Fas’ta gerçekleştirilen Asilah Forumu’nda barış ve kalkınma ilkelerinin desteklenmesi çağrısı yapıldı

Katılımcılar, uluslararası toplumun hedefleri doğrultusunda toplumsal adalete ulaşma arzularını dile getirdiler.

Fas, Asilah Forumu kapsamında düzenlene seminerlere ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)
Fas, Asilah Forumu kapsamında düzenlene seminerlere ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)
TT

Fas’ta gerçekleştirilen Asilah Forumu’nda barış ve kalkınma ilkelerinin desteklenmesi çağrısı yapıldı

Fas, Asilah Forumu kapsamında düzenlene seminerlere ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)
Fas, Asilah Forumu kapsamında düzenlene seminerlere ev sahipliği yaptı. (Şarku’l Avsat)

Asilah Uluslararası Kültür Mevsimi etkinlikleri Fas’ta başladı. Katılımcılar, etkinlikler kapsamında düzenlenen “Mağrib ve Sahel: Kaçınılmaz bir ortaklık mı?’ başlıklı sempozyuma övgüde bulundular. 2 Kasım’da yapılan açıklamada, ‘doğruluk ve nesnellikle karakterize edilen tartışmaların kalitesine’ dikkat çekilirken ‘tüm katılımcıların, uluslararası toplum tarafından takip edilen hedefler doğrultusunda, barış, kapsamlı kalkınma, toplumsal adalet ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerini savunduğu’ vurgulandı.
Fas Kralı 6. Muhammed’in himayesinde düzenlenen Asilah Forumu’nun ilk seminerine katılanlar, ‘Asilah Dostları Birliği’ni kurma niyetlerini beyan ettiler. Böylece ‘Asilah Uluslararası Kültür Mevsimi’nin yerleşik ilkelerini desteklemeyi, güçlendirmeyi, uluslararası düzeyde yanılanmasına katkıda bulunmayı, Afrika ülkeleri arasındaki iş birliği ilişkilerini yoğunlaştırma ve güçlendirme amacıyla adımlar atmayı  ve çeşitli girişimlerde bulunmayı hedeflediklerini vurguladılar. Katılımcılar ayrıca foruma sponsor olduğu için Fas Kralı’na da derin teşekkürlerini sundular. Kral’ın ‘başta Mağrip ve Sahel’dekiler olmak üzere Afrika ülkeleri arasındaki etkin iş birliği ve dayanışma bağlarını güçlendirme arzusuna’ minnettarlıklarını ifade ettiler.
Katılımcılar, Fas’ın eski Dışişleri Bakanı ve Asilah Belediye Başkanı Muhammed bin İsa başkanlığındaki ‘Asilah Forumu Vakfı’na, yerel yetkililere ve şehir sakinlerine ‘sıcak karşılamaları, organizasyonların niteliği ve sempozyumun başarısında sağladıkları katkılar’ nedeniyle teşekkürlerini ilettiler.
‘Mağrib ve Sahel’ sempozyumu sırasında, 6. Muhammed Üniversitesi profesörü Büşra er-Rahmuni de dahil olmak üzere uzmanlar ve politikacılar tarafından bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Profesör Rahmuni yaptığı açıklamada Sahel bölgesinin ‘en fazla sayıda terör saldırısına’ maruz kaldığı bilinen bir bölge olduğunu ve iklim değişikliğinin de çobanları, çiftçileri ve vatandaşları etkilediğini vurguladı.
Fas’ın Romanya Büyükelçisi Hasan Ebu Eyub da ‘Mağrip entegrasyon projelerinin başarısızlığı’ nedeniyle bölge ülkelerinin ortaya çıkan zorluklara toplu bir biçimde cevap verme kapasitesine dair karamsarlığını dile getirdi. Sahel ile olan ilişkinin halen Katar girişimleri çerçevesinde yürüdüğüne dikkat çeken Ebu Eyub, Sahel’e yapılan dış müdahalelere rağmen sonuçların yetersiz olduğunu savundu.
Büyükelçi Ebu Eyub, ‘karmaşıklıkları yönetme’ temeline dayalı stratejik bir vizyon geliştirilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca bu stratejinin ‘bütünsel yaklaşımlar çerçevesinde sağlık, kalkınma ve eğitim konularını’ kapsaması ve ‘Çin, ABD ve diğer ülkelerle uluslararası ortaklık arayışlarını’ içermesi gerektiğini söyledi. Genellikle bölgede mücadele edilmesi gereken öncelikler olduğunu belirten Hasan Ebu Eyub açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bunların başında demografik zorluk, yoksulluk ve dışlanmayla mücadele, altyapıya eğilme, uzak bölgelerden izolasyonu kırma, eğitim konusuna dikkat etme, bilgi ve iletişim teknolojisi sağlama geliyor.”
Moritanyalı yazar Prof. Abdullah Velid Abah, Sahel bölgesinin tarih boyunca Mağrip ülkeleriyle olan bağlantısına dikkat çekti. Ticaret borsasındaki düşüşün geçmişte ilişkileri olumsuz etkilediğinin altını çizen Velid Abah, bu bağlantının ‘Sahel ve Mağrip kavramını tek bir varlık olarak yeniden tanımlamak için ilişkilerin geri dönüşünün anahtarı’ olduğunu vurguladı.
Malili akademisyen ve Timbuktu Enstitüsü’nden araştırma profesörü olan Mehdi İbrahim Conte de Asilah Forumu’nda Sahel’e yönelik bir seminer düzenlemenin önemine dikkat çekti. “Sahel’e ilişkin toplantılar artık yurt dışında Batı ülkelerinde yapılıyor” diyen Conte, sorunların Afrikalılar dahil edilmeden tartışıldığını vurguladı. Bölgede terörizmin ortaya çıkışının tarihsel yönüne dikkat çeken öğretim görevlisi sözleirni şöyle sürdürdü:
“Bu, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan çekilmesinden sonra, Arap Afganların geri dönüşüyle başladı. Başarıya ulaştıklarını düşündüklerinde, Sahel’de istikrara geri döndüler. Bu noktada Kuzey Afrika’da Selefi savaşçı gruplar ve ardından da El-Kaide örgütü ortaya çıktı. İdeolojileri, Fransa’nınuzak bir düşman ve  bir sömürgeci olduğu, onunla mücadele edilmesi gerektiği ancak ve iktidarın onu yakın bir düşman olarak nitelemesi söylemine dayanıyordu.”
Conte, Sahel bölgesindeki köylüler ve çobanlar arasındaki çatışmaların sömürülmesi meselesine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çünkü teröristler çobanlara şunu söylüyorlar: ‘Siz Müslüman çobansınız. Sizi köylülerden koruyacağız’. Çobanlar, bu şekilde hareket ederken teröristler de çiftçi sürülerini koruyorlar. Bir grup çoban onların askeri oldu.”
Mehdi İbrahim Conte açıklamasında ayrıca Fas’ın imamların kalkınma ve eğitimine önem göstererek terörle mücadelede benimsediği yaklaşımına da övgüde bulundu.



Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
TT

Lübnan'ın Birleşmiş Milletler misyonu: Patlayıcılar ülkeye gelmeden önce iletişim cihazlarına yerleştirildi

İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)
İsrail'in Hizbullah telsizlerine yönelik saldırılarının ardından Lübnan güçlerinin imha etmeye hazırlandığı bir iletişim cihazı görülüyor (AFP)

Lübnan'ın BM Daimî Temsilciliği, dün (Perşembe) Güvenlik Güvenlik Konseyi'ne yazdığı bir mektupta, Lübnanlı yetkililer tarafından yapılan ön incelemelerin, bu hafta patlayan iletişim cihazlarının “Lübnan'a gelmeden önce düzenlenmiş olduğunu” gösterdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre konuyla ilgili bir toplantı öncesinde konseye gönderilen mektupta, “Ön incelemeler, hedef alınan cihazların Lübnan'a varmadan önce profesyonelce düzenlendiğini ve bu cihazlara elektronik mesajlar gönderilerek patlatıldığını göstermiştir” denildi. Misyon, saldırıların planlanması ve gerçekleştirilmesinden İsrail'in sorumlu olduğunu ifade etti.

15 ülkeden oluşan BM Güvenlik Konseyi, bombalamaları görüşmek üzere bugün toplanacak. Hizbullah'ın iletişim araçlarına yönelik saldırılar 37 kişinin ölümüne ve yaklaşık 3,000 kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu durum Lübnan hastanelerinin üzerindeki yükü artırdı ve grubun yeteneklerinin tükenmesine yol açtı.

İsrail saldırılarla ilgili doğrudan yorum yapmadı, ancak bazı güvenlik kaynakları saldırıları İsrail istihbarat servisinin (Mossad) gerçekleştirmiş olabileceğini söyledi. Mossad'ın yabancı topraklara karmaşık saldırılar düzenleme konusunda uzun bir geçmişi var.