Lübnan’da seçimler için uluslararası baskı artıyor

Lübnan’da Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin ertelenmesine karşı uluslararası toplumdan uyarılar yapılıyor

Lübnan’da seçimler için uluslararası baskı artıyor
TT

Lübnan’da seçimler için uluslararası baskı artıyor

Lübnan’da seçimler için uluslararası baskı artıyor

Lübnan’da mevcut parlamentonun 21 Mayıs’taki görev süresi sona ermeden önce gerçekleşmesi beklenen genel seçimler hakkında Lübnan’daki siyasi bloklar arasındaki ihtilaflar sürüyor. (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’in Meclis’te başkanlığını yaptığı Güçlü Lübnan Bloğu, parlamento genel kurulu tarafından mevcut seçim yasasında onaylanan değişikliklere karşı Anayasa Konseyi’ne itiraz etmek için bir inceleme sunmaya hazır. Aynı şekilde İçişleri ve Belediyeler Bakanı ve Yargıç Bessam Mevlevi, seçim heyetlerini 27 Mart’ta yapılması planlanan seçimlere katılım çağrısı yapılan bir kararname imzalanması talimatı verdi.
Bakan Mevlevi’nin seçim heyetlerine çağrı yapılan kararnamedeki imzasının, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın imzasına sunulmaya hazırlık olarak Başbakan Necib Mikati tarafından imzalanmasını gerektiriyor. Bu surum, Güçlü Lübnan Bloğu tarafından yapılan itirazın Anayasa Konseyi tarafından değerlendirilmesine kadar kararnameyi imzalamaktan kaçınılması ihtimaline kapı aralıyor.
Ancak itirazın incelenmesine izin veren yasal süre sonlanmadan önce Basil başkanlığındaki Özgür Yurtsever Hareket tarafından yapılacak itirazın incelenmesine ilişkin Anayasa Konseyi’nin alacağı karar henüz bilinmiyor. Siyasi bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, konseyi oluşturan ve Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında eşit olarak dağıtılan 10 üyeden 8’inin katılımıyla yapılacak toplantı için gerekli yeter sayının sağlanıp sağlanmayacağının belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Siyasi kaynak, toplantı için yeterli çoğunluğun sağlanmasının, itirazı değerlendirme yolunun açık olabileceği anlamına gelmediğine dikkati çekti. Bu durumun ise, konsey üyelerinin, mezhepçi bir karakterle karakterize edilmeye başlandığı için ülkeyi etkileyen siyasi bölünmelere karşı bağışık olmamasından kaynaklandığı belirtildi.
Aynı kaynak, konseyin, gönderilen incelemede ve seçim yasasında yapılan değişikliklere ilişkin maddelerin belirlenmesinde ilerlemeyi gerektiren nedenleri açığa kavuşturmak için itirazı değerlendirme yolunda 8 üyenin onayına ihtiyacı olduğunu söyledi. Kaynak ayrıca, itirazın (şekil ve içerik olarak) Anayasa Konseyi tarafından kabul edilmesine olanak tanıyacak en fazla şeyin, parlamentodaki genel kurul tarafından önerilen tarih dışında başka bir yasama seçimleri tarihi belirmek olduğunu söyledi.
Seçim heyetlerine yönelik çağrıdaki en önemli nokta, Mikati’nin kararnameyi imzalayarak, uluslararası topluma ‘seçimlerin zamanında yapılacağı’ mesajı vermesi.
Ülkeyi kendisini tamamen çöküşe götüren felaketlerden kurtarmaya hazırlık olarak, Lübnan’ı krizden çıkarmak için Mikati, hükümet bildirgesinde taahhütte bulunmuştu.
Başbakan Mikati, seçim heyetlerine çağrı yapılan kararnameyi imzalayarak, topu Cumhurbaşkanı Avn’a atma niyetinde değil. Öyle ki Cumhurbaşkanı, Parlamento Genel Kurulu tarafından yayınlanan tavsiyenin aksine seçimleri 8 Mayıs’ta tamamlamak için mücadele ediyor.
Aynı kaynağa göre Lübnan-Körfez ilişkilerinin kötüleşmesinin arkasında yatan ve hükümetin bu ilişkileri yeniden düzeltmek için kapsamlı bir yaklaşım hazırlamasını gerektiren siyasi kriz hakkında ise Enformasyon Bakanı George Kordahi’nin istifası, Körfez ülkelerine güvence anlamına gelecek. Ayrıca istifa, bir yandan meşru endişeleri ortadan kaldıracak ve Lübnan’ı, çevresindeki savaşlardan uzaklaştırma politikasının yeniden gözden geçirilmesine olanak tanıyacak.
Seçimler, iktidarın yeniden tesisi için bir dönüm noktası teşkil etse bile, ‘siyasi elitlerin’ çoğu, seçimlerin sonuçlarıyla ilgili endişelerini gizlemiyor. Sonuç itibariyle Lübnan’da seçimleri ertelemeye yer yok. Çünkü kaynağın belirttiği gibi uluslararası toplum, seçimlerin ertelenmesinin krizin ülkeyi kuşatmaya devam etmesine neden olacağını savunuyor. Kaynak ayrıca, uluslararası atmosferin hükümetin istifası ile siyasi bir boşluk yaratacak durumda olmadığını da dile getiriyor. Çünkü bu boşluk, ‘istifa eden bir hükümetin huzurunda seçim yapılmasını istemeyen’ bir grup ve ‘ertelenmeyi haklı çıkaran gerekçelerin oluşmadığını savunan’ bir başka grup arasında tartışmaya yol açan bir bahane oluşturabilir.
Uluslararası toplum, seçim tarihinin ertelenmesi tartışmasına taraf olmayacak, zira mevcut parlamentonun görev süresi dolmadan bunun gerçekleştirilmesiyle ilgileniyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24