Bahreyn’den vatandaşlarına ‘Lübnan’ı terk edin’ çağrısı

Bahreyn Dışişleri Bakanlığı (BNA)
Bahreyn Dışişleri Bakanlığı (BNA)
TT

Bahreyn’den vatandaşlarına ‘Lübnan’ı terk edin’ çağrısı

Bahreyn Dışişleri Bakanlığı (BNA)
Bahreyn Dışişleri Bakanlığı (BNA)

Bahreyn Dışişleri Bakanlığı, Lübnan’daki tüm vatandaşları yaşanan gergin durum nedeniyle bir an önce ülkeyi terk etmeye çağırdı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, Bahreyn vatandaşlarının herhangi bir riske maruz kalmasını önlemek ve güvenliklerini sağlamak için vatandaşlara Lübnan’a seyahat etmemeleri konusundaki uyarı da tekrar edildi.
 



Suudi Arabistan vurguladı: Filistin devleti kurulmadan İsrail'le ilişki olmaz

Suudi Dışişleri Bakanlığı logosu (Şarku'l Avsat)
Suudi Dışişleri Bakanlığı logosu (Şarku'l Avsat)
TT

Suudi Arabistan vurguladı: Filistin devleti kurulmadan İsrail'le ilişki olmaz

Suudi Dışişleri Bakanlığı logosu (Şarku'l Avsat)
Suudi Dışişleri Bakanlığı logosu (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın bir Filistin devleti kurulmadan İsrail ile ilişki kurmayacağını belirterek, Krallığın bu konudaki tutumunun değişmez olduğunu ve “müzakere ya da teklife tabi olmadığını” vurguladı.

Açıklamada, Prens Muhammed bin Selman'ın Suudi Arabistan'ın, “başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması için gayretli çalışmalarını durdurmayacağını ve bu olmadan İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmayacağını” vurguladığı ifade edildi.

Açıklamada, Suudi Arabistan'ın “İsrail'in yerleşim politikaları, Filistin topraklarının ilhakı ya da Filistin halkını topraklarından sürme çabaları yoluyla, Filistin halkının meşru haklarından taviz verilmesini kategorik olarak reddettiği” vurgulandı. Bugün uluslararası topluma düşen görev, topraklarına sahip çıkmaya devam edecek ve topraklarını terk etmeyecek olan Filistin halkının çektiği ağır insani acıları hafifletmek için çalışmaktır” denildi.

Açıklama, Krallığın “bu kesin pozisyonun müzakere ya da teklife tabi olmadığını ve Filistin halkı uluslararası meşruiyet kararlarına uygun olarak meşru haklarını elde etmeden, kalıcı ve adil bir barışa ulaşılamayacağını ve bunun önceki ABD yönetimine ve mevcut yönetime zaten açıkça ifade edildiği” şeklinde son buldu.