Suriye’nin kuzeybatısında HTŞ ile ‘kardeşleri’ arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor

İdlib kırsalında ve Lazkiye'nin doğusunda ağır silahlar kullanıldı.

İdlib'in batısında dün hedef alınan bir bina. (Şarku’l Avsat)
İdlib'in batısında dün hedef alınan bir bina. (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’nin kuzeybatısında HTŞ ile ‘kardeşleri’ arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor

İdlib'in batısında dün hedef alınan bir bina. (Şarku’l Avsat)
İdlib'in batısında dün hedef alınan bir bina. (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin kuzeybatısında, İdlib'in batısında ve Lazkiye'nin doğu kırsalında Heyetu Tahrir’uş Şam (HTŞ) ile Muslim eş-Şişani’nin lideri olduğu Cunud eş-Şam ve Ebu Fatima et-Turki liderliğindeki Cundullah grupları arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Taraflar çatışmalar başlamadan önce, bir süre boyunca karşılıklı suçlamalarda bulunmuş ve gerilim artmıştı.
Şarku’l Avsat’a konuşan özel bir kaynak, 25 Ekim Pazartesi sabahı HTŞ ile Cunud eş-Şam ve Cundullah grupları arasında Yamziye, İdlib'in batı kırsalındaki Cisr es-Sugur ve Lazkiye’nin doğusunda yer alan Cebel et-Türkmen'deki et-Tuffahiye bölgelerinde şiddetli çatışmalar başladığını aktardı. Çatışmalar, HTŞ'nin bölgeye 100'den fazla askeri araç, zırhlı araç, top ve makineli tüfekle donatılmış araçlarla ağır silahlı bir güç göndererek halka açık yolları kapatması, barikatlar kurması ve grupların karargahlarının bulunduğu bölgeleri kuşatmasının ardından patlak verdi.
Üyelerinin çoğunu Lazkiye'nin doğu kırsalındaki Cebel-i Türkmen (Türkemn Dağı) bölgesindeki Türklerin oluşturduğu, Ebu Fatima et-Turki liderliğindeki Cundullah grubu üyeleriyle yaşanan şiddetli çatışmalarda çok sayıda HTŞ üyesinin öldürüldüğü, birçoğunun da yaralandığı ve esir alındığı bildirildi. Diğer yandan HTŞ ile Muslim eş-Şişani liderliğindeki Cunud eş-Şam grubu arasında İdlib'in batı kırsalındaki Cisr es-Sugur ve el-Yamziye bölgelerinde çıkan çatışmalarda her iki taraftan da çok sayıda grup üyesinin öldüğü aktarıldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, HTŞ'nin Cunud eş-Şam ve Cundullah gruplarına yönelik saldırısının, öncesinde taraflar arasında karşılıklı suçlamaların yapılmasının ardından geldiğini ve iki grubun da HTŞ'nin çeşitli suçlara adı karışan grup üyelerinin bir listesinin yargıya teslim edilmesi talebini yerine getirmeyi reddettiklerini söyledi. Bu arada Cunud eş-Şam grubunun lideri Muslim eş-Şişani, kendisine ve bölgedeki diğer yabancı cihatçı gruplara yöneltilen suçlamaları yalanladı. Şişani, HTŞ liderliğinin ana hedefinin grubu dağıtmak ve Suriye topraklarından çıkarmak olduğunu öne sürdü.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Muslim Eş-Şişani’ye ait HTŞ'yi lideri olduğu grubu dağıtmak amacıyla, silahlarını teslim etmesi ve İdlib'i daha erken terk etmesi için yalan söylemek ve kandırmakla suçladığı bir ses kaydı yayınladı. Şişani’nin ses kaydında, grubunun üyeleri arasında DEAŞ’ta yer almış suçluların olduğuna dair kendisine ve grubuna karşı ‘asılsız suçlamalar’ yapıldığını belirterek (HTŞ üyelerine atıfla) mücahitlerle sorun yaşamak istemediğini söyledi. Bu suçlamalardan sonra mücahitlerin kendisinden birçok kez İdlib'i terk etmesini ve silahlarını teslim etmesini talep ettiklerini söylemesi dikkat çekti.
Ses kaydında HTŞ üyelerine hitaben kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda liderlerine inanmamaları ve kendilerine sorulduğunda grubuna karşı savaşmayı kabul etmemeleri çağrısında bulunan Şişani, HTŞ'nin taleplerine boyun eğmeyeceğini söyledi. Şişani açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Eğer Suriye kıyılarındaki karargahım saldırıya uğrarsa, HTŞ’nin daha önce hapse attığı ve öldürdüğü pek çok kişi gibi cezaevlerinde küçük düşmek yerine kendimi savunacağım ve şerefimle öleceğim.”
Cunud eş-Şam lideri, HTŞ'nin İdlib'i tamamen kontrol etmeye çalıştığını ve buna boyun eğmeyenlere kendisine karşı yapılan ‘asılsız suçlamalar’ gibi suçlamalarda bulunduğunu söyledi.
Diğer yandan HTŞ Medya İlişkileri Ofisi İletişim Sorumlusu Takiyuddin Omer, geçtiğimiz haziran ayında HTŞ ile diğer gruplar arasındaki tartışmaların ve karşılıklı suçlamaların ardından bir açıklama yayınlamıştı. Açıklamada, HTŞ'nin güvenlik servislerinin, güvenliği sağlamayı ve her türlü suçla mücadele etmeyi başardığı, bu başarı karşısında bazı faillerin ve aranan kişilerin işledikleri suçları örtbas etmek için küçük gruplar adı altında saklanmaya çalıştıkları belirtildi. Bu grupların liderlerinden, adları suça karışanların yakalanması ve hesap vermelerinin sağlanması için iş birliği yapmalarının istendiği belirtilen açıklamada, ancak liderlerin gerekli sorumluluğu yerine getirmedikleri ve bunun sonucunda bu tür grupların İdlib'den çıkarılacağına dair bir söylenti yayıldığı kaydedildi. Açıklamada son olarak ‘savaş cephelerinin herkese açık olduğu’ vurgulandı.
Muslim eş-Şişani, Suriye'ye 2013 yılında geldi. Çoğunluğunu Çeçen savaşçıların oluşturduğu Cunud eş-Şam grubunu kurmak için çalıştı. Engebeli dağlık bölgelerin şartlarına uygun muharebe planlama konusundaki büyük tecrübesi nedeniyle Suriye kıyılarının cephelerine konuşlanmayı seçti. Savaş cephelerinde ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından 2014 yılında Suriye'de silahlı terörist grup olarak sınıflandırılan HTŞ de dahil olmak üzere diğer gruplarla askeri olarak koordinasyon halinde, HTŞ’den bağımsız olarak yaklaşık 300 savaşçıdan oluşan bir grup kurdu.
Suriye’nin kuzeyindeki Hama, İdlib ve Halep illeri, HTŞ ve diğer gruplar arasında yaşanan birçok anlaşmazlığa tanık oldu. Suriyeli Devrimciler Cephesi, Özgür Suriye Ordusu’nun diğer grupları ve Ahrar’uş-Şam ile HTŞ arasında 2014 yılının başlarında bir anlaşmazlık başladı. Bu anlaşmazlık, birçok grubun dağılmasıyla sona erdi. İdlib’in kent ve kırsalı ile Halep, Hama ve Lazkiye kırsalında Suriye rejiminin kontrolü dışındaki diğer bölgeler HTŞ’nin kontrolü altındaydı.



Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
TT

Şara: Devlet, azınlıkları korumaya ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya kararlıdır

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara (Arşiv – DPA)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süuveyda vilayetinde bir hafta içinde 700'den fazla kişinin ölümüne neden olan şiddet olaylarının ardından, devletin ülkedeki ‘azınlıkları koruma’ ve ‘hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutma’ konusundaki kararlılığını yineledi. Eş-Şara bugün Suriyelilere hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Suriye devleti ülkedeki tüm azınlıkları ve mezhepleri korumaya kararlıdır ve hangi taraftan olursa olsun tüm ihlalcileri sorumlu tutmaya devam edecektir. Hiç kimse hesap vermekten kaçamayacak. İşlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyoruz... Adaletin sağlanmasının ve hukukun herkese uygulanmasının önemini vurguluyoruz.”

“Süveyda vilayetindeki son olaylar tehlikeli bir hal aldı” diyen Suriye Cumhurbaşkanı, “Suriye devleti durumu yatıştırmak için müdahale etmeseydi gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar kontrolden çıkacaktı” ifadesini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre eş-Şara bugün yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Suriye devleti zor duruma rağmen durumu sakinleştirmeyi başardı. Ancak İsrail'in müdahalesi, güneyin ve Şam'daki hükümet kurumlarının bariz bir şekilde bombalanması sonucunda ülkeyi istikrarını tehdit eden tehlikeli bir aşamaya itti. Bu olaylar sonucunda ABD’li ve Arap arabulucular durumu yatıştırmak amacıyla devreye girdiler.”

Eş-Şara sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet bazı bölgeleri terk ederken, Süveyda'daki silahlı gruplar Bedevilere ve ailelerine karşı intikam saldırıları düzenlemeye başladı. İnsan hakları ihlallerinin eşlik ettiği bu intikam saldırıları, diğer kabilelerin Suveyda'daki Bedeviler üzerindeki kuşatmayı kırmak için bölgeye akın etmesine neden oldu.”

Eş-Şara, “Devlet, Suriye'nin kurtuluşundan sonra Süveyda'nın yanında durdu ve onu desteklemeye hevesliydi. Ancak bazı kişiler şehri ve ulusal istikrardaki rolünü kötüye kullandı. İçerideki bazı tarafların Süveyda'yı uluslararası çatışmalarda dış destek aracı olarak kullanması Suriyelilerin çıkarlarına hizmet etmiyor, aksine krizi daha da kötüleştiriyor” dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı, “İster Süveyda'nın içinden ister dışından olsun, işlenen tüm suçları ve ihlalleri reddediyor, adaleti sağlamanın ve hukuku uygulamanın önemini vurguluyoruz. Bu hassas noktada, aklın ve bilgeliğin sesinin galip gelmesine ve akıllı ve sağduyulu olanın önünün açılmasına ihtiyaç vardır. Gerçekler Suriye'nin bölünme, ayrılık ya da mezhepsel kışkırtma projeleri için bir deneme alanı olmadığını doğrulamaktadır” ifadelerini kullandı.

Eş-Şara, “Suriye devletinin gücü, halkının bütünlüğünden, bölgesel ve uluslararası ilişkilerinin gücünden ve ulusal çıkarlarının birbirine bağlılığından kaynaklanmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.