ve Ruslarla yaptıkları mutabakatlar olduğunu hatırlatan Akar sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu mutabakatlarda bize düşen ne varsa en iyi şekilde yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz. Muhataplarımıza da kendilerine düşen görevleri yapmalarını hatırlatıyoruz. Sağlanan bir ateşkes var. Zaman zaman birtakım ihlaller, çatışmalar, saldırılar olsa da genel anlamda alınan tedbirler çerçevesinde ateşkes ve istikrar sürüyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 29 Eylül'de Soçi'de yaptıkları görüşmenin ardından durumun sakinleştiğine dikkati çeken Bakan Akar, ancak geçtiğimiz Çarşamba günü Şam'da meydana gelen ve 14 Suriye askerinin hayatını kaybettiği, ardından rejimin İdlib'e bombalı saldırı düzenleyerek 10 sivili katlettiği saldırıya işaret ederek, “İdlib'deki insanlar Şam'daki olaylarla hiçbir alakası olmayan masum insanlardı” dedi.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde ‘teröristlerden temizlenen bölgelerde’ (Türkiye ve Türkiye’ye bağlı Suriyeli muhalif gruplar tarafından kontrol edilen bölgeler), normal hayata dönüş çabalarını sürdüreceğini söyleyen Akar, “Bu çalışmalarımızı bazıları 'Buralara yerleşiyorsunuz' diye yanlış yorumluyor. İnsanoğlu su, ekmek, barınma olmadan yaşayamaz. Bizim oradaki çalışmamız bölgedekilerin insani ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik. Bunu başka şekilde yorumlamak doğru değil" diye konuştu.
Öte yandan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rus savaş uçaklarının İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ni (İGAD) üç günlük bir aranın ardından yeniden bombaladığını aktardı. SOHR’un aktardığı bilgilere göre Rus savaş uçakları, dün sabah, Kansafra ve el-Bara beldelerine yüksek tahribatlı basınç füzeleriyle üç hava saldırısı düzenlendi. Bir diğer hava saldırısında ise Türk askeri üssünün çevresi hedef alınırken herhangi bir kayıp bildirilmedi.
SOHR, 19 Ekim'de Rus savaş uçaklarının İdlib'in güney kırsalındaki Cebel Ez-Zaviye’ye bağlı el-Bara beldesinde bulunan Türk askeri noktasının yakın çevresine en az 3 hava saldırısı düzenlediğini ve askeri noktanın sadece birkaç metre uzağının hedef alındığını bildirmişti.
Diğer taraftan muhalif aktivist Ahmed ez-Zeyn, İdlib'de yaptığı açıklamada, Serakib kenti yakınlarında konuşlu Suriye rejimi güçleri tarafından fırlatılan Rus yapımı uzun menzilli bir füzenin İdlib'in kuzey kırsalındaki Maarrat Misrin kenti çevresini hedef aldığını ve saldırıda bir çocuğun ağır yaralandığını aktardı. Zeyn ayrıca rejim güçlerinin İdlib'in güney kırsalındaki Deyr Sunbul ve Beyneyn köylerinin çevresini hedef alan yoğun topçu ve füze atışları sonucunda 5 sivilin (zeytin toplama işçisi) yaraladığını belirtti. Zeyn’in aktardığı bilgilere göre yine rejim güçleri,Halep'in batısındaki Daret İzze kenti yakınlarına eş zamanlı bir saldırı düzenlediler. Saldırı sonucunda iki çocuk ve iki kadın ağır yaralandı.
Zeyn, Halep'in güneybatısındaki Miznaz ve Kefer Nuran köylerinde rejim güçleri ve İran destekli milisler ile Suriyeli muhalif gruplar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını, ardından karşılıklı olarak bir birlerinin mevzilerini top ve havan mermileriyle hedef aldıklarını sözlerine ekledi. Zeyn aynı zamanda Fethu'l-Mubin Operasyon Odası’na bağlı muhalif grupların, Serakib kenti yakınlarında İran destekli milislerin yakınlarındaki bir buldozeri güdümlü füzeyle hedef aldığını, buldozerin içindekilerle birlikte imha edildiğini aktardı.
Türk güçlerinin, son iki gün içinde İdlib'in kuzeyindeki Kefer Lusin Sınır Kapısı’ndan İdlib'e yeni askeri takviyeler göndermeye devam ettiğini açıklayan Zeyn, silah ve lojistik teçhizat taşıyan kamyonların yanı sıra tanklar, ağır toplar ve zırhlı personel taşıyıcıları dahil olmak üzere yaklaşık 90 askeri araçtan oluşan yeni bir Türk askeri konvoyunun sınır kapısından giriş yaptığını ve konvoyun Cebel ez-Zaviye ve Halep’in batısındaki askeri noktalara ve üslere doğru gittiğini söyledi. Zeyn, Türkiye’nin bölgedeki başlıca askeri üslerin olan Taftanaz Askeri Havaalanı, Binniş, Sarmin, Abyan, Nebi Eyyub Tepesi, Belyun, et-Tevvame ve el-Mastume’nin bu süre zarfında, rejim güçleri tarafından karadan bir operasyon başlatılması ihtimaline karşı eşi benzeri görülmemiş bir alarm durumuna tanık olduklarını sözlerine ekledi.
Diğer yandan Eriha kentinde öğretmenlik yapan Ahmed el-Hasan, rejim güçlerinin Eriha'ya düzenlediği topçu saldırılarında 5'i çocuk, 2'si kadın ve biri öğretmen olmak üzere 16 kişinin öldürülmesinin ardından dayanışma gösterileri düzenlendiğini söyledi.



