Suriye: Rus güçleri, Dera'daki uzlaşı görüşmelerini sonlandırdı

Suriye'nin güneyindeki Dera yer alan bir ana cadde (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin güneyindeki Dera yer alan bir ana cadde (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye: Rus güçleri, Dera'daki uzlaşı görüşmelerini sonlandırdı

Suriye'nin güneyindeki Dera yer alan bir ana cadde (Şarku’l Avsat)
Suriye'nin güneyindeki Dera yer alan bir ana cadde (Şarku’l Avsat)

Suriye’de Esed rejimine bağlı basın kuruluşları, ülkenin güneyindeki Dera’nın kuzeyinde yer alan son uzlaşı bölgeleri olan İzra ilçesi ile köy ve kasabalarında uzlaşı çalışmalarının tamamlanmasından ve Dera el-Mahatta ilçesinde kalıcı bir uzlaşı merkezinin açılmasından sonra Dera’da ‘uzlaşı dosyasının kapatıldığını’ aktardılar.
Rusya’nın Dera’daki uzlaşı haritası, Rusya'nın Suriye'nin güneyindeki ilk müttefiki Ahmed el-Avde’ye bağlı güçlerin kalesi olan Busra eş-Şam dışında Dera'nın büyük bir bölümünü kapsadı.
Şarku'l Avsat'a konuşan bir kaynak, 2018 yılında yapılan uzlaşı anlaşmasının ardından Suriye'nin güneyindeki eski muhalif savaşçılarda kalan hafif silahların geri çekilmesini ve Rusya’nın müttefiki olan güçlerin, bu güçlerin kalesi sayılan Busra eş-Şam’dan ve bölgedeki nüfuz alanlarından uzaklaştırılmasını içeren Rusya’nın Dera’da uzlaşı haritasının ve yeni uzlaşı anlaşmasının tamamlandığını söyledi. Rusya’nın müttefiki olan güçlerin nüfuz alanları içerisine Busra eş-Şam, Marebe, Samad, Cemreyn, Semc, Taysa ve Nada beldelerinin dahil olduğunu ve buraların bölgede ‘kale’ olarak adlandırıldığını belirten kaynak, söz konusu yerler Dera’nın büyük bir bölümünü kapsayan Rusya’nın uzlaşı haritasının kapsamı dışında tutulduğunu, fakat kağıt üzerinde yapılan anlaşmadan muaf tutulmadıklarını kaydetti. Rusya tarafından desteklenen güçlerin başlıca kalesi Busra eş-Şam ve komşusu olan diğer ilçeleri kapsayan bu bölge, Ahmed el-Avde'nin grubunun başlıca etki alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Avde’ye bağlı güçler, kısa süre önce askeri bağlantılarını Askeri İstihbarat Birimi'ne devrettiler. Rusya’nın desteği sürse ve askeri yapı olarak kalmaya devam etseler de artık 5. Kolordu olarak sayılmıyorlar.
Kaynak, birkaç gün önce Dera şehrinde Ahmed el-Avde güçlerinin, Rus heyet ve Suriye rejimine bağlı Güvenlik Komitesi’nin liderleriyle bir görüşme yaptıklarını söyledi. Kaynağa göre görüşmede daha önce yerel muhalif gruplarda yer aldıkları için haklarında soruşturma açılan Busra eş-Şam sakinleri veya muhalif grup üyelerinden isteyenler için Busra eş-Şam’da bir uzlaşı merkezi açılıp açıklamayacağı meselesi ele alındı. Busra eş-Şam’daki uzlaşı anlaşmasının Dera'nın diğer ilçe ve beldelerinde yapılanlardan farklı olduğunu belirten kaynak, hafif silahların teslim edilmeyeceğini, uzlaşının uygulanması için komite kurulmayacağını ve 2018 yılında kurulmasından bu yana gruba katılan asker kaçaklarıyla ilgili dosyanın kapatılması için askeri mahkemeye sevk edilmeyeceğini söyledi.
Ayrıca, güvenlik alanı olması ve Ahmed el-Avde güçlerine ait birçok askeri ve kontrol noktasının bulunması nedeniyle bölgede diğer yerlerdeki gibi rejim güçleri konuşlandırılmayacak ve arama yapılmayacak. Bununla birlikte aranan kişiler ve Busra eş-Şam’dan ayrılmak isteyenler, Pazartesi günü Dera el-Mahatta’daki polis karakolunda kurulan kalıcı uzlaşı merkezine başvurabilecek ve hafif silahlarını teslim edebilecekler.
Busra eş-Şam, Dera’nın tamamında tanık olunan cinayetlerin ve güvenlik kaosunun en az görüldüğü yer olması nedeniyle Suriye'nin güneyindeki diğer yerleşim bölgelerinden farklı bir konuma sahip. Suriye rejim güçleri, 2018 yılında bölgeyi kontrol altına almalarına rağmen Busra eş-Şam’a giremediler. Askeri ve güvenlik birimleri, bölgenin güvenliğini Suriye'nin güneyindeki uzlaşıya varılan en önde gelen muhalif lider olarak kabul edilen Ahmed el-Avde'nin grubuna devretti. Avde, 2018 yılında uzlaşıya katılarak Rusya’nın dikkatini çekmişti.
Kaynak, Rus güçlerinin Busra eş-Şam şehrinde birkaç toplantı düzenlediğini de aktardı. Geçtiğimiz günlerde Busra eş-Şam’da bir merkez kurulduğunu belirten kaynak, bu merkezin sadece toplantılar için geçici olarak mı yoksa kalıcı olarak mı kurulduğunun bilinmediğini söyledi. Bu arada Ahmed el-Avde'nin bir hafta önce Ürdün'e yaptığı ziyaret sırasında Dera’dan, es-Suveyda’dan ve Şam'dan bir takım kişilerle bir araya geldiğine dair haberler basında yer aldı.
Rusya’nın Dera’daki uzlaşı haritası ve yeni uzlaşı anlaşması, uzlaşılardan önce yoğun askeri gerginliklere ve bombardımanlara maruz kalan Dera el-Beled’de dört ay önce uygulanmaya başladı. Ardından Dera’nın batı kırsalına doğru ilerledi. Bugün ise Dera’nın birçok bölgesini kapsıyor.  Bu süreçte uzlaşı yapılan bölgelerde rejim güçlerine çok sayıda hafif silah teslim edildi.
Öte yandan Deralı aktivistler, bazı bölgelerde askeri gerilimin yaşanmaması ve tehditlerin önüne geçilmesi için, Güvenlik Komitesi’ne teslim edilmesini talep ettiği ve bölgede bulunmayan silahların bedelinin ödendiğinden bahsettiler.
Yapılan uzlaşılar, özellikle asker kaçaklarının haklarında ileride soruşturma açılmamak üzere cezalarının affedildiği bir yargı kararı almaları şartıyla aranan kişileri de içeriyordu.
Yeni uzlaşı anlaşmasının Dera'nın büyük bir bölümünde uygulanmaya başlamasına rağmen Şam-Amman karayolu üzerindeki Dera'nın doğu kırsalındaki Um el-Meyadin beldesi köprüsünde kimliği belirsiz kişilerce Rus askeri polisine ait bir askeri konvoya bombalı saldırı düzenlendi. Saldırı nedeniyle suikast korkuları ve emniyetsizlik halen bölgede hüküm sürüyor. Dera'daki yerel kaynaklar, son iki ay içinde aralarında eski muhalif grupların üyelerinin de olduğu 13'ü sivil olmak üzere 22 kişinin öldürüldüğünü bildirdiler.



Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.