Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? İlahiyatçılar yanıtladı

İslam'a göre domuz etinin yenilmesi haram. Peki domuzdan alınan bir organın insana nakledilmesinin hükmü nedir? İlahiyatçılara göre zaruret halinde domuz organının kullanılmasında bir sakınca yok

Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? / Fotoğraf: AA
Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? / Fotoğraf: AA
TT

Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? İlahiyatçılar yanıtladı

Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? / Fotoğraf: AA
Domuz böbreğinin insana nakli helal mi, haram mı? / Fotoğraf: AA

Amerika'nın New York Üniversitesi'nde genetiği değiştirilmiş bir domuz böbreği geçen ay başarılı bir şekilde insana nakledildi.
Bu durum Türkiye başta olmak dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insana umut oldu. 
Independent Türçe'nin özel haberine göre, sadece Türkiye'de bile diyalize bağlı yaşam mücadelesi veren 60 binin üzerinde böbrek hastası var. 
Bunlardan 3 binin börek nakli sırasında olduğu ifade ediliyor. 
Her gün 3 kişi böbrek yetmezliği nedeniyle yaşamını yitiriyor. 
"Domuzdan insana nakil bu ölümlerin önüne geçer mi" sorusu cevabını tam bulmazken akıllara başka bir soru daha geldi. 
Türkiye gibi Müslümanların ağırlıkta olduğu ülkelerde domuzun eti yenilmiyor.
İslam dinine göre haram olan domuzdan insana organ nakledilmesi helal mi? 
Bu soruların cevaplarını ilahiyatçılar verdi. 

"Zaruret mahsurları mubah kılıyor"
Prof. Dr. Hayrettin Karaman, meselenin tamamen zarurete bağlı olduğu görüşünde.
Kur'an-ı Kerim'in "Zaruretler mahsurları mubah kılar" ayetini hatırlatan Karaman, ayeti kerime domuz etini yemeyi haram kıldığını belirtti. 
Karaman tedavi maksadıyla naklin domuz eti yemek anlamına gelmediğine dikkati çekerek, "Nakli ikame eden bir şey varsa domuz parçasının vücuda nakli tercih edilmez ama zaruret mahsurları mubah kılıyor" dedi.
Karaman, devamında şu ifadelere yer verdi:
"Hatta tedavi amacıyla kalp kapakçıkları da gündeme gelmişti. Domuzun kalp kapakçığının insanın kalp kapakçığına en yakın olduğu söylendi ve onu da yaptılar. Dolayısıyla bunu ikame eden, aynı işi gören başka bir şey varsa o tercih edilir. Yoksa zaten zaruretten o kullanılır."

"Mecbur kalmışsa haramlığı ortadan kalkar"
İlahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer de meslektaşıyla benzer görüşleri dile getirdi.
"Dinen domuz böbreğinin insana nakli helal, mi haram mı?" sorusuna Beşer, "İkisi de doğru değil ya da ikisi de doğru" cevabını verdi.
"Nasıl hem doğru hem de değil" diyen Beşer, durumu şöyle izah etti:
"Bir insan durup dururken domuzdan böbrek, kalp veya başka bir şey alıyorsa niçin diye sorarız. ‘Bir sebep yok' diyorsa bu haramdır. Ya da bir insanın başka çaresi kalmamış, böbrek veren kimseyi bulamamış, mecbur kalmış ve doku uyumu en yakın domuzsa ve yaşamaya çalışıyorsa bu helal olmaz. Ama haramlığı ortadan kalkar. Mecbur kalmışsa kullanılmasına helal demiyoruz da ona haramlığı ortadan kalkıyor, çünkü zaruret vardır."
Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın domuz etini yasaklarken arkasından zorda veya mecbur kalındığında zaruret ölçüsünde kullanıldığında günah sayılmayacağına değindiğini ifade eden Beşer, "Allah ‘bu helal olur' demiyor, ‘günaha girmezsiniz' diyor. Yani böyle bir durumda insan domuzdan böbrek veya başka bir organ alırsa o zaman bir suç işlemiş olmaz, çünkü hayati bir mesele" değerlendirmesinde bulundu.

"Ulema buna fetva vermiş"
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Güler ise klasik ulemanın konuya ilişkin fetva verdiğini söyledi.
Domuz etinin beslenme amacıyla yenilemeyeceğini ama zaruret halinde organlarından istifade edilebileceğini belirten Prof. Dr. Güler, şunları kaydetti:
"İslamiyet meselenin işlevine, ne işe yaradığına, zarar veya faydasına bakar. Dolayısıyla bu anlamda bakıldığında domuzun herhangi bir organı insanın hayatını kurtarıyorsa tabii ki kullanılabilir. Kaldı ki ayeti kerimede ‘bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibidir' diyor. Çünkü İslam'ın esas amacı hayatı korumaktır. Olaya zati yani mahiyeti itibariyle bakıldığında sorun çıkmıyor. Zaten klasik ulemada zaruret halinde domuzun bazı organlarından faydalanabileceğini söylemiştir. Bu fetva zamanında verilmiş."



