Fas Asilah Forumu: Arapçılık ve çoğulculuk sentezlenmeli

Fas’ta düzenlenen 42. Asilah Forumu’nda Arap dünyasında etnik ve mezhepsel çatışmaların artması ele alınırken, ‘farklı olma hakkı’na vurgu yapıldı.

Bahreyn Kralı’nın Danışmanı Nebil Yakub el-Hamar, Asilah Forumu sempozyumunda konuşuyor (Şarku’l Avsat)
Bahreyn Kralı’nın Danışmanı Nebil Yakub el-Hamar, Asilah Forumu sempozyumunda konuşuyor (Şarku’l Avsat)
TT

Fas Asilah Forumu: Arapçılık ve çoğulculuk sentezlenmeli

Bahreyn Kralı’nın Danışmanı Nebil Yakub el-Hamar, Asilah Forumu sempozyumunda konuşuyor (Şarku’l Avsat)
Bahreyn Kralı’nın Danışmanı Nebil Yakub el-Hamar, Asilah Forumu sempozyumunda konuşuyor (Şarku’l Avsat)

42. Asilah Forumu’nun üç sempozyumun katılımcıları, Arap milliyetçiliği kavramının güncellenmesi, bu kavrama özgürlük, çoğulculuk ve ötekinin kabulünün eklenmesi, farklı olma hakkının tanınması ve hoşgörüsüzlükten kaçınılması çağrısında bulundu.
Geçen pazartesi akşamı başlayan ‘Araplar ve yeni bölgesel ve uluslararası dönüşümler: Arapçılık nereye gidiyor?’ konulu sempozyumun katılımcıları, Arap dünyasının yaşadığı dönüşümlere ve bugüne kadarki yansımalarına değindi. Sempozyum, Arap Birliği’nin kuruluş amacına uygun olarak oynaması gereken rol çerçevesinde, ‘Arapçılık ve Arap bölgesel inşası fikrinin deneyimi ve beklentileri’, çağdaş Arap düşüncesindeki kimliğin ve ulusal aidiyetin arka planları ve sonuçları’ ve Arap rejiminin yolları ve yönleri, Uluslararası ve bölgesel Ortadoğu ortamı’ da dahil olmak üzere 3 eksene ayrılıyor.
Asilah Forumu Genel Sekreteri ve eski Dışişleri Bakanı Muhammed bin İsa, yaptığı açıklamada Mutemed bin Abbad Üniversitesi’nin faaliyetleri kapsamında 35. oturumu düzenlenen bu sempozyumun, 19. yüzyılın sonundan itibaren Arap dünyasında ortaya çıkan ve Arapçılıkla ilişkilendiren bir modernleşme girişimi olduğunu söyledi. Bin İsa, 3 farklı şekilde belirginleştiğini belirtirken, bunların ilkinin Avrupa kalkınmasını taklit ederek Arap ulusunu yeniden canlandırma olasılığına inanan yazar ve düşünürlerin çabalarıyla temsil edilen medeni bir formül olduğunu vurguladı. İkinci olarak ideolojik boyuta odaklanan sempozyumun, partizan siyasi koordinasyonlarda ve Arapların birliği meselesini benimseyen kuruluşlarda temsil edildiğini söyledi. Genel Sekreter, üçüncü formülün ise Arap Birliği ve uzman organları tarafından ortak Arap eyleminde benimsenen bütünleştirici bölgesel sistemin temsil ettiği stratejik bir boyuta sahip olduğuna dikkati çekti.
Öte yandan Bahreyn Kralı’nın Medya İşlerinden Sorumlu Danışmanı ve eski Enformasyon Bakanı Nebil Yakub el-Hamar, Pan Arabizm hareketinin yüzyılın başından günümüze kadar tanık olduğu en belirgin aşamaları hatırlatarak, “Uzun bir belirginleşme geçmişine ve Arap ulusal rüyasına sahip” dedi.
Hamar, “Günümüz dünyasındaki dönüşümler artık salt şekilde askeri veya siyasi değildir” dedi. Bahreynli yetkili, “Günümüzde yaşanan dönüşümler, her şeyden önce ekonomik, sosyal ve medya karakteri alırken, koronavirüs pandemisi de onlara dünyanın yüzünü değiştiren yeni yollar ekledi” şeklinde konuştu. “Bu dönüşüm, Arapları mevcut Arap durumu üzerinde düşünmeye sevk eden büyük zorluklarla karşı karşıya bıraktı” diyen Nebil Yakub el-Hamar, Arap arenasının ‘bugün iç savaşlara ve kardeş kavgalarına, dış istilaya, bölgesel ve uluslararası saçmalıklara ve Arap ülkelerine karşı günlük olarak tekrarlanan saldırılara tanık olduğunu’ ifade etti. Hamar ayrıca, Arap insanının ortaya çıkan komploların daha fazla farkına olduğunu, kendi Arapçılığına daha fazla sarıldığını ve olumlu Arap dönüşümlerinin tohumlarını ektiğini vurguladı.
