Uzmanlar Çin'in süpersonik füze geliştirdiği iddialarını değerlendirdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Uzmanlar Çin'in süpersonik füze geliştirdiği iddialarını değerlendirdi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uzmanlar, Çin’in "modern savaş doktrinlerini altüst eden" süpersonik füze geliştirmesinin uluslararası dengelere olası etkileriyle ilgili farklı görüşler ifade ediyor.
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın ve İstanbul Aydın Üniversitesi İİBF Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyeliği ve Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, Çin'in testlerini yaptığı iddia edilen nükleer başlık kapasiteli süpersonik füzenin, dünya güç dengelerine muhtemel etkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Prof. Dr. Caşın, Pekin yönetiminin hem Asya-Pasifik'teki hem de uzaydaki ABD hakimiyetini sınırladığını söylerken, Prof. Dr. Karaca ise Japonya ve Güney Kore'deki üslerinden dolayı Çin'in ABD'ye karşı askeri bağlamda stratejik bir üstünlük sağlamasının mümkün olmadığı yorumunu yaptı.
İngiliz Financial Times gazetesi, ismini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı 16 Ekim tarihli haberinde, Çin ordusunun ağustos ayında nükleer kapasiteli bir hipersonik füzeyi test ettiğine dair iddiaya yer verdi.
Haberde, ABD'nin Çin'in hipersonik silah kabiliyeti konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı, ABD'nin tahminlerinin ötesinde bu konuda gelişmeler sağlandığı ileri sürüldü. Çin ise nükleer kapasiteli hipersonik füze denemesinde bulundukları yönündeki haberleri yalanlayarak, rutin uzay aracı denemesi yaptıklarına dair açıklamalarda bulundu.

"Çin, büyük bir gizlilik içinde hipersonik füze geliştiriyor"
Prof. Dr. Caşın, atmosferde ses hızının beş katından fazla hızla savaş başlığı taşıyan manevra kabiliyeti yüksek bir dizi hipersonik silahın halihazırda ABD ve Rusya tarafından geliştirildiğini, Çin'in de bu yarışa "sesiz ve derinden" katıldığını ve bu silahları üretmeye, hatta test etmeye başladığını öne sürdü.
SALT, START, INF, ABM vb. silahsızlanma antlaşmalarının başlıca pazarlık konusunu teşkil eden balistik ve Tomahawk sınıfı füzelerin modern harbin denklemini değiştirdiğini belirten Caşın, ABD ile Rusya arasındaki silahlanma yarışı denklemine Çin'in de girmesiyle füze yarışında üçlü rekabetin hız kazandığını söyledi.
Caşın, malzeme, navigasyon, elektronik bilgisayar yazılımları, motor, gövde sistemlerinin ilerleyişinden etkilenen hava ve uzay teknolojilerinin bu kez de hız faktörünü devreye sokarak hipersonik sınıfı füzeler ile savaşı sonsuza dek değiştirmeyi amaç edinen bir devrimi başlattığını dile getirdi.
Hipersonik silahlarla uzayda gerçekleşecek bir savaşın "Uzayın Pearl Harbor"u olarak tanımlanacağını ifade eden Caşın, bu füzelerle uzaydan bir devletin bütün hava savunma, haberleşme sistemlerinin, hatta tüm ülkenin yok edilebileceğini belirtti.
Süpersonik silahların sadece uzayda değil, gemi savar füzeleri olarak da kullanıldığını anlatan Caşın, Çin'in ABD'nin Asya-Pasifik bölgesindeki deniz üstünlüğünü çökertmek için gelecekte bu füzeleri kullanabileceğini savundu.
Çin'in hipersonik füzelerini geliştirerek hem Asya-Pasifik'teki hem de uzaydaki ABD hakimiyetini sınırladığını kaydeden Caşın, "Şu anda öne geçen Çin'dir. Çin, Asya-Pasifik'te ABD savaş gemilerini kilitleyebiliyor. Hatta şu anda bunun tatbikatlarını yapıyor. Geriye denizaltılar kalıyor. Çin, peynir ekmek yapar gibi nükleer denizaltı yapıyor. Bununla yetinmiyor Hint Yarımadası'na, Kızıldeniz ve Akdeniz'e iniyor. İskenderiye, Pire, Lübnan, Ürdün limanları Çin'in kontrolünde. Bu ne demek, dünya su yollarını ele geçiren bir Çin var. ABD ise ancak Yunanistan'ı silahlandırıp bizim uçaklarımızı vermesin. Tarihin affedemeyeceği bir körlük içindeler. ABD, müttefiki Türkiye'yi Çin'e karşı zayıflatıyor" diye konuştu.
Uzun bir aradan sonra, hipersonik füze araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin tüm hızıyla uluslararası güvenlik stratejilerin gündemine geri döndüğünü aktaran Caşın, "Çin, büyük bir gizlilik içinde hipersonik füze geliştiriyor. Aynı şekilde ABD ve Rusya da bu silahlanma yarışını gizlilik içinde sürdürüyor. Üç devlet, bu silahları geliştirmek için yarışmakla birlikte önümüzdeki on yıllarda çok çeşitli hipersonik sistemleri sahaya çıkarmayı da planlıyorlar" dedi.
Caşın, Rusya ve Çin'in hipersonik silahların geliştirilmesi konusunda ABD'yi geçtiğine dair bazı iddiaların olduğunu da aktardı.
Hipersonik sistemlerin benzersiz özelliklerinin bir dizi askeri uygulama için ne anlama geldiğini kavramanın son derece önemli olduğunun altını çizen Caşın, şöyle devam etti:
"Hipersonik saldırı silahları, büyük platformların hayatta kalma kabiliyeti üzerinde etkileri olabilecek füze savunma çabalarını daha da karmaşık hale getirecektir. Bilindiği üzere, hipersonik silahlar, hızları, manevra kabiliyetleri ve düşük uçuş irtifaları nedeniyle hedef ülkenin radarlarının tespit kalkanını delmek suretiyle hedef ülkenin savunmasına hiçbir zaman tanımayarak, hava savunma ve hayati hedeflerine sürpriz ani baskın taarruz tehdidi oluşturabilir."

"ABD'nin Asya-Pasifik'teki gücü Çin için büyük tehdit olmaya devam edecektir"
Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca da 1990-2020 yılına kadar olan süreçte Çin'in ortalama yüzde 9'a yakın bir büyüme gösterdiğini, ithalat ve ihracattan elde ettiği gelirin büyük bir bölümünü ordunun modernleşmesine aktardığını dile getirdi.
ABD'den sonra en fazla savunma sanayine para harcayan ülkenin Çin olduğunu kaydeden Karaca, Çin'in savunma sanayisine harcamasının 276 milyar dolara ulaştığını kaydetti.
Karaca, ABD, Japonya, Hindistan, Avustralya-Hint-Pasifik bölgesinde "Quad", ABD, İngiltere Avustralya "AUKUS" ittifaklarının Çin'i çevrelemeye yönelik eylemler oluğuna dikkati çekerek, ekonomik açıdan dış yatırıma bağımlı Çin'in gelecekte olası bir çevrelemeye karşı süpersonik silahlara yönelmiş olabileceğini söyledi.
Çin'in nükleer caydırıcılık sisteminin yeni kilit üyesi olduğuna dair görüşlere katılmadığını ifade eden Karaca, Japonya ve Güney Kore'deki üslerinden dolayı Çin'in ABD'ye karşı askeri bağlamda stratejik bir üstünlük sağlamasının mümkün olmadığı yorumunda bulundu.
Çin'in süpersonik füze denemelerinin hem ABD hem Rusya açısından büyük bir tedirginlik yarattığını kaydeden Karaca şöyle devam etti:
"Dolasıyla Çin'e yönelik ekonomik önlemlerin artacağını ve Çin'in büyük girdilerden uzak tutulacağını düşünüyorum. ABD bir şekilde bu tehdidi ekonomik güç üzerinden yürütürken askeri tedbirleri de Uzak Doğu'da kurduğu ittifaklarla karşılamaya çalışacak. Dolayısıyla ABD'nin Asya-Pasifik'teki gücü Çin için büyük tehdit olmaya devam edecektir. Dolayısıyla ABD kolayca Çin'i çevreleyebilir."
Karaca, ABD'nin çevrelemesi durumunda Çin'in tek çıkış kapısının Rusya ve Türk dünyası olduğunu kaydederek, Çin'in son yıllarda Türk dünyası ile kurduğu ilişkilerin Rusya'yı tedirgin etmeye başladığını ifade etti.
Karaca, büyük ekonomik bağımlılığı olan ABD ile Çin arasında bir savaşın mümkün olmadığını savunarak, tam tersine ilerleyen yıllarda Çin ile Rusya arasında ciddi bir rekabetin yaşanabileceğini söyledi.
Karaca, Çin'in askeri anlamda ciddi bir gelişme içinde olduğunu, süpersonik silahlar geliştirdiğini ama gelecek dönemde Avrupa'ya yönelik ihracatında bir gerileme yaşaması durumunda savunma sanayisine para ayıramayacağı değerlendirmesinde bulundu.



Pezeşkiyan, Washington ile müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulunarak muhafazakarları kızdırdı

Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
TT

Pezeşkiyan, Washington ile müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulunarak muhafazakarları kızdırdı

Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)
Tahran'ın merkezindeki İran-Filistin Koordinasyon Binası'na asılan propaganda afişinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bir fotoğrafı ve ‘Başka bir savaşta başarısızlık’ ifadesi yer alıyor. (EPA)

Siyasi ve askerî açıdan hassas bir dönemde, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerini bombalamasına rağmen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Washington'a diplomatik bir zeytin dalı uzatmayı tercih etmesi, bu açıklamaları bir tür ‘aşırı yumuşaklık’ olarak gören muhafazakâr hareketin öfkesine yol açtı. Ancak Pezeşkiyan'ın destekçileri, medya söyleminin İran'ın içini hedef almadığını, daha ziyade dış dünya ile bir anlayış penceresi açmaya çalıştığını vurguluyor.

İran ekonomisini boğan yaptırımların kaldırılması için Batı ile diyaloğu yeniden canlandırma sözü veren Mesud Pezeşkiyan, Donald Trump'a yakın ABD’li muhafazakâr yayıncı Tucker Carlson'a bir röportaj verdi.

Pezeşkiyan dün yayınlanan röportajda, ABD'nin İran'a karşı savaşında İsrail'i desteklemek için haziran ayında İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava saldırılarına rağmen Washington'la görüşmelere yeniden başlamanın ‘sorun olmadığını’ söyledi.

Muhafazakâr Milletvekili Emir Hüseyin Sabiti, X platformunda Pezeşkiyan'a yüklenerek şunları söyledi: “Amerikalı gazeteciye verdiğiniz zayıf cevaplar ulusal birliğe aykırı ve utanç vericiydi. Görünen o ki ABD ile daha önce yaptığınız mantıksız ve dürüst olmayan müzakerelerden henüz ders almamışsınız ve yeniden kandırılmak istiyorsunuz.”

Sabiti, cumhurbaşkanını parlamentoyla karşı karşıya gelmekle tehdit ederek, “Hükümetin dış politikaya yaklaşımı değişmezse, parlamentonun hükümete karşı tutumu değişecektir” dedi.

Pezeşkiyan'a yakın olan gazeteci Ali Asgar Şefiiyan, Sabiti'ye cevaben, “Bu röportajın hedef kitlesi siz değildiniz” dedi. Bu eleştiriler, İran'a yönelik son saldırılar sırasında Azerbaycan'ın topraklarından İsrail insansız hava araçlarının (İHA) kalkışına izin verdiği yönündeki suçlamaları görmezden gelerek geçtiğimiz cuma günü Bakü'ye yaptığı ziyaretin ardından ‘siyasi beceriksizlik’ gerekçesiyle İran Cumhurbaşkanı'na yönelik güvensizlik oylaması çağrılarının yapıldığı bir dönemde geldi.

Batı'ya düşmanlığı ve nükleer programla ilgili müzakerelere karşıtlığıyla bilinen İran gazetesi Kayhan, “Diplomasiye bomba yağdıranlarla tekrar koşulsuz olarak aynı masaya oturmak adil mi?” diye sordu.

Nisan ayından bu yana İran'la nükleer programı konusunda görüşmeler yürüten ABD, 22 Haziran'da Tahran'ın güneyindeki Fordo'da bulunan yeraltı uranyum zenginleştirme tesisini ve İsfahan ile Natanz'daki iki nükleer tesisi bombaladı. Bu tesislerdeki hasarın gerçek boyutu henüz bilinmiyor.

Genel yayın yönetmeni ülkede son sözü söyleyen İran Dini Lideri Ali Hamaney tarafından atanan Kayhan gazetesinde şu ifade yer aldı: “Elleri tamamen halkımızın kanıyla lekelenmiş bir düşman karşısında sertlikten başka bir çözüm var mı?”

Kayhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari, “Bu röportajda söylenenler rejimin pozisyonlarıyla uyumlu değil” dedi.

Pezeşkiyan'ın “ABD müzakere masasını havaya uçuruyor” ifadesini kullanmasına atıfta bulunan Şeriatmedari, Tahran'ın müzakere yoluna devam etmeye açık olduğunu vurguladı. Şeriatmedari, “Eğer masa havaya uçurulduysa, masaya yeniden dönmek ABD'nin işlediği suçun inkârından ve aldatma tuzağının yeni bir kabulünden başka bir anlama gelir mi?” diye sordu.

Şeriatmedari şöyle devam etti: “ABD, nükleer tesislerimizi hedef aldığını resmen kabul etmedi mi? İsfahan, Natanz ve Fordo tesislerini yok etmek için onlarca bomba atmadı mı? Trump'ın kendisi bile bununla övündü! ABD'yi temize çıkarma konusundaki bu tuhaf ısrarınız neden? Sanki onunla müzakerelere dönebilmek için sakinleşmesini bekliyormuşsunuz gibi… İsrail'i Washington'a şikâyet etmeye ve neden olduğu krizden yakınmaya mı gidiyorsunuz?”

Gazete ayrıca, İran Cumhurbaşkanı'na danışman ekibini değiştirmesi çağrısında bulundu: “Danışmanlarınızı gözden geçirin ve onlara ABD ile müzakerelerin ihanet değilse bile siyasi ahmaklık olduğunu açıkça söyleyin. Hem kendi iyiliğiniz hem de ülkenin iyiliği için çevrenizi bunlardan arındırın.”

İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) yakın Cevan gazetesi, ‘yumuşak ve nazik’ sözleri kınayarak, “Amerikalı bir yayıncıyla diyaloğun gerçek anlamı, halkın hoşnutsuzluğunu ve ABD'ye olan tam güvensizliğini dile getiren sözlerde ortaya çıkar” dedi.

İran'da reformist çizgide yayın yapan Ham Mihan gazetesi ise Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın ‘olumlu gidişatını’ övdü. Gazete şöyle yazdı: “Bu röportaj uzun zaman önce yapılmalıydı. İranlı yetkililer ne yazık ki uzun zamandır Amerikan ve uluslararası medya sahnesinde yoklar.”

İranlı yetkililer tarafından açıklanan yeni bilançoya göre İran ve İsrail arasında 12 gün süren savaşta bin 60 kişi hayatını kaybetti. ABD, İran'ın nükleer programındaki kilit tesislere düzenlediği saldırılarla savaşa katıldı.