Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge Şarku’l Avsat’a konuştu: Avrupa’da koronavirüs vakalarındaki artışın ardında iki faktör bulunuyor

Prag’da maske takan turistler (EPA)
Prag’da maske takan turistler (EPA)
TT

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge Şarku’l Avsat’a konuştu: Avrupa’da koronavirüs vakalarındaki artışın ardında iki faktör bulunuyor

Prag’da maske takan turistler (EPA)
Prag’da maske takan turistler (EPA)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, Avrupa kıtasındaki epidemiyolojik sahnenin gidişatı ve ona eşlik eden, aşılar konusunda yanlış ve uydurma bilgileri ve haberleri içeren ‘medya pandemisi’ ile ilgili endişelerini dile getirdi. Kluge, Şubat ayına kadar Avrupa’da yarım milyondan fazla insanın yeni tip koronavirüse (Kovid-19) bağlı olarak hayatını kaybetmesinden endişelendiğini belirtti.
Avrupa Bölge Direktörü Kluge, bu hafta Barselona’nın ev sahipliği yaptığı Dünya Hastaneler Konferansı’na katılımı sırasında Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Çoğu ülkenin Kovid-19’a yönelik korunma ve sınırlama önlemlerini hafiflettiği, bazı ülkelerin aşılama kapsamı seviyelerinde hala çok düşük olduğu bir zamanda, Avrupa kıtasının tekrar salgının küresel bir odak noktası haline geldi” ifadelerini kullandı.
Avrupa’daki yeni vaka sayılarının, 4 haftadan kısa bir süre içerisinde yüzde 55 artmasının nedenlerine yönelik Kluge şu yanıtı verdi:
“İki nedeni bulunuyor. Bunlardan ilki, çoğu Avrupa ülkesinde aşı kampanyalarında görülen aslında tam tersi olması gerekirken durgunlaşmadır. İkincisi ise, yeni vaka sayılarında istikrarlı bir artış gözlemlenen ülkelerde önleyici tedbirlerin ve sosyal kısıtlamaların hafifletilmesidir.” Kluge, birinci nedenle ilgili olarak, konunun artık aşı eksikliğiyle sınırlı olmadığını, aşıların etkinliği ve aşıdan kaynaklanabilecek olası etkilere yönelik şüphe duyulması ile de ilgili olduğunu açıkladı. Ayrıca Kovid-19’a karşı aşı yaptırmayı reddeden kişileri ele alacak bir Avrupa çalışma grubu kurmayı planladığını bildirdi.
Kluge aşı karşıtı hareketlerin yaydıkları iddialarını ve asılsız haberlerin çürütülmesine ve vatandaşları önleyici tedbirlerin kamu özgürlüklerine herhangi bir saldırı teşkil etmediğini aksine bundaki amacın, katı izolasyon ve kapanma önlemlerinin uygulamalarına dönüşten kaçınmak olduğuna ikna etmeye yönelik çalışmaların iki katına çıkarılması çağrısında bulundu.
Kluge “Seattle Sağlık Bilimleri Enstitüsü ile ortaklaşa yürüttüğümüz son değerlendirmenin sonuçları endişeleri artırıyor. Değerlendirmede, Rusya ve eski Sovyet Birliği ülkeleri de dahil olmak üzere 53 ülkeyi içeren Avrupa bölgesinin, Şubat ayının ilk gününe kadar Kovid-19’a bağlı olarak yarım milyon daha can kaybı öngörülüyor. Ancak hangi önlemleri almamız gerektiğini biliyoruz. Etkili tedavilerin yakında kullanılabilir olacağını umarak, aşılmaya hızlı ve yoğun bir şekilde devam edilmesi, koruyucu maske kullanımı, evlerin ve kapalı kamu alanların havalandırılması gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Avrupa'daki aşı oranlarında, Bulgaristan’da yüzde 22, Romanya’da yüzde 30, İspanya’da yüzde 80 ve Malta’da yüzde 95 olarak gözlemlenen büyük farklılıkla ile ilgili olarak, Kluge şu ifadeleri kullandı: “Yakın zamanda insanların aşıyı reddetme nedenlerini öğrenmek amacıyla, WHO’da davranışsal çalışmalar birimi kurduk. Çalışma sonunda bu ülkelerdeki tutumların aynı olmadığını ve farklılık gösterdiği ortaya çıktı. Ancak her ülke için değil, her bölge için politikalar oluşturmak ve uygun stratejiler geliştirmek için güvenilir bilimsel verilere ve kanıtlara ihtiyacımız var.”
Aşı isteksizliğinde vatandaşların sağlık makamlarına veya siyasi otoritelere olan güvensizliğinin de etkisi olduğunu kabul eden Kluge, “Politika belirleyen tarafların, bilim adamlarını dinlediği ülkelerdeki epidemiyolojik sahneler daha iyiyken, siyasi çatışmaların veya rekabetlerin baskısı altında, kontrol veya sınırlama kararlarının uygulandığı ülkelerde ise durum tam tersidir. Bu hassas tarihi aşama, tüm siyasi partilerin ortak çalışmasını gerektiriyor. Zira pandemiyi yok etmenin tek yolu, politikacılar, bilim adamları ve vatandaşlar arasında aynı yönde ilerlemek üzere büyük bir fikir birliğinin oluşmasından geçiyor” şeklinde konuştu.

