Ürdün’de çocuk yaşta evliliklerin neden olduğu sorunlar artıyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3285011/%C3%BCrd%C3%BCn%E2%80%99de-%C3%A7ocuk-ya%C5%9Fta-evliliklerin-neden-oldu%C4%9Fu-sorunlar-art%C4%B1yor
Ürdün’de çocuk yaşta evliliklerin neden olduğu sorunlar artıyor
Yaşları 15 ila18 arasında değişen 223 kız çocuğu boşanmalarının ardından ikinci kez evlendirildi.
Koronavirüs salgını Ürdün'de çocuk yaşta evliliklerin artmasına neden oldu. (Salah Malkawi)
İstanbul / Şarku’l Avsat
TT
TT
Ürdün’de çocuk yaşta evliliklerin neden olduğu sorunlar artıyor
Koronavirüs salgını Ürdün'de çocuk yaşta evliliklerin artmasına neden oldu. (Salah Malkawi)
Tarık Dilovani
Ürdün’de çocuk yaşta evlendirilenlerin birçoğunun eşlerinden boşanması sorunun katlayarak büyümesine neden oluyor.
Ürdün İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan 2020 yılı evlilik istatistiklerine göre yaşları 15-18 arasında, reşit olmayan 223 kız çocuğu boşanarak ikinci kez evlendirildiler.
Haklardan mahrum olan aileler
Ülkede faaliyet gösteren Dayanışma Derneği, ergenler ve çocuk yaştakilerin erken evliliğe izin verilmesinin yarattığı çelişkilere dikkat çekiyor. Zira durum çocuk yaşta evliliğin yanı sıra birçok krizi de beraberinde getiriyor. Eşlerin 18 yaşından küçük olduğu aileler, evlenme ve boşanma ile ilgili her konuda tam hak sahibi iken oy kullanma, banka hesabı açma, borç alma veya ehliyet, aile cüzdanı, doğum belgesi veya pasaport edinme gibi medeni ve siyasi haklardan yararlanamıyorlar. Söz konusu aileler, eşlerden biri veya her ikisi için bir vasi olmadan ev kiralayamıyor veya mali konularda yükümlülük alamıyor.
Ebeveynlerin müdahalesi ve sosyal miras
Gözlemcilere göre, ebeveynlerin de evlilerin aile yaşamlarınaoldukça fazla müdahale etmesi, erken boşanmaların temel nedeni olarak ortaya çıkıyor. Birçok kişi, gelenekler nedeniyle reşit olmayan kızlarıyla evlenmeyi kabul ettikleri için ebeveynleri suçluyor.
Dayanışma Derneği İcra Direktörü Mounir Idaibis, Kişisel Haklar Kanunu’nun 3’üncü maddesinin, 15 yaşını doldurmuş ancak bir kişinin zorunluluk hallerinde evlenmesine izin verdiğine dikkat çekti. Aynı kanunun 10’uncu maddesinde de şu ifadeler yer alıyor:
“Nişanlı olan bireyin evliliğe hak kazanabilmesi için akıl sağlığının yerinde olması ve 8 yaşını doldurmuş olması gerekir.”
Ancak Idaibs, nişanlıları veya evlilik kararı alanların evlilik kursuna katılmalarını gerektiren talimatın 8’inci maddesinde yer alan koşula övgüde bulundu. Idaibs’e göre başsavcılık tarafından düzenlenen bu kurslar, özellikle reşit olmayan kız çocuklarında boşanmaların azaltılmasını sağlıyor. Özellikle reşit olmayan kızların evlilik ve aile ile ilgili konularda farkındalıklarını artırıyor.
Şarku’L Avsat’ın edindiği bilgilere göre Ürdün'de okulu bırakma verilerine ilişkin resmi istatistikler, çocuk yaştaki evliliklerin 2019/2020 öğretim yılında yüzde 47,2'si kı çocuğu 7 bin 284 öğrencinin okulu bıraktığına işaret ediyor. Bu durum onları eğitim ve iş fırsatlarından mahrum bırakıyor.
Yapılan açıklamalar koronavirüs salgınının da krizi derinleştirdiği yönünde.
.Çocuk yaşta evliliklerin yüzde 10'u boşanmayla sonuçlanıyor
Çocuk yaşta evliliği bariz bir insan hakları ihlali olarak görenler ile toplumdaki İslam hukukuna ve yaygın âdetlere dayalı bir akım olduğunu savunanlar arasındaki ayrışma bir yana, gözlemciler ve sosyal alanda faaliyetler yürüten uzmanlar, çocuk yaşta evlenenlerin çoğunun karanlık gerçekliklerinden kaçmak için boşanmaya yoluna başvurduğunu belirtiyorlar. 2017 yılına dayanan bir istatistikte, Adalet Bakanlığı'nın 15’i erken boşanma olmak üzere günde 71 boşanma davasına tanık olduğunu gösteriyor.
Erken evlilikle yürütülen bir diğer araştırmaya göre Ürdün’deki küçük yaşta evliliklerin yarısından fazlası ülkede mülteci olarak ikamet eden Suriyeli kızları hedef alıyor.
Sudan'da paralel bir hükümetin kurulması siyasi bir illüzyon yaratma ve şiddeti meşrulaştırmadırhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5170634-sudanda-paralel-bir-h%C3%BCk%C3%BCmetin-kurulmas%C4%B1-siyasi-bir-ill%C3%BCzyon-yaratma-ve-%C5%9Fiddeti
Sudan'da paralel bir hükümetin kurulması siyasi bir illüzyon yaratma ve şiddeti meşrulaştırmadır
Muhammed Hamdan Dagalu 2019 yılında Hartum'un kuzeybatısında etrafındakileri selamlarken (AFP)
Emced Ferid et-Tayyib
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) lideri Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) başkanlığındaki Sudan Kurucu İttifakı, 26 Temmuz 2025 günü Sudan hükümetine paralel bir hükümet kurduğunu ve bu hükümete ‘Barış Hükümeti’ adını verdiğini duyurdu.
Söz konusu paralel hükümet, Hamideti'nin başkanlığını yaptığı ve Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) lideri Abdulaziz el-Hılu’nun başkan yardımcılığını üstlendiği on beş üyeden oluşan bir başkanlık konseyi tarafından yönetiliyor.
‘Barış Hükümeti’ bu hayali hükümetteki görevlerin ve koltukların dağılımı konusunda Sudan Kurucu İttifakı içinde yaşanan şiddetli anlaşmazlıkların ardından ilan edildi. Sudan Kurucu İttifakı, Endülüslü şairin ifadesiyle ‘yerinde olmayan krallık unvanları’ olarak tanımlanabilir.
Paralel hükümetin duyurusu ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) oluşan dörtlü grubun 30 Temmuz 2025 Çarşamba günü Sudan krizini görüşmek üzere yapacağı toplantıdan birkaç gün önce yapıldı. Hemen ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Dörtlü Toplantı’nın ertelenmesi kararı alındığını duyurdu. Sudan Kurucu İttifakı liderleri, toplantıda kendilerinden bahsedilmesi, tanınmaları veya Port Sudan'daki resmi Sudan hükümetiyle eşit muamele görmeleri umuduyla, anlaşmazlıklarını geçici olarak bir kenara bırakıp bu hükümetin kurulduğunu alelacele duyurmaya karar vermiş gibi görünüyorlar. HDK ile aynı görüşte olan bazı siyasi taraflar Port Sudan merkezli resmi hükümetine karşı Nyala merkezli paralel hükümeti öne çıkararak bu söylemi yaymaya başladılar.
Eski Başbakan Dr. Abdullah Hamduk liderliğindeki Sivil Demokratik İttifak Genel Sekreteri Sadık el-Mehdi, paralel hükümetin ilan edilmesinin ardından, barışı sağlama ve Sudan'ın birliğini koruma vizyonunu çerçevesinde Sudan Kurucu İttifak’ı ile temasa geçmeyi planladıklarını ifade etti.
Paralel hükümet, bazı bölgesel tarafların HDK'ya sağladığı dış destek ve silahlandırma imajını, geniş tartışmalara yol açtıktan sonra kabul edilebilir bir şekilde yeniden sunmak amacıyla kuruldu. Söz konusu taraflar, hükümet dışı milisleri destekledikleri için uluslararası platformlarda zor durumda kalmış durumdalar. ABD hükümetinin resmi sınıflandırmasına göre bu milisler savaş suçları, soykırım ve zulümle suçlanıyor.
Sudan Ulusal Müzesi’nin tahrip edilmesi ve yağmalanması, 7000 yılı aşkın bir kültürel mirasın yok olmasına yol açarak barbarlığın en belirgin örneği oldu.