Bahreynli yetkili, Arap Birliği’nin ‘Arap ülkelerini birbirine yakınlaştırma, aralarında ortak bir zemin bulma ve Arap partilerinin üzerinde uzlaştığı ana paydalar’ hususunda büyük bir görevi olduğuna dikkati çekti.
Iraklı yazar ve araştırmacı Hüseyin Şaban ise ‘Arapçılık fikri ve Arap bölgesel inşası: deneyim ve beklentiler’ adlı ilk oturum sırasında, bölgesel müdahale ve bunun İran ve Türkiye tarafından temsil edilen Arap kararı üzerindeki etkilerine değindi. Şaban, ‘Filistin davasının gerilemesine, alt kimliklerin patlak vermesine, Arapçılık fikrine karşı mezhepsel ve etnik rüzgarların dirilişine’ dikkati çekti. Arabizm ile modernite arasındaki ilişkiden de bahseden Hüseyin Şaban, “Arabizm dönüştürücü ve etkileşimlidir, sürekli yenilenir ve bazı unsurları değişir. Kimlik farkı yapay değil gerçek bir mesele haline gelirken halklar, gruplar ve kişiler için bir kimlik hakkı vardır. Arapçılık ile vatandaşlık arasında bir ilişki vardır” ifadelerini kullandı.
Şaban, ‘Arapçılığı keşfetmenin, modernleştirmenin, insanileştirmenin ve savaşlarla, çeşitlilikle ve ötekini kabul ederek güçlendirmenin bir gereklilik haline geldiğini’ vurguladı.
Aynı şekilde Lübnan’dan ‘Şiddetsizlik ve İnsan Hakları Birliği’ Başkanı İlham Kulayb, Lübnanlıların ‘dil, kültür, reform ve aydınlanmanın modernleşmesine’ yoğun ve öncü katkılarına atıfta bulunan bir sunum yaptı.
Konuşması sırasında Kulayb, Lübnanlı kadınların ‘özellikle medya dünyasına girmeleri ve Doğu’da ‘çöküş döneminden’ yeni çıkmış olan ve özgürlük ve gelişme için can atan gazete ve dergilerin yayınlanması yoluyla, Arap kalkınmasına katkılarına’ değindi.
Yemenli yazar ve siyasi analist Mustafa Numan ise Arap Birliği’ne değinirken, başarılarına dair eleştiride bulundu. Numan, birliğin ‘tek bir Arap sorununu çözemediğini ve bu nedenle kurulduğu görevi yerine getiremediğini’ söyledi. Mustafa Numan, “Arabizm güzel ve ideal bir fikirdir, ancak Arap dünyasının yaşadığı sorunlar nedeniyle gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi. Aynı şekilde Arap Düşünce Forumu Genel Sekreteri Muhammed Ebu Hammur, Kültürel İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Kayed Haşim adına yaptığı konuşmada, ‘Arap dünyasındaki yeni bölgesel ve uluslararası dönüşümler bağlamında Arap kalkınma düzeyindeki gelişmelerin en belirgin özellikleri ve bunlarla ilgili bazı önemli göstergeleri’ ele aldı. Arap kalkınma sorunlarına bütüncül bir bakış açısının, kendilerini ‘disiplinler arası bir yaklaşıma’ davet ettiğini söylerken, “Krizler, yalnızca bu görüşün yokluğuyla değil, aynı zamanda toplumlar ve ortak kültürel kökler arasında eşitsizlik ve mesafe yaratan, tek bir Arap vizyonunun yokluğuyla da bağlantılı” açıklamasında bulundu.
Ebu Hammur ayrıca, “Kalkınma haklarında Arap bağlantısını yeniden tesis etmek, sosyal, kültürel ve ekonomik etkilerden ve bu bağlantının gerçek ve nesnel çıkarlarından başlar. Ve Arap sesini standartlar ve rakip bloklara dayalı bir dünya düzeni açısından dengeleyebilecek bir ekonomik bloğun inşasına uzanır” dedi.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.