Covaxin aşısı, Hindistan’ın Kovid-19 ile mücadelesinde oldukça etkili oldu

Hindistan’da koronavirüs ile mücadele etmek Covaxin aşısı yapılırken (EPA)
Hindistan’da koronavirüs ile mücadele etmek Covaxin aşısı yapılırken (EPA)
TT

Covaxin aşısı, Hindistan’ın Kovid-19 ile mücadelesinde oldukça etkili oldu

Hindistan’da koronavirüs ile mücadele etmek Covaxin aşısı yapılırken (EPA)
Hindistan’da koronavirüs ile mücadele etmek Covaxin aşısı yapılırken (EPA)

Yapılan bir araştırma, Hindistan’ın Kovid-19 virüsüne karşı ürettiği ilk aşı olan Covaxin’in virüse karşı oldukça etkili olduğunu gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) geçtiğimiz hafta aşının kullanımına onay vermişti.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre The Lancet dergisinde yayınlanan araştırmada aşının yetişkinlerde kullanılmasının virüse karşı oldukça etkili olduğu, aşının kişilerde ciddi yan etkilere neden olmadığı belirtildi.
WHO, 3 Kasım’da aşının acil kullanımına onay verdi. WHO’nun araştırmaya dayanarak acil kullanım izni verdiği düşünülüyor.
Covaxin, Hindistan’da üretilen ilk koronavirüs aşısı oldu. Aşı, biyoteknoloji şirketi Bharat Biotech tarafından geliştirildi ve üretildi.
Covaxin, WHO tarafından onaylanan Kovid-19 aşıları arasında girdi. Listede Pfizer/ BioNTech, Moderna, AstraZeneca, Johnson& Johnson, Sinopharm, Sinovac aşıları yer alıyor.
Yapılan çalışmada 25 bin kişiye Covaxin aşısı ve placebo aşı yapıldı. Covaxin olan kişiler yüzde 75 oranında daha az virüse yakalandı.
Bu oran, RNA aşısı kullanan Pfizer/BioNTech ve Moderna aşılarından daha düşük bir seviyede olsa bile diğer aşılara nazaran daha etkili bir sonuç ortaya koyuyor.
Covaxin aşısının özellikle yoksul ve gelişmekte olan ülkeler için daha etkili olacağı düşünülüyor. Çünkü aşı, aşırı düşük sıcaklıklarda saklanması gereken ve lojistiği önemli olan diğer RNA aşılarından daha kolay depolanabiliyor.
Araştırmacı Jing-Zin Li ve Feng-Cai Zhu, Covaxin’in üretilmesinin düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yetersiz aşı stoklarına katkıda bulunacağını belirtti. Ancak yapılan açıklamada aşı deneylerin sadece Hindistan’da yapıldığını ve dolayısıyla çalışmanın sınırlı bulgular ortaya koyduğunu belirterek diğer ülkeler için bir genelleme yapma olasılığının kısıtlı olduğu ifade edildi.
Aşı hakkında bir diğer olumsuz yorum ise aşı çalışmasının, diğer koronavirüs aşılarına daha dirençli olan ve en bulaşıcı mutasyon olan delta varyasyonun yayılmasından önce, Kasım 2020 ve Ocak 2021 tarihleri arasında gerçekleştirmesi oldu.
Araştırmacılar, o sırada delta varyasyonuna yakalanan hastaları tespit edebildi. Covaxin aşısı olan grubun sayısı, placebo aşı olan kişilerin sayısından üçte iki daha azdı. Yapılan araştırma sonucunda aşının az da olsa delta mutasyonuna karşı bir koruma sağladığı belirtildi.



Dürziler ile Bedeviler arasındaki çatışmalar devam ederken, İsrail Suveyda'daki tankları hedef aldı

Suveyda'da konuşlanan Suriye İç Güvenlik Güçleri mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suveyda'da konuşlanan Suriye İç Güvenlik Güçleri mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Dürziler ile Bedeviler arasındaki çatışmalar devam ederken, İsrail Suveyda'daki tankları hedef aldı

Suveyda'da konuşlanan Suriye İç Güvenlik Güçleri mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suveyda'da konuşlanan Suriye İç Güvenlik Güçleri mensupları (Suriye İçişleri Bakanlığı)

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bugün yaptığı açıklamada, ordu kuvvetlerinin Suriye'nin güneyinde bulunan Suveyda bölgesindeki Semia köyü civarında konuşlanmış tanklara yönelik bir saldırı gerçekleştirdiğini duyurdu.

Adraee X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Kısa bir süre önce İsrail ordusu kuvvetleri Suriye'nin güneyindeki Semia köyü (Suveyda bölgesi) civarında birkaç tanka saldırdı” dedi.

Suriye devlet medyası bugün Suveyda'da bir dizi ordu personelinin ‘yasadışı’ gruplar tarafından hedef alındıktan sonra hayatını kaybettiğini bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA, ‘Suveyda'daki çatışmaları durdurmak ve halkı korumak için görevlendirildikleri sırada yasadışı gruplar tarafından hedef alınan’ bir dizi ordu personelinin öldürüldüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın yerel medya kaynaklarından aktardığına göre en az dört ordu personeli öldürüldü.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre, Dürzi savaşçılar ile Bedevi aşiretler arasındaki ölümcül çatışmalar devam ederken Suriye birlikleri bugün ülkenin güneyindeki Suveyda'ya konuşlanmaya başladı. Çatışmalarda, altısı Suriye askeri olmak üzere 50 kişi hayatını kaybetti.

Cumartesi günü başlayan çatışmalar, geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen Suriye'deki geçiş dönemi yetkililerinin karşı karşıya kaldığı güvenlik sorunlarını ön plana çıkarıyor.

Daha önce de mart ayında Suriye kıyı kesiminde ölümcül olaylar yaşanmış ve nisan ayında Şam yakınlarında Dürzi militanlar ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar çıkmıştı.

SOHR ve yerel medya ağı Suveyda 24’e göre Suveyda vilayetinin batı kırsalındaki bazı köylerde çatışmalar düne kadar devam etti.

SOHR, Suveyda vilayetinde ve kırsalındaki bölgelerde yaşanan çatışmalarda ve karşılıklı bombardımanlarda 50 kişinin öldüğünü (Aralarında iki çocuğun da bulunduğu 34 Dürzi, 10 Bedevi ve altı Suriye askeri) açıkladı.

‘Kurumsal boşluk’

Suriye Savunma Bakanlığı, Suveyda vilayetindeki olaylarla ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Suveyda vilayetinde son iki gün içinde meydana gelen ve birçok mahalle ve kasabada 30'dan fazla ölü ve 100'e yakın yaralıya yol açan kanlı gelişmeleri büyük bir üzüntü ve endişeyle takip ediyoruz” denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “İçişleri Bakanlığı ile koordinasyon halinde, uzman askeri birliklerimizi etkilenen bölgelere konuşlandırmaya, siviller için güvenli koridorlar sağlamaya ve çatışmaları hızlı ve kararlı bir şekilde çözmeye başladık. Askerlerimizin sivilleri yasalara uygun olarak koruma konusundaki kararlılığını yineliyoruz. Bu çatışmaların patlak vermesine eşlik eden kurumsal boşluk, kaos ortamının daha da kötüleşmesine katkıda bulunmuş ve resmi güvenlik veya askeri kurumların müdahale etme kabiliyetinden yoksun olması, sükûnet ve itidal çabalarını engellemiştir.”

SOHR’a göre çatışmalar cumartesi günü Dürzi bir sebze tüccarının Suveyda-Şam yolu üzerinde kontrol noktaları kuran Bedevi silahlı kişiler tarafından kaçırılmasıyla başladı ve daha sonra iki taraf arasında karşılıklı adam kaçırmaya dönüştü.

Yerel bir medya kuruluşu olan Suveyda 24, ‘daha sonra her iki taraftan kaçırılan kişilerin dün gece serbest bırakıldığını’ bildirdi.

Ancak SOHR, bu son karışıklıkların, Şam yakınlarındaki Dürzi bölgelerinde ve Suveyda'da Dürzi militanlar ile güvenlik güçleri arasında ‘nisan ayında patlak veren mezhep çatışmalarından bu yana devam eden gerginlikten’ kaynaklandığını belirtti. Güvenlik güçlerinin yanı sıra, eyaletteki Sünni Bedevi aşiret mensupları da çatışmalara katıldı.

‘Güvenliği sağlamak’

Nisan ayında patlak veren şiddet olaylarında aralarında Dürzi militanlar ve güvenlik güçlerinin de bulunduğu en az 119 kişi hayatını kaybetti. Çatışmaların ardından Suriye hükümeti temsilcileri ve Dürzi ileri gelenleri gerilimi kontrol altına almak için ateşkes anlaşmaları imzaladı.

Mayıs ayından bu yana Dürzi militanlar, yerel gruplar ve yetkililer arasında yapılan bir anlaşma çerçevesinde Suveyda'da güvenliği sağlıyordu. Ancak silahlı Sünni Bedevi aşiret mensupları da vilayet kırsalında konuşlanmış durumda.

İçişleri Bakanı Enes Hattab X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Devlet kurumlarının, özellikle de askeri ve güvenlik kurumlarının yokluğu, Suveyda ve kırsalında devam eden gerilimin başlıca nedenlerinden biri. Güvenliği sağlamadan, iç barışı ve tüm ayrıntılarıyla normal hayata dönüşü sağlamak için kurumların rolünü etkinleştirmeden buna bir çözüm bulunamaz” değerlendirmesinde bulundu.

İçişleri Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, kuvvetlerini Savunma Bakanlığı ile koordineli olarak konuşlandırmaya başlayacağını duyurmuştu. Bakanlık yaptığı açıklamada, çatışmaların ‘önceki dönemlerde biriken gerginliklerin arka planında’ meydana geldiğini belirtti.

Yinelenen gerginlikler

Çatışmaların ardından Suveyda Valisi Mustafa el-Bekkur, ‘akla ve diyaloğa yanıt verilmesi’ çağrısında bulundu. El-Bekkur, “Yerel ve aşiret yetkililerinin gerginliği kontrol altına almak için gösterdikleri çabaları takdir ediyor ve devletin vatandaşlarını korumaktan geri durmayacağını vurguluyoruz” dedi.

Dürzi liderler sükûnet çağrısında bulunarak, Şam makamlarını müdahaleye davet etti.

Yeni yönetim iktidarı devraldıktan sonra Şam'ı ziyaret eden uluslararası toplum temsilcileri ve Batılı delegeler, özellikle çeşitli bölgelerde yaşanan mezhepsel şiddet ve ihlallerin ardından dışlanmaları korkusuyla, azınlıkların korunması ve geçiş döneminin yönetimine katılımlarının sağlanması için yetkililere çağrıda bulundu.

Haziran ayında Şam'da bir kiliseye düzenlenen ve 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan intihar saldırısından hükümetin DEAŞ'ı sorumlu tutması Suriye'deki azınlıkların korkularını daha da arttırdı.

Sayılarının bir milyondan fazla olduğu tahmin edilen Dürziler çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yaşıyor.

Suriye'deki sayılarının 700 bin civarında olduğu tahmin ediliyor ve bunların çoğu ülkenin güneyinde, kaleleri olan Suveyda vilayetinde yaşıyor. Şam yakınlarındaki Ceramana ve Sahnaya şehirlerinde de bulunuyorlar ve ülkenin kuzeybatısındaki İdlib'de sınırlı bir varlıkları var.

Geçtiğimiz nisan ayındaki çatışmaların ardından İsrail Suriye'de hava saldırıları başlattı ve Şam'ı Dürzi toplumu üyelerine zarar vermemesi konusunda uyardı.