Emel Hareketi’nden, LK ile suç ortaklığı suçlamasında bulunan ÖYH’ye sert çıkış

ÖYH’yi ‘yolsuzluk akımı’ olarak nitelendiren Emel Hareketi, Hakim Tarık el-Bitar’ın Beyrut Limanı patlaması olayına ilişkin çalışmalarını yönlendirmekle suçladı

Emel Hareketi’nden, LK ile suç ortaklığı suçlamasında bulunan ÖYH’ye sert çıkış
TT

Emel Hareketi’nden, LK ile suç ortaklığı suçlamasında bulunan ÖYH’ye sert çıkış

Emel Hareketi’nden, LK ile suç ortaklığı suçlamasında bulunan ÖYH’ye sert çıkış

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki (Şii) Emel Hareketi, kendisini Tayune olaylarında (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) ile suç ortaklığı yapmakla suçlayan (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareketi’ne (ÖYH) sert şekilde karşılık verdi. ÖYH’yi ‘yolsuzluk akımı’ olarak nitelendiren Emel Hareketi, Lübnan eski Adalet Bakanı ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Salim Cerissati’yi ‘yargıyı siyasallaştırmakla’ ve ‘Hakim Tarık el-Bitar'ın çalışmalarını yönlendirmekle’ suçladı.
Emel Hareketi, ÖYH’nin Meclis Yürütme Otoritesi’nin yetkilerine el koyma konusundaki açık suçlamalarının yanı sıra kendisini Tayune olaylarında LK ile gizli anlaşma yapmakla suçlamasına sert bir açıklamayla yanı verdi.
ÖYH'deki siyasi yapı, olağan toplantısının ardından, seçim tarihinin 27 Mart'a çekilmesinin, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı tarafından çıkarılan olağan bir kararname ile seçim tarihini belirlemekle görevli yürütme organının yetkilerini ihlal ettiği değerlendirmesinde bulundu. Değerlendirmede, bu kararın aynı zamanda Mayıs ayında 21 yaşını doldurmuş olacak 10 bin 685 Lübnanlıyı seçmen listeleri dışında bırakarak oy kullanma hakkından mahrum edeceği de vurgulandı. Kararın, Mart ayında özellikle dağlık bölgelerde soğuk ve fırtınalı hava başta olmak üzere seçim sürecini birçok riskle karşı karşıya bıraktığı belirtilen değerlendirmede, her şeyden önce Hıristiyanların oruç tuttukları döneme saygı duyulmadığı belirtildi. Seçimlerin olması gerektiği gibi Mayıs ayında yapılması halinde, kimseye rahatsızlık vermeyeceği, seçim sürecinin riske girmeyeceği ve katılım oranlarının artacağı kaydedildi.
ÖYH'deki siyasi yapı, Emel Hareketi ve LK'ye atıfta bulunarak, Lübnanlıların Meclis’teki iki bloğun suç ortaklığına ve uyumuna tanık olduğunu, provokatif ve canice yönleriyle Tayune’de meydana gelen milisler arasındaki çatışma görüntülerini kınadığını bir kez daha ifade ederken ‘Tayune olaylarıyla ilgili yapılan gizli anlaşmaya karşı Mar Mikhael ittifakına (ÖYP ve Hizbullah ittifakı) bağlılığını’ teyit etti. Mar Mikhael ittifakı, çatışmaların yeniden patlak vermesinin önlenmesinin garantörü olarak biliniyor. ÖYP’deki siyasi yapı, değerlendirmesinde, “Gerçekte yapmadıkları halde yargıyı desteklemekle övünenler, tanıklık etmek için yargı karşısına çıkmaktan kaçındılar. Bu tutumun amacı, kanunların ve devletin üstünde olan kaçakların politikasını sürdürmek için yargı tarafından aranan çok sayıda kişiyi korumaktır. Adaletten kaçanların sığınağı haline geldiler” ifadeleri yer aldı.
ÖYH'nin suçlamalarına yanıt vermekte gecikmeyen Emel Hareketi, yaptığı açıklamada, ‘ÖYH'nin açıklamasında, Cumhurbaşkanı'nın ünlü konuşmasında söylediği gibi ülkeye yaşattığı sorunlar ve felaketlerden artık utanmadığı’ vurgulandı.

Emel Hareketi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bu akım (ÖYH), işsizlik, siyasi kriz ve halkın yaşadığı kafa karışıklığının gölgesinde kendi gerçekliğini ve Lübnanlılara karşı işlediği siyasi suçları örtbas etmek için hasta zihninden hayali ve başarısız senaryolar yaratmaya çalışıyor. Emel Hareketi ve Hizbullah ittifakına nifak tohumları ekmek ve zarar vermek için Hakim Tarık Bitar'ın çalışmalarını yönlendiren Salim Cerissati başkanlığındaki kara oda aracılığıyla yargının siyasallaşmasıyla mücadeleyi somutlaştıran Tayune şehitlerinin kanı üzerine kurulan Mar Mikhael ittifakı adındaki siyasi uzlaşıdan yararlanmaya çalışıyor. Bunu da akımın ve destekçilerinin memnuniyetsizliği karşısında ve mezhepçi tecritçilik mantığıyla yapıyor.”
Emel Hareketi’nin LK ile hiçbir zaman ittifak kurmadığının çok iyi bilindiğinin altı çizilen açıklamada, “ÖYH ve lideri, kotaları paylaşmak ve cumhurbaşkanlığına ulaşmak amacıyla bir anlaşma imzalamak için acele ederek öne sürdüğü tüm siyasi sloganları açıkça ihlal ediyor. Bunu reddettik. Çünkü bu zihniyette bir akımın ülkeyi ancak geldiği siyasi ve ekonomik gerilemeye, hatta iç çatışmaya sürükleyeceğini kesinlikle biliyorduk” denildi.
‘Her zaman olduğu gibi Meclis içinde ve dışında tutumunu açık ve net bir şekilde ifade etme cesaretine ve yeteneğine sahip olduğunu’ belirten Emel Hareketi, bunu da yurtiçindeki seçmenlerin ve yurtdışındaki gurbetçilerin oylamaya katılma hakları dışında hemen hemen her konuda oybirliği ile uzlaşıya varılan seçimlerin yapılacağı tarihle ilgili Meclis’teki partilerin çoğunluğunun desteklediği son oturumda ÖYP’nin milletvekili seçimleri ve çevresinde meydana gelen değişikliklerden duyduğu korkuyla Cumhurbaşkanı'nın imzasını ve anayasal hakkını sömürmeye çalıştığını söyleyerek bir kez daha gösterdiğini vurguladı.
ÖYP’nin açıklamasını ve Cumhurbaşkanı’nın tepkisini, ‘suçları örtbas etme ve sorumluluklardan kaçma’ hamlesinden başka bir şey olmadığını düşünen Emel Hareketi, Lübnanlıların anayasal haklarına sahip çıkanların, 18 yaşındaki gençlerin seçimlere katılmasını engellemediğini ve kadın bakan sayısından kaçınmadığını belirterek, tüm milletvekilleri ve basının, son Meclis oturumunda ÖYP milletvekillerinin tutumuna tanıklık ettiklerini vurguladı.
ÖYP’yi ‘yolsuzluk akımı’ olarak niteleyen Emel Hareketi açıklamasında, “Yolsuzluk akımı hırsızlık ve saptırıcı tutumlar konusunda profesyonelleşti. Öyle ki Kalkınma ve Kurtuluş Bloku tarafından Meclis’e sunulan yoksul ailelere destek konusunda Dünya Bankası'ndan kredi alınmasını öngören kanununda değişiklik yapılması önerisini, aynı teklifi yaparak çalmaya çalışıyor” ifadelerine yer verdi.

Emel Hareketi, açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Ülkeyi temsil etmeyi istediğini iddia eden birinin, seçim kurullarının istifa eden milletvekilleri yerine on bir milletvekili seçilmesini öngören bir kararnameyi imzalamayarak Cumhurbaşkanı'ndan anayasal yükümlülüklerini ihlal etmesini istemesi elbette yararına olacaktır.”



Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
TT

Esed'in devrilmesinin yıldönümü kutlanıyor... ve destekçileri iki ayaklanma planlıyor

Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı
Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda büyük bir kalabalık tarafından kutlandı

Suriye'de devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinin yaklaşık 1. yıl dönümünü anma etkinlikleri devam ederken, dün Suriye'nin eski istihbarat şefi ve Esed’in kuzeni tarafından, Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara yönetimine karşı Suriye kıyılarında iki ayaklanma başlatma planları hakkında bilgi sızdırıldı.

Bu bilgi, dün Hama'daki el-Asi Meydanı'nda, Esed güçlerinden kurtuluşunun birinci yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen büyük bir miting sırasında geldi. Resmi SANA haber ajansının haberine göre, etkinliğe katılanlar, meydanın ortasına 500 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir Suriye bayrağı asarak "toprak ve halkın birliğini sembolik bir şekilde vurguladılar."

Bu kutlamalarla eş zamanlı olarak Reuters, Suriye'nin eski istihbarat yetkilisi Tümgeneral Kemal Hasan ile Esed'in milyarder kuzeni Rami Mahluf'un, yeni hükümete karşı iki ayaklanma başlatma umuduyla on binlerce potansiyel savaşçıya milyonlarca dolar harcadığını belirten bir araştırma yayınladı.

Aileye yakın dört kişi, Aralık 2024'te Rusya'ya kaçan Esed'in Moskova'da sürgünde yaşama fikrine büyük ölçüde alıştığını söyledi.


Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
TT

Kanada, Suriye'yi terörü destekleyen devletler listesinden çıkardı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara, geçen Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşuyor (Arşiv-Reuters)

Kanada hükümeti, dün yaptığı açıklamada, Suriye'yi terörü destekleyen yabancı devletler listesinden çıkardığını ve Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilmesine yardımcı olan muhalif ittifakın lideri olan Heyet Tahrir el-Şam'ı da terör örgütleri listesinden çıkardığını bildirdi.

Hükümet yaptığı açıklamada, "Bu önlemler, Birleşik Krallık ve ABD de dahil olmak üzere müttefiklerimiz tarafından yakın zamanda alınan kararlarla uyumlu olup, Suriye geçiş hükümetinin Suriye'de istikrarı teşvik etme ve vatandaşları için kapsayıcı ve güvenli bir gelecek inşa etme, bölgesel istikrarı teşvik etmek ve terörizmle mücadele etmek için küresel ortaklarla çalışma çabalarını takip etmektedir" ifadelerine yer verdi.


Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.