Resmi hükümetlere benzer bir yapıda paralel bir hükümet kurarak, HDK ve onun arkasında duranlar, şimdiye kadar bu milisleri silahlandırmaya devam eden destekçi ülkelerin siyasi, diplomatik ve ahlaki açıdan zor durumda kalmasını önlemeye çalışıyor. Uluslararası eleştirilere ve bu konunun Birleşmiş Milletler raporlarından dünya basınına kadar geniş bir ölçekte ifşa edilmesine rağmen, bu ülkeler imajlarını düzeltmek ve kendilerini dünyaya tanıtmak için yüz milyonlarca dolar harcadıysa da imajları ve itibarları ciddi zarar gördü. Sudan'daki mevcut savaş sırasında HDK milislerini silahlandırarak destekledikleri suçlar ve zulümler nedeniyle imajlarını ve itibarlarını hızla kaybettiler. Paralel hükümetin ilan edilmesi, bu desteği resmileştirme girişimi olabilir. Böylece BM veya Afrika Birliği (AfB) gibi uluslararası platformlarda, sadece silahlı bir grubu değil, barışı ve istikrarı sağlamaya çalışan bir ‘hükümeti’ desteklediklerini savunabilirler.
Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, 29 Nisan’da Port Sudan'da düzenlenen kamu hizmeti konferansına katıldığı sırada (AFP)
Paralel hükümetin duyurulmasıyla HDK'nın istikrarı bozmaya çalışan silahlı bir grup olarak değil, yönetim vizyonuna sahip organize bir siyasi oluşum olarak sunulması amaçlanıyor.
Paralel hükümetin destekçileri de kontrol ettikleri bölgelerde vatandaşlara hizmet edecekleri vaatleriyle bu hükümeti tanıtmaya çalışıyor.
Ancak gerçekler, HDK'nın kontrol ettiği bölgelerde herhangi bir yönetim modeli sunmada büyük bir başarısızlık yaşadığını ortaya çıkardı. Bu güçler Hartum ilini ele geçirdiğinde her yere kaos ve şiddet hakim oldu, binlerce kişi öldürüldü ve yerinden edildi, vatandaşların evleri işgal edildi ve yağmalandı, daha önce eşi ve benzeri görülmemiş cinsel şiddet ve tecavüz suçları yaygın olarak işlendi. Başkentte su ve elektrik terminalleri ile hastaneler başta olmak üzere sivil altyapı tahrip edildi. Sudan Ulusal Müzesi’nin tahrip edilmesi ve yağmalanması, 7000 yılı aşkın bir kültürel mirasın yok olmasına yol açarak barbarlığın en belirgin örneği oldu.
Paralel hükümetin ilanı, Sudan'daki çatışmanın taraflarını HDK ve Sudan Kurucu İttifakı’nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden tanımlamayı amaçlıyor.
Bunun ötesinde paralel hükümetin ilanı, Sudan'daki çatışmanın taraflarını HDK ve Sudan Kurucu İttifakı’nın çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden tanımlamayı amaçlıyor. HDK'yı Sudan ordusuyla karşı karşıya gelen silahlı milis gücü olarak sınıflandıran doğrudan bir tanımlama yerine yönetim yapısı ve siyasi programı olan paralel bir siyasi taraf olarak göstermeye çalışıyor. Bu dönüşüm, Sudan'daki siyasi ortamı karıştırmayı ve uluslararası ve bölgesel aktörlere HDK'yı sadece bir askeri grup değil, meşru bir siyasi oluşum olarak kabul etmeleri için bir gerekçe sunmayı hedefliyor. Bu adım sembolik bir anlam taşıyor, çünkü çatışmaya ilişkin algıyı meşru hükümet ile isyancılar arasındaki bir çatışma olmaktan çıkarıp iki rakip hükümet arasındaki bir çatışma olarak konumlandırmayı amaçlıyor. Bu da HDK'ya meşruiyete daha yakın bir siyasi konum kazandırarak gelecekteki müzakerelerin önünü açıyor. Bu durum, özellikle kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması için uluslararası baskıların olduğu bir ortamda, iki tarafı eşit konuma getirir.
Başkent Hartum'a dönerken bir otobüs durağında bekleyen Sudanlı mülteciler, 28 Temmuz 2025 (AFP)
Bu son gelişme tüm bunların yanında Sudan'daki siyasi ve toplumsal güçler arasında kutuplaşmayı pekiştirme ve bundan yararlanma çabasını da yansıtıyor. Paralele hükümetin kurulması, esasen Tekaddum İttifakı’nın bölünmesine yol açtı. Bölünmeler, ittifakı oluşturan siyasi partilere de sıçradı. Ulusal Ümmet Partisi, HDK hükümetinin yasama meclisine başkanlık eden liderinin destekçileri ile parti içindeki diğer parçalanmış gruplar arasında bölündü.
HDK, krizi aşmak için ciddi bir siyasi proje ya da devletin yeniden inşası sürecinde doğal bir gelişme değil, devlet kavramının kendisinden uzaklaşmanın, dış gündemlere ve dış desteğe hizmet etmenin bariz bir örneğidir.
Paralel hükümetin ilanını gerçek bağlamında ele aldığımızda, HDK hükümetini krizi aşmak için ciddi bir siyasi proje olarak göremeyiz. Bu hükümet, devletin yeniden inşası sürecinde doğal bir gelişme ya da herhangi bir şekilde bir ilerlemeyi temsil etmiyor. Aksine bu, HDK ve müttefiklerinin devlet fikrinden tamamen uzaklaşmaya çalıştıklarının açık bir göstergesi. İktidar, meşruiyet, hizmetler, vizyon veya performanstan değil, silahlı kontrol, dış gündemlere hizmet ve dış destekten kaynaklanıyorsa bizi bekleyen çözümün başlangıcı değil, yerel ve uluslararası aktörleri eşit derecede etkileyen derin bir ahlaki ve siyasi çıkmaz olacaktır.
Soykırım, tecavüz ve yağma gibi suçlar işleyen silahlı bir gruba devlet kimliği kazandırmak, bu grubun doğasını değiştirmez, sadece suçun sınırlarını değiştirir. Artık sistem ve hukukun dışında milislerin işlediği bir suçtan, ‘hükümet’ ve ‘barış’ adı altında işlenen organize bir suça dönüşür. Bu noktada, politika standartları, meşruiyetin anlamları ve mümkün ve kabul edilebilir sınırlar bozulur. Bu durum, HDK ile genel olarak aynı görüşleri paylaşan güçlerin davranışlarında açıkça görülüyor. Örneğin, paralel hükümetin kurulmasını reddeden Sivil Demokratik İttifak, Sudan Kurucu İttifakı'nın üyeleriyle iş birliği yapmayı kabul ettiğini ve hatta onlarla iletişim kurmaya çalıştığını açıklamıştır. Bu kişiler, Tekaddum İttifakı'nın eski üyeleridir! Oysa Sudan hükümetiyle iletişim kurmayı dahi kınama, suçlama ve hakaretlerle karşılıyorlardı. Bu da Sivil Demokratik İttifak’ın, devletin yok edilmesini ‘Kadamul (geleneksel bir giysi) giyen Cancavidler Cumhuriyeti’ lehine meşrulaştırma girişimine karıştığını açıkça ortaya koyuyor.
Dünya Gıda Programı’nın Harum'daki binası, 28 Temmuz 2025 (AFP)
Bu paralel hükümetin ilan edilmesi, suçu devletin ritüelleriyle meşrulaştırarak gerçeği yeniden tanımlama girişimidir. Bu, trajik bir Sudan paradoksu olup, siyasi elitlerin büyük bir kısmının değerler ve egemenlik sisteminin çöküşünü yansıtıyor. Bu kesim, arındırıcı sloganlarla kendini korumaya çalışırken, anlatılarıyla adeta vatanın kalbine bir hançer saplıyor.
En büyük tehlike bu hükümetin varlığında değil, ona normal bir siyasi taraf olarak muamele etmeyi kabul etmekte yatıyor. Çünkü bu kabul, hukukun üstünde bir güç olmadığı ilkesini zayıflatıyor. Bu zihniyet silah mantığını, düzen ve hukukun üstünlüğü mantığının üstünde görüyor. Bu yol, teşvik edilmeye ve tekrarlanmaya devam edilirse, ülkeyi parçalanmanın derinleşmesine, milis modelinin yaygınlaşmasına ve HDK’nın devletin yerine hakim olduğu her yerde uyguladığı orman kanunlarının yaygınlaşmasının da önünü açar.
Burada, Sudanlı siyasi ve sivil aktörlerin ve uluslararası toplumun görevi, bu sembolik hükümeti reddetmekle sınırlı kalmayıp, devam eden çatışmanın özünü bilgi labirentindeki anlatılar, yalanlar ve iddialarla değil, gerçekler ve olgular temelinde ele almak olacak. Çünkü gerçekler ve yakın geçmişteki olaylar bunları yalanlıyor. Sivil sistemin yeniden merkezde yer alması için gerçeğin seçici bir şekilde sunmayı ve arzular temelinde tasvir etmeyi değil olduğu gibi kabul edilmesi gerekiyor. Çünkü HDK'nın kontrolü altında en büyük kötülüğü kendi gözleriyle gören ve yaşayan Sudanlılar bu yalanlara kanmaz. Aynı zamanda dikkatin sloganların şeklinden, otoriter eğilimlerin örtbas edilmesinden ve dış gündemlere hizmetten, gerçek bir devletin inşasının temelleri olan adalet, hesap verebilirlik, katılım ve korumaya çevrilmesi gerekiyor.