Ekimde en çok satılan otomotiv markaları belli oldu

Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarında geçen ay en fazla satışı gerçekleştirilen marka Fiat olurken, bunu sırasıyla Ford ve Renault izledi.

AA
AA
TT

Ekimde en çok satılan otomotiv markaları belli oldu

AA
AA

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, otomobil ve hafif ticari araç satışları, bu yılın ekim ayında 2020 yılı ekim ayına kıyasla yüzde 40,1 azalarak 56 bin 746 oldu.
2021 yılı ekim ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46,9 azalarak 40 bin 512 olurken, hafif ticari araç satışları da yüzde 11,7 azalışla 16 bin 234 seviyesinde belirlendi.

Toplam satışlarda Fiat lider
AA muhabirinin ODD raporundan derlediği bilgilere göre, geçen ay binek ve hafif ticari olmak üzere toplam satışlarda Fiat, 12 bin 255 adetle ilk sırayı aldı.
Fiat'ı 6 bin 643 satışla Ford ve 5 bin191 satışla da Renault takip etti.
Peugeot 4 bin 707 satışla dördüncü ve Volkswagen de 4 bin 439 satışla beşinci sırada yer aldı.

Otomobil satışlarında ilk 5
Ekimde en fazla otomobil satışı gerçekleştiren marka da 6 bin 865 ile Fiat oldu. Fiat'ı 4 bin 761'le Renault ve 3 bin 686 ile de Volkswagen izledi.
Peugeot 3 bin 508 satışla dördüncü sırada konumlanırken, Hyundai de 3 bin 426 otomobil satışıyla beşinci sırada yer aldı.

Hafif ticarinin ilk 5'i
Hafif ticari araç segmentine bakıldığında 5 bin 390 satışla Fiat, listenin ilk sırasında yer aldı. Fiat'ı, 5 bin 49 satışla Ford ve 1.199 satışla Peugeot izledi.
Opel 1.071 satışla dördüncü ve Citroen de 825 satışla beşinci oldu.

Yılın ilk 10 ayında en çok satılan 5 marka
Bu arada, Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, Ocak-Ekim 2021'de geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4,5 büyüyerek 614 bin 891 seviyesinde gerçekleşti.
Aynı dönemde otomobil satışları yüzde 2,2 artarak 475 bin 312 olurken, hafif ticari araç satışları da yüzde 13,2 artışla 139 bin 579'a ulaştı
Bu dönemde Fiat, 101 bin 336 satışla ilk sırada yer aldı. Fiat'ı, 62 bin 428 satışla Renault ve 61 bin 306 satışla da Volkswagen takip etti.
Ford 56 bin150 satışla dördüncü, Toyota da 41 bin 297 satışla beşinci sırada yer aldı.



Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
TT

Bitcoin dalgalanmalara rağmen 110 bin doları aştı

Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)
Oregon eyaletindeki bir mağazanın Bitcoin ile ödeme kabul ettiğini bildiren tabela (Arşiv – Reuters)

Kripto para piyasası haftaya kayda değer bir yükselişle başladı. Bitcoinin fiyatı yüzde 2,1 oranında artarak 110 bin dolar seviyesini yeniden gördü. Bu seviye, yatırımcılar açısından psikolojik ve teknik açıdan önemli bir eşik olarak görülüyor. Söz konusu yükseliş, tahvil piyasalarında yaşanan artan dalgalanmalar ve hem ABD hem de Japonya’da kamu borçlarının sürdürülebilirliğine dair artan endişeler eşliğinde gerçekleşti.

ABD’de bütçe açığının artması ve devlet tahvili ihraçlarının hız kazanması, tahvil piyasası üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Diğer yandan uzun vadeli borçlanma araçlarının getirileri yükselmeye devam ediyor. Bu durum yatırımcıların enflasyon kaygılarını ve yabancı talepteki düşüşü yansıtıyor. Japonya’da ise tahvil getirileri, tarihsel olarak düşük seyreden bantlarını aşmaya başladı. Bu gelişme, onlarca yıldır sürdürülen genişleyici para politikasının sona erdirilebileceğine dair spekülasyonları beraberinde getirdi.

Kripto para analizi alanında önde gelen isimlerden Michael van de Poppe’nin sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşıma göre, Bitcoinin 110 bin dolar seviyesine geri dönmesi, güçlü bir yükseliş ivmesine işaret ediyor. Aynı zamanda alternatif kripto paralar da bu olumlu eğilime katılıyor.

Söz konusu hareket, birçok piyasa izleme platformunun bildirdiğine göre, 95 bin ila 100 bin dolar arasında dalgalanan birkaç haftalık yatay seyrin ardından geldi. Binance platformunun verilerine göre, BTC/USD paritesi 110 bin 125 dolar seviyesinde kaydedilirken, günlük işlem hacmi yaklaşık 38 milyar dolara ulaştı.

Bu bağlamda Bitcoin, hem yüksek performanslı bir dijital varlık hem de alternatif bir değer saklama aracı olarak yeniden gündeme geliyor. Analistler, küresel piyasalarda yaşanan dönüşümlerin dijital para birimlerinin cazibesini artırdığını belirtiyor. Özellikle Bitcoine bağlı borsa yatırım fonlarına kurumsal sermaye akışının devam etmesi dikkat çekiyor. Bu fonların yönettiği varlıkların toplam değeri kısa süre önce 104 milyar doları aştı.

Dikkat çekici olan, bu yükselişin kısa vadeli bir spekülasyon dalgasının sonucu gibi görünmemesi. Aksine bu yükseliş, yatırımcılar tarafından ‘güvenli liman’ kavramının yeniden kapsamlı biçimde değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşiyor. Zira artık geleneksel devlet borçlanma araçları -başta Amerikan hazine tahvilleri olmak üzere- aynı güven düzeyine sahip değil. Özellikle yüksek enflasyon ve kronik bütçe açıklarıyla karakterize edilen bir ortamda bu güven daha da zayıflamış durumda.

Hafta sonunda ise Bitcoinin fiyatı, 111 bin doların üzerindeki seviyelerden 108 bin 600 dolara kadar geriledi. Bu düşüş, ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa mallarına ve Amerika dışında üretilen iPhone cihazlarına ağır gümrük vergileri uygulama tehdidine doğrudan bir tepki olarak gerçekleşti.

Bu ani riskten kaçınma eğilimine yönelik genel ruh halindeki dönüşüm, kripto para piyasasında 500 milyon dolardan fazla alım pozisyonunun silinmesine yol açtı. Bitcoin, Ether, Cardano, Solana ve Dogecoin’e bağlı vadeli işlem sözleşmeleri ciddi kayıplar yaşadı.

Ancak bu sabah atmosfer değişti. BTSE platformunun operasyonlardan sorumlu yöneticisi Jeff Mei, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bir yandan, hafta sonu yaşanan düşüşler bize kripto para piyasasının jeopolitik ve ekonomik şoklara ne kadar hızlı tepki verdiğini gösterdi. Diğer yandan, gümrük muafiyet sürelerinin uzatılması yönünde atılan adımlar, en kötü dönemin geride kaldığına dair inancı güçlendiriyor. Bu da yatırımcıların temkinli bir şekilde yeniden birikim yapmaya başlamasına yol açtı.”