Kılıçlı saldırıda hayatını kaybeden Başak Cengiz'in ailesi failin en ağır cezayı almasını istiyor

İstanbul Ataşehir'de uğradığı kılıçlı saldırıda hayatını kaybeden mimar Başak Cengiz'in annesi, kızının failinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Ağabeyi ise Cengiz'in kadın cinayeti haberlerini ağlayarak izlediğini anlattı.

AA
AA
TT

Kılıçlı saldırıda hayatını kaybeden Başak Cengiz'in ailesi failin en ağır cezayı almasını istiyor

AA
AA

Yenimahalle ilçesindeki evlerinde taziyeleri kabul eden Başak Cengiz'in ağabeyi Fatih Cengiz, tarif edilemez bir acı yaşadıklarını belirtti. Başak Cengiz'in herkes tarafından sevilen örnek bir kişi olduğunu dile getiren ağabey Cengiz, yaşanan olayı ve vefat haberini alınca büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi.
Fatih Cengiz, "Başak her zaman dürüst, hiçbir zaman yalan söylemeyen, kimsenin arkasından konuşmayan, herkese yardımcı olmaya çalışan, hayvan sevgisi olan bir insandı. Başımıza geleceğini bilmiyorduk ama televizyonlarda kadın cinayetleriyle ilgili haberleri gördüğünde bu konuda kesinlikle bir şey yapılmasını gerektiğini söyleyerek ağlayan birisiydi. Başak böyle bir şeyi hak etmedi." dedi.
Kardeşi Başak Cengiz'in, nişanlısı Mahir Mızrak ile evlilik ve iyi bir mimar olma hayali kurduğunu anlatan Fatih Cengiz, topluma faydalı bir insan olmak için çalıştığını anlattı.

"Benim yavrum kendisini öldürenin düşmanı değil"
Anne Beyhan Cengiz ise kızının kimseyi incitmeyen biri olduğunu söyledi.
"Benim yavruma bu yakışmadı." diyen Cengiz, "Konuşmamış, tanımamış, bilmiyor, benim yavrum kendisini öldürenin düşmanı değil. Doğrunun yanında olun. İdamdan başka çaresi yok. Bıçağı satanlara da ceza verilsin. Niye plan kuruyorsun benim yavruma? Önden gelseydi belki yavrum kaçardı." diye konuştu.

Cengiz'in annesi Beyhan Cengiz (solda) ve nişanlısı Mahir Mızrak (ortada)  (AA)
Kızının pazar günü İstanbul'dan Ankara'ya dönmeyi planladığını aktaran anne Cengiz, nişanlısıyla düğün hazırlıkları yaptıklarını anlattı.
Anne Cengiz, "Kınalı yavruma düğün yapacaktım, mezara koydum. Gelinliği, bohçası hazırdı. Benim ocağımda yemek değil ateş kaynıyor. Allah kimseye evlat acısı tattırmasın. Çocuğumu herkes seviyordu. İlkokul öğretmenleri bile arıyor. Herkese merhametliydi. Benim kızım öldürülen kadınlara ağlıyordu. 'Bir plan yapalım, yardım edelim' derdi." ifadelerini kullandı.
Cengiz'in ablası Zennure Türk ise kardeşini öldürenin ailesinin de cezalandırılmasını istedi. Failin avukat annesinin avukatlık belgesinin geri alınmasını talep eden Türk, "Gelsin benim kardeşimi savunsun, annemi savunsun." dedi.

"En ağır cezanın verilmesi gerekiyor"
Başak Cengiz'in nişanlısı Mahir Mızrak ise hayallerinin yarım kaldığını söyledi.

Cengiz'in Ablası Zennure Türk (AA)
Cengiz'i almak için pazar günü İstanbul'a gitmeye hazırlandıklarını ifade eden Mızrak, en kısa zamanda düğün yapacaklarını, evlendikten sonra yaşayacakları bir ev aradıklarını anlattı.
Mızrak, şunları kaydetti:
"Bu acıyı yaşayan bilir. Taziye mesajları gelip geçici. Bu kor hepimizi ömür boyu yakacak. Başka birilerinin de yanmaması için önlemler alınmasını istiyorum, yalvarıyorum. Bizim meleğimiz savunmasız şekilde gitti. Allah onu cennetine alsın. Bu suçlulara en ağır cezanın verilmesi gerekiyor, yoksa haftaya başka bir Başak Cengiz haberleri duyacağız."

AA
Nişanlısının çiçeği Cengiz'in yatağında
Bir inşaat projesi için İstanbul'da bulunan ve burada uğradığı saldırıda yaşamını yitiren Cengiz'in, bir yakınına sosyal medyadan 22 Eylül'de gönderdiği mesajda baharda düğün yapmayı planladığını yazdığı ortaya çıktı. Cengiz'in, babaevindeki odasında düğün eşyalarının yanı sıra nişanlısı Mızrak tarafından gönderilen çiçek de yer alıyor.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe