Fransa Kraliçesi Antoinette’nin bilezikleri açık artırmada 8 milyon dolara satıldı

Açık artırmada satılan iki bilezik (AP)
Açık artırmada satılan iki bilezik (AP)
TT

Fransa Kraliçesi Antoinette’nin bilezikleri açık artırmada 8 milyon dolara satıldı

Açık artırmada satılan iki bilezik (AP)
Açık artırmada satılan iki bilezik (AP)

Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'e ait iki elmas bilezik, İsviçre'deki açık artırmada 8 milyon dolara (5,8 milyon sterlin) satıldı.
BBC'nin haberine göre, 112 elmas ile süslenmiş iki bilezik, uluslararası müzayede evi Christie's tarafından Cenevre'de düzenlenen açık artırmada kimliği açıklanmayan bir kişi tarafından satın alındı.
Daha önce 2 ila 4 milyon dolara satılacağı tahmin edilen bilezikler, tahminlerin iki katı üstü fiyata satıldı.
Christie's Avrupa Başkanı Francois Curiel, "Bu bilezikler, parlaklığı, ihtişamı ve önemli olaylarıyla Fransız tarihinin en önemli dönemini anlatmak için zamanda yolculuk yaptı" dedi.
Marie Antoinette, Fransız Devrimi esnasında giyotinle idam edildi. Ailesiyle beraber Fransa'dan kaçmaya çalışırken Kraliçe mücevherlerini Brüksel'e gönderdi ve buradan memleketi Avusturya'daki akrabalarına teslim edildi.
Louis XVI ve Marie Antoinette, Varennes'de tutuklandı ve 1793'te giyotinle idam edildi ve oğulları Louis XVII esaret altında öldü. Fransız Devrimi'nden kurtulan tek kişi olan kızları Marie-Therese, 1795'te serbest bırakıldı. Viyana'ya vardığında, Avusturya İmparatoru ona annesinin mücevherlerini teslim etti.



Musul'da nadir rastlanan bir Asur taş levhası bulundu

Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
TT

Musul'da nadir rastlanan bir Asur taş levhası bulundu

Taş levhanın bir parçası (Schmitt)
Taş levhanın bir parçası (Schmitt)

Arkeologlar Irak'ta, MÖ 7. yüzyılda yaşamış bir Asur imparatorunu, Mezopotamya uygarlığında tapınılan tanrılarla çevrelenmiş halde tasvir eden ilginç bir antik taş levhayı gün yüzüne çıkardı. 

Yaklaşık 5,5 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğindeki dev levha, Musul yakınlarında yer alan Ninova antik kentindeki Kral Asurbanipal'ın Kuzey Sarayı'nın taht odasında keşfedildi.

Kuzey Mezopotamya'nın en önemli bölgelerinden biri kabul edilen antik kent, MÖ 8. yüzyılın sonlarında Kral Sanherib döneminde Asur İmparatorluğu'nun başkenti olmuştu.

Son kazıda yer alan araştırmacılar taş levhayı sadece büyüklüğünden dolayı değil, aynı zamanda tasvir ettiği sahneler açısından da "olağanüstü" buluyor.

Bunun başlıca nedeni, Asur İmparatorluğu'na ait bugüne kadarki dini kabartma resimlerinde tanrılara pek yer verilmemesiydi.

Prehistorya, Protohistorya ve Antik Yakın Doğu Arkeolojisi Enstitüsü'nden Aaron Schmitt, "Bildiğimiz Asur saraylarına ait çok sayıda kabartma resim arasında büyük tanrıların tasvirleri yok" diyor.

o9p0thyj
Kabartmanın 3D modelinde rekonstrüksiyon koyu renkte gösteriliyor (Michael Rummel)

Kral Asurbanipal'ın yaptırdığı Kuzey Sarayı'nın merkezi bir bölümündeki kazılar 2022'den bu yana devam ediyor. Yeni ortaya çıkarılan levhanın merkezinde, Asur İmparatorluğu'nun son büyük hükümdarı Asurbanipal'ın, iki yüce tanrı tarafından çevrelendiği tespit edildi: Aşur ve Ninova'nın koruyucu tanrıçası İştar.

Ayrıca tanrılara ve hükümdara kurtuluş ve hayat bahşeden balık benzeri bir tanrının yanı sıra büyük olasılıkla bir akrep-adam olarak restore edilmesi gereken, kollarını kaldırmış bir destek figürü de yer alıyor.

Dr. Schmitt, "Bu figürler, kabartmanın üzerine ilk başta devasa bir kanatlı güneş diskinin yerleştirildiğine işaret ediyor" diyor.

defrgthyu
Antik Ninova'daki kazı çalışmaları (Schmitt)

Araştırmacılar gelecek aylarda levhayı detaylıca incelemeyi, tasvirlerin ardındaki bağlamı bulmayı ve sonuçları bilimsel bir dergide yayımlamayı umuyor.

Levha ilk başta, araştırmacıların saraydaki en önemli yer olabileceğini söylediği taht odasının ana girişinin karşısındaki bir alandaydı.

Levhanın parçaları bu girintinin arkasındaki toprak dolu bir çukurda ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar bu çukurun MÖ 3. ya da 2. yüzyılda Helenistik dönemde kazıldığından şüpheleniyor.

Dr. Schmitt şu ifadeleri kullanıyor: 

Britanyalı arkeologların yüz yıldan uzun bir süre önce bunları bulamamasının nedenlerinden biri, kuşkusuz bu parçaların gömülü olmasıydı.

Independent Türkçe