Medya pandemisi ile karşı karşıyayız
WHO Avrupa Bölge Direktörü, aşı karşıtı hareketlerin sağlık otoriteleri için büyük bir zorluk oluştururken, hükümetlerin salgını kontrol altına alma çalışmalarında da ciddi bir engel oluşturduğunu belirtti. Kluge “Bir sağlık pandemisi ve medya pandemisi ile karşı karşıyayız. Birçok kişi etkisi altında kalırken birçok kişi de bunu kurban gidiyor. Aşıyı reddedenler arasındaki, toplam nüfusun yüzde 2’sini geçmeyen tutucu kişilerin ne kadar ikna etmeye çalışsak da fikirlerinin asla değiştirmeyeceklerini biliyoruz. Bu nedenle, Kovid-19’a karşı aşıların şu anda salgın bizi kurtaracak tek araç olduğunun anlaşılması için, doğru ve anlaşılması kolay bir şekilde, aşı konusunda tereddütlü veya şüpheci kişilerin bilgilendirilmesine odaklanılması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Kluge, WHO’nun Avrupa’daki Bölge Ofisi’nin önümüzdeki birkaç gün içinde ünlü kişilerin katılımıyla, üç ana mesaja dayalı bir kampanya başlatacağını söyledi. Söz konusu mesajlardan ilki aşıların hayat kurtardığı, ikincisi kapalı mekanlarda ve sosyal mesafenin korunması mümkün olmayan noktalarda koruyucu maske kullanılması üçüncüsü ise evlerin ve kapalı kamu alanlarının havalandırılması olduğunu belirtti. Kluge bunun yanı sıra, çalışmalarda elde edilen ön sonuçlara göre ölüm oranını yüzde 50 azalttığı gözlemlenen tedavi edici ilaçlar için Avrupa İlaç Ajansı’dan (EMA) onay beklediklerini açıkladı.
Yeni varyantların, özellikle de son zamanlarda Delta varyantının İngiltere’de ortaya alt varyantı ile ilgili olarak, Kluge “Söz konusu varyant şu ana kadar endişe kaynağı olmadı ancak virüsün bulaşma hızının yükselmesinin daha fazla mutasyon için verimli bir zemin oluşturduğunu biliyoruz. Bu nedenle aşılara odaklanılırken, yeni varyantın aşılara dirençli olması durumunda ortaya çıkacak tedavi ihtiyacını karşılama konusuna da odaklanılması gerekiyor. WHO, aşıların etkinliğinin bu varyantlara karşı mücadele etmek için yeterli olduğu belirtiyor. Kurum her gün, çoğu endişeye neden olmayan 100’den fazla varyantı takip ediyor” açıklamasında bulundu.

