Dünya Bankası: Yemen’in 51 bölgesi çatışmalardan etkilendi, 6 ayda bin sivil öldürüldü

Açlığın etkili olduğu alanın genişlemesi ve ekonomik sistemin çöküşüne yönelik uyarılarını yineledi.

Hudeyde’de bulunan bir sağlık merkezindeki çocuklar (AFP)
Hudeyde’de bulunan bir sağlık merkezindeki çocuklar (AFP)
TT

Dünya Bankası: Yemen’in 51 bölgesi çatışmalardan etkilendi, 6 ayda bin sivil öldürüldü

Hudeyde’de bulunan bir sağlık merkezindeki çocuklar (AFP)
Hudeyde’de bulunan bir sağlık merkezindeki çocuklar (AFP)

Dünya Bankası, Yemen’de Husi milislerinin başlattığı savaşın yaklaşık 51 bölgeyi etkilediğini ve 6 ay içerisinde bin kişinin ölümüne neden olduğunu belirterek, ülkedeki kıtlığın kapsamının genişlediğine yönelik uyarısını yeniledi.
Dünya Bankası, ülkede son 18 ayda gözlemlenen gıda fiyatlarındaki artışın 3 nedenini tespit etti. Banka söz konusu nedenlerin, küresel olarak ürün fiyatlarının yükselmesi, yerel para biriminin önemli ölçüde değer kaybetmesi ve emtia nakliye maliyetlerinin artması olduğunu belirtti.
Dünya Bankası, Haziran ayı itibariyle, Yemen’in dört bir köşesinde ki 51 bölgenin savaş halindeki cephe hatlarından doğrudan etkilendiğini açıkladı. 2019 yılı sonlarında savaştan etkilenen bölge sayısı 35 iken geçen yıl ise 45’e ulaşmıştı. Ülkede son 6 ayda 82’si çocuk olmak üzere yaklaşık bin 23 sivil öldürüldü. Okullar ve hastaneler 16’dan fazla saldırıya maruz kaldı.
Banka tarafından Perşembe günü yayınlanan, gıda güvenliği ve emtia fiyatlarının yüksek olma nedenlerine ilişkin raporda, Yemen’de 6 yıldır sürmekte olan savaşın, ülkeyi kıtlığın eşiğine getirdiği, milyonlarca insanı evlerinden ettiği, ekonominin çökmesine neden olduğu ve Kovid-19 pandemisi de dahil olmak üzere hastalıkların yayılmasını arttırdığını belirtirken, söz konusu koşulların, insani fonların yetersiz kalmasının gölgesinde giderek şiddetlendiği vurgulandı.
Raporda, gıda fiyatlarındaki artışın yoksul ve ihtiyaç sahibi tüm Yemenli aileleri etkilediği belirtildi. Kovid-19 pandemisinden kaynaklanan, gelirlerdeki ani değişimler ve yüksek yakıt fiyatları, biraz daha varlıklı hanelerin gıda güvenliği üzerinde daha şiddetli yansımalara neden oldu.
Son bir buçuk yıldaki fiyat artışının zamanı ve bölgelerini ele alan raporda, gıda fiyatlarındaki artışın ardında üç faktör olduğu belirtiliyor. Bu faktörlerin, Kovid-19 pandemisi sırasında gıda fiyatlarındaki küresel bir artış görülmesi, enflasyon oranlarındaki hızlı artış yaşanırken yerel para biriminin önemli ölçüde değer kaybetmesi, Husi milis kontrolündeki bölgelerde zaman zaman yakıt ithalinde yaşanan zorlukların taşıma maliyetlerinin artması ile gıda fiyatlarının yükselmesine katkıda bulunması olduğu belirtildi.