Uzmanlardan aşırı işlenmiş bebek mamaları uyarısı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Uzmanlardan aşırı işlenmiş bebek mamaları uyarısı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Uzmanlar, "çocukları ömür boyu obeziteye hazırlayan" aşırı işlenmiş bebek mamalarının "süpermarket raflarını ele geçirdiği" uyarısında bulundu.

Leeds Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yürüttüğü çalışma, reyonları dolduran bebek maması ürünlerinin üçte birinin, uzun vadeli sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilen aşırı işlenmiş gıda (UPF) olarak sınıflandırıldığını ortaya koydu.

Araştırmacılar ayrıca, endüstriyel olarak üretilen gıda ürünlerinde doğal içerikleri öne çıkaran "yanıltıcı" etiketler konusunda ebeveynleri uyardı.

Ekip, önde gelen markalara ait 600 bebek maması ürününü analiz etti ve bebek atıştırmalıklarının şaşırtıcı bir şekilde yüzde 87'sinin, bebek kahvaltılık gevreklerinin ise yüzde 79'unun UPF olarak sınıflandırıldığını tespit etti. Bu, sözkonusu gıdaların genellikle ev yemeklerinde bulunmayan malzemelerle endüstriyel teknikler kullanılarak üretildiği anlamına geliyor.

Ayrıca, bebekler için pazarlanan popüler atıştırmalıklarda "endişe verici eğilimler" buldular. Bunlar arasında "erimiş" şişirilmiş atıştırmalıklar ve meyve bazlı çiğnemelik ve barlar da var.

Çalışmanın yazarları, Birleşik Krallık hükümetine UPF'ler konusunda daha sıkı düzenlemeler getirmesi çağrısında bulunarak, sunulan gıdaların "küçük çocukların büyürken yemesi gerekenlere çok az benzediğini" söylüyor.

Çalışmanın baş araştırmacısı ve Leeds Üniversitesi'nde çocuk beslenmesi uzmanı olan Dr. Diane Threapleton şunları söyledi:

Bebek reyonunda aşırı işlenmiş atıştırmalıklar, tatlılar, kahvaltılık gevrekler ve hatta öğünlerin baskın olduğunu görüyoruz. Bunlar genellikle sağlıklı, organik veya 'ilave şeker içermez' iddialarıyla pazarlanıyor ancak küçük çocukların büyürken yemesi gereken gıdalara çok az benzeyen içeriklere sahipler ve yoğun işleme tabi tutuluyorlar. Bu ürünler, bebekleri en başından itibaren aşırı işlenmiş, aşırı tatlı yiyeceklere istek duymaya itiyor. Bu, hükümetin daha sağlıklı bir nesil yetiştirme konusunda ciddi olduğunu göstermesi için gerçek bir fırsat. Bebek maması reyonunun mevcut durumu kabul edilemez ve artık gözardı edilmemeli.

Çalışmaları, hükümetin "yanıltıcı" etiketlere sahip şekerli atıştırmalıkların satışını engellemek için "acilen" harekete geçmesi gerektiğini belirten Obezite Sağlık İttifakı (OHA) tarafından destekleniyor.

OHA Direktörü Katharine Jenner şunları söyledi:

Hükümetin 10 Yıllık Sağlık Planı, obeziteyi sona erdirmek için büyük bir hedeften bahsediyor ancak erken çocukluk dönemindeki açığı kapatmadığımız sürece asla bu hedefi yakalayamayız. Sağlıklı bir yaşam doğumdan itibaren başlar, bebeklerimize ve küçük çocuklarımıza gelişimlerini ve uzun vadeli sağlıklarını olumsuz etkileyen aşırı işlenmiş gıdalar veriyoruz. Bebek maması reyonu, çocukları ömür boyu kötü beslenme alışkanlıklarına, obeziteye ve diş çürümesine sürükleyen şekerli, aşırı işlenmiş atıştırmalıklarla dolu. Birleşik Krallık bir ağız sağlığı krizinin pençesindeyken, hükümetin bebek maması şirketlerinin yanıltıcı etiketlere sahip yüksek şekerli gıdaları satmasını acilen sınırlaması gerekiyor. Bu ürünler, çocuklarının sağlığını her şeyin üstünde tutmak isteyen ebeveynlerin ve bakıcıların iyi niyetlerini gölgeliyor.

Independent Türkçe