Son çare zorunlu aşı
Zorunlu aşı uygulanması ile ilgili de Kluge şu ifadeleri kullandı: “Şu anda aşı zorunluluğunu uygulamayı düşünen ülkeler var. Bu her ülkenin kendi toplumsal kültürüne ve yasal çerçevesine göre değişiyor. Zorunlu aşılamanın bazen istenen sonuçların tam tersi koşullara yol açabileceğini ve aşılara karşı şüpheleri artırabileceğini biliyoruz. Bu tür bir kararın diğer tüm önlemlerin uygulanmasının ardından ve uygulamaya konulmasında lojistik bir engel bulunmadığından emin olunduktan sonra, son çare olması gerektiğini düşünüyorum.”
Yoksul ülkeler umutsuz bir şekilde aşılara ihtiyaç duyarken, zengin ülkelerin vatandaşlarına üçüncü dozu uygulaması ile ilgili de Kluge şu değerlendirmede bulundu: “Bu noktada bir yanlış anlaşılma ile karşı karşıyayız. Üçüncü doz bir lüks değildir, aşının sağladığı bağışıklığın zamanla düşmesi sebebiyle aşı kriterlerinin bir parçasıdır. Yaşlılara ek dozlar uygulanmazsa, salgının ilk aşamalarında olduğu gibi can kayıplarında artışa tanık olacağız. Bununla birlikte üçüncü dozları vermek, zengin ülkelerin aşı bağışlamasına engel olmuyor zira bu ülkelerin çoğunda süresi dolmak üzere olan çok sayıda kullanılmamış aşı dozu bulunuyor.”
Kluge, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajı sonlandırırken, solunum yolu virüslerinin kapanma ve izolasyon önlemleri nedeniyle son derece düşük oranlarda görüldüğü geçen yıla kıyasla, bu yıl daha fazla oranda yayılması beklendiği için, Kovid-19’un üçüncü dozunun yanı sıra mevsimsel grip aşısı olunması çağrısında bulundu.



Washington'daki gösteride Filistin yanlısı gösterici kadına fiziki saldırıda bulunuldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Washington'daki gösteride Filistin yanlısı gösterici kadına fiziki saldırıda bulunuldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail’in Washington Büyükelçiliği önündeki savaş karşıtı bir gösteride, İsrail yanlısı birinin gösterici bir kadına fiziki şiddet uygulaması tepki çekti.

Amerika-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) X hesabından paylaşılan videoda, isminin Ezra Weinblatt olduğu belirtilen saldırganın, göstericilerden birinin ses cihazını fırlattığı görüldü.

Video çekimi öncesi kadının yüzüne vurduğu da belirlenen Weinblatt, olay sonrası hızlıca aracına binip uzaklaşmak isterken iki polis tarafından ters kelepçe vurularak gözaltına alındı.

CAIR, Weinblatt’ın nefret suçu ile suçlanması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.

Weinblatt’ın ayrıca Washington Yahudi Toplumu İlişkileri Konseyi’nin yönetim kurulu üyesi olduğu bilgisi paylaşıldı.


BM verilerine göre dünyanın kalabalık ülkesi Hindistan

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM verilerine göre dünyanın kalabalık ülkesi Hindistan

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), nüfusu 1,441 milyara ulaşan Hindistan'ın, "dünyada en fazla insanın yaşadığı ülke" olduğunu bildirdi.

UNFPA, 2024 Dünya Nüfusu Durum Raporu'nu, "İç İçe Dokunan Hayatlar, Umut İplikleri: Cinsel sağlık, üreme sağlığı ve bunların hakkındaki eşitsizliklerin sona erdirilmesi" başlığıyla yayımladı.

Bu yılki raporda, dünya genelinde cinsel sağlık ve üreme sağlığındaki eşitsizliklerin arttığına dikkat çekildi.

Afrika'da kadınların gebelik ve doğum kaynaklı komplikasyon nedeniyle ölme olasılığının, Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki kadınlara oranla 130 kat fazla olduğu aktarılan raporda, insani kriz ya da çatışma yaşanan ülkelerde gebelikte anne ölüm sayısının 500'e kadar çıktığı kaydedildi.

Raporda, kıta Amerikası'nda Afrika kökenli kadınların doğum yaparken ölme olasılığının daha yüksek olduğu ifade edilirken, 2016'dan bu yana gebelikte anne ölümlerinde düşme olmadığı vurgulandı.

Dünya nüfusunun 8,119 milyara ulaştığı belirtilen raporda, Hindistan nüfusunun 1,441 milyar olduğu ifade edildi.

Hindistan'ın, 1,425 milyar nüfuslu Çin'i geçerek ilk sıraya yerleşmesinde, sosyo-ekonomik durumunun iyileşmesi ve anne ölümlerinin azalmasının rolü olduğu kaydedildi.

