Husilerin Marib’in güneyinde düzenlediği bombardımanda 300 sivil yaşamını yitirdi

Milisler, petrol bölgesini kontrol etmek için saldırılarına devam ediyor.

Sana’daki Husiler, Marib’teki çatışmalarda ölen savaşçılarının yasını tutuyor. (EPA)
Sana’daki Husiler, Marib’teki çatışmalarda ölen savaşçılarının yasını tutuyor. (EPA)
TT

Husilerin Marib’in güneyinde düzenlediği bombardımanda 300 sivil yaşamını yitirdi

Sana’daki Husiler, Marib’teki çatışmalarda ölen savaşçılarının yasını tutuyor. (EPA)
Sana’daki Husiler, Marib’teki çatışmalarda ölen savaşçılarının yasını tutuyor. (EPA)

Husilerin Marib’e yönelik saldırıları devam ediyor. Söz konusu bombardımanlar nedeniyle bölgede ölümler ve göç dalgaları da hız kesmeden sürüyor. Resmi Yemen kaynakları İran destekli Husi milislerin Marib’in güney bölgelerine düzenlediği son bombardımanda 300 sivilin öldüğünü aktardılar.
Husilerin sivillere yönelik işlediği suçlar, hükümetin ve insan hakları savunucularının tepkilerine neden oluyor.  Sahadaki kaynaklar darbe grubunun, komşu el-Cube ilçesinin kuzeyindeki bölgelere Katyuşa ve balistik füzeler ile bombardımanlarını yoğunlaştırdığını aktardılar. Cebel Murad bölgesinin kontrolünün ele geçirildiğini kaydettiler.  
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda Husi milislerin Marib’in güneyindeki el-Cube’nin el-Jersha bölgesini bombalamasını kınadı. Milisleri bölgeyi İran yapımı balistik füzeler ile bombalamakla itham etti. Milislerin bu saldırısı birçok sivilin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. El-Jersha Camii ve dört ev de saldırılarda yıkıldı.
 Enformasyon Bakanı İryani açıklamasında şunları söyledi:
“Bu terör suçu, Husi milislerinin el-Cuba bölgesindeki köyleri ve sakinlerin evlerini sürekli olarak hedef alması kapsamında yaşandı. Söz konusu saldırıların sonuncusunda el-Jerasha, 20’den fazla bomba ve Katyuşa füzesi ile bombalandı. Siviiler arasında ölümler ve yaralanmalar meydana geldi. Evleri ve mülkleri yıkıldı. 500’den fazla aile göç etmek durumunda kaldı.”
Bakan açıklamasında Marib’teki İnsan Hakları Ofisi’nden alınan bilgileri aktardı. Söz konusu verilere göre Husi milislerin Marib’in güneyindeki bölgelerde saldırılarına hız vermesinin ardından ölü ve yaralı sayısı arttı. 10 binden fazla ailenin evlerinden göç etmek zorunda kaldığı kaydedildi.  
İryani’ye göre uluslararası alanda sessizlik hakim. Birleşmiş Milletler’in Marib’te askeri gerilimi durdurmak için milislerin liderlerine baskı uygulama sorumluluğunu yerine getirmemesi ve sorumlulardan hesap sorulmamasının felaketi artırıyor. Bu durumdan cesaret elan Husiler Yemenlilere yönelik saldırılarını sistematik bir şekilde sürdürüyor.  
Marib İnsan Hakları Ofisi, Husi milislerin Marib ve tüm Yemen vilayetlerinde vatandaşlara karşı işlediği suçlar karşısında uluslararası alanın sessizliğini korumasını kınadı. Ayrıca uluslararası topluma ve kuruluşlara abluka altında yapılan toplu infazlar, baskıcı uygulamalar ve yerleşim bölgelerinin sürekli bombalanması nedeniyle Yemen halkına karşı ahlaki sorumluluklarını üstlenme çağrısında bulundu.
Geçtiğimiz günlerde, Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu, Marib’in güneyinde ve batısında sivilleri korumak ve Yemen ordusunu desteklemek için Husi takviyelerini hedef alarak her gün onlarca atış gerçekleştirdi.
Yemen ordusuna bağlı askeri medya, halk direnişi tarafından desteklenen Koalisyon güçlerinin, Marib’in güneyinde İranlı Husi milislerine karşı sürekli olarak çatışmalara girdiğini bildirdi.
Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin medya merkezine göre Husilere karşı yürütülen mücadelede saha liderleri de dahil onlarca milis öldü, birçoğu da yaralandı.
Medya merkezinin belirttiğine göre operasyonlarda İranlı milislerin merkezleri hedef alındı. Aralarında zırhlı araçların da olduğu birçok teçhizat imha edildi.
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek’in aktardığına göre Yemen hükümeti, Husilerin Marib’de gerçekleştirdiği ihlallere dikkat çekerek, milisleri barışa zorlamak için uluslararası alandan  baskı uygulanması çağrısını yineledi.
Kaynaklar, Mübarek’in perşembe günü İngiltere’nin Yemen Büyükelçisi Richard Oppenheim ile sanal olarak gerçekleştirilen görüşmede barışa yönelik gelişmeleri ve çabaları ele aldığını aktardılar.  
Dışişleri Bakanı Mübarek, hükümetin karşılaştığı tüm zorluklara rağmen halka hizmet etmek için görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye devam ettiğini belirtirken Marib’deki insan hakları ihlallerinin barış sürecini tehdit ettiğini vugruladı.
Bakan, Saba haber ajansının aktardığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Milislerin Yemen’i şiddet ve terör yoluyla kontrolü ele alma hayalleri gerçekleşmeyecek. Yemen halkı arasındaki uyum, bu planları boşa çıkarmak ve milisleri yollarından döndürmek için yeterlidir.”
Yemenli Bakan ayrıca Husi milislerin Yemen’in tüm bölgelerinde yürüttüğü saldırılarla mücadele için çabaları birleştirmek ve hükümetin görevlerini yerine getirerek tüm halka hizmet sunmasını sağlamak için Riyad Anlaşması’nın tam olarak uygulanmasının önemini vurguladı.
Bakan, İngiltere Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede, Husi milislerin Safer petrol tankeri dosyasını manipüle ettiğine dikkat çekti. Tankerin Yemen ve bölge için oluşturduğu çevresel ve insani tehlike sebebiyle sorunun çözülmesinin önemine değindi.
Yemenli kaynaklara göre İngiltere Büyükelçisi de ülkesinin Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg’i desteklediğini ve çatışmalara barışçıl bir çözüm bulunması için çalışmaya devam edeceğini vurguladı.



