Yemen, Suudi Arabistan’ın petrol yardımlarının beşinci partisini teslim aldı

Suudi Arabistan tarafından Yemen’de elektrik ihtiyacını karşılamak için gönderilen petrol türevlerinin toplamı 507 bin tonu aştı (SDRPY)
Suudi Arabistan tarafından Yemen’de elektrik ihtiyacını karşılamak için gönderilen petrol türevlerinin toplamı 507 bin tonu aştı (SDRPY)
TT

Yemen, Suudi Arabistan’ın petrol yardımlarının beşinci partisini teslim aldı

Suudi Arabistan tarafından Yemen’de elektrik ihtiyacını karşılamak için gönderilen petrol türevlerinin toplamı 507 bin tonu aştı (SDRPY)
Suudi Arabistan tarafından Yemen’de elektrik ihtiyacını karşılamak için gönderilen petrol türevlerinin toplamı 507 bin tonu aştı (SDRPY)

Yemen hükümeti, Yemen için Suudi Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Programı (SDRPY) aracılığıyla sağlanan Suudi petrol türevleri bağışının 60 bin tonu dizel, 30 bin tonu da mazot olmak üzere toplam 90 bin tondan oluşan beşinci partiyi teslim aldı.
Suudi Arabistan tarafından Yemende elektrik ihtiyacını karşılamak için gönderilen petrol türevlerinin toplamı 507 bin tonu aştı.
SDRPY Aden Temsilcisi Muhammed el-Yahya petrol limanında düzenlenen tören sırasında yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan liderliği direktiflerinin Yemen hükümetinin taleplerine yanıt olarak geldiğini söyledi. Yahya, direktiflerin Yemen halkına hizmetin yanı sıra Suudi Arabistan'ın Yemen'e her alanda sağladığı desteğin bir uzantısı ve iki ülke arasındaki kardeşlik bağlarının güçlü teyidi olduğunu söyledi.
SDRPY aracılığıyla Suudi petrol türevleri hibesinin 422 milyon dolar olarak tahmin edildiğini söyleyen Yahya, hibenin başlamasından bu yana ilk dört ay içerisinde elektrik istasyonlarına 310 milyon litreyi aşkın petrol türevi tedarik edildiğini, böylece bin 140 gigavatdan fazla üretim sağlandığını söyledi. Elektrik abonesi başına ortalama tüketimin yüzde 30 arttığına dikkati çeken Yahya, Suudi hibesinin ilk çeyreğinde 2 bin 250’yi aşkın Yemen vatandaşına iş fırsatı sağlandığını ve elektrik üretiminin yüzde 40 artış yaşadığına dikkati çekti. Toplamda 3 bin 163 kamyonla nakliye ve lojistik hizmetinin gerçekleştiğine vurgu yapan yetkili, yüzde 30’luk elektrik enerjisiyle çeşitli sağlık, eğitim ve hizmet alanlarında genel koşulların iyileştirilmesine katkıda bulunulduğunu dile getirdi. 2020 yılının aynı döneminde petrol türevleri hibesi ile elektrik üretiminde  yüzde 17’lik bir artış yaşanmıştı.
Açıklamasında Suudi Arabistan'ın bu hibe yoluyla, elektrik santrallerini işletmek için akaryakıt fiyatlarının istikrarına ve Yemen halkının üretken gücünü artırmaya katkıda bulunmayı amaçladığına atıfta bulunan Yahya, ayrıca hibelerin  hayati sektör hizmetlerin iyileştirilmesi,  altyapının geliştirilmesi, Yemen içindeki temel hizmetlerin iyileştirilmesi, sık görülen elektrik kesintilerinin azaltılması ve Yemen vatandaşlarının günlük yaşamlarının iyileştirilmesine katkı sağlamaya devam ettiğini kaydetti.
Öte yandan Yemen Enerji ve Elektrik Bakanı Müsteşarı  Abdulhakim Fadıl, hibenin elektrik enerjisi üretiminin artırılmasına ve vatandaşların acılarının hafifletilmesine katkıda bulunduğunu söyleyerek, Suudi Arabistan'ın başta elektrik olmak üzere Yemen’e çeşitli alanlarda ve sektörlerde verdiği desteğe övgüde bulundu.
Yemen ile Suudi Arabistan arasındaki petrol türevleri hibe anlaşmasının uygulanmasını denetleyen ve takip eden Ortak Yönlendirme Komitesi Başkan Yardımcısı Mühendis Velid el-Abbasi, SDRPY aracılığıyla sağlanan petrol hibesinin önemine dikkati çekerek, hibenin Yemen’in içinden geçtiği zor koşullar altında gerçekleştiğini ve genel durumun istikrara kavuşturulmasında önemli rol oynadığına vurgu yaptı.
Abbasi, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi ve Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik’in hibe kullanımını optimize etmenin önemine ilişkin direktiflerine atıfta bulunduğunu, bunun Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önderliğinde Suudi Arabistan’ın Yemenlilere ekonomik, politik, sosyal, insani yardım gibi çeşitli sektörlerde onurlu insani duruşunun bir uzantısı olduğuna dikkati çekti. Yetkili ayrıca, Suudi Arabistan’ın öncülük ettiği Arap Koalisyonu ile İran destekli Husi darbecilerin sona erdirmedeki rolüne övgüde bulundu.



Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
TT

Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Bağdat'taki diplomatik kaynaklar, Iraklı yetkililerin İsrail-İran savaşına sürüklenmekten korktuğunu ve bunu ‘Irak için, ülkenin üçte birini işgal eden DEAŞ’ın oluşturduğu tehditten daha tehlikeli bir beka sorunu’ olarak gördüklerini açıkladı.

Kaynaklar, DEAŞ’ın Irak’ın bedeninden atılması gereken yabancı bir cisim olduğunu, özellikle de Bağdat'ın DEAŞ’la mücadelesinde uluslararası ve bölgesel destek gördüğünü, ancak savaşın Irak'ın birliğini tehdit ettiğini belirttiler.

Söz konusu ‘beka sorunu’ aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:

* Savaşın patlak vermesiyle Bağdat, Azerbaycan ve diğer kanallar aracılığıyla İsrail'den, Irak topraklarından kendisine yönelik herhangi bir saldırıya ‘katı ve acı verici’ misilleme yapacağına dair mesajlar aldı. Mesajlarda, Iraklı yetkililer kendi topraklarından başlatılan saldırılardan sorumlu tutuluyordu.

* Washington, önceki tavsiyelerinden doğrudan uyardı ve İran yanlısı grupların düzenleyeceği saldırıların yol açabileceği ağır sonuçlara dikkati çekti.

hnjıo
Koordinasyon Çerçevesi destekçileri, Irak güvenlik güçlerinin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'ne giden köprüyü kapatmak için kurduğu barikatın üzerine İran bayrağı dikiyorlar (AP)

* Iraklı yetkililer, ‘felaket senaryosu’ olarak nitelendirdikleri bir durumun yaşanmasından yani Irak'taki silahlı grupların İsrail'e saldırmasından ve İsrail'in de savaşın başında Lübnan'daki Hizbullah liderlerine veya İranlı generallere ve bilim adamlarına yaptığı gibi bir dizi suikast düzenlemesinden endişe duyuyorlardı.

* Kaynaklar, milislere ağır darbeler indirilmesinin Şii sokakları kızıştıracağını ve bu durumun dini otoriteyi sert bir tavır almaya iteceğini, bunun da krizin Şii-İsrail çatışmasına dönüşmesine yol açacağını belirtti.

* Bu senaryo, Irak'ın o dönemdeki Şii bileşeninin Irak'ı önlenebilir bir savaşa sürükleme sorumluluğunu üstleneceği endişelerini uyandırdı.

* Diğer bir tehlike ise Kürtlerin, Irak yönetiminin tek bir bileşeni temsil ediyormuş gibi davrandığını, ülkenin savaşlardan yorulduğunu ve bölgenin Bağdat'tan uzak durmayı tercih ettiğini, çünkü ona yaklaşmanın istenmeyen savaşlara sürüklediğini ilan etme olasılığı.

* Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti kararlılık ve bilgelikle hareket etti. Farklı kesimlere göre ülkenin birliğini tehdit eden herhangi bir çatışmaya sürükleme girişimine müsamaha göstermeyeceğini bildirdi ve diğer yandan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Amerika ile iletişim kanallarını açık tuttu.

cvfbghjuk
Iraklı milisler, geçtiğimiz ekim ayında Bağdat'ta İran'ın İsrail'e verdiği yanıtı kutlarken (Reuters)

* Iraklı yetkililer, İranlı yetkililerin milis grupları savaşa katılmaya teşvik etmek yerine sükuneti korumaya teşvik eden tutumundan yararlandı.

* Bir başka önemli faktör ise silahlı grupların, özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın maruz kaldığı saldırılar ve İsrail’in İran’ın derinliklerinde gerçekleştirdiği nokta atışı saldırılar, İsrail'in kendisine düşman olan örgütler hakkında kesin bilgilere sahip olduğunu ve teknolojik üstünlüğü ve bu saldırılar sayesinde hedeflerine ulaşabildiğini gösterince savaşın kendi kapasitelerinin ötesinde olduğunu fark etmeleriydi.

* Kaynaklar, baskılara ve çabalara rağmen ‘devletin kontrolü dışındaki grupların’ üç saldırı hazırlığı yaptığını, ancak yetkililerin saldırıların gerçekleştirilmesinden önce bunları engellediğini belirtti.

Kaynaklar, İsrail'in savaşı İran topraklarına taşıması ve ABD’yi İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya teşvik etmesi nedeniyle İran'ın derin bir yara aldığını tahmin ediyor. İran nükleer programıyla ilgili gerekli tavizleri vermezse yeni bir savaşın çıkması ihtimaller dahilinde.