‘Öldü’ denilen Taliban lideri Kandahar'da ortaya çıktı

Taliban lideri Hibetullah Ahundzade (Reuters)
Taliban lideri Hibetullah Ahundzade (Reuters)
TT

‘Öldü’ denilen Taliban lideri Kandahar'da ortaya çıktı

Taliban lideri Hibetullah Ahundzade (Reuters)
Taliban lideri Hibetullah Ahundzade (Reuters)

Taliban'ın dini ve siyasi konulardaki lideri olarak bilinen Molla Hibetullah Ahundzade ilk kez kamuoyu önüne çıktı. Taliban Hareketi’nden dün yapılan açıklamaya göre Hibetullah Ahundzade, cumartesi günü Afganistan'ın güneyindeki Kandahar kentinde kamuoyu önüne çıkarak ölümüyle ilgili dolaşan söylentileri boşa çıkardı.
Ahundzade'nin Taliban’ın ağustos ayında ülkenin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana kamuoyu önünde görünmemesi hayatta olup olmadığına dair spekülasyonlara yol açmıştı.
Taliban yetkilileri, Ahundzade'nin cumartesi günü Darul Ulum Hekime Medresesi’ni ziyaret ederek ‘cesur askerleri ve öğrencileriyle’ görüştüğünü duyurdu.
Sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı toplantıdan fotoğraf veya video paylaşılmadı. Taliban'a ait sosyal medya hesapları, Ahundzade'ye ait 10 dakikalık bir ses kaydı paylaştı.
Yerel bir kaynak Ahundzade’nin cumartesi günü Kandahar'daki Kur’an-ı Kerim medresesine iki araçla konvoy şeklinde geldiğini belirtti. Paylaşılan ses kaydında Taliban'ın şehitleri, yaralı savaşçıları ve İslam Emirliği yetkililerinin 'büyük sınavdaki' başarısı için dua ettiği duyuldu.
Ses kaydında ayrıca özellikle Taliban şehitlerinin ruhları ve ağustos ayının ortasından bu yana Afganistan liderlerinin yeni sorumluluklarında sıkıntı çeken hareket liderlerinin başarısı için dualar yer aldı. Ses kaydında Ahundzade "Allah, 20 yıldır kafirlere ve zulme karşı savaşan Afganistan halkını en iyi şekilde ödüllendirsin" ifadelerini kulandı.
Dini bayramlarda ortaya çıkan ve yıllık olarak yayınladığı mesajlar dışında sesi pek duyulmayan Ahundzade hakkında çok az şey biliniyor. ABD ülkeden çekilene kadar Ahundzade’nin nerede olduğunu ya da yaşadığı hakkında bilgi yoktu. Taliban, Ahundzade’ye ait sadece gri sakallı ve sarıklı göründüğü bir fotoğraf paylaşımı yapmıştı.
Pakistan’da 2016'da ABD’nin düzenlediği drone saldırısında öldürülen Molla Ahtar Muhammed Mansur'un yerine geçmeden önce adı fazlaca bilinmeyen Ahundzade askeri meselelerden çok adli ve dini konularla ilgileniyordu.
Afganistan'ın güneyindeki Peştun bölgesinin kalbi ve Taliban hareketinin beşiği olan Kandahar’daki bir din aliminin oğlu olan Ahundzade, lider olarak atanmadan önce de hareket içinde önemli bir etkiye sahipti. Yargı sisteminin yönetiminden sorumluydu.
Ahundzade’nin hareketin liderliğini üstlenmesinden hemen sonra, Mısırlı Eymen ez-Zevahiri’nin Ahundzade’ye biat ederek cihat dünyasındaki pozisyonunu güçlendirmesine katkı sağladı.
Ahundzade, başkomutan sıfatıyla İslami hareketin içindeki birliği korumak gibi hayli karmaşık bir görevden sorumlu. Nitekim son yıllarda meydana gelen iç çatışmalar, cihatçı hareketin içinde bölünmeler meydana getirdi. Ahundzade’ye ait son mesaj, yeni kurulan hükümete şeriat hukukunun devlet işlerinde uygulama çağrısında bulunduğu 7 Eylül 2021'de yayınlanmıştı.
Taliban hareketi, Ahundzade’nin nerede olduğu konusunda uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra eylül ayında dini liderinin en başından bu yana Kandahar'da olduğunu açıkladı. Hareket, Ahundzade’nin yakın zamanda halkın karşısına çıkacağını bildirdi.
Kandahar Valisi Molla Yusuf Wafa çarşamba günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Afganistan'daki durum ve hükümetimizi nasıl yöneteceğimiz konusunda kendisiyle düzenli toplantılar yapıyoruz. Ahundzade, Afganistan İslam Emirliği'nin tüm liderlerine tavsiyelerde bulunuyor. Onun kurallarına ve tavsiyelerine uyuyoruz. Hükümetimiz ilerleme kaydediyorsa bu onun tavsiyeleri sayesindedir."
AFP'nin haberine göre Kandahar'da cuma gününden bu yana düzenlenen seminerlerde üst düzey Taliban liderleri ve yetkilileri bir araya geldi.
ABD, 20 yıl süren savaşın ardından ülkeden çekildi. Ardından Taliban, ağustos ortasında Afganistan'da iktidara geldi.
Taliban, Afganistan'daki otoritesinin meşruiyetinin uluslararası alanda tanınmasını ve ülkeyi insani bir felaketten kurtarmak ve boğucu ekonomik krizi hafifletmek için yardım istiyor.



İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İsrail’in saldırıları demokrasi mücadelesine darbe vurdu

Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
TT

İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İsrail’in saldırıları demokrasi mücadelesine darbe vurdu

Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)

İranlı aktivist Nergis Muhammedi, İsrail’le İran arasında 12 gün süren çatışmalar hakkında "Savaş demokrasi mücadelesine büyük darbe vurdu" dedi.

Çatışmalar sırasında Tahran’a yapılan bombardımandan saklanmak için başkente bağlı bir köye sığındığını söyleyen Muhammedi, Wall Street Jorurnal’a (WSJ) konuştu.

2023’te Nobel Barış Ödülü’nü alan aktivist, Tahran’ın muhaliflere baskıyı artıracağını savunarak şunları söyledi:

Sivil toplum aktivistleri, siyasi aktivistler ve özellikle de sosyal faaliyetlere katılan gençlerin durumundan derin endişe duyuyorum. Maalesef önümüzdeki günlerde baskının daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum.

"İran halkı için durum şu anda savaş öncesinden daha tehlikeli” diyen Muhammedi, İsrail’in saldırılarının ülkedeki demokrasi mücadelesini gerilettiğini belirtti.

Tahran rejimine karşı yıllardır mücadele vermesine rağmen İran’daki yönetimin yabancı ülkelerin müdahalesiyle belirlenemeyeceğini vurgulayan aktivist, bu konuda söz hakkının sadece halka ait olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çatışmalar sırasında İran halkına rejime karşı ayaklanma çağrısı yapmıştı. 53 yaşındaki muhalif, hem Netanyahu hem de Hamaney rejimine direnilmesi gerektiğini ifade etti:

İran'da cennet vaat ederken bizi cehenneme götüren Ali Hamaney liderliğindeki kadın düşmanı ve dinci bir hükümet var. Netanyahu da özgürlük ve demokrasi vaat ederken bizi cehenneme götürüyor.

Aktivist, İsrail’in başlattığı çatışmaların kendisine 1980-1988’deki İran-Irak savaşında geçen çocukluğunu hatırlattığını da sözlerine ekledi. Savaşın istenen dönüşümü kazanmak için bir yol olmadığının altını çizdi:

İran halkının aradığı köklü dönüşüm savaşla elde edilemez.

Guardian’ın 1 Temmuz’daki haberinde, İsrail’in saldırılarının İran’da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği yazılmıştı. İsrail ordusunun 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 mahkum öldürülmüştü. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği belirtilmişti.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edilmişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Guardian