Tarımsal üretim eksikliği
Raporda, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan birçok gıda güvenliği krizinde de olduğu gibi, gıda fiyatlarının yükselmesi sorununun, tarımsal üretim eksikliğinden kaynaklandığına yönelik çok az sayıda kanıt olduğu belirtildi. Zira rapor, Yemen’in çatışmalardan önce gıda ihtiyacının yüzde 90’ından fazlasını ithal ederek sağladığını ve son bir yılda tarımsal üretimde önemli ölçüde bir değişiklik olmadığını gösteriyor.
Sivil Etki İzleme Projesi, bu yıl Ocak-Haziran ayları döneminde, Yemen’de bin 23 kişi çatışmalara kurban giderken, Çocuklara Yönelik Ağır İhlalleri İzleme ve Belgeleme Mekanizması (MRM) 82 çocuğun öldürüldüğünü 268 çocuğun ise çatışmalarda yaralandığını bildirdi. Aynı zamanda okul ve hastanelere yönelik 16 saldırının kaydedildiği de bildirildi.
Raporda, Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) güncel Yer Değiştirme İzleme Matrisi’ne göre aynı dönemde Yemen hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde 41 binden fazla kişinin yerinden edildiği belirtildi. IOM çoğu Etiyopya ve Somali’den olmak üzere yaklaşık 10 bin göçmenin Yemen’e girdiğini tahmin ediyor. Bunun yanı sıra Yemen, birçoğu insanlık dışı koşullardan sıkıntı çeken ve Kovid-19 salgını sürecinde artan ayrımcılık, damgalama ve marjinalleşme ile karşı karşıya kalan yaklaşık 140 bin sığınmacı ve mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Raporda, ülkedeki sağlık tesislerinin yalnızca yüzde 50’sinin çalışıyor olması nedeniyle, devam eden koronavirüs salgınının ülkenin zaten hassas olan sağlık sistemi üzerinde ek bir baskı oluşturduğu belirtiliyor. Ayrıca Kovid-19’un neden olduğu sağlık riskleri ve ölümlerinin yanı sıra virüsün yayılması, insanların diğer tıbbi ihtiyaçlarına yönelik tedavi görmelerine engel oluyor. Yemen’deki iş ortamı da, 2021’in ilk yarısında operasyonel erişim ve bürokratik gereksinimler açısından son derece zorlu bir durum yaşamaya devam etti.
Rapora göre, çatışmaların artması ve Hacca, el-Hudeyde, ed-Dali, Taiz şehri ve çevresinde devam eden çatışmaların yanı sıra cephe hatlarının Marib ve el-Bayda şehirlerine yayılması, insani yardım programlarının uygulanmasına engel oluştururken, insani ihtiyaçların ve yerinden edilmelerin artmasına yol açtı. Haziran ayına kadar aktif cephe hattının 5 kilometre uzağındaki, Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişilerin (ÜİYOK) yaşadığı gayri resmi kamplardaki nüfus yüzde 45 arttı.

İnsani yardım topluluğu, bürokratik engellerin kaldırılması çağrısında bulundu
Raporda belirtilen dönem boyunca insani yardım topluluğunun, yetkililere ihtiyaç sahibi insanlara zamanında, sürekli ve gerekli erişimin sağlanmasının önündeki bürokratik engellerin kaldırılması çağrılarında bulunmaya devam ettiğini söyledi. Çağrılara yanıt verilmesi ile, sivil toplum kuruluşlarının bekleyen projeleri için alt anlaşmaların yığılması azaltılırken, Gıda Güvenliği ve Geçim Kaynakları Değerlendirmeleri ve Yardım ve Ulaştırma Birimleri Gözetim Anketleri dahil olmak üzere ülke genelinde koordineli değerlendirmelerde ilerleme kaydedildiği belirtildi.
Rapor, Yemen ekonomisinin çatışmanın patlak vermesinden bu yana yüzde 50’yi aşan bir oranda küçüldüğünü ve insanların yüzde 80’inden fazlasının şu anda yoksulluk sınırının altında yaşadığını gösteriyor. Bu çöküş kendini, gelir kayıplarında, Yemen riyalinin değer kaybetmesinde, devlet gelirlerinin kaybedilmesinde, emtia fiyatlarındaki artışlarında ve ithalat kısıtlamalarında açıkça gösteriyor.
Rapor, bu yılın ilk yarısında, Yemen riyalinin değerinin yaklaşık yüzde 34 oranında değer kaybederek en düşük seviyesine düştüğünü ve bu durumun ithalata bağlı olarak yaşatan bu ekonomide gıda ve diğer temel ürünlerin fiyatlarının atmasına neden olduğunu belirtti.
Rapor, geçim ve gelir düzeyi değişmezken, Ocak ve Haziran ayları arasında gıda sepetinin maliyetinin yükselmesinin normal bir sivilin satın alma gücünü önemli ölçüde etkilediği belirtiyor. Zira Yemenliler bu yıl önceki yıllara kıyasla, asgari gıda maliyetini karşılamak için daha fazla gün çalışmak zorunda kalıyor.
Ülke genelinde, ortalama mikrofinans maliyeti Ocak-Haziran 2021 arasında yaklaşık yüzde 23 artış gösterdi. 2020 yılına kıyasla Yemenlilerin çoğunluğu için önemli bir geçim kaynağı olan tarım sektöründeki işçileri gibi ekonomik durumu zayıf olan ailelerin satın alma gücü düştü. Husi milislerin kontrolündeki bölgelerde büyük oranda yakıt fiyatlarına bağlı olarak gıda fiyatlarında artış yaşanmış olmasına rağmen, Yemen hükümetinin kontrolündeki bölgeler söz konusu durumdan en çok etkilenen bölgeler oldu.
Dünya bankasının tahminlerine göre, mevcut insani yardım seviyeleriyle bile Yemen’in 22 vilayetinden 12’si gıda ihtiyaçları konusunda büyük bir eksik olması sebebiyle sıkıntı çekiyor. Nüfusun yüzde 40’ı veya daha fazlası gıda yetersizliği ile mücadele ediyor.



