Hizbullah Lübnan’ı krize mahkum ediyor

Lübnan’da, yetkililerin Körfez krizine yönelik yaklaşımına karşı eleştiriler artıyor

BAE, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki büyükelçiliğinden diplomatlarını geri çekti (AFP)
BAE, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki büyükelçiliğinden diplomatlarını geri çekti (AFP)
TT

Hizbullah Lübnan’ı krize mahkum ediyor

BAE, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki büyükelçiliğinden diplomatlarını geri çekti (AFP)
BAE, Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki büyükelçiliğinden diplomatlarını geri çekti (AFP)

Lübnan Enformasyon Bakanı George Kordahi’nin teröre destek açıklamaları sonrası yaşanan Körfez ülkeleriyle yaşanan kriz, Lübnan kamuoyunda birinci gündem maddesi.
Öte yandan Lübnan hükümetinin krizi çözme konusundaki isteksizliği ülkede tepki topluyor.
Kordahi’nin istifa etmeyeceğini belirtmesi, bakanın kararlarını kontrol eden Hizbullah tarafından da desteklenmesi de krizi kangrenleştiriyor.
Bu bağlamda Maruni Hristiyan din adamları, Körfez ülkeleriyle ilişkilerin hızlı şekilde yeniden kurulması çağrısı yaparak, Hizbullah’ın hükümetin çalışmalarını engellemesini eleştirdi. Maruni Başpiskoposlar, Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai başkanlığındaki olağan toplantılarının ardından yaptıkları açıklamada, “Ülkenin trajik koşulları, asıl görevi Lübnan’a yardım etmek ve özellikle de reformları her düzeyde uygulamaya başlamak için uluslararası koşullara cevap vermek olan, teknokrat bir hükümetin kurulmasını gerektiriyor. Uygulama yönetimini bozmak ve ülkenin felç ve kanamasını artırmak için bakanlık uyumunun değişmesi gerçekten utanç verici. Ulusal sorumluluğun en basit gerekleri, siyasi anlaşmazlıkları aşmak ve hükümetin güvenini kazanmış olduğu beyanının uygulanmasında titizlikle çalışmaktır” ifadelerine yer verdi.
Başpiskoposlar, devlet yetkililerini de “Körfez ülkeleriyle ilişkilerin yeniden kurulmasını hızlandırmaya, krizin nedenlerini ortadan kaldırmaya ve ihracat ve ithalat hareketliliğini canlandırmaya” çağırdı.
Öte yandan (Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi Medya ve İletişim Sorumlusu Charles Cabbur, Lübnan iktidarının Körfez ile yaşanan krize yaklaşımını eleştirdi. Cabbur, Lübnan’ın en azından bir iyi niyet göstergesi olarak atması gereken ilk adımın Kordahi’nin istifası olduğunu vurguladı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Charles Cabbur, “İlk andan itibaren Arap ilişkileri hakkında iyi niyet ve önem göstermek için gereken şey, Kordahi’nin istifasına yönelik sert bir çağrıydı. Eğer cevap alınmasa hükümet, bakanı görevden almak için toplanmalıydı” dedi. Yetkili, “Acilen ihtiyaç duyulan şey bakanın istifa etmesidir. O zaman Lübnan, Körfez ülkelerini hedef almak, (onlara karşı) siyasi duruşlar sergilemek veya Lübnan’da Körfez ülkelerini hedef almak amacıyla eğitilmiş uyuşturucu ve güvenlik hücreleri için sınırları açık tutmak üzere bir platform olarak kalmayacaktır” şeklinde konuştu.
“Lübnan’daki siyasi ekip, Lübnan’ı ana akciğerinden izole etmek için ya önceden tasarlanmış bir krizi alevlendiriyor ya da bulunduğu konumu hak etmiyor” diyen Cabbur, “Bu krizle başa çıkma şekli, yönetici ekibin işgal ettiği pozisyonda kalabilecek nitelikte olmadığını bir kez daha göstermiştir” şeklinde konuştu. Yetkili, yaşananları büyük bir felaket olarak nitelendirirken, “Çünkü yönetici grup, dış ilişkileri kesmenin, Lübnan’ın ve halkının çıkarlarını etkilemenin ne anlama geldiğini bilmiyor. Lübnan’ın geleceğini umursamıyor ve çevresiyle ilişkilerin öneminin ve Krallığın Lübnan’a siyasi, ekonomik ve diğer konularda sağladıklarının farkında değil” dedi. Cabbur ayrıca, “Ayaklanma, devrim ve iktidar değişikliği gerektiren bir gerçeklikle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
İstifa eden Milletvekili Mişel Muavvad ise Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “George Kordahi’nin açıklamaları bize yetmezmiş gibi Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib’in şoke eden sızıntıları da geldi. Buradan veya şuradan bir bakanın istifa etmesi böyle bir hükümette artık hiçbir işe yaramaz. Gerekli olan, Hizbullah tarafından yönetilen, Lübnan çıkarlarına karşı düşmanca politikaları benimseyen ve izolasyona neden olan bütünleşik bir otorite sisteminin istifası veya devrilmesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan (Maruni Hristiyan) Ketaib Partisi Siyasi Bürosu, olağan toplantısında “Lübnan ile Körfez ülkeleri arasında patlak veren kriz, kendi anının sonucu olmadığı gibi, Enformasyon Bakanı’nın sözleriyle de özetlenemez. Aksine rejimin ortaya koyduğu bir dizi taviz ve pazarlık sürecinin sonucudur” dedi.
Ketaib Partisi, “Hizbullah, ülkedeki siyasi iradeyi vesayet altına aldıktan sonra, onu dünyadan soyutlayarak, dostlarından uzak tutarak, tarihi çehresini değiştirerek gündemini bir pazarlık kartı olarak kullanmak amacıyla uygulamaya başladı. Egemenliğine saygı duyan bir ülke, ‘ülke halkı göç ederken ve sığındıkları ülkelerde zulüm görürken’ bölgesel sponsoru İran’ın çıkarlarını gerçekleştirmek için Suriye, Yemen ve diğerlerinde sınır dışında savaşan ve dünya ülkelerinde silahlı şubeler kuran bir milis gücünün varlığıyla nasıl yetinebilir?” açıklamasında bulundu.
Ketaib Partisi, ‘Hizbullah’ın devleti ele geçirme girişimine boyun eğme mantığını’ reddederken, “Lübnan’ı milislerin egemenliğinden ve mafyanın suç ortaklığından kurtarmanın acil çözümü; barışçıl bir güç transferini güvence altına alan uluslararası koruma yoluyla seçim sürecine mutlak öncelik vermektir. Çözüm, erteleyerek, yanıt vererek veya itiraz ederek onlardan kaçmak değildir. Lübnan’daki ve yurtdışındaki Lübnanlılar, yeni bir Lübnan inşa etmek için ciddi bir alternatif sunabilecek ulusal, egemen, yetkin temsilcileri seçme konusunda büyük bir sorumluluğa sahiptir. Bu nedende Siyasi Büro, denklemleri tersine çevirmeye izin verecek en yüksek katılım oranını güvence altına almak için dünyanın dört bir yanına dağılmış tüm Lübnanlıları kitlesel olarak kaydolmaya çağırıyor” dedi.