Şarku'l Avsat kaynakları: Hamas durumun istikrara kavuşmasını beklemek için başkan seçimini erteledi

Yahya Sinvar, Halil el-Hayye ile birlikte, 2017. (AFP)
Yahya Sinvar, Halil el-Hayye ile birlikte, 2017. (AFP)
TT

Şarku'l Avsat kaynakları: Hamas durumun istikrara kavuşmasını beklemek için başkan seçimini erteledi

Yahya Sinvar, Halil el-Hayye ile birlikte, 2017. (AFP)
Yahya Sinvar, Halil el-Hayye ile birlikte, 2017. (AFP)

Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında yürürlükte olan kırılgan ateşkes, hareketin siyasi büro başkanı seçimini ertelemesine neden oldu. Hamas kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada, “Hamas liderliği içindeki tahminler, Gazze Şeridi'nde geçen ay ilan edilen ateşkesin ardından seçimlerin yapılması yönündeydi” dedi.

İsrail'in Temmuz 2024'te Hamas lideri İsmail Heniyye'ye suikast düzenlemesinden ve aynı yılın ekim ayında halefi Yahya Sinvar'ı öldürmesinden bu yana hareket, daha önce Hamas çevreleri dışında tanınmayan ve medyada nadiren görünen Muhammed Derviş başkanlığındaki bir ‘liderlik konseyi’ tarafından yönetiliyor. Öte yandan Halil el-Hayye'nin adı sürekli olarak hareketin fiili yüzü olarak ortaya çıkıyor ve heyetlerin çoğuna başkanlık ediyor.

sadfrgt
(Soldan sağa) Nizar Avadallah, Halil el-Hayye ve Muhammed Derviş, 8 Şubat'ta İran Dini Lideri Ali Hamaney ile yaptıkları görüşme sırasında (Dini Lider Ali Hamaney’in internet sitesi - AFP)

Kaynaklar ayrıca, ‘Hamas saflarında Gazze'deki siyasi büronun başkanının seçilmesi ya da atanması gerektiği konusunda bir fikir birliği’ olduğundan söz etti. Kaynaklar, “Halil el-Hayye zaten bu rolü geçici olarak yerine getiriyor; bu seçim onun görevinden ayrılacağı anlamına gelmiyor. O, hareketin tüm kurumlarının ve çeşitli düzeylerinin üzerinde anlaştığı bir şekilde görevinde kalabilir” ifadelerini kullandı.

Karışık düzenlemeler

Kaynaklara göre Hamas'ın düzenlemeleri iç içe geçmiş üç düzeye dağılmış durumda: İç örgütsel (siyasi), askeri ve hükümetsel.

Kaynaklar, “Çeşitli gelişmelerin Hamas'a dayattığı erteleme nedeniyle mevcut liderlik konseyi, herhangi bir seçimin yapılmasına izin verecek siyasi ve güvenlik istikrarı için bir fırsat oluşana kadar liderlik edecek ve karar alma düzeyinde kalacaktır” dedi.

Hükümet düzeyinde ise ‘özellikle Gazze'de faaliyet gösteren yapının yeniden düzenlenmesi, çeşitli dosyaların yönetiminde ilerleme kaydedilmesi ve Gazze Şeridi’nin geleceği konusunda bir anlaşmaya varılana kadar hükümet çalışmalarına liderlik edecek bir ismin seçilmesi için düzenlemelerin devam ettiğini’ bildirdi.

dcfvgtrh
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda el ele yürüyen Filistinli çocuklar (AFP)

Kaynaklar, ‘hükümet işlerinin yönetimine ilişkin bu düzenlemelerin, Gazze Şeridi'nin işlerini yönetmek için El Fetih ile bir anlaşma olasılığı da dahil olmak üzere, savaşın ertesi günü konusuyla hiçbir ilgisi olmadığını’ bildirdi.

Hamas'ın Gazze'nin gelecekteki yönetimine dahil olup olmayacağı sorusu yerel, bölgesel ve uluslararası bir ikilemi temsil ederken, hareket içindeki kaynaklar, “Hamas, ateşkes anlaşması ve ikinci aşama ile ilerlemek, Filistin halkının çıkarları doğrultusunda savaşı tamamen durdurmak ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına izin vererek halka istikrarlı bir yaşam sağlamak için mümkün olan tüm esnekliği sunacaktır” diyor.

Hamas kimi kaybetti?

Hamas Gazze savaşı sırasında siyasi, askeri ve idari düzeyde ağır kayıplar verdi. Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, “Hareketin eklemleri etkilendi ama bu durum hareketin yönetimini zayıflatmadı. Hareket bütünlüğünü korudu ve şu anda bile bazı güç kaynaklarını muhafaza ediyor” ifadelerini kullandı.

Siyasi düzeyde Hamas, Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'yi, yardımcısı Salih el-Aruri'yi ve İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısının mimarı ve baş sorumlusu olmakla suçladığı, genel başkanlığa kadar yükselen Gazze'deki ofisinin başkanı Yahya Sinvar'ı kaybetti. İsrail ayrıca, Ruhi Müştehi, Samih es-Serrac, Zekeriya Ebu Muammer gibi Gazze'deki üst düzey Hamas liderlerini de öldürdü.

Askeri düzeyde ise Hamas'ın silahlı kolu olan İzzeddin el-Kassam Tugayları, İsrail'in yaklaşık kırk yıl süren takibinin ardından en önde gelen komutanı Muhammed ed-Dayf'ı, yardımcısı Mervan İsa'yı ve askeri konsey üyeleri Raid Sabit, Gazi Ebu Tamaa, Ahmed el-Gandur, Eymen Nevfel’i kaybetti.

Askeri düzenlemeler

Kaynaklar, askeri düzenlemeler ve yapı düzeyinde, ‘liderlik düzeyindeki büyük kayıplara rağmen Kassam Tugayları’nın son ana kadar savaşın sürekliliğini koruduğunu, son üç aylık periyotta İsrail güçlerine Gazze Şeridi'nin kuzeyinde en az 43 kayıp verdirdiklerini ve savaş sırasında bile binlerce yeni savaşçı devşirdiklerini’ aktardı.

Eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken 14 Ocak'ta yaptığı son konuşmasında, “Tahminlerimize göre Hamas neredeyse kaybettiği kadar yeni militan devşirdi” dedi.

Kaynaklar şöyle devam etti: “En önde gelen Kassam Tugayları komutanlarından Gazze Şehri Tugayı Komutanı ve Kuzey Tugayı'nın geçici komutanı İzzeddin el-Haddad, taburların liderleri ve üyeleriyle bir araya gelerek yaptıklarını övdü, onlarla örgütsel yapının düzenlenmesi ve liderlerini kaybeden her tabur ve bölük için yeni liderlerin seçilmesi konularını görüştü.”

Kaynaklar, ‘savaşın bazı dönemlerinde, bazı taburların, bölüklerin ve diğer liderlerin tasfiyesinden sonra, çalışmaların toplu olarak yapıldığını ve belirli bir kişinin tüm bir bölgeyi yönetmek üzere görevlendirilmesi dahilinde koordine edildiğini, ancak ateşkesle birlikte safların düzenlenmesi için yeni bir sürecin başladığını’ ifade etti.

Hükümet boşluğu ve muhalefet

Hükümet düzeyinde Hamas, çok sayıda hükümet çalışanının öldürülmesi ve tasfiye edilmesinin ardından ortaya çıkan büyük boşlukları doldurma kabiliyetinde halen eksiklikler yaşıyor. Ayrıca polis ve çeşitli güvenlik servislerinin binlerce olmasa da yüzlerce üyesini kaybetti ve bu da hükümet çalışmalarının bazı eklemleri üzerindeki kontrolünü kaybetmesine neden oldu.

Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde yapılan bir tur sırasında, fiyatlarda bir kaos durumu ve Hamas’a bağlı Ekonomi Bakanlığı'nın zaman zaman bunları kontrol edemediğini gözlemlemek mümkün.

Hamas geçici de olsa sokaklarda büyük güçler konuşlandırma becerisini göstermeye çalışıyor, ancak bu bazı kaos belirtilerini engelleyemedi. Geçici olarak alternatif yerlerde açılan polis karakolları, vatandaşların şikayetlerini alıyor ve bunlarla ilgilenmeye çalışıyor, bazen de çeşitli suçlarla itham edilen kişiler gözaltına alınıyor.

au7
Gazze'de İsrail saldırıları sonucu yıkılan binaların kalıntıları arasında kurulan bir Pazar (Reuters)

Şarku’l Avsat'ın Gazze Şeridi'nin içinden gözlemlediği üzere, Hamas hükümet medyası aracılığıyla gücünü göstermeye çalışıyor. Ancak eskiden olduğu gibi kontrolünü ve gücünü genişletme yeteneğini yeniden kazanmak için halen yapılması gereken çok iş var gibi görünüyor.

Bu kırılgan ateşkesin ortasında, vatandaşlar arasındaki yorumlar ve çeşitli konuşmalar Hamas'a karşı açık muhalefetin seslerinin önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Yıllarca Hamas'ı eleştirmekten korkan bölge sakinleri şimdi Hamas'ı eleştiriyor ve hareketin destekçilerinden bazıları 7 Ekim 2023 saldırısında yaptığı hamlenin büyük bir yanlış hesaplama olduğunu düşünerek desteklerini geri çekiyor.