Dibeybe: Libya'da silahlı grupların ortadan kaldırılması devam eden bir proje

Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Dibeybe: Libya'da silahlı grupların ortadan kaldırılması devam eden bir proje

Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)
Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda ellerinde bayraklarla toplanan Libyalı göstericiler, Ulusal Birlik Hükümeti'nin istifasını talep eden sloganlar attı 16 Mayıs 2025 (AFP)

Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Milis gruplardan ve yolsuzluktan arındırılmış Libya” projesinin sürdüğünü söyledi. Bu açıklama, başkent Trablus'ta son birkaç gündür yaşanan kanlı çatışmaların ardından sağlanan ve devam eden ateşkes ile birlikte geldi.

Dibeybe televizyonda yayınlanan konuşmasında: “Yolsuzluğa veya şantaja devam eden hiç kimseyi es geçmeyeceğiz. Amacımız milislerden ve yolsuzluktan arınmış bir Libya” diye ekledi.

Dibeybe, ülkenin batısındaki uluslararası toplum tarafından tanınan hükümetin başkanı olup Trablus'ta bulunuyor.

Dibeybe’nin salı günü silahlı grupların dağıtılması emrini vermesinin ardından, Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, Trablus'ta iki silahlı grup arasında son yılların en şiddetli çatışmaları yaşandı ve çatışmalarda en az sekiz sivil hayatını kaybetti.

Hükümet çarşamba günü ateşkes deklare etti.

Bu gelişme, pazartesi günü silahlı gruplardan birinin üst düzey komutanlarından Ginava lakaplı Abdulgani el-Kikli'nin öldürülmesinin ve komuta ettiği İstikrarı Destekleme Birimi’nin Dibeybe'nin müttefiki olan gruplar tarafından ani bir yenilgiye uğratılmasının ardından yaşandı.

İstikrarı Destekleme Birimi, 2021 yılında BM destekli bir süreç ile Dibeybe'nin başkanlığını yaptığı Ulusal Birlik Hükümeti ile birlikte iktidara gelen Başkanlık Konseyi'ne bağlıydı. İstikrarı Destekleme Birimi'nin karargâhı, nüfusu yoğun olan Ebu Selim bölgesinde bulunuyordu.

İçişleri Bakanlığı, Ebu Selim bölgesindeki el-Hadra Hastanesi’nin morgunda dokuz çürümüş ceset bulunduğunu bildirdi. Ulusal Güvenlik Servisi'nin bu cesetlerin varlığını yetkililere bildirmediğini de ekledi.

Başbakanlık Basın Ofisi, Dibeybe'nin Başbakanlık binasını koruyan güvenlik güçlerini selamladığı bir video yayınladı. Ofisten yapılan açıklamada, Dibeybe'nin daha sonra Trablus'taki durum ve “Ebu Selim'deki başarılı güvenlik operasyonu” olarak adlandırdığı gelişmeyi görüşmek üzere ileri gelenlerden oluşan heyetleri kabul ettiği belirtildi.