Suriye: Silahlı kişiler, güvenlik güçlerinin Süveyda'nın batısındaki kontrol noktalarına saldırdı

Suveyda vilayetinde tahrip edilmiş bir heykel (AP)
Suveyda vilayetinde tahrip edilmiş bir heykel (AP)
TT

Suriye: Silahlı kişiler, güvenlik güçlerinin Süveyda'nın batısındaki kontrol noktalarına saldırdı

Suveyda vilayetinde tahrip edilmiş bir heykel (AP)
Suveyda vilayetinde tahrip edilmiş bir heykel (AP)

Suriye TV bugün bir güvenlik kaynağına dayandırdığı haberinde, silahlı kişilerin ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Süveyda vilayetinin batısındaki el-Mecdel köyünde güvenlik güçlerinin mevzilerini hedef aldığını bildirdi.

Kanal daha fazla ayrıntı vermedi.

Süveyda Emniyet Müdürü Süleyman Abdulbaki dün yaptığı açıklamada, Süveyda'da iç güvenlik güçlerinin varlığına rağmen silahlı gruplar tarafından ‘ihlallerde’ bulunulduğunu ifade etti.

Cuma gecesi Süveyda vilayetinde silahlı gruplar ile Suriye güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Çatışmalar sonucu güvenlik güçleri arasında yaralananlar oldu.

Şarku’l Avsat’ın Suriye resmi haber ajansı SANA’dan aktardığına göre bir güvenlik kaynağı, ‘yasadışı grupların Süveyda kırsalındaki Laga, Tel el-Agra, Tel Hadid ve el-Mezraa kasabalarını havan topları ve ağır makineli tüfeklerle hedef aldığını’ söyledi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, pazartesi günü Washington'a yaptığı ziyaret sırasında, Süveyda'daki yerel tarafların istikrarı bozmak amacıyla uyuşturucu kaçakçıları ve eski rejimin kalıntıları ile ittifak kurduklarını belirtti.

Ekim ayı sonunda, kimliği belirsiz silahlı kişiler, Şam ile Süveyda vilayeti arasındaki yolda bir yolcu otobüsüne ateş açarak iki kişinin hayatını kaybetmesine ve çok sayıda kişinin de yaralanmasına neden oldu.

Şam, ABD ve Ürdün ile yayımlanan üçlü bildirgeye dayanan tutumunu defalarca vurguladı; bu bildirge Süveyda’nın Suriye ile bütünleşmesini vurguluyor. Buna karşın Hikmet el-Hicri ise ‘kendi kaderini tayin hakkı’ olarak adlandırdığı hakkı ısrarla savunuyor.

Geçtiğimiz temmuz ayında, Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney vilayeti Süveyda'da Dürzi militanlar ile Bedevi kabileleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve güvenlik güçleri çatışmaları durdurmak için müdahale etmek zorunda kaldı.


Hamas: Gazze, yardımların kısıtlanması ve yeniden inşanın engellenmesi yoluyla imha savaşına tabi tutuluyor

Hamaslı silahlı kişiler, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde rehinelerin cesetlerini aramak üzere Gazze'nin doğusuna doğru yola çıktı (AP)
Hamaslı silahlı kişiler, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde rehinelerin cesetlerini aramak üzere Gazze'nin doğusuna doğru yola çıktı (AP)
TT

Hamas: Gazze, yardımların kısıtlanması ve yeniden inşanın engellenmesi yoluyla imha savaşına tabi tutuluyor

Hamaslı silahlı kişiler, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde rehinelerin cesetlerini aramak üzere Gazze'nin doğusuna doğru yola çıktı (AP)
Hamaslı silahlı kişiler, Uluslararası Kızılhaç Komitesi üyeleri eşliğinde rehinelerin cesetlerini aramak üzere Gazze'nin doğusuna doğru yola çıktı (AP)

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin yardımların kısıtlanması, yeniden inşanın engellenmesi ve ateşkes ilanına rağmen ablukanın sürdürülmesi yoluyla imha savaşına tabi tutulduğunu açıkladı.

Kasım açıklamasında, "Gazze Şeridi'nde kış mevsiminin başlamasıyla birlikte daha da artan felaket, Arap Birliği'nin kurucu belgesi ve İslam Konferansı Örgütü'ne dayanarak net bir duruş sergilemesini gerektiriyor" ifadelerini kullandı.

Hamas dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'ndeki insani durumun, yerinden edilmiş kişiler için kurulan çadırların yağmur nedeniyle sular altında kalması sonucu kötüleştiğini belirterek, ateşkes anlaşmasının garantör ülkelerini Şeride insani yardım ulaştırmak için acilen harekete geçmeye çağırdı.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) da bugün yaptığı açıklamada, yağışların Gazze'deki zaten zor olan durumu daha da kötüleştirdiğini, insanların sular altında kalan çadırlara sığındığını söyledi.

BM kuruluşu, Gazze'de yaşayan insanların kış şartlarıyla başa çıkabilmeleri için halihazırda bulundurduğu barınak malzemelerinin getirilmesine izin verilmesini istedi.


Dibeybe, Abdullah es-Senusi'yi serbest bırakmayı mı planlıyor?

Abdullah es-Senusi, hapishane hücresinin dışında kabilesinden bir heyetle görüşüyor, 26 Aralık 2024 (Suk el-Cuma ve Dört Mahalle Sosyal Konseyi)
Abdullah es-Senusi, hapishane hücresinin dışında kabilesinden bir heyetle görüşüyor, 26 Aralık 2024 (Suk el-Cuma ve Dört Mahalle Sosyal Konseyi)
TT

Dibeybe, Abdullah es-Senusi'yi serbest bırakmayı mı planlıyor?