Koalisyon Kuvvetleri, Husilerin hava savunma sisteminin imha etti

Koalisyon Kuvvetleri, Husilerin hava savunma sisteminin imha etti
TT

Koalisyon Kuvvetleri, Husilerin hava savunma sisteminin imha etti

Koalisyon Kuvvetleri, Husilerin hava savunma sisteminin imha etti

Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Koalisyon Kuvvetleri dün, Husi milislere ait “SA-6 Gainful” tipi hava savunma sistemini imha ettiğinin duyurdu. Koalisyon, terörist Husi milislere karşı katı ve caydırıcı tedbirler uygulamaya devam edeceğine, bölgesel ve uluslararası güvenliği tehdit eden bu tür yetenekleri yok edeceğinin sözünü verdi.
Yemen ordusu askeri medyasının bildirdiğine göre, İran tarafından desteklenen Husi milisleri, Hudeyde vilayetinin bulunduğu Yemen’in batı sahilindeki cephelerde Birleşmiş Milletler ateşkesini ihlal etmeye devam ederken, Husiler dün (Salı) Marib ve Nihm cephelerinde meydana gelen savaşlarındaki hava saldırılarıyla büyük kayıplar vererek sert bir darbe aldı.
Kaynaklar, Yemen ordusu kuvvetleri ve halk direnişinin, Sanaa vilayetinin doğusundaki Nihm bölgesi cephelerinde dün (Salı) meydana gelen çatışmalarda milislere ekipman ve insan kaybı bakımından büyük kayıplar verdirdiğini belirtti.
Ordunun resmi sitesi “september.net” sahadaki askeri kaynakların, “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’na ait çok sayıda tank ve savaş uçağının katılımıyla gerçekleşen şiddetli çatışmalarda, mensuplarını kaçınılmaz bir şekilde ölüme sürükleyen milislere ağır kayıplar verdirildi” şeklindeki sözlerini aktardı.
Kaynaklar, Yemen ordusu kuvvetlerinin, sağlam bir planla aynı cephedeki darbeci milislerden bir grubu tümüyle kuşatma altına aldığını, Husi unsurlardan bazılarının öldüğünü, bir kısmının yaralandığını, diğerlerinin ise esir alındığını açıkladı. Kaynaklara göre ordu, milislere ait bir dizi askeri araç, bir miktar cephane, hafif ve orta dereceli silahları ele geçirdi.
Marib vilayetinin batısında bulunan el-Mahdera cephesindeki kaynaklar, Husi milislerin ordu ve halk direnişi tarafından açılan ateş ve Meşruiyeti Destekleyen Koalisyon Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının ağır bombardımanı neticesinde ekipman ve can kaybı bakımından büyük zarara uğradığını belirtti.
Ordunun resmi internet sitesi “september.net’te” yer alan haberde, “ordu ve halk direnişi ordusunun tankları ve Koalisyon Kuvvetleri savaş uçaklarının katılımıyla el-Mahdera cephesinde iki haftadan uzun süren çatışmalarda, milislere ait tesisler, tahkimatlar ve çeşitli takviyeler vurularak, Husilerin saflarında büyük can kayıpları ve teçhizatta ağır hasarlar meydana geldi.” ifadelerine yer verildi.  
Orduya ait internet sitesi bu bilgiyi doğrulayan saha kaynaklarının, savaşların Salı günü cephenin sağ ve sol cenahlarında yaşandığını, bununla eş zamanlı olarak Meşruiyet Destekleyen Koalisyon Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının Heylan Kavşağı ve Salb sınırında darbeci Husi milislere ait askeri takviye güçlerini etkisiz hale getirdiği bilgisine yer verdi. Aynı kaynaklar, Marib’in batısında, özellikle de el-Mahdera ve Sirvah cephelerinde şiddetli çatışmalara tanık olunduğunu ve Meşruiyeti Destekleyen Koalisyon Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının aktif katılımıyla gerçekleşen hava destekli operasyonlarda İran destekli darbeci Husi milislerden onlarca kişinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
Yemen ordusu askeri medyasının aktardığına göre, darbeci Husiler herhangi bir ilerleme kaydedemeden aylardır yüzlerce üyesini çeşitli yönlerden Marib istikametine itmeye çalışıyor. Hudeyde’deki Husi ihlalleriyle ilgili olarak, askeri medya kaynakları, Beyt el-Fakih Bölgesi’nin el-Cah mıntıkasında 55 yaşındaki Avada Abaki adlı bir vatandaşın çiftliğindeki işlerle uğraştığı sırada Husi milisleri tarafından açılan ateşle sağ elinden vurulduğunu bildirdi.
Kaynaklar ayrıca, Koalisyon Kuvvetleri’nin Hudeyde şehrinin güneyindeki ed-Dureyhimi Belediyesi’ndeki cephe hattına sızmaya çalışan Husi unsurlarıyla çatışmaya girdiğini ve çatışmalarda milislerin ekipman ve can kaybı bakımından ağır kayıplara verdiğini bildirdi. Koalisyon Kuvvetleri askeri medyası tarafından teyit edilen bilgiye göre, Husilerin son günlerdeki ihlallerinin Hudeyde şehrinin güneyindeki Manzar Mahallesi sakinlerinin darbeci grubun füze ve roketlerinden kaçmak amacıyla evlerini terk etmelerine neden oldu.
Hudeyde’deki Yemen Ortak Kuvvetleri, İran destekli milislerin, Sanaa, Zamar, İb ve Amar bölgelerinden tahkimatta bulunmalarına ek olarak, temas hatlarındaki köyleri ve yerleşim bölgelerini tekrar tekrar hedef alan saldırılarla Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen kırılgan ateşkesi baltalamaya çalıştığını belirtti.  
Ortak Kuvvetler askeri medya kaynakları daha önceki haberinde, Husilerin Hudeyde’deki komutanlarının, Bacil ve Muravaa ilçelerindeki çiftliklerde kurulan kamplara daha fazla sayıda asker çekmek için ilçelerin çevresindeki hareketliliği yoğunlaştığını bildirmişti.
Öte yandan Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi himayesinde Suudi Arabistan'ın Yemen'de yürüttüğü ‘Mayın Temizleme Projesi (MASAM), bu yıl Kasım ayının ikinci haftası itibariyle Husi milisleri tarafından yerleştirilen bin 391 adet mayın söktüğünü açıkladı.
MASAM tarafından yapılan basın açıklamasında, ekip çalışanlarının iki hafta boyunca 36 adet “anti personel mayını”, 198 adet tanksavar, bin 155 adet patlatılmaya hazır mühimmat ve 2 adet patlayıcı düzeneği etkisiz hale getirdiği ifade edildi. Yapılan açıklamada ayrıca, MASAM projesinin başlangıcından bu yana Husi milisleri tarafından Yemen’in çeşitli bölgelerine yerleştirilen toplam 197 bin 982 mayının söküldüğünü, söz konusu mayınların çeşitli yöntemler ve hilelerle gizlenmeye çalışıldığını açıkladı. Husi milisleri tarafından yerleştirilen mayınlar çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlının ölümüne, yaralanmasına veya sakat kalmasına yol açtı.