BM verilerine göre, Çin'in nüfusu 2022'de 1,426 milyara ulaştıktan sonra gerilemeye başladı. Uzmanlar, bu yüzyılın sonunda Çin nüfusunun 1 milyarın altına düşeceği tahmininde bulunuyor.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze'ye ulaştırılması için 3 bin 774 ton insani yardım malzemesiyle Türkiye'den uğurlanan "9. İyilik Gemisi" Mısır'ın El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Mersin Limanı'ndan 16 Nisan'da uğurlanan, Türk Kızılay tarafından temin edilen gıda, bebek malzemeleri, uyku tulumu ve un gibi ihtiyaç malzemeleriyle yola çıkan gemi, Akdeniz'deki yolculuğunu tamamlıyor.

Mısır açıklarında yakıt ikmali yaptıktan sonra rotasına devam eden 9. İyilik Gemisi, Gazze'ye en yakın bölge El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Gemi, işlemlerin ardından taşıdığı acil ihtiyaç malzemelerinin indirilmesi için limana yanaşacak.

İndirilecek 3 bin 774 ton insani yardım malzemesi, tırlara yüklenerek Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'deki Filistin halkına götürülecek.

Türk Kızılay ile AFAD işbirliğinde bugünü kadar 13 uçak ve 8 gemiyle toplamda 39 bin 697 ton çeşitli insani yardım malzemesi Gazze'ye ulaştırıldı.


Kenya'da helikopter kazasında Genelkurmay Başkanı ve 10 asker öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kenya'da helikopter kazasında Genelkurmay Başkanı ve 10 asker öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Kenya'da meydana gelen helikopter kazasında Genelkurmay Başkanı Francis Ogolla ve 10 askeri personelin hayatını kaybettiği bildirildi.

Kenya Devlet Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, kazada Genelkurmay Başkanı Ogolla ve 10 askeri personel öldü, 2 asker yaralı kurtuldu.

Devlet Başkanı William Ruto, düzenlediği basın toplantısında, helikopterin havalandıktan kısa bir süre sonra düştüğünü belirterek, kayıplar için büyük üzüntü yaşadıklarını vurguladı.

Kazanın yerel saatle 14.20'de meydana geldiğini aktaran Ruto, Kenya Hava Kuvvetlerinin kazanın nedenini belirlemek için olay yerine hava araştırma ekibi gönderdiğini söyledi.

Devlet Başkanı Ruto, kaza nedeniyle ülke genelinde 3 gün ulusal yas ilan edildiğini duyurdu.


İsrail basınına göre, İran'a saldırı, uçaktan atılan roketlerle gerçekleştirildi

İsfahan şehrinde patlama sesleri duyulduğu yönündeki haberlerin ardından İran devlet televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntü (AFP)
İsfahan şehrinde patlama sesleri duyulduğu yönündeki haberlerin ardından İran devlet televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntü (AFP)
TT

İsrail basınına göre, İran'a saldırı, uçaktan atılan roketlerle gerçekleştirildi

İsfahan şehrinde patlama sesleri duyulduğu yönündeki haberlerin ardından İran devlet televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntü (AFP)
İsfahan şehrinde patlama sesleri duyulduğu yönündeki haberlerin ardından İran devlet televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntü (AFP)

İsrail basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusuna yönelik gerçekleştirilen saldırının İsrail uçağından atılan roketlerle yapıldığını iddia etti.

İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesinin, kaynağını açıklamadığı haberinde "Cuma sabahı erken saatlerde İsrail'e ait bir uçağın İran'ın merkezindeki İsfahan'da yer alan İran Hava Kuvvetleri Üssü'nü vuran roketler ateşlediği" kaydedildi.

İsrail uçağından saldırı yapıldığı bilgisinin, saldırının karadan ateşlenen roketler veya İsrail'e ait uzun menzilli insansız hava araçları (İHA) tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin ilk raporlarla çeliştiğine işaret edildi.

İsrail, Orta Doğu'da radarlara yakalanmadan İran'a ulaşabilen F-35 uçağına sahip bölgedeki tek ülke konumunda.

Öte yandan, İsrail makamlarından söz konusu saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.