Abdullah es-Senusi, hapishane hücresinin dışında kabilesinden bir heyetle görüşüyor, 26 Aralık 2024 (Suk el-Cuma ve Dört Mahalle Sosyal Konseyi)
Abdullah es-Senusi, hapishane hücresinin dışında kabilesinden bir heyetle görüşüyor, 26 Aralık 2024 (Suk el-Cuma ve Dört Mahalle Sosyal Konseyi)

Libya'da, Trablus'taki Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH), merhum Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin istihbarat şefi Abdullah es-Senusi'yi serbest bırakmak üzere olduğu yönünde söylentiler dolaşıyor.

Hükümet tarafından ne doğrulanmış ne de yalanlanmış olan bu söylentilere yanıt olarak, Ebu Selim hapishanesi kurbanlarının aileleri, ‘Senusi'nin adaletten kaçmasına olanak sağlamaya yönelik girişimler’ olarak nitelendirdikleri bu gelişmelere karşı uyarıda bulundu.

Geçiş Dönemi Adaleti Hareketi, Senusi'nin bir sonraki duruşmada mahkeme önüne çıkmasını engellemeyi amaçlayan çeşitli tarafların tekrarlanan girişimlerini şiddetle kınadığını ve kesinlikle reddettiğini açıkladı.

Kaddafi'nin istihbarat şefi ve eski rejimin en önde gelen isimlerinden biri olan 74 yaşındaki Senusi, 17 Şubat 2011 devrimi sırasında protestocuların bastırılmasıyla ilgili suçlamalarla yargılanıyor. Ayrıca, 1996 yılında yaklaşık bin 200 mahkûmun öldürüldüğü Trablus'taki Ebu Selim hapishanesi katliamı olarak bilinen olayla da yargılanıyor.

Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki UBH’nin Senusi'yi yakında serbest bırakıp bırakmayacağına ilişkin olarak, hükümete yakın bir kaynak bu olasılığı reddetti. “Hükümet onu serbest bırakmak isteseydi, iktidara geldiğinden beri bunu yapardı” diyen kaynak, Senusi'nin önümüzdeki pazartesi günü (17 Kasım) duruşması olduğunu belirtti.

Kaynak dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, UBH Adalet Bakanlığı'nın daha önce sağlık gerekçesiyle eski rejimin bazı isimlerini serbest bıraktığını söyledi. Kaynak, Senusi'nin avukatının mahkemeye ‘müvekkilinin sağlık durumunun kötüleştiğini kanıtlayan deliller sunduğunu ve bu konunun Adalet Bakanlığı'nın karar vereceği bir konu olduğunu’ ifade etti.

Senusi, eylül ayı ortasında Trablus Temyiz Mahkemesi'nde görülen duruşmada kendini savundu ve ‘17 Şubat protestocularını’ öldürdüğü suçlamasını reddetti.

 Muammer Kaddafi'nin Halk Muhafızları'nın eski komutanı Mansur Dav (Facebook)Muammer Kaddafi'nin Halk Muhafızları'nın eski komutanı Mansur Dav (Facebook)

Mitiga Cezaevi yönetimi, Senusi'nin davası uzun süre ertelendikten sonra, kapalı devre bağlantı aracılığıyla mahkemeye çıkmasına izin verdi. Aynı şekilde, Kaddafi’nin özel muhafız biriminin başkanı Mansur Dav’ın da aynı yöntemle yargı önüne çıkmasına izin verildi.

‘Senusi'yi kaçırma girişimleri’ olarak nitelendirdiği bu durumu yorumlayan Geçiş Dönemi Adaleti Hareketi, Senusi'yi ‘Ebu Selim hapishanesi katliamının başlıca faillerinden biri’ olarak gördüğü için bu adımı reddettiğini vurguladı ve bu katliamı ‘çağdaş tarihin en iğrenç insanlık suçlarından biri’ olarak nitelendirdi.

 Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, önceki bir toplantıda Senusi kabilesinden bir heyetle (UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin ofisi)Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, önceki bir toplantıda Senusi kabilesinden bir heyetle (UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin ofisi)

Geçiş Dönemi Adaleti Hareketi, açıklamasında, kimi zaman sağlık nedeniyle tahliye kararlarının, kimi zaman da ulusal uzlaşı ve birlik söylemlerinin arkasına saklanan ‘şüpheli girişimlerden’ söz etti.

