Zayn-Gigi çiftinin yakınları, ikilinin ayrılmasına neden olan olayı anlattı

Zayn Malik ve Gigi Hadid'in Khai adında 13 aylık bir bebekleri var (AP)
Zayn Malik ve Gigi Hadid'in Khai adında 13 aylık bir bebekleri var (AP)
TT

Zayn-Gigi çiftinin yakınları, ikilinin ayrılmasına neden olan olayı anlattı

Zayn Malik ve Gigi Hadid'in Khai adında 13 aylık bir bebekleri var (AP)
Zayn Malik ve Gigi Hadid'in Khai adında 13 aylık bir bebekleri var (AP)

Pakistan asıllı Britanyalı şarkıcı Zayn Malik ve Filistin asıllı Amerikalı ünlü model Gigi Hadid'in aile içinde yaşanan bir kavganın ardından ayrıldığı belirtildi. İddiaya göre Malik ve Gigi Hadid'in annesi Yolanda Hadid çok fena kavga etti.
Kavganın ardından People'a konuşan kaynaklar, "Yolanda ve Zayn birbirlerinden nefret ediyor" ifadelerini kullandı.
57 yaşındaki Yolanda Hadid'le yaşadığı gerginliğin ardından Twitter'da paylaşım yapan 28 yaşındaki Malik olayın "basına sızdırıldığını" söyledi. 
Malik herhangi bir yayın kuruluşunun ismini vermese de TMZ'nin haberinde kendisinin Yolanda Hadid'e "vurduğu" iddia edilmişti. 
People'ın haberindeyse 29 Eylül'de yaşanan olayın ardında Malik'in istismarla suçlandığı mahkeme belgelerinin olduğu belirtildi. Söz konusu belgelerde Malik'in, "Yolanda'yı yakalayıp şifonyere iterek zihinsel ve fiziksel acı çekmesine neden olduğunun" yazdığı ifade edildi. 
Mahkeme belgelerine göre Malik hem Gigi hem de Yolanda Hadid'in suçlamalarına karşı savunma yapmadı. Şarkıcı, Yolanda Hadid'e "vurduğu" yönündeki iddiayı reddediyor. 
Olaya dair konuşan Malik'in bir arkadaşı şarkıcının Yolanda'ya hiçbir zaman el kaldırmadığı konusunda ısrar ettiğini söyledi. Kaynağın aktardığına göre kavga Gigi iş nedeniyle uzaktayken ve Malik kızı Khai'yle ilgilenirken Yolanda'nın davetsiz biçimde gelmesiyle başladı.
Gerginliğin ardından ayrılan çifte dair kaynak şu ifadeleri kullandı:
"Çok toksik bir ilişkiydi."
Hadid ailesine yakın bir kaynaksa şu ifadeleri kullandı:
"Zayn'ın karmaşık bir kişiliği var. Gigi'nin onunla yaşaması bazen zorlaşıyordu."
Independent Türkçe, People, TMZ



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe