İran ve ABD Umman Denizi’ndeki gerginlik hakkında birbirlerini yalanlıyor

Tahran, Umman Denizi’ndeki bir petrol sevkiyatına el koyma girişimini engellediğini açıkladı

İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yayınlanan ve Vietnam bandıralı bir petrol tankerini ele geçirme girişimleri ortasında bir ABD savaş gemisinin önündeki İran teknelerini gösteren video görüntüsü (AP)
İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yayınlanan ve Vietnam bandıralı bir petrol tankerini ele geçirme girişimleri ortasında bir ABD savaş gemisinin önündeki İran teknelerini gösteren video görüntüsü (AP)
TT

İran ve ABD Umman Denizi’ndeki gerginlik hakkında birbirlerini yalanlıyor

İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yayınlanan ve Vietnam bandıralı bir petrol tankerini ele geçirme girişimleri ortasında bir ABD savaş gemisinin önündeki İran teknelerini gösteren video görüntüsü (AP)
İran Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yayınlanan ve Vietnam bandıralı bir petrol tankerini ele geçirme girişimleri ortasında bir ABD savaş gemisinin önündeki İran teknelerini gösteren video görüntüsü (AP)

İki ülke donanmaları arasında Umman Denizi’nde meydana gelen olayla ilgili olarak İran ve ABD’den iki farklı açıklama yayınlandı. Tahran, “İran’a ait bir tankerden yapılan petrol sevkiyatına yönelik ABD müdahalesinin engellediğini” duyurdu. Washington ise “İran’ın Vietnam bandıralı bir petrol tankerine el koyduğunu” ilan ederek Tahran’ın iddiasını yalanladı.
Tahran ve Batı arasında nükleer program nedeniyle gerginliğin arttığı bir dönemde İran, 3 Kasım’da bölge sularında gerginlik yaşandığını açıkladı. Ayrıca Tahran yönetimi “İran Devrim Muhafızları’nın Umman Denizi’nde ABD’nin İran’a ait bir petrol tankerine müdahale ettiğini ancak bu girişimin engellediğini” duyurdu. Olayın zamanı belirtilmezken deniz kuvvetlerinin, yabancı bir tankere el koyduğuna dikkat çekildi.
Öte yandan İran devlet televizyonu IRIB, ABD’nin, ihracat yapmak için İran petrolü taşıyan bir tankere el koyduğunu, yükünü başka bir tankere aktardığını ve onu bilinmeyen bir yere götürdüğünü iddia etti. IRIB, “Devrim Muhafızları Donanması, tankere havadan iniş yaparak tankeri ele geçirdi. ABD kuvvetleri, helikopterler ve bir savaş gemisi kullanarak tankerin yolunu tekrar kapatmaya çalıştı, ancak başarısız oldu” dedi. Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre IRIB, tankerin şu anda İran karasularında olduğunu belirtti.
Devrim Muhafızları’nın açıklamasında da ‘Sepah News’ internet sitesinde yayınlanan bir açıklamadaki benzer ayrıntılara yer verildi. Ancak açıklamada, ABD Donanması’nın yeniden engellemeye çalıştığı tankerin ‘çalınmış petrol taşıyan’ tanker olduğu, ancak müdahalenin başarısız olduğu belirtildi.
Devlet televizyonunun açıklaması, erken saatlerde resmi ajanslar ve Devrim Muhafızları internet sitelerinde yayınlanan çelişkili haberlerin bir parçasıydı. Mehr haber ajansı, olayın Devrim Muhafızları’na ait devriye tekneleri ile bölgeyi terk eden bir ABD gemisi arasında bir sürtüşmeyle ilgili olduğunu bildirdi. Ajans, konuyla ilgili görüntülerin yakın zamanda yayınlanacağını açıkladı. Ama İran Devlet Televizyonu da Mehr ajansı da kesin tarih vermedi.

ABD olayı farklı anlattı
Washington DC ise İran’ın açıklamasını yalanladı. Olayın İran tankerini ele geçirmeye yönelik bir ABD müdahalesi olmadığını belirten askeri bir yetkili, İran kuvvetlerinin geçen hafta Umman Denizi’nde bir petrol tankerine zaten el koyduğunu belirtirken, ancak ABD Donanması’nın Beşinci Filosu ile Devrim Muhafızları Donanması arasında bir çatışmanın meydana geldiğini yalanladı.
İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, “İran’ın ABD deniz kuvvetlerinin bir petrol tankerini ele geçirme girişiminde bulunduğu yönündeki iddiaları doğru değildir. Bu olay, geçen hafta meydana geldi ve ABD Donanması Umman Denizi’nde gözetleme misyonları yürütüyordu. Olayı takip ettim ve Devrim Muhafızları ile herhangi bir gerginlik olmadı. Çatışma, karşılıklı atış veya uyarı ateşi de yaşanmadı” dedi.
Aynı şekilde Associated Press’in (AP) göre ABD’li yetkililere  dayandırdığı haberine göre İran, Vietnam bandıralı bir petrol tankerine el koyarak gemiyi Bender Abbas açıklarında demirledi. AP’ye göre yetkililer, “ABD Donanması, silah zoruyla yapılan ele geçirme operasyonunu takip etti. Ancak gemi İran karasularına girdiği için herhangi bir şey yapamadı” dedi.
Bir askeri yetkili ise Newsweek haber dergisine yaptığı açıklamada, “Bu gemiyi geri almamızı engellediklerine yönelik İran iddiaları doğru değil. Olay geçen hafta oldu” diyerek, Umman Denizi’ndeki ABD kuvvetlerinin, İran Donanması’nın petrol tankerini ele geçirdiğini tespit ettiğini ancak müdahalede bulunmadığını söyledi.
Yetkili, “Bir düzineden fazla İran devriye sürat teknesi vardı. Etrafta uçan bir helikopter vardı. Sonuç olarak kontrol güçlerimiz duruma müdahale etti” şeklinde konuştu. Geçen hafta meydana gelen olayın detaylarının ‘birtakım hassasiyetler’ nedeniyle açıklanmadığı belirtildi. Yetkili, “İran şimdi bize karşı olan anlatıyı değiştiriyor. ABD güçlerinin İran’ın gemiyi geri almasını engellediğini söylüyor. Oysa güçlerimizin yalnızca takip ettiği çok açık” dedi. Öte yandan ABD’li yetkililer, Reuters’a yaptıkları açıklamada, İran’a ait olduğuna inanılan çok sayıda insansız hava aracının son 24 saat içerisinde ABD Donanması’na ait amfibi hücum gemisi Essex’e yaklaştığını bildirdi.
İran ve ABD donanmaları Körfez bölgesinin sularında defalarca karşı karşıya geldi. Washington, Tahran’ı sık sık, özellikle küresel petrol üretiminin yaklaşık beşte birinin geçtiği Hürmüz Boğazı’nda ‘kışkırtıcı’ faaliyetler bulunmakla suçladı.
İran’ın açıklaması, Bahreyn merkezli ABD Beşinci Filosu’nun hava ve deniz tatbikatlarından birkaç gün sonra yapıldı. ABD Donanması, Basra Körfezi ve Umman Körfezi’nde deniz trafiğini güvence altına almak için müttefiklerle düzenli devriyeler yürütüyor. Bölgedeki birkaç müttefikten gelen savaş uçaklarının eşlik ettiği bir ABD Hava Kuvvetleri uçağı, Orta Doğu’daki ana su yolları üzerinde uçuş gerçekleştirdi.
Öte yandan Pentagon Sözcüsü John Kirby, İran’ın ABD Donanması’nın bir İran petrol tankerini engellediği yönündeki iddialarını yalanladı. Gazetecilere açıklama yapan Kirby, “Bunlar gülünç ve hatalı iddialardır. Herhangi bir tankeri engellemeye yönelik herhangi bir ABD girişimi olmamıştır. ABD Donanması gözetleme misyonları yürütmektedir” dedi. Tankeri engellemek için yapılan tek askeri harekatın İran’dan geldiğini ifade eden Sözcü, ABD güçlerinin hiçbir tankeri engellemediğini, çünkü bunun uluslararası hukuka aykırı olacağını vurguladı.
ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley, 3 Kasım’da İran’ın ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını tehdit ettiğini açıkladı. Milley, “ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Beyaz Saray’ın istemesi halinde Tahran’a yanıt vermek için seçenekler ve senaryolar hazırladı” dedi. General, 3 Kasım’da Washington’daki Aspen Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nde düzenlenen bir sempozyumda, siber saldırıların doğrudan askeri çatışmalara yol açmayacağını belirtti. Mark Milley, “İran, ABD ile açık bir çatışma istemiyor ve doğrudan bir savaşa girme riskini göze almayacak. Çünkü sonucu ve kaybeden taraf olacağını biliyor” diyerek, ABD Savunma Bakanlığı’nın İran konusunda Başkan’ın emirlerini dinlemeye hazır olduğunu vurguladı.



Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
TT

Gizli görüşme sızdırıldı: Trump’ın Özel Temsilcisi Witkoff topa tutuldu

Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)
Witkoff (en önde), Uşakov'la (en arkada) konuşmasının sızıdırılmasına dair yorum yapmadı (Reuters)

Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırlanan "barış planına” yönelik gizli görüşmelerin basına sızdırılması üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'a tepki yağdı.  

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg, Witkoff'un Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov'la14 Ekim'de, Uşakov'un da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in uluslararası ekonomik işbirliğinden sorumlu özel temsilcisi Kiril Dmitriyev'le 29 Ekim'de yaptığı telefon görüşmelerinin dökümlerine ulaştı.

Yazılı dökümlere göre 14 Ekim'deki görüşmede Witkoff, Ukrayna savaşına dair barış planı üzerinde birlikte çalışılmasını istiyor ve Putin'in plan hakkında "Trump'la görüşürken neler yapması gerektiği” hakkında tavsiye veriyor. 

Witkoff görüşmede Putin'in Trump'ı Gazze'deki barış mutabakatı için tebrik etmesini, Rusya'nın anlaşmayı desteklediğini ve ABD Başkanı'na "bir barış adamı olarak saygı duyduğunu" söylemesini öneriyor. Uşakov'un da buna katıldığı aktarılıyor. 

Kayıtların sızdırılmasının ardından ABD'de hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanattan Witkoff'a sert tepkiler geldi.

Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi Ted Lieu, "Steve Witkoff'un Rusya değil ABD adına çalışması gerekiyor” diyerek, Trump'ın temsilcisini "hain” diye niteledi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Üyesi Don Bacon da Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasında Witkoff'un çabalarına güvenilemeyeceğini belirterek, temsilcinin görevden alınmasını istedi. 

Trump ise Witkoff'a yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu savunarak, "Onun bu planı Ukrayna'ya satması gerekiyor. Bir pazarlıkçının görevi budur” dedi.

Diğer yandan Dmitriyev ve Uşakov arasındaki görüşmedeyse Moskova'nın herhangi bir barış teklifinde taleplerini ne kadar güçlü şekilde dile getirmesi gerektiği ele alındı. 

Uşakov, Witkoff'la görüşmesinin sızdırılmasının "kabul edilemez” olduğunu söyledi. Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Başkanı Dmitriyev ise Uşakov'la görüşmesine dair yayımlanan bilgilerin "sahte” olduğunu iddia etti. 

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, bilgi sızıntısının görüşmeleri sabote etmek amacıyla yapıldığını savunarak bunu "hibrit savaş” diye niteledi. 

Kaydı kimin sızdırdığı henüz tespit edilemedi. Uşakov, bunu Avrupa ülkelerinin sızdırmış olabileceğini ima ederken, Wall Street Journal'a konuşan Avrupalı diplomatlarsa olayın ardında Kremlin'in olabileceğini ileri sürüyor. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, Wall Street Journal


Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
TT

Almanya’nın savaş planı: 800 bin asker doğuya nasıl gönderilecek?

Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)
Almanya'nın 2,5 yıldır bu plan üzerinde çalıştığı aktarılıyor (AFP)

Almanya'nın Rusya'ya karşı hazırladığı savaş planı ortaya çıktı.

Wall Street Journal'ın incelediği "Almanya Operasyon Planı" adlı 1200 sayfalık metin, olası savaş durumunda 800 bin NATO askerinin doğuya nasıl sevk edileceğini detaylandırıyor. 

Bu süreçte hangi liman, nehir ve demiryollarının kullanılacağı, lojistiğin nasıl sağlanacağı üzerinde de çalışılmış.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephull, bu hafta yaptığı açıklamada Rusya'nın 2029'a kadar bir NATO ülkesine saldırabileceğini öne sürmüştü. 

Analizde ayrıca, ABD'nin öncülüğünde yürütülen süreçte Ukrayna cephesinde barış sağlanması durumunda Rusya'nın NATO'ya saldırı için hazırlık yapma fırsatı bulacağı savunuluyor.

Askeri çevrelerde "OPLAN" diye de bilinen metinde, Almanya'daki altyapı eksikliğine de dikkat çekiliyor. 

Otoyolların yüzde 20'sinin ve köprülerin çeyreğinden fazlasının yatırım eksikliği nedeniyle onarılmadığı belirtiliyor. Kuzey ve Baltık denizindeki limanlar için 15 milyar euroluk bakım gerekiyor, bunun 3 milyar eurosu limanların askeri kullanım amacıyla güçlendirilmesi için harcanacak. 

Bu eksikliklerin muhtemel savaş durumunda askeri birliklerin hareket serbestliğini kısıtlayacağı ifade ediliyor. Berlin yönetiminin sorunları gidermek için 2029'a kadar 166 milyar euro yatırım yapmayı planladığı aktarılıyor. 

Diğer yandan Almanya'nın Rusya'yla muhtemel savaşta NATO açısından coğrafi bir önemi de var. 

Alman düşünce kuruluşu Brandenburg Toplum ve Güvenlik Enstitüsü'nden Tim Stuchtey, çatışma nerede başlarsa başlasın sınırda uzanan Alp Dağları nedeniyle NATO birliklerinin Almanya üzerinden cepheye geçeceğini söylüyor. 

Ancak son dönemde artan sabotaj saldırılarının bu yoğun hareketlilikte aksaklıklara yol açabileceğine dikkat çekiliyor. Yürürlükteki veri koruma ve dijital iletişim yasalarının değiştirilebileceği belirtiliyor. 

Almanya Silahlı Kuvvetleri, gözetleme ve drone sistemleri için Münih merkezli Quantum Systems'la ortak çalışıyor. PayPal'un kurucusu ve Facebook'un ilk yatırımcılarından olan Peter Thiel'ın desteklediği firmadan Paul Strobel, Rusya'nın limanları bloke edip elektrikleri kesebileceğini ve demiryollarını sabote edebileceğini savunuyor. 

Almanya'yı "Avrupa'nın en güçlü ordusu" haline getirmek istediğini söyleyen Şansölye Friedrich Merz, eylüldeki açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı: 

Tehditler gerçek. Savaşta değiliz ancak artık barış içinde de yaşamıyoruz.

Rusya lideri Vladimir Putin ise NATO veya Avrupa Birliği'ne (AB) savaş açma niyeti olmadığını defalarca söylemişti. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC


Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
TT

Ölü sayısı 55'e yükseldi... Hong Kong'daki yangına ne sebep oldu?

Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)
Hong Kong'daki Wang Fuk Court konut kompleksinde çıkan büyük yangının ardından çalışan itfaiyeciler (AFP)

İtfaiye ekipleri, Hong Kong'daki bir konut kompleksinde en az 55 kişinin hayatını kaybettiği ve yaklaşık 300 kişinin halen kayıp olduğu büyük bir yangını kontrol altına aldı. Polis, yangının güvenli olmayan malzemeler kullanan bir inşaat şirketinin ‘ağır ihmalinden’ kaynaklanmış olabileceğini açıkladı.

Yangın çıktıktan sonra neredeyse bir gün boyunca itfaiye ekipleri, Wang Fuk Court konut kompleksinin üst katlarında mahsur kalan sakinlere ulaşmak için aşırı sıcaklık ve yoğun dumanla mücadele etti.

Tai Po bölgesinin kuzeyindeki kalabalık konut kompleksi, sekiz blokta 2 bin daireden oluşuyor ve uygun fiyatlı konut sıkıntısı çeken bu şehirde 4 bin 600'den fazla kişiye ev sahipliği yapıyor.

51 yaşındaki Wan soyadlı bir sakin, “Bu binayı 20 yıldan fazla bir süre önce satın aldık. Tüm eşyalarımız buradaydı ve şimdi her şey yanıp kül oldu. Geriye ne kaldı? Hiçbir şey kalmadı. Ne yapacağız?” ifadelerini kullandı.

Sığınma alanı dışında kızını arayan 52 yaşındaki Naj soyadlı bir kadın ise gözyaşları içinde, elinde kızının mezuniyet fotoğrafıyla, “O ve babası hâlâ dışarı çıkamadı… Binamızı kurtarmak için suları yoktu” diye konuştu.

Yangın mahallinden çekilen bir videoda, yeşil inşaat ağları ve iskelelerle kaplı 32 katlı bloklardan en az ikisinde alevlerin yükseldiği görülüyordu.

Yetkililer, yedi bloktan dördünde yangının söndürüldüğünü, diğer üçünde ise yangının kontrol altına alındığını söyledi.

Binalarda yangın neden çıktı?

Yetkililer, Wang Fuk Court’taki yüksek katlı binaların cephelerinde yürütülen yenileme çalışmaları sırasında kullanılan inşaat malzemeleri ile iskelelerde yangının nasıl başladığını araştırıyor.

Yeşil koruma ağları ve ahşap iskeleler, geleneksel Çin inşaat kültürünün temel unsurları olsa da, güvenlik gerekçeleriyle Hong Kong’da mart ayından bu yana kademeli olarak kullanım dışı bırakılıyordu.

Bu arada, yetkililer bir inşaat şirketinin yöneticileri ile bir mühendislik danışmanını gözaltına aldı. Şüpheliler, taksirle adam öldürme suçlamasıyla soruşturuluyor. Polis şirketin adını açıklamadı, ancak AP’nin doğruladığı bilgilere göre arama yapılan mühendislik ve inşaat firması, binadaki yenileme çalışmalarından sorumluydu.

Yetkililer, pencereleri korumak için kullanılan plastik köpük paneller gibi bazı malzemelerin yangına dayanıklılık standartlarını karşılamadığından şüpheleniyor. Şiddetli rüzgârların da alevlerin hızla yayılmasına katkıda bulunduğu belirtildi.

Hong Kong Polis Teşkilatı’ndan üst düzey yetkili Elaine Chung, “Şirketin sorumlu taraflarının ağır ihmal gösterdiğine ve bu durumun kontrol edilemeyen bir yangına yol açarak büyük can kaybına neden olduğuna dair güçlü nedenlerimiz var” dedi.

Polis ayrıca, binaların yangın güvenliği standartlarına uygun olmayan plastik örtülerle kaplandığını ve bakım çalışmalarında yer alan bir inşaat şirketinin, zarar görmeyen bir blokta bazı pencereleri kapatmak için yanıcı köpük materyal kullandığını açıkladı.

dcfrgt
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Yetkililer bugün yaptıkları açıklamada, hayatını kaybeden 55 kişi arasında bir itfaiyecinin de bulunduğunu, çok sayıda yaralının ise hâlâ hastanede kritik durumda olduğunu bildirdi. Ayrıca yaklaşık 279 kişiye halen ulaşılamadığı belirtildi.

Endonezya Dışişleri Bakanlığı, konutlarda ev işlerinde çalışan iki Endonezyalı göçmen işçinin yangında yaşamını yitirdiğini, ikisinin de yaralandığını açıkladı.

En yüksek can kaybı

Yangın, Hong Kong’da 1948'de bir depo yangınında 176 kişinin öldüğü olaydan bu yana şehirde kaydedilen en yüksek can kaybına yol açtı.

Yangını kontrol altına almak için bin 200’den fazla itfaiyeci görev yapıyor; 304 itfaiye aracı ve kurtarma aracı da çalışmalara katılıyor.

Hong Kong Belediye Başkanı John Lee, daha önce yaptığı açıklamada, “Önceliğimiz yangını tamamen söndürmek ve mahsur kalan sakinleri kurtarmak. Ardından yaralılara destek verilecek. Daha sonra mağdurlara yardım sağlanacak ve olayla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatacağız” ifadelerini kullandı.

Hong Kong Ulaştırma Dairesi, bölgede bazı yolların bugün kapalı kalacağını; otobüs güzergâhlarının değiştirildiğini ve yakın çevredeki okulların tedbir amaçlı kapatıldığını duyurdu.

Hong Kong’da aşırı yüksek emlak fiyatları uzun süredir toplumsal hoşnutsuzluğun kaynağı olarak görülüyor. Uzmanlara göre bu büyük yangın felaketi, aralık ayı başında yapılacak şehir çapındaki yasama seçimleri öncesinde hükümete yönelik tepkiyi artırabilir.

a
Hong Kong’daki Wang Fuk Court konut kompleksini saran büyük yangının ardından yükselen dumanlar (AP)

Wang Fuk Court konut kompleksi, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Hong Kong'daki birçok yüksek katlı konut kompleksinden biri. Çin anakarası sınırına yakın bir konumda bulunan Tai Po, yaklaşık 300 bin nüfuslu, köklü bir banliyö bölgesi.

Emlak ajanslarının internet sitelerine göre, kompleks 1983 yılından beri faaliyette olup, devlet destekli ev sahipliği programına tabi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, kompleks 330 milyon Hong Kong doları (42,43 milyon ABD doları) maliyetle bir yıl süren bir yenileme çalışmasından geçmiş.

Diğer yandan şehrin yolsuzlukla mücadele kurumu, yenileme çalışmalarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları hakkında soruşturma başlattığını açıkladı.