İran basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusunda patlama seslerinin geldiğini duyurmuştu.

Amerikan medyası, ABD'li yetkililere dayandırarak geçtiği haberlerde, İsrail'in İran topraklarına yönelik bir saldırı düzenlediğini yazmıştı.


İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Burkina Faso 3 Fransız diplomatı sınır dışı etti

Burkina Faso ordusundan askerler Mali sınırında (Arşiv-AFP)
Burkina Faso ordusundan askerler Mali sınırında (Arşiv-AFP)
TT

Burkina Faso 3 Fransız diplomatı sınır dışı etti

Burkina Faso ordusundan askerler Mali sınırında (Arşiv-AFP)
Burkina Faso ordusundan askerler Mali sınırında (Arşiv-AFP)

Burkina Faso yetkilileri, "sabotaj eylemlerine" karıştıklarını gerekçesi ile üç Fransız diplomatı sınır dışı etti. Fransızlar ise bu iddiayı yalanlayarak, diplomatların rutin görevleri dışına çıkmadıklarını belirtti.

Yüzbaşı İbrahim Traoré'nin Burkina Faso'da 2022'de iktidara gelmesinden beri eski sömürgeci güce karşı düşmanca bir söylem benimsemesiyle, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerilim ve kriz yaşanıyor.

Burkina Faso Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz salı günü bir memorandum yazıp başkent Vagadugu'daki Fransız büyükelçiliğine gönderdi. Ancak muhtıra hemen yayınlanmadı ve dün (Perşembe) açıklanana kadar gizli kaldı.

Bakanlık, üç diplomatın "yıkıcı faaliyetlerde bulunmaları nedeniyle Burkina Faso topraklarında istenmeyen kişiler olarak sınıflandırıldığını" belirtti ve 48 saat içinde (dün sona erdi) Burkina Faso topraklarını terk etmelerini istedi.

İktidardaki askeri cunta kararıyla Burkina Faso'da yayın yapması yasaklanan Radyo France Internationale, üç diplomatın "son günlerde sivil toplum kuruluşları, sosyal medyadaki bazı nüfuz sahibi kişiler, iş adamları, bazı kurumların CEO'ları da dahil olmak üzere toplantılar ve klasik diplomatik faaliyetler yürüttüğünü" belirtti. Fransız devletine yakın radyo istasyonu, üç diplomatın, Burkina Faso'nun yetkililerinde "memnuniyetsizliğin" nedenini araştırmadan önce "iktidardaki askeri cuntayla yakın ve aynı görüşleri benimsemeyen yerel medyayla" da toplantılar yaptığını ifade etti.

Radio France Internationale, Vagadugu'nun istenmeyen kişiler olarak ilan ettiği Fransız diplomatlardan birinin "birkaç gün önce Burkina Faso'dan ayrıldığını" belirtti, ancak diğer ikisi hakkında herhangi bir ayrıntı vermedi.


DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
TT

DEAŞ'ın gerçekleştirdiği iki saldırıda Suriye rejimine bağlı güçlerden 20 kişi öldürüldü

Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)
Şam'daki Suriye rejimi askerleri (arşiv - Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, DEAŞ’ın Şam'ın kontrolündeki bölgelere düzenlediği iki saldırıda rejim yanlısı güçlerden 20 savaşçıyı öldürdüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre SOHR, “DEAŞ hücreleri tarafından Humus'un doğu kırsalında bir askeri otobüse düzenlenen saldırıda rejim güçleri ve rejim yanlısı grupların 16 üyesi öldürüldü” dedi.

SOHR'a göre ölenler arasında son yıllarda Rusya'dan destek alan Şam yanlısı Filistinli savaşçılardan oluşan Kudüs Tugayı'ndan dokuz savaşçı da bulunuyor.

SOHR'a göre, DEAŞ'ın Suriye'nin doğusundaki Elbukemal kırsalında askeri karargâha düzenlediği bir başka saldırıda da rejim güçlerinin dört üyesi öldürüldü.

Diğer yandan Mart ayı sonlarında DEAŞ çölde kurduğu bir pusuda sekiz Suriye askerini öldürmüştü. SOHR yılbaşından bu yana Deyrizor, Humus, Rakka, Hama ve Halep vilayetlerinde DEAŞ tarafından düzenlenen pusu ve saldırılarda öldürülen 200'den fazla rejim gücü ve ona ya da İran'a bağlı savaşçı olduğunu bildirdi.

