Filistinli 6 esir: Bir sonraki zaferimiz esir takası olacak

Filistinli 6 esir: Bir sonraki zaferimiz esir takası olacak
TT

Filistinli 6 esir: Bir sonraki zaferimiz esir takası olacak

Filistinli 6 esir: Bir sonraki zaferimiz esir takası olacak

Etrafları asker ve korumalarla kuşatılan Filistinli 6 esir, Pazartesi gününki mahkeme duruşmasından ayrıldıkları sırada, firar etmeyi başararak birkaç günlüğüne özgürlüklerini geri almalarının kalıcı özgürlük yolundaki zaferin ilk adımı olduğunu ve kendilerine karşı yürütülen baskıcı ve intikam uygulamalarını umursamadıklarını ifade etti. Filistinli 6 esir, esir takası anlaşması yoluyla özgürlüklerini kesinlikle kazanacakları ikinci zaferi beklediklerini belirtti.
İsrailli yetkililer, Eylül ayı başlarında tünel kazarak Gilboa Hapishanesi’nden kaçtıktan sonra yakalanan 6 esirin ve onların kaçmasına yardım eden 5 esirin daha yargılanmasına Nasıra kentindeki İsrail Sulh Mahkemesi’nde dün yeniden başladı. Esirler, Nasıra ve Sakhnin şehirlerinden gelerek mahkeme binası önünde bekleyen gençler tarafından alkış ve sloganlarla karşılandı.
Esirleri karşılamaya, uzun bir esaret döneminden sonra özgürlüğüne kavuşan Sıdki el-Makt’ın başkanlığında işgal altındaki Golan Tepeleri’nden gelen bir heyet de katıldı. Makt, esirler için “İşgalci (İsrail) meşru değil, mahkeme meşru değil, kurtuluşunuz yakında direnişle olacak” şeklinde sloganlar attı. Bunun üzerine bölgedeki polisler Makt’ı birkaç dakikalığına durdurduktan sonra onu mahkeme çevresinden uzaklaştırdı. Esir Yakub Kadiri, bu sloganlara yanıt olarak, “Nasıra ve Sakhnin’e selam ederiz. Hayfa, Yafa, Nasıra, Sakhnin, Ummu'l Fahm ve her yerdeki Filistin halkına selam ederiz” ifadelerini kullandı. İbranice slogan atan esir Zekeriya ez-Zubeydi, “Biz özgürlük savaşçılarıyız ve onu kazanacağız” dedi. Esir Eyhem Kemamci de kendilerini karşılayan kalabalığa karşı “Onları birinci kez alt ettiğimiz gibi yine alt edeceğiz ve özgürlüğümüze kavuşacağız” ifadesini kullandı.
Esir Kadiri, cezaevlerinde tüm esirlerin yaşadığı sıkıntılardan şikayet etti. Kadiri’yi susturma ve basından uzak tutma çabalarına rağmen mahkeme önünde slogan atan Kadiri, “Mezar gibi hücrelerde yaşıyoruz. Durum oldukça kötü. Son 48 saat boyunca uzun saatler aç ve susuz kaldık. Özgürlüğümüz her şeyin üstünde. Tarihi Filistin hepimizin” dedi.
Başsavcılık 2 Ekim’de 6 esir hakkında bir dizi suçlamaların yer aldığı bir iddianame hazırlandı. İddianamede esirler için 7 yıla varan hapis cezaları isteniyor. 5 diğer esir için, 6 esirin kaçmasına yardım etme ve tünelin yerini saklama suçlamalarıyla iddianame hazırlandı. Esirlerin avukatları bu suçlamaları reddederek, suçlamaların esir haklarını savunan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, İsrail’in de bu sözleşmeleri imzalayan ülkeler arasında yer aldığını ve buradaki taahhütlere bağlı kalması gerektiğini vurguladı.
Avukatlar 1874 Brüksel Bildirgesi’nin 28. maddesine göre kaçmaya çalışan savaş esirlerine karşı silah kullanılabileceğini, kaçma girişimi sırasında yakalanırsa sadece disiplin cezası veya daha sıkı bir gözetleme cezası verileceğini ancak kaçmayı başarısı ve daha sonra tekrar esir edilirse bu durumda ceza almayacağına dikkat çekti. Avukatlar ayrıca 1929 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin 50. Madde ile 1949 tarihli 3. Cenevre Sözleşmesi’nin 91 ile 94. maddelerine göre, başarılı bir firarın cezalandırılmasını doğru görmediğini ve başarısız firar girişimleri için sadece disiplin cezası öngördüğünü belirtti.
Mahkeme duruşmayı ileri bir tarihe erteledi ve davanın kapanması için aralarında bir anlaşmaya varmaları amacıyla avukatlar ile başsavcılığa bu ayın sonuna kadar süre tanıdı. Hapishaneden kaçışı organize eden Esir Muhammed el-Muarid’in savunma Avukatı Halid Mahacane, “Esirlerin kaçmasına yardım eden ve aralarında Nidal Nafiat’ın da bulunduğu 4 esirin mahkumiyetlerinin sona erdiği biliniyor. İsrail kurumu (Mahkeme) bu esirleri iki kez cezalandırdı” dedi.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.