Ofisten yapılan açıklamada, “Başbakan, bu operasyonun devletin polis ve ordu kurumları dışındaki silahlı oluşumları ortadan kaldırma yönündeki kararlı vizyonu kapsamında olduğunu teyit etti” denildi.

Öte yandan yüzlerce kişi, Dibeybe'nin istifasını talep etmek için cumartesi günü (üst üste ikinci gün) sokaklara döküldü. Göstericiler bu hafta üç gün boyunca şiddet olaylarına sahne olan şehir merkezindeki Şehitler Meydanı'nda toplandı.

Cuma günü ise binlerce gösterici Trablus'taki Şehitler Meydanı'nda toplandı ve ardından yakındaki hükümet binasına doğru yürüdü.

Başkentte cuma günü yeniden gerginliğin yükseldiği bir an yaşandı ve göstericilerin hükümet binasına saldırmaya çalışması sonucu bir güvenlik görevlisi öldürüldü. Hükümet, güvenlik güçlerinin “bir grup göstericinin hükümet binasını hedef alan saldırı girişimini” engellediğini söyledi. Binanın hedef alınmasını “devlet kurumlarına doğrudan saldırı” olarak değerlendirdi.

Muammer Kaddafi rejiminin 2011'de devrilmesinden bu yana Libya, çatışma ve bölünmelerle boğuşuyor ve ülke iki rakip hükümet tarafından yönetiliyor. Birincisi, BM tarafından tanınan ve Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Trablus'taki (batı) hükümet, ikincisi ise Temsilciler Meclisi ve Mareşal Halife Hafter tarafından desteklenen ve Usame Hammad başkanlığındaki Bingazi'deki (doğu) hükümet.

Başkentte hayatın normale döndüğünün bir işareti olarak, çok sayıda Libyalı cumartesi günü işlerine döndü, öğrenciler sınavlara girdi, akaryakıt istasyonları, mağazalar ve marketler yeniden açıldı.

Ancak siyasi durum istikrarsızlığını sürdürdü; yerel basında altı bakan ve bakan yardımcısının hükümetten istifa ettiği, bunlardan ikisinin görevlerini bıraktıklarını vurguladıkları yönünde haberler yer aldı.

Başbakanın istifasını isteyen göstericilere, Batı Trablus'taki altı belediye meclisi de destek verdi.

Temsilciler Meclisi’ne göre, Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri “yeni hükümeti kurmak üzere ulusal bir isim seçmek için” doğu merkezli Temsilciler Meclisi ile “istişarelerin” başladığını duyurdu.

Ancak Başbakan’ın, cumartesi günü Trablus'un ileri gelenleri ile bir araya gelerek, hükümetinin kendisine bağlı güvenlik güçlerini konuşlandırarak “şiddeti hızla çözmeye çalıştığını” söylediği açıklandı.

Hükümet, şiddet olaylarının patlak vermesinden sonra cumartesi günü Dibeybe’nin ilk görüntülerini yayınladı.

Şiddet olaylarından bu yana yayınlanan ilk videosunda Dibeybe, göstericilere “kaosa ve silahlı grupların yönetimine geri dönmemek” için “devletin bu yöndeki çabalarını destekleme” çağrısı yaptı.

Ayrıca memleketi Misrata'nın ileri gelenlerinden oluşan bir heyeti de kabul etti. Açıklamaya göre heyet, “silahlı grupların gücüne son vermeyi ve devlet otoritesini güçlendirmeyi” amaçlayan vizyonuna “güçlü ve sarsılmaz desteğini” ifade etti.

Öte yandan Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Trablus hükümetini destekleyen Türkiye, çatışma ve “güvensizlik” nedeniyle cuma günü 82 vatandaşını tahliye etti.

Her ne kadar Trablus, Hafter güçlerinin 2019'da başlattığı ve Haziran 2020'de kalıcı ateşkesle sona eren büyük çaplı askeri saldırıdan bu yana nispeten sakin kalsa da, başkentte zaman zaman rakip silahlı gruplar arasında nüfuz alanları ve hayati öneme sahip noktaların kontrolüne ilişkin çatışmalar yaşanıyor.