SOHR'a göre saldırılarda aynı dönemde en az 37 sivil hayatını kaybederken, rejim güçleri ve rejim yanlısı gruplar da 24 teröristi etkisiz hale getirdi.

2014 yılında Irak ve Suriye'nin büyük bölümünün kontrolünü ele geçiren DEAŞ art arda yenilgiler aldı. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) aylarca süren çatışmaların ardından Mart 2019'da yenilgiyi ilan etti.


İran, İsrail'in herhangi bir hamlesine ‘derhal karşılık verme’ sözü verdi

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
TT

İran, İsrail'in herhangi bir hamlesine ‘derhal karşılık verme’ sözü verdi

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail'i, Tahran'ın gerçekleştirdiği askeri saldırıya yanıt olarak herhangi bir İran çıkarını hedef alması halinde ‘derhal ve en üst düzeyde yanıt’ vermekle tehdit etti.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı habere göre Abdullahiyan verdiği bir röportajda “İsrail yeni bir maceraya atılırsa cevabımız derhal ve en üst düzeyde olacaktır” dedi.

Abdullahiyan, “İsrail'e saldırmaktaki amacımız İsrail'i uyarmak ve İsrail hükümetine karşılık verme kabiliyetimiz olduğu mesajını vermekti. Biz bölgede kaos ve çatışma çemberini genişletmek istemiyoruz. Bunu yapan Netanyahu” diyerek İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya atıfta bulundu.

Arap Dünyası Haber Ajansı'na (AWP) göre Abdullahiyan, İran'ın bölgedeki ABD üslerini ya da çıkarlarını hedef almayacağını yineledi.

İran, İsrail'in iki hafta önce Şam'daki İran konsolosluk binasını bombalamasına karşılık olarak İsrail'e yaklaşık 300 insansız hava aracı (İHA) ve füze fırlattı.


İsrail İran'a misillemede bulundu, birçok şehirde uçuşlar durduruldu

İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
TT

İsrail İran'a misillemede bulundu, birçok şehirde uçuşlar durduruldu

İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf
İran'daki patlamaya ilişkin sosyal medyada dolaşan fotoğraf

İran devlet televizyonu, bugün şafak vakti (Cuma) ülkenin merkezindeki İsfahan vilayetinde nedenlerinin bilinmediğini belirttiği "şiddetli patlamalar" duyulduğunu bildirdi. Fars haber ajansı ise İsfahan'ın kuzeybatısındaki bir askeri üssün yakınında 3 patlamanın duyulduğunu bildirdi.

Yarı resmi İran ajansı bugün erken saatlerde İsfahan kentindeki havaalanı yakınında patlamalar duyulduğunu, ancak nedeninin bilinmediğini belirtti. Ajans haberinde "Bu seslerin nedeni hala bilinmiyor ve olayın kesin ayrıntılarını tespit etmek için soruşturmalar devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Buna karşılık Al-Alam TV, İran Uzay Örgütü sözcüsünün, hava savunmasının bir dizi "küçük nesneyi" vurduğunu söylediğini aktardı.

İran resmi medyası, İsfahan, Şiraz ve Tahran gibi birçok şehirde uçuşların durdurulduğunu bildirdi.

Bu, ABC News'in ismi açıklanmayan bir Amerikalı yetkilinin İsrail füzelerinin İran'daki bir bölgeyi vurduğunu doğruladığını bildirmesinin ardından geldi.

Yetkilinin, Irak veya Suriye'deki bölgelerin de bombalanıp bombalanmadığını doğrulamadığı belirtildi.

Irak'ın El-Ahed kanalı, ülkenin güneyindeki Babil Valiliği'nin El-İmam ilçesinde nedeni bilinmeyen bir patlamanın duyulduğunu bildirdi, ancak herhangi bir ayrıntı vermedi.

İran hafta sonu, Suriye'deki İran büyükelçiliği binasını hedef alan şüpheli İsrail saldırısına yanıt olarak İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı ve füze fırlattı. İnsansız hava araçlarının ve füzelerin çoğu İsrail'e ulaşamadan düşürüldü.