Hareket tarafından yapılan açıklamada, “Senusi'nin serbest bırakılması, mağdurların haklarının açık bir ihlali, devletin prestijine bir saldırı ve hukukun üstünlüğüne ve yargının kutsallığına bir saygısızlık olacaktır” denildi. Ayrıca, ‘vicdan yoksunu’ olarak nitelediği bazı tarafların cezasızlık ilkesini yerleştirmekte ısrar etmelerinin, adalet mekanizmasını çökertip kaosa kapı aralayacağını; insanların hakkını kendi eliyle alma eğilimini tetikleyerek ulusal güvenlik ve istikrarı tehdit edeceğini vurguladı.

Hareket, Libya’daki tüm yetkili makamları (Başkanlık Konseyi, Devlet Yüksek Konseyi (DYK), UBH, Yüksek Yargı Konseyi, Başsavcılık Ofisi, Adalet ve İçişleri bakanlıkları) ‘adaletin ertelenmesine veya onunla oynanmasına yol açabilecek herhangi bir girişimi engelleme yönündeki ulusal ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmeye’ çağırdı.

16. kez ertelenen Senusi davası, Kaddafi rejiminin düşüşünden bu yana en uzun süren dava. Bunun nedeni kısmen, Senusi'nin eylül ayı başına kadar Abdurrauf Kara (Selefi eğilimli) liderliğindeki Rada silahlı grubunun kontrolü altında olan bir gözaltı merkezinde tutulması.

Hareket, ‘adaleti engelleyen, failleri koruyan ve kurbanların ailelerini haklarından mahrum bırakan herkesi sorumlu tutmak için Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de dahil olmak üzere uluslararası mekanizmalara başvurmaktan çekinmeyeceğini’ vurguladı. Hareket, bunu ‘uluslararası insani hukuk ve cezasızlıkla mücadeleye ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının açık bir ihlali’ olarak görüyor.

Bu arada Başkent Trablus'ta Ebu Selim hapishanesi katliamının kurbanlarının aileleri, yüzlerce kurban için adalet ve intikam taleplerini yineleyerek korkunç olayın 29. yıldönümünü andı.

Ebu Selim hapishanesi kurbanlarından bir grubun yer aldığı bir pankart (Ebu Selim Hapishanesi Şehit Aileleri Derneği)Ebu Selim hapishanesi kurbanlarından bir grubun yer aldığı bir pankart (Ebu Selim Hapishanesi Şehit Aileleri Derneği)

29 yıl önce, başkent Trablus’un banliyölerinde bulunan Ebu Selim hapishanesinin hücrelerine, rejime bağlı özel kuvvetlerden bir grup baskın düzenlemişti. O dönem hapishanede bin 269 mahkûm bulunuyordu. Özel kuvvetler mahkûmların üzerine ateş açarak onları öldürdü. Bu olay, bugün hâlâ mahkemelerde ele alınan bir dava olarak sürüyor.

Ebu Selim hapishanesi kurbanlarının ailelerinin endişelerine yanıt olarak, UBH Adalet Bakanlığı'ndan bir yetkili, ‘hükümetin eski rejimin önemli isimlerini serbest bırakma niyetinde olduğuna dair dolaşan söylentiler’ hakkında yorum yapmayı reddetti. Ancak yetkili, ‘Senusi'nin iki gün içinde yargılanacağını söyledi.

Kurbanların ailelerini temsil eden Geçiş Dönemi Adaleti Hareketi, ‘Ebu Selim hapishanesinde akıtılan mazlum kanının, siyasi pazarlıkların konusu ya da kabile sadakatlerini satın alma aracı olamayacağını; bunun yetkililerin omuzlarındaki bir emanet olduğunu ve zaman aşımına uğramayacağını’ vurguladı.

UBH Adalet Bakanı Halime Abdurrahman, 2022 yılının sonunda Mansur Dav için sağlık gerekçesiyle tahliye kararı verdi; ancak Rada onun hapishaneden çıkmasına izin vermedi.

Senusi'nin mensup olduğu Magarha kabilesi her zaman, onun serbest bırakılmasının Libya’da ulusal uzlaşı sürecinin başarıya ulaşmasında büyük rol oynayacağını savunuyor. Bu görüş, Senusi’nin eski rejim yanlıları ve ona bağlı kabileler arasında hâlâ sahip olduğu güçlü ilişkilerle gerekçelendiriliyor.