Katar Emiri’nden vatandaşlık yasalarının değiştirilmesine yönelik talimat

Katar Emiri Hamad Al Sani ilk kez seçimler ile göreve gelen Şura Meclisi’nin açılışında, el-Ula Zirvesi’nden çıkan uzlaşının pekiştirilmesi çağrısında bulundu.

Katar Emiri Hamad Al Sani, ülkede düzenlenen ilk seçimlerin ardından, Şura Konseyi oturumunun açılışında konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
Katar Emiri Hamad Al Sani, ülkede düzenlenen ilk seçimlerin ardından, Şura Konseyi oturumunun açılışında konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
TT

Katar Emiri’nden vatandaşlık yasalarının değiştirilmesine yönelik talimat

Katar Emiri Hamad Al Sani, ülkede düzenlenen ilk seçimlerin ardından, Şura Konseyi oturumunun açılışında konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)
Katar Emiri Hamad Al Sani, ülkede düzenlenen ilk seçimlerin ardından, Şura Konseyi oturumunun açılışında konuşma yaptı. (Şarku’l Avsat)

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani dün, ülkede aşiretçiliğin ‘olumsuz etkileri’ konusunda uyarıda bulundu. Ülkedeki ilk seçimlerin ardından Şura Meclisi’nin oturumunun açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmada aşiretçiliğin ulusal birliği tehlikeye attığını vurgulayan Katar Emiri şu ifadeleri kulandı:
“Kardeşlik, tarih ve coğrafya ilişkileri, Körfez İşbirliği Konseyi’ni korumamızı ve kurumlarını halklarımızın isteklerine uygun bir şekilde geliştirmemizi gerektiriyor. Aradaki anlaşmazlıkları diyalog yoluyla aşmaya çalıştık. Aynı şekilde el-Ula Zirvesi’nde varılan anlaşmayı pekiştirmeye ve geliştirmeye de çalışıyoruz.”
Katar Emiri, aşiretçiliği uyandıran yasalarda ‘Katar vatandaşlığı eşitliğini’ teşvik etmek üzere değişiklik yapılması talimatı verdiğini duyurdu. Hamad Al Sani ülkesinde karışıklık ve yıkıma neden olmak üzere kullanılabilecek aşiretçiliğe ve nefret dolu kabileciliğe izin vermeyeceğini vurguladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Yurttaşlığı teşvik etme konusundaki kararlılığımızdan hareketle, bu hedefe ulaşılabilmesi için gerekli yasal değişikliklerin hazırlanması ve Şura Meclisi’ne sunulması için Bakanlar Kurulu’na talimat verdim. Vatandaşlık sadece yasal bir mesele değil, medeniyet, sadakat ve aidiyet meselesidir. Ayrıca sadece kanun değil, aynı zamanda da bir görevdir.
 Kabilecilik anlayışının atıfta bulunarak “Semptomları ortadan kalktı diye hastalığı görmezden gelemeyiz” diyen Katar Emiri şu açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Her türden kabilecilik ve nefret dolu bağnazlık, milli birliği bozmak ve zarar vermek, görevlerin yerine getirilmemesi ve verimsizlik için bahane olarak kullanılabilir. Bu bizim kabul etmediğimiz bir durumdur. Buna gelecekte de izin vermeyeceğiz.”
Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani, Doha’nın gelecek yıl ev sahipliği yapacağı FIFA Dünya Kupası’nda misafirperver Katar halkının açık görüşlülüğünü ve hoşgörüsünü gösterme çağrısında bulundu. Söz konusu etkinliğin Katar’ın küresel düzeydeki konumunu güçlendireceğini vurguladı. Katar Emiri aynı zamanda Katar’ın gaz üretimini artırma planına ve ekonomik faaliyetleri çeşitlendirme çabalarına dikkat ekerek devlete aşırı bağımlılığın azaltılması gerektiğini söyledi. Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani konuya dair şu açıklamalarda bulundu:
“Qatar Petroleum şirketinin adının Qatar Energy olarak değişmesi, temiz ve yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda atılan fiili adımları yansıtıyor. İki düzeyde çalışıyoruz. Birincisi, gaz üretimini artırıyor ve gazın üretiminden kaynaklanan emisyonları azaltıyoruz. İkincisi de güneş enerjisinin gelişimine ve kullanımına katkıda bulunuyoruz.”
Katar 1972’de Şura Meclisi’nin kurulmasından bu yana ilk kez bu yıl 1 Ekim’de parlamento seçimlerine tanık oldu. Şura Meclisi, yasama oranını temsil ediyor ve görevleri arasında kanun tasarıları ve devletin genel politikası gibi Bakanlar Kurulu tarafından kendisine iletilen konuları tartışmak bulunuyor. Ayrıca devlet bütçesini görüşmek ve herhangi bir konuyu aydınlatmak için bakanlarla iletişime geçerek tavsiyelerde bulunmak ve hükümetin kamu politikası projelerine ilişkin isteklerini dile getirmek de görevleri arasında yer alıyor. Bununla birlikte savunma, güvenlik, ekonomi ve yatırım politikaları konusunda ise herhangi bir yetkisi bulunmuyor.



Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Gazze'deki gelişmeleri görüşmek için temaslarda bulunuyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Gazze'deki gelişmeleri görüşmek için temaslarda bulunuyor

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan (Şarkul’l Avsat)

Suudi Atabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot, Mısırlı mevkidaşı Badr Abdulati, Alman mevkidaşı Johann Wadephul ve Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile görüştü. Ayrıca Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Kaja Kallas ile Gazze'deki gelişmeler ve bunların güvenlik ve insani boyutlarını ele aldı.

Bu gelişme, Prens Faysal bin Ferhan'ın dün Bakanlar Barrot, Abdülati, Wadephul, Fidan ve Avrupa Temsilcisi Callas ile gerçekleştirdiği telefon görüşmeleri sırasında yaşandı. Görüşmelerde, İsrail'in saldırı ve ihlallerinin durdurulması ve işgalcilerin acımasız uygulamaları sonucu Gazze Şeridi sakinlerinin yaşadığı insani felaketin sonlandırılmasının önemi ele alındı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'yi işgal etme kararını sert bir dille kınanırken, İsrail'in Filistin halkına karşı sürdürdüğü açlık, vahşi uygulamalar ve etnik temizlik eylemleri şiddetle kınandı.

Bakanlık, "İsrail işgal makamlarının caydırıcılık gözetmeden benimsediği insanlık dışı fikir ve kararlar, Filistin halkının bu topraklarla olan duygusal, tarihi ve hukuki bağını anlamadıklarını, Filistin halkının uluslararası hukuk ve insani ilkelere dayalı olarak bu topraklara sahip olma hakkının bulunduğunu bir kez daha teyit etmektedir" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan, uluslararası toplumun ve Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in saldırılarını ve ihlallerini derhal durdurmaktaki yetersizliğinin devam etmesinin uluslararası düzenin temellerini ve uluslararası meşruiyeti zedelediğini, bölgesel ve küresel barış ve güvenliği tehdit ettiğini ve soykırım ve zorla yerinden edilme uygulamalarını teşvik eden ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyardı.