Alec Baldwin'in görüntü yönetmenini öldürdüğü "Rust" filminin setinde daha önce de gerçek mermi kullanılmış

Alec Baldwin,  "Rust "isimli film çekimleri sırasında kullandığı silahla Görüntü Yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olmuştu / Fotoğraf: AA
Alec Baldwin, "Rust "isimli film çekimleri sırasında kullandığı silahla Görüntü Yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olmuştu / Fotoğraf: AA
TT

Alec Baldwin'in görüntü yönetmenini öldürdüğü "Rust" filminin setinde daha önce de gerçek mermi kullanılmış

Alec Baldwin,  "Rust "isimli film çekimleri sırasında kullandığı silahla Görüntü Yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olmuştu / Fotoğraf: AA
Alec Baldwin, "Rust "isimli film çekimleri sırasında kullandığı silahla Görüntü Yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olmuştu / Fotoğraf: AA

ABD'li aktör Alec Baldwin'in çekimler sırasında kullandığı silahla görüntü yönetmeninin ölümüne ve yönetmenin yaralanmasına yol açtığı “Rust” filminin setinde olaydan günler önce yine dolu silahın ateşlendiği iddia edildi.
Los Angeles Times gazetesinin haberine göre, “Rust” filminin çekimleri sırasında yaşanan ölümcül kazadan 5 gün önce, Baldwin'in dublörüne güvenli olduğu söylenen silah iki el ateşlendikten sonra içinde gerçek mermi olduğu anlaşıldı.
Haberde, 16 Ekim'de yaşanan olaydan sonra bir set çalışanının üretim müdürüne gönderdiği mesajda “Üçüncü kez kazara silah ateşlendi. Ortam güvenli değil” yazdığı ifade edildi.
Olaydan sonra soruşturma başlatılıp başlatılmadığı öğrenilemezken, filmin yapımcıları setteki güvenlik sorunlarından haberdar olmadıklarını açıkladı.
Baldwin, New Mexico eyaletinde "Rust "isimli film çekimleri sırasında kullandığı silahla 42 yaşındaki Görüntü Yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olmuş, yaralanan 48 yaşındaki Yönetmen Joel Souza hastaneye kaldırılmıştı.
Mahkeme kayıtlarına göre, Baldwin, içinde gerçek mermi bulunduğu anlaşılan silahı kendisine yönetmen yardımcısının verdiğini ve "güvenli" olduğunu söylediğini belirtmişti.



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe