Sana’daki ders kitapları Husiler tarafından değiştirildi

Yemenli çocuklar devam eden çatışmalar arasında eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. (Reuters)
Yemenli çocuklar devam eden çatışmalar arasında eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. (Reuters)
TT

Sana’daki ders kitapları Husiler tarafından değiştirildi

Yemenli çocuklar devam eden çatışmalar arasında eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. (Reuters)
Yemenli çocuklar devam eden çatışmalar arasında eğitimlerini sürdürmeye çalışıyorlar. (Reuters)

Husi milisleri, yakın zamanda kendi lehlerine değiştirdikleri ders kitaplarının yeniden düzenlenmiş hallerini başkent Sana'daki bazı acentelere, kitapçılara, büfelere ve seyyar satıcılara satmaya ve dağıtmaya başladı. Yemenli eğitim kaynakları tarafından verilen bilgilere göre vatandaşlar içerikleri nedeniyle söz konusu kitaplara ve müfredata karşı. Öğrenciler ve velilerden yeni kitaplara talep oldukça az.
Şarku’l Avsat’ın söz konusu kaynaklardan edindiği bilgilere göre Sana'daki milisler okullardaki eğitimi etkilemek için İran etkisindeki yeni müfredatı ve kitapları yaymaya çalışıyorlar.
Kaynaklar, çoğu Yemenli ailenin içinde bulunduğu zorlu yaşam koşullarına rağmen milisler tarafından işletilen çarşılarda, seyyar pazarlarda ve büfelerde kitabın satış fiyatının 800 ila 1200 riyal arasında değiştiğini bildirdiler.
Kaynaklar, milis liderin kardeşi Yahya Bedreddin el-Husi tarafından yönetilen darbeci hükümetin Milli Eğitim Bakanlığı’nın bölgedeki tüm okullara gönderdiği talimatta eski müfredatın bırakılmasını ve ikinci yarıyıldan itibaren öğretime yeni müfredatla başlamaları konusunda uyardığını aktardılar.
Milislerin değiştirdiği kitaplarda Kur'an-ı Kerim, İslami eğitim, tarih, coğrafya, milli eğitim ve diğerler başlıca ders konuları yer alıyordu.
Bu kapsamda Sana’da görev yapan öğretmenler ve eğitim çalışanları, grubun hakim olduğu bölgelerdeki eğitim yöntemlerinde Husiler tarafından birtakım değişikliklerin yapıldığını bildirdiler.
Eğitimciler, eğitime ve müfredata yönelik Husiler tarafından yapılan bu hamlelerin, eğitim sürecinin sistematik olarak yok edilmesi ve grubun faaliyetleri ve suç planları için bir finansman kaynağına dönüştürülmesi çerçevesinde geldiği görüşündeler.
Eğitim alanında görev yapan ve adlarının açıklanmasını istemeyen kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda milislerin, Sana ve diğer şehirleri ele geçirdikleri günden bu yana ilkokul eğitim müfredatının önemli bir kısmında değişiklikler yaptılar. Kitaplarda Husi tarihinin yüceltilmesine öncelik verdiler.
Husiler tarafından hazırlanan kitaplarda yerel ve küresel güçlere karşı kışkırtmalara ve cihat adı altında milis saflarında savaşılması için çağrılara yer veriliyor. Ayrıca Kur’an-ı Kerim ayetlerine ilişkin, grubun düşüncelerine hizmet edecek şekilde, felaket boyutta hatalı yorumlar da yer alıyor.
Husiler, kontrol ettikleri bölgelerde eğitime yönelik yıkıcı faaliyetlerine organize bir şekilde devam ediyor. Milisler çocukların beynini gerçekliği olmayan hikayelerle yıkamak için çarpık müfredatlar oluşturuyor. Yemen’de yapılan yakın tarihli bir araştırma darbeciler, İslami eğitim, Kur’an-ı Kerim, sosyal bilimler ve ilköğretim aşamasıyla ilgili konular da dahil olmak üzere çeşitli müfredatlarda yeni değişiklikler yapmakla suçlandı.
Sana Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan çalışmaya göre, grup tarafından ele geçirilen başkentte kontrol altındaki Milli Eğitim Bakanlığı'nın portalı aracılığıyla, 2021-2022 öğretim yılı müfradatında medeni haklar, kadınların rolü ve Yemen tarihinde etkili şahsiyetler tarihi de dahil olmak üzere özgün dersler kaldırılarak eski müfredata alternatif derslere ait tanıtımlar yapılıyor.
Çocukları Kurtarma Örgütü tarafından birkaç gün önce yayınlanan yeni bir rapor, Yemenli çocukların yüzde 60'ından fazlasının geçen yıl okulları saldırıya uğradığı için derslere dönmediklerini ortaya koydu.
Örgün gerçekleştirdiği araştırma neticesinde yayınlanan raporda her beş çocuktan birinin okul yolunda hayatını tehlikeye atan, adam kaçırma, şiddet ve taciz de dahil olmak üzere birçok olayla karşılaştığı kaydedildi.
Rapora göre geçen beş yıllık süre içerisinde 460’ın üzerinde okul saldırıya uğradı ve 2 bin 500’den fazla okul zarar gördü. Okullar ayrıca kaçan aileler için birer sığınma mekanına ya da silahlı grupların işgal ettikleri karargahlara dönüştü. Bu nedenle 400 bin çocuk eğitimi bırakmak zorunda kaldı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
“Milisler tarafından tutuşturulan savaş ateşi Yemenli çocukların onlarca yıllık eğitim kazanımlarını altüst etti. Çocukların eğitiminin daha fazla tehlikeye atılmasına izin veremeyiz. Çocuklar bu ülkenin geleceğidir ve onların eğitim haklarının korunduğundan emin olmalıyız.”
Örgüt tarafından yapılan açıklamada tüm taraflar okullara yönelik saldırıları ve aralarındaki çatışmaları durdurmaya, okulların silahtan arındırılmasına, silahlı çatışmalar sırasında çocukların korunmasına ve güvenli bir şekilde okullarına ulaşabilmesi için insani yardımların ulaştırılmasının sağlanmasına çağrıldı. Ayrıca Güvenli Okullar Konferansı'ndaki uluslararası bağışçılardan Yemenli çocukların geleceklerini yeniden inşa edebilmeleri için eğitim konusunda acil olarak harekete geçmeleri istendi.



Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
TT

Kürt heyeti başkanı Şarku’l Avsat'a konuştu: Şam’daki toplantıda parlamentoya katılım sağlamayı teklif ettik… Ayrıca anayasal bildirgeye yönelik çekincemizi gündeme getirdik

Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)
Şam’a giden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetinin baş müzakerecisi Fevze Yusuf (Şarku’l Avsat)

Suriye'nin başkenti Şam'da bu ayın başında uzun zamandır beklenen ve tarihi olarak nitelenen bir toplantı yapıldı. Bu toplantı, Suriye hükümetinden yetkililer ile Fevze Yusuf başkanlığındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi heyetini bir araya getirdi. Toplantıda, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi arasında, Amerikan himayesinde imzalanan anlaşmanın uygulanması için alt komitelerin oluşturulması ve ihtilaflı meselelerin çözümüne yönelik müzakereler için ortak bir zemin bulunması konuları ele alındı.

Fevze Yusuf Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK), ABD ve bölgesel güçlerin bilgisi ve desteğiyle yapıldığını belirtti. Ayrıca Kurban Bayramı tatilinden sonra alt komitelerin kurulmasına karar verildiğini ifade etti.

Yusuf, “Her iki taraf arasında, merkezi komite denetiminde tüm alanlarda uzmanlaşmış komitelerin oluşturulması konusunda bir uzlaşı sağlandı. Zira birçok konu ve dosya, her iki tarafın uzmanlarına ihtiyaç duyuyor. Böylece Özerk Yönetim’in Suriye devlet yapılarıyla bütünleştirilmesi için ortak bir vizyona ulaşmak hedefleniyor” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, geçtiğimiz mart ayında Şam’da hükümet ile SDG arasında yapılan anlaşmayı imzalarken (Arşiv – SANA)

Birleşmeye dair farklı yaklaşımlar

Geçtiğimiz mart ayında Şara ile Mazlum Abdi arasında imzalanan anlaşma, kuzeydoğu Suriye’deki tüm sivil ve askerî kurumların yeni devlet yapısına dâhil edilmesini öngörüyor. Bu kurumlar arasında sınır kapıları, havaalanları, petrol ve gaz sahaları da yer alıyor. Anlaşma kapsamında kurulması planlanan komitelerden biri, Özerk Yönetim’deki kurumların ve bu kurumlarda çalışan personelin devletin resmî kurum ve dairelerine nasıl entegre edileceğini ele alacak ‘idari komite’ olacak. Bir diğer komite, öğrencilerin, okulların ve eğitim kurumlarının Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ile diplomalarının ve eğitim kademelerinin tanınmasını sağlayacak. Ayrıca güvenlik ve askerî güçlerle ilgili bir komite de oluşturulacak ve bu komite, söz konusu güçlerin Savunma ve İçişleri Bakanlığı yapısına nasıl entegre edileceğini belirleyecek. İhtiyaca göre daha sonra başka komiteler de kurulacak.

Özerk Yönetim bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusunda yer alan dört vilayete dağılmış durumda: Halep’in doğu kırsalı, Deyrizor’un kuzey ve doğu kırsalı, Rakka şehir merkezi ve Tabka. Bunlara ilave olarak Haseke vilayeti ve Kamışlı şehri. Bu bölgeler, yedi sivil yerel meclis tarafından yönetiliyor.

Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)Suriye hükümetinden resmî bir heyet ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni bir araya getiren tarihi toplantıdan (sosyal medyada paylaşıldı)

Söz konusu kurumların ve çalışanlarının geleceği hakkında konuşan Fevze Yusuf, bu yapıların birleşme süreci boyunca geçiş dönemini yöneteceğini açıkladı. Yusuf, “Anlaşılan o ki, bizim birleşme ve bütünleşme anlayışımız Şam’ın bakış açısından farklılık gösteriyor. Hükümet, birleşme meselesini Özerk Yönetim’in lağvedilmesi ve askerî güçlerinin tasfiyesi olarak anlıyor. Oysa biz, bütünleşmeyi mevcut kurumlarımızın bu aşamayı yönetmeye devam etmesi ve ileride devletin bir parçası hâline gelmesi olarak görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yerel yönetimlerin, onları yöneten halkın bir parçası olan kişiler aracılığıyla yürütülen bir yönetişim sistemi olduğunu vurgulayan Yusuf, bu kişilerin bölgenin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirtti. Yusuf, “Başka bir ifadeyle, bu yönetimlerin gelişme ve Şam’la anayasal düzenlemelere dayalı olarak koordinasyon kurma hakkını korumak ve varlıklarını hukuken ve meşru biçimde sürdürmelerini teminat altına almak istiyoruz” dedi.

Askerî ve güvenlik güçlerinin, Savunma Bakanlığı bünyesinde tek bir yapı olarak birleştirilmesi, ancak özgünlüklerinin ve coğrafi dağılımlarının korunması hakkında ise Yusuf şu yorumu yaptı: “SDG’yi diğer silahlı gruplarla sayı, nitelik, silah ve savaş tecrübesi bakımından karşılaştırmak mümkün değil. SDG güçleri, ABD öncülüğündeki DMUK güçleri tarafından eğitildi. Bu güçler, geleceğin Suriye ordusunun çekirdeğini oluşturacak. Çünkü bu güçler disiplinli, örgütlü ve yıllar boyunca bölgelerini ve Suriye sınırlarını koruma noktasında yeterliliklerini ispatladılar.”

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini gösteren bir trafik levhası (Şarku’l Avsat)

Yusuf, hükümet tarafının anlaşma maddelerini uygulama konusunda ciddiyet gösterdiğini ve askerî seçenekler ile güvenlikçi çözümleri dışladığını belirtti. Her iki taraf da Savunma Bakanlığı’na bağlı güçlerle SDG arasında askerî bir çatışma yaşanmamasının, uzlaşıların ve tüm Suriye topraklarında egemen ve güçlü bir devlet inşasının önünü açacak stratejik bir tercih olduğunu ve bu tercihin korunması gerektiğini vurguladı.

Zaman çizelgesine dair anlaşmazlık noktası

Ancak Şara ile Abdi arasında imzalanan anlaşma, yıl sonuna kadar uygulanması gereken bir takvim öngörüyor. Peki, bu takvim hakkında durum ne? Yusuf, birçok mesele ve dosyanın hâlâ karmaşık olduğunu ve daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu, örneğin, askerî ve güvenlik güçlerinin nasıl entegre edileceği meselesinin zamana yayıldığını kaydetti. Yusuf'a göre bu güçler, Suriye topraklarının üçte biri büyüklüğündeki bir alana dağılmış durumda. Hapishanelerin boşaltılması ve kampların tasfiye edilmesi meseleleri ise daha da uzun bir zamana ihtiyaç duyuyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan Yusuf, Şara ile Abdi’nin anlaşmayı ilan etmesinin ardından Özerk Yönetim’in hükümet heyetiyle ilk toplantısını Haseke’de gerçekleştirdiğini, burada görüş alışverişinde bulunulduğunu aktardı. En acil çözüm gerektiren meselelerden birinin ortaokul ve lise diplomalarına ilişkin bitirme sınavları meselesi olduğunu ve hükümet heyetinin bunu çözmeye istekli olduğunu, ancak bugüne kadar, yani üç ay geçmesine rağmen, sınav sürecinin Özerk Yönetim bölgelerinde nasıl yürütüleceğine dair hiçbir resmî kararın çıkmadığını ve binlerce öğrencinin geleceğinin tehlikede olduğunu söyledi.

Yusuf ayrıca, Özerk Yönetim’in adem-i merkeziyet talebinin ayrılıkçılık ve bölünme anlamına geldiği yönündeki suçlamalara yanıt vererek, ‘Özerk Yönetim’in Şam’da bulunmasının ve Özerk Yönetim heyetinin orada yer almasının, Suriye devletine bağlılığın en büyük kanıtı ve delili olduğunu’ belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim liderleri, Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde yer alan yönetim binası önünde düzenlenen basın açıklaması sırasında (Şarku’l Avsat)

Yusuf, “Biz Suriye’nin bir parçasıyız ve bu bizim için ilkesel bir duruş. Adem-i merkeziyetçilik birlikle çelişmez. Hepimiz Suriyeliyiz. Ancak her bölgenin kendine has etnik ve dini çeşitliliğe dayalı özellikleri var” dedi. Yusuf, bu farklılıkların göz önünde bulundurulması gerektiğini, birçok gelişmiş ülkede adem-i merkeziyetçi sistemlerin uygulandığını ve bu ülkelerin güçlü devletler olduğunu söyledi. Adem-i merkeziyetçilik kavramının, sanki bölünme ve ayrılık anlamına geliyormuş gibi çarpıtıldığını ifade etti.

Askerî ve idarî dosyaların yanı sıra bu komiteler, ekonomik meseleleri ve petrol ile enerji sahalarının devrini de ele alacak. SDG, ülkenin petrol zenginliğinin yaklaşık yüzde 85’ini, ayrıca doğal gaz sahalarının ve üretiminin yüzde 45’ini kontrol ediyor. Bu sahalar arasında doğu Suriye’de Deyrizor kırsalında yer alan el-Ömer ve et-Tank sahaları da bulunuyor.

Yusuf, hükümet tarafıyla, hazırlanmakta olan Suriye parlamentosunun yapısına katılımları konusunu görüştüklerini açıkladı. Görüşmelerin, Kurban Bayramı tatilinden sonra başlamasının muhtemel olduğunu belirten Yusuf, Özerk Yönetim heyetinin anayasal bildiri konusundaki çekincelerini hükümet tarafına ilettiğini söyledi.

Yusuf, “Adem-i merkeziyetçilik, parlamentoya katılım ve anayasal bildiri meselelerine bazı satırlarda değindik. Ancak bu toplantı türünün ilkiydi. Bu nedenle genel çerçeveyi ele aldık. Bu oturum bir hazırlık niteliğindeydi. Sonraki toplantılarda daha derin tartışmalara gireceğiz” ifadelerini kullandı.

 Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)Özerk Yönetim ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki başlıca kentlerden biri olan Kamışlı'nın girişi (Şarku’l Avsat)

Fevze Yusuf, Özerk Yönetim’in, sunulan anayasal bildiri taslağından memnun olmadığını ve bu konuda itirazları olduğunu söyledi. Zira Özerk Yönetim bu bildirinin, merkeziyetçi bir yönetimi dayattığını düşünüyor. Onlara göre anayasa, yetki ve sorumlulukların adil biçimde paylaşılmasını sağlamalı, farklı siyasi görüşlerin özgürce ifade edilmesine izin vermeli, Suriye’deki tüm etnik ve dini toplulukların haklarını tanımalı ve demokratik, adem-i merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimsemeli.

Yusuf sözlerini şöyle tamamladı: “Biz diyaloğa hazırız. Hükümet tarafının müzakerelerin yeniden başlatılması için yeni bir tarih belirlemesini ve komitelerin çalışmalara başlamasını bekliyoruz.”