Hizbullah: Lübnan'daki istikrarsızlığın sorumlusu Savcı Bitar

Geçen hafta Tayyuna bölgesinde çıkan çatışmalarda yer alan silahlı bir kişi ve yaralı bir adama yardım eden diğer kişiler (AP)
Geçen hafta Tayyuna bölgesinde çıkan çatışmalarda yer alan silahlı bir kişi ve yaralı bir adama yardım eden diğer kişiler (AP)
TT

Hizbullah: Lübnan'daki istikrarsızlığın sorumlusu Savcı Bitar

Geçen hafta Tayyuna bölgesinde çıkan çatışmalarda yer alan silahlı bir kişi ve yaralı bir adama yardım eden diğer kişiler (AP)
Geçen hafta Tayyuna bölgesinde çıkan çatışmalarda yer alan silahlı bir kişi ve yaralı bir adama yardım eden diğer kişiler (AP)

Hizbullah, yaptığı açıklamada Lübnan'daki siyasi istikrarsızlıktan Beyrut limanı patlaması dosyasında soruşturmayı yürüten hakim Tarık el-Bitar'ı sorumlu tuttu.
Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, Tarık el-Bitar'ın “Lübnan'da gerçek bir sorun haline geldiğini” ileri sürdü.
Hizbullah 14 Ekim Perşembe günü gerçekleşen Tayyuna olaylarının arka planında "Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin" olduğunu ileri sürdü.
14 Ekim Perşembe günü Beyrut’un Tayyuna bölgesinde meydana gelen ve makineli ve keskin nişancı tüfeklerinin kullanıldığı çatışmaların sonucunda 7 kişi hayatını kaybetmişti.
Hükümetin çalışmalarına eşlik eden parlamenter kaynaklar, "Hükümetin yakın gelecekte bir araya gelmesi için henüz kesin bir işaret bulunmadığını ve başarısızlığına yol açan krize bir çözüm formülü henüz netleşmediğini" söyledi.
Söz konusu kaynaklar Savcı Bitar'ın eylemleriyle ilgili bölünmeye ve görevde kalması konusundaki anlaşmazlığa atıfta bulundu ve krizi çözmek için ilgililer arasında sürekli temaslar olduğunu kaydetti.
Hizbullah, Bitar'a yönelik eleştirilerinin dozunu artırdı.
Tarık el-Bitar'ın "Lübnan'da gerçek bir soruna dönüştüğünü" ileri süren Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı, “Beyrut Limanı’nda yaşananları ortaya çıkarmak, tüm delillerde adaleti sağlamak için orada gerçek bir müfettiş olmasını istedik. Artık adalete güvenilmez. Bitar soruşturmaları açık bir şekilde siyasallaştırıyor. Kulağımıza gelen son şey, kurbanların ailelerinin ondan şüphelenmeye başladığı ve onun yüzünden Tayyuna'da ve bölgede büyük bir fitnenin çıkmak üzere olduğu. Bize sorun ve talihsizlik getiren ve adaleti sağlama konusunda ümit vermeyen bu müfettiş niçin görevde? İstikrarın sağlanması için ve insanların adalete kavuşup gerçekleri bilmesi için gitmesi daha iyi olacak” dedi.
14 Ekim Perşembe günü gerçekleşen ve 7 kişinin ölümüne neden olan Tayyuna olaylarının arka planında "Lübnan Kuvvetleri Partisi’nin olduğunu dile getiren Kasım, “Soruşturmanın ve sonuçlarının takipçisi olacağız ve failleri Lübnan sistemine göre cezalandıracağız. İnsanların hayatlarına bulaşanlara bir son verelim.” değerlendirmelerinde bulundu.
Diğer yandan Hizbullah Milletvekili Ali Feyyad, devlet, hükümet, yargı ve güvenlik servislerine Tayyuna dosyasına el koyma çağrısı yaptı.
Siyasi bir toplantıda konuşan Feyyad şunları söyledi: "Bu suçun işlenmesi için kimin emir verdiği, kimin işlediği ve sorumluluğun kimde olduğunu bilmek istiyoruz. Fail cezalandırılmalı. Bu dosya yargı ve güvenlik birimlerinin eline geçmeli. Görevliler sorumluluğunu üstlenmeli ve fail, eyleminden dolayı cezalandırılmalıdır.”
Öte yandan Lübnan Kuvvetleri Partisi, yargının siyasi olarak kendisini hedef almak için kullanılmasından endişe duyduğunu bildirdi.
Meclis’teki Güçlü Cumhuriyet Bloğu'ndan eski Milletvekili Fadi Kerem, "Muhalifleri boyun eğdirmek için tekrar güvenlik sistemini kullanmak kabul edilemez. Halk bunu alaşağı eder. Hizbullah eksenindeki tarafların sorumluluklarından kurtulmaları için dikkatleri liman patlaması suçundan başka yöne çevirme girişimleri de işlemeyecek.” diye konuştu.
Bazıları, eski Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın ifade ettiği gibi yargı üzerinde baskı olduğuna düşünüyor. Süleyman, “Limanın bombalanmasında ve son olarak talihsiz Tayyuna olayında yargıya uygulanan muazzam siyasi baskı yoluyla çifte standarta imza atıldı. Bu, Beyrut limanının bombalanmasıyla ilgili soruşturmayı sulandırma girişiminin tamamlayıcısı olarak geldi.” değerlendirmelerinde bulundu.
Öte yandan, Kalkınma ve Kurtuluş Bloğu Milletvekili Kasım Haşim, yaptığı açıklamada, “Bazı tutumlar, Tayyuna olaylarını gerçeğinden saptırmaya ve suçlamaları keyfi bir şekilde ortadan kaldırmaya çalışıyor. Olay siyasi amaçlara hizmet etmek ve masumların kanı üzerinden popülizm inşa etmek için kullanıldı. Dava ile ilgili soruşturma ve inceleme sürerken, yetkili makamlar görevlerini siyasi yıldırma girişimlerinden uzak bir şekilde yerine getirsinler ve saldırgan, azmettiren veya destekleyen her kim olursa olsun konumu ve siyasi rolü ne olursa olsun en ağır cezayı versinler” dedi.



Suriye: Suveyda hastanesinde onlarca ceset bulundu

Suriye güvenlik güçlerinden biri İsrail hava saldırılarının ardından Savunma Bakanlığı binasında meydana gelen hasarı inceliyor (AP)
Suriye güvenlik güçlerinden biri İsrail hava saldırılarının ardından Savunma Bakanlığı binasında meydana gelen hasarı inceliyor (AP)
TT

Suriye: Suveyda hastanesinde onlarca ceset bulundu

Suriye güvenlik güçlerinden biri İsrail hava saldırılarının ardından Savunma Bakanlığı binasında meydana gelen hasarı inceliyor (AP)
Suriye güvenlik güçlerinden biri İsrail hava saldırılarının ardından Savunma Bakanlığı binasında meydana gelen hasarı inceliyor (AP)

Suriye haber ajansı SANA dün Sağlık Bakanlığı'na dayandırdığı haberinde, ülkenin güneyindeki Suveyda hastanesinde “yasadışı grupların” hastaneden çekilmesinin ardından onlarca ceset bulunduğunu bildirdi.

Cesetler arasında güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de bulunduğu belirtildi.

Suriye İçişleri Bakanlığı daha önce yüzlerce ölü ve yaralının olduğu çatışmaların ardından Suveyda'da ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurmuştu. Dürzi tek tanrılı Müslüman topluluğundan Şeyh Akl Yusuf Cerbu, yaptığı bir video açıklamasında, Suveyda vilayetinin ileri gelenlerinin Şam ile bir anlaşmaya vardığını doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki Suveyda ve Dera vilayetlerinde hükümet güçlerine yönelik saldırıların yanı sıra Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayı ve Suriye ordusunun karargâhı çevresine art arda saldırılar düzenledi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye rejimine tehditler savurarak güçlerini Suveyda kentinden çekmesini talep etti, aksi takdirde “İsrail Suriye rejim güçlerine saldırmaya devam edecek ve yanıtının tavanı yükselecek” ifadelerini kullandı.

Katz söyle devam etti: "Suriye rejimi Suveyda'daki Dürzilerden uzaklaşmalı ve güçlerini bölgelerinden çekmelidir. Açıkça belirttiğimiz ve uyardığımız üzere, İsrail Suriye'deki Dürzileri terk etmeyecektir ve kararlaştırdığımız askersizleştirme politikası